7 Ekim 2024

bisikletle Aydos Kalesi


Teknik sıkıntılar yaşayan velespitim hafta içinde komple bakımdan geçti, çoğu aksam yenilendi, bayağı da para tuttu. Ama çok mutluyum, yepyeni oldu diyebilirim. Bunu kutlamak için, havaların da halen elverişli olmasından faydalanıp pazar günü bisikleti ve de kendimi test etmek üzere Yakacık tarafına doğru yola çıktım. Bu rota benim test parkurumdur. Rampaları nasıl çıktığımı bildiğimden performans düşüklüğü yaşıyor muyum, bisikletin gücü gibi meseleleri rahatlıkla ölçebiliyorum.

 

Geceden hazırlanmadığımdan her şeyi sabah toparlıyor, o nedenle evden ayrılışım 10.22 oluyor. Dünkü güneşli hava yerini bugün puslu bir havaya bırakmış, ama soğuk değil. Gerçi ince yelek gene üzerimde. İnişlerde fermuarı çekerek göğsümü korumak için.

 

İlk iki yokuşta her şey eskisi gibi, performansımı korumuşum. Bu sene teknik nedenlerle iki turumu da erken kesmek durumunda kalıp geri döndüm. Genelde en az 4-5 hafta turlarken 2 haftada bitirmek hiç işime gelmedi.


Kayışdağı eteklerinden devam ediyorum. Bir kaktüs dükkanı var bu yolun üzerinde. Her geçişimde merak edip bakıyorum. Demir kapısı açık ama kimsecikler yok. Bir tel. no yazılı camda. Herhalde üstte otuyor olmalı. Çağırınca geliyordur. Ama satın almayacağımdan aramak istemiyorum. İBB, Ediz Hun Kaktüs Evi diye bir yer açmış, Bostancı yakınlarında. Çok merak ediyorum neler var? 100’den fazla örnek olduğu haber edilmişti. Duymuştum Ediz Hun’un kaktüslere olan ilgisini, Büyükada’daki evinin terasında yetiştirdiğini. Ben de çok estetik bulurum bu bitkileri, çok da muhteşem. Eski günlerde Sarıyer’den tepelere pedallarken, yolun üzerindeki serada, bugün yok artık, İzmir tarafına taşındı, en muhteşem kaktüsleri orada görmüştüm. Her geçişimde mutlaka uğrar dev kaktüslere bakardım. Son turlarımın birinde Köyceğiz tarafında da büyükçe bir seranın olduğunu duymuş, ancak gidememiştim. Adı Antik Yunancadan gelmekte olup, botaniğin kurucusu olarak kabul edilen, MÖ 371-287 yılları arasında Atina’da yaşamış bilim insanı ve düşünür Theophrastus tarafından verilmiş. Bugün 1750 kadar tür ve yaklaşık 127 cinsinin olduğunu biliyoruz.

 

Ortalık sakin, köpekler olurdu ama son iki geçişimde de göremiyorum. Gerçi bir keresinde aniden kenardan fırlayınca epey koşturmuşlardı beni. Yakacık Caddesi üzerinde önüme çıkan fırınlara tuzsuz ekmek soruyorum ama nedense hiçbiri çıkartmıyor. Sadece İHE’de mi var? Biraz fazla tuzlu yemiş olmalıyım ki ayak bileklerinde ödem toplandı. Tansiyon da yüksek seyretmekte. Dr. Yağız bir hafta tuzsuz yememi tembih edince, sonra tekrar kontrol edecek, ben de buna uygun besleniyorum.

 

Yakacık; dev Çınarların altındaki masaların çoğu dolu. Her zaman mola verdiğim çayevinin yakınındaki, boş yer kalmış birine, oturanlardan izin alıp konuşlanıyorum. Yanımdaki sandviçi bir büyük çayla mideye indirirken yandakilerin konuşmaları da kulağıma geliyor. Sağ eğilimli oldukları verdikleri örneklerden belli. Bolca “Müslümansan...” kelimeleri, İsrail laneti, Filistin kutsalı, Amerika, Çin... Lafa girece’m ama dur diyorum, sana ne onların dedikleri, sen misin akıl verecek? ... Bir de küçük çay içip ayrılıyorum. 30 yerine Filiz Hanım indirim yapıp 25 alıyor, çaylar 10 lira olmuş. Pahalılık durmuyor, her gün bir şeyin fiyatı artmakta. Ekmek %50 zamlandı. Yılmaz Özdil güzel dalgasını geçiyor, “ithal ineği ithal samanla besliyoruz”. 

 

Aydos tepesine doğru çıkıyor, sebze-meyve-yumurta satışı yapılan tezgahların, kahvaltı veren mekanların önlerinden geçerek, Kartal ilçesinden çıkıp Pendik ilçesine geçip, Maltepe’ye tepeden bakarak, Aydos ormanının eteklerinden dönerek sürdürüyorum ilerlemeyi, her zamanki rotada. Bugüne kadar neden ziyaret etmediğimi bilemediğim, her geçişimde buraya çık dediğim Aydos Kalesi’ni bugün görmek istiyorum. Soldan gidildiği gösterilmiş. Hemen sapıp kapısı önünde, araçlara girişin 30 lira olduğu yazılı kulübeden bariyerin kalkmasıyla dimdik, kilitli taş bir yoldan başladım tırmanmaya, 325 m yükseklikte olduğu söylenen kaleye. Gelen otopark sonrası devam ediyor bu tırmanış. Yürüyerek inenler olduğu gibi tek tük sevgililerin de el ele tutuşup tırmandıkları bu yolda araç yok, sadece ziyaretçileri taşıyan bir servis aracına izin verilmiş. Fazla uzak değil, şöyle 650 metre gibi ama yol yer yer %16 gibi bir eğimi gösteriyor.


Bisikletle gezebilir miyim? “Olmaz, Açık Hava Müzesi” deniliyor. Peki iterek gitsem? “Olmaz, kenara koy öyle gir.” Yürüyerek, adını Yunancada "kartal" anlamına gelen "Aetos"dan alan kaleyi dolaşmadan önce girişte yazılı bilgilerden öğrendiklerim; yapımına 11-12. yy’da başlanan, sonraki süreçteki ilavelerle 13-14. yy’da son halini alan Aydos Kalesi’nin tarihi Doğu Roma Dönemi’ne uzanmakta. Savunmayı daha güçlü kılmak amacıyla kademeli bir şekilde inşa edilen kale, iç ve dış olmak üzere iki sura sahip. Türklerin Bizans topraklarına yönelik akınlarını önlemek için yapılmış. Aydos Kalesi, Orhan Gazi döneminde ünlü Osmanlı kumandanı Abdurrahman Gazi tarafından 1328 yılında alınmış. Prof. Halil İnalcık, İstanbul'un fethine açılan kapıdır diyor.


Çevresini dönen toprak yoldan kale içine girmek üzere hazırlanmış gezi yolunu çıkıyorum. Yönlendirmeler nerede neyin görüleceğini net bir şekilde belirtmiş. İlkin kalenin kuzeyinde bulunan “I” numaralı sarnıç geliyor. Tuğla ve taş kullanılarak almaşık sistemde inşa edildiği, 300 m3 su depolama kapasitesine sahip olduğu yazılı. Horasan harcının bağlayıcı olarak kullanıldığı sarnıçta iç duvar yüzeyleri su sızdırmazlığını sağlamak için özel bir harç ile sıvanmıştır... denilmekte. Birkaç foto çekip devam ediyorum yürümeye, Tahıl Deposu geliyor. Şöyle ki; Birbiri ardına bitişik, dikdörtgen planlı dört ayrı bölümden oluşmaktadır. Bu alan Aydos Kalesi gibi askeri yapıdaki bir yerde gıda stokunun saklanması açısından kritik bir öneme sahip olmuştur. Yapı içerisinde, dönemine ait karbonlaşmış buğday ve bakla kalıntıları tespit edilmiştir. 

AydosKalesi


Güneş ara sıra yüzünü gösteriyor, bulutların arkasından çıkıp bize gülümsüyor. Hava bu iş için çok uygun. Ne fazla ne de az bir sıcaklık. Keşfe devam. Tepeyi çıkıp kilisenin bulunduğu alandayım. Okuyacak olursak: Kilise üç nefte sahiptir. Kuzey kısmında bitişik bir şapel yer almaktadır. Apsis kısmında din görevlilerinin oturmaları için yapılmış Synthronon bulunmaktadır. Apsisin iç yüzeyinin duvar resimleriyle süslenmiş olduğu kazılar sırasında bulunan fresk kalıntılarından anlaşılmaktadır. Kilisenin naosunun orta kısmında sütun, sütun kaideleri ile impost sütun başlığı bulunmuştur. Kilisede kullanılan mermerlerin Marmara Adası (Prokonnisos) mermeri olduğu görülmektedir.


Bebeleriyle gelmiş aileler var, benim gibi dolanıyorlar. Selamlaşıyor ve yürüyüş patikasından devam ediyorum dönmeye. Geldim kalenin doğusunda bulunan “II” numaralı sarnıca. Bu da dikdörtgen planlı ama diğerinden daha büyük, 450 m3. Gene tuğla ve taş kullanılarak almaşık sistemde inşa edilmiş. Her ikisin de üstleri ağ ile kapalı, düşen olursa kurtarmak için. 

 

Aydos Kalesi; altısı iç savunma duvarına bağlı, altısı dış savunma duvarına bağlı olmak üzere mevcut on iki adet burca sahiptir. “1” numaralı burç olarak isimlendirilen, özgün kale kapısının da bulunduğu burç, yapım tekniği itibari ile diğer burç ve kale duvarlarından farklı özellikler taşımaktadır... Buranın da fotosunu çekip bisiklete doğru ilerlemekteyim. Saklandığı yerden alıp geldiğim yokuşu iniyorum şimdi, sürekli frenleyerek. Restorasyonu 12 yıl sürmüş olan kaleyi pazartesi hariç her gün 9-17 arası ücretsiz gezebilirsiniz.

 

Kale sonrası Sultanbeyli’ye doğru iniyor yolum. Merkez kalabalık, ortada yürüyenlerin çokça olduğu bir bölüm geçilip navigasyon cihazı yardımıyla Sancaktepe metro istasyonuna doğru devam ediyorum. Metroya binip İmam Hatip durağında inip evin yolunu tutmak artık çok kolay oldu.

 

Bu keyifli geziyi tamamlarken Norveçli bir caz trompetçisi, besteci ve plak yapımcısını tanıtmak isterim; Nils Petter Molvær (NPM olarak da bilinir). Caz ve elektronik müziği birleştiren bir tür olan geleceğin cazının (future jazz) öncüsü olarak kabul edilir. Sanatçıyı, besteci, programcı ve yapımcı Fransız müzisyen, caz perküsyoncusu Mino Cinélu ile birlikte imza attıkları SulaMadiana adlı parçada dinleyelim.



















bisikletle Aydos Kalesi: Dudullu-Yakacık-Aydos-Sultanbeyli-Samandıra-(metro) İmam Hatip-Dudullu

 

Tur tarihi: 6 Ekim 2024

Alınan yol: 35 km
Ortalama hız: 16,1 km/s

En yüksek hız: 55,5 km/s
Bisiklete biniş süresi 2 s 10 dk, dışarıda geçen süre 3 s 52 dk

En yüksek sıcaklık 28 ˚C, en düşük 25 ˚C, ortalama 27 ˚C
Yükselti kazancı (çıkış) 571 m, kaybı (iniş) 588 m
En düşük yükselti 101,4 m, en yüksek 300,6 m

 

Garmin yol bilgileri bisikletle Aydos Kalesi

 

Relive yol bilgileri bisikletle Aydos Kalesi