8 Eylül 2023, Cuma / Sivrihisar - Emirdağ, 61 km (6. gün)
Ezanla uyanılıyor. Cami de yakın olup oda penceresi de açık olunca odanın içinde patlıyor ses. Yastıkta bir sigara kokusu vardı, hafif de olsa rahatsız etti ve kenara koyup yastıksız yattım. Bu yataklarda yastık, pike-yorgan ne de bir mesele oluyor. İnsanın alışkanlıkları var. Kimi yüksek yastık kimi battaniye… Türlü türlü…
Tek yataklı oda olduğundan eşyaları yayma şansım olmadığından biraz daha zahmetli, oradan al buraya koy vs. vs… Sabahın rutin işlerini yapıp iki postada çantaları indiriyorum. Bisikleti girişteki kanepenin arkasından çıkartıp kapı önüne, berberin oraya dayayıp yüklüyorum. Bu sırada berberle de sohbet. Nerden gelir nereye gidersin…? Kızı da Ataşehir’de oturuyormuş. Yakınız dedim.
Kahvaltı açık büfe denilmişti. Domates hıyar tarzında şeyler yok. Kendime zeytin, Labne ve krem peynirlerden alıyorum. Bir de çay ile doyuruyorum karnımı. Çekilen foto ve 08.29 yola çıkışım. Hava kapalı. Yağmur ihtimali %38 gibiydi. Ancak merkezden uzaklaşırken inceden damlalar düşmeye başladı bile. Hoppala, dursam mı? Ama bu kadar yağmura durulmaz, gene de sağda bir balkon altına yanaşıyor, bankta oturan bir adam ve çocuğun yanına ilişiyorum. Sohbet başlıyor. Dizide figüran oyuncularmış ikisi de. Servisi beklemekteler. Sivrihisar’ın her yerinde bu diziyi çekiyorlarmış. Adını söylüyorlar ama dizi mizi izlemediğimden aklımda kalmıyor (*). Teknik ekip Osmanlı Otelde, başrol oyuncular için bir bina kiralandığını öğreniyorum. Küçük çocuk da depremzede, Hatay’dan gelmiş. AFAD buraya yerleştirmiş. Onların servisi geliyor, ben de yola çıkıyorum. İnce mince, durmanın anlamı yok. 63 km.lik bir yol var önümde, Emirdağ’a.
(*) TRT'nin sevilen dizisi "Gönül Dağı", Eskişehir'in Sivrihisar ilçesinde çekiliyor. Dizide görünen Gedelli köyü, günümüzde Niğde ilinin Ulukışla ilçesine bağlı. Ancak dizinin senaryosunda geçen Gedelli köyü, aslında dizinin çekimlerinin yapıldığı Eskişehir'in Sivrihisar ilçesinin kırsal bölgesi.
Afyon için dümdüz devam kavşaktan. Gene de benzinciye girip teyit ettiriyorum. Son gelişimde Eskişehir diye sapmış yanlış gitmiştim. Koca bir yay çizerek Emirdağ’a ulaşmıştım. Tekrarı olmasın : )) Duble yol, güvenlik şeridinden gidiyorum. Tırtıllı kısımlardan sonra gene de geniş bir yer bırakılmış. Hava serin, kapalı, üzerimde yelek ve kolluklar var. İnceden de damlalar düşüyor. Yolun bazı bölümleri ıslak. Araçların geçtiği yerler kurumuş. Saat 09.23, hava 17,9 °C, 844 m rakımda güneydoğu yönünde eğimsiz bir yoldayım. Güvenlik şeridi bazı yerlerde daralıyor, o zaman yola iniyorum. Araçlar hızlılar, yarıştalar sanki. Sanırsın hız testine çıkmışlar. Ara sıra, acaba dursam, üzerime yağmurluğu giysem mi diye düşünsem de damlalar durunca vaz geçiyorum. Konya ÖE aramış, geri arıyorum, ama onlara ulaşmak na:mümkün. Bu kadar sıkıntılı olabilir bir şey. Dün de bugün de kaç kere denedim. Nafile! Saat 09.45, güneş yüzünü biraz gösterdi. İnsanın içi ısındığı gibi moral da veriyor. Emirdağ Ziraat Odasını arayıp odanın teyidini alıyorum. Yer ayırtmıştım. Önceki gidişimde kaldığım ÖE kapanmış. Aklıma geldi de; dün tanıştığım terzi bey 45’li çıkıyor. Genelde herkes benden küçük olurdu. Ama terzi iyi durumdaydı, dinçti.
Saat 10.04, 33 km.de Afyon İl Sınırına giriyorum. Burada güvenlik şeridinden tırtıl kalkıyor, daha rahat oluyor. Geniş bir yol. Diğerinde hep sağından gitmen gerekiyordu, oraya da taşlar maşlar sıçramış oluyor. Hava 20,5 °C, ortalamam 25,3 km/s, 868 m rakımda güneydoğu yönünde devam pedallamaya. Şimdi %2 ile hafif çıkılıyor. Sağımda boylu boyuna giden rüzgara karşı çit yapılmış. Yani batı tarafı oluyor. Demek rüzgar oradan geliyor. Aynı zamanda yol kenarına çam da dikilmiş. Şimdi kar işareti de geldi, direkleri de var. Kışın çok farklı oluyor demek ki burası. Güneş tabi gene kayboldu, ama herhalde yağmur ihtimali bitti. Ancak yağmış sanırım burada ki asfalt hafif nemli, çamurluktan sular akıyor. Hızlı giden kamyonların da tekerlerinde görüyorum yerdeki suları. Yolda böyle güvenlik şeridinde parçalanmış kamyon lastikleri oluyor. Herhalde kaplaması sökülmüş atılmış durumlar. Genelde yakın geçmeseler de bazı TIR’lar güvenlik şeridine çok yaklaşıyorlar. Rüzgarı bizi nasıl sarstığını düşünemiyorlar! Sağım, derinlemesine gidiyor, bayağı ayçiçeği, kurumuşlar da. Herhalde 15 gün sonra toplarlar, veya biçiliyor değil mi? Solumda tarlaların içinden yüksek gerilim hattı uzunca, boylu boyuna gidiyor. Yanında da küçük direkler gidiyor. 40 km oldu yola çıkalı. Kaide hafiften sinyal veriyor, dinlendir beni diyor : ))
2,5 km yol gittim, gene 20 km gösteriyor Emirdağ için. Git git bitmiyor mu bu yol yoksa? Ve 51. km.de Afyon yolundan ayrılıyorum. Şimdiki yolum Emirdağ-Bolvadin-Çay şeklinde gözüküyor. Yol düz, ortalamam da yüksek bu nedenle. Ama sürekli çevirmen lazım, yoksa duruyorsun. Opet benzincisine girip bir telefon denemesi daha, para iadesi için Konya ÖE’yi. Sonuç yok. Bu arada benzincide belinde tabancayla dolanan, simsiyah giyinmiş bir güvenlik görevlisi kılıklı adama soruyorum: Güvenlik misiniz? Jandarma diyor. Peki göğsünüzde ne yazıyor öyle? Northface! Böyle olur mu jandarmanın kıyafeti? Bunu verdiler diyor. Sizin yerinizde olsam gider siyah bir t-shirt alır değiştirir, bunula dolaşmazdım. Gülüyor.
Saat 11,15. Güneş yüzünü hafif gösterdi. Hava 22,9 °C, ortalamam 24,3 km/s. 954 m rakımda hafif iniyorum, güneye doğru sürüyor yolum. 54,7 km geride kalmış. Yol kenarında durup bir deneme daha, sonuç yok. Bu ÖE’lerin telefonları neden açılmaz?! Türkmenoğlu GES, soldan girildiğini göstermiş. Güneş enerjisi güzel bir düşünce. Ancak ülkemizde bu kaynaktan yaygın olarak konutlardaki suyun ısıtılması amacıyla yararlanıldığını görüyoruz. Türkiye yılda 114 gün güneş enerjisi üretme yetisine sahip olan bir ülke. Diğer ülkelerle kıyaslandığında bu oldukça ciddi bir rakam. Bu yüzden güneş enerjisi üzerine yoğunlaşan yatırımların arttırılması ile birlikte yılda ortalama 1.100 kWh değerinde güneş enerjisi elde edilebilir denilmekte.
Ve 3. deneme; bu sefer muhasebeden Hüseyin Beyi yakalıyor, durumumu sorguluyorum. Pazartesi iade edecekler. Neyse, üzerimden bir yük kalkmış oldu. Emirdağ için sürdüğüm yoldan ayrılıyorum ve 55. km.de, uzakta olan ilçenin binaları gözükmeye başlıyor. Levhasında çekilen bir foto sonrası merkeze doğru yol almaktayım.
Saat kulesinde vatandaşa sorduğum Ziraat Odası Misafirhanesi’nin, az gerideki otelin karşısından girilince karşıma çıkacağı söyleniyor. Sokağa dalıp bir bina etrafında tur atıp kapısına ulaşıyorum. Tesadüf telefonda konuştuğum Vural Bey de kapı önünde. Bisiklet sorunsuz merdiven altına alınıyor, ben 302’ye. 325 lira internet sıkıntısı nedeniyle sonraya bırakılıyor. Asansörü de var, süper. Eşyaları odaya taşıyıp duş alıp biraz internette sörf yapıyorum. Odada da çekmesinden dolayı müzik bile dinleyebiliyorum. 2016’da yaptığım turda buraya da gelmiştim. Bugün 2’nci gelişim. O nedenle tarihçesini tekrar anlatmayacağım, buradan okuyabilirsiniz > [bisikletle]Türkiye: Güney (Çifteler-Emirdağ)
Sırada karın doyurma meselesi var. Çıkıyorum. Son gelişimde güzel bir lokantada yemiştim. Bakalım tekrar bulabilecek miyim? Her yerde bana göre yemek çıkmıyor. Burası da köfte diyarı. Her tarafta köfteci var. Yürüdükçe hafızamı tazeleme gayretindeyim. Orası mıydı burası mıydı? ÖE’nin önüne gidiyorum, kapalı. Ama nedense buraya ilişkin hiç bir şey yok kafamda. O zamanlar odanın içini ve binanın dışını çekmiyordum. O nedenle gezi notlarımın arasında göremiyorum. Artık kaldığım yerlerin de fotolarını çekmekteyim. Daha kolay hatırlanıyor.
Trafiğe kapalı iki sokakları var. Daha çok giyim kuşam satılmakta. Baharatçı dükkanları muhteşem. Kurutulmuş biberler, patlıcanlar, kabaklar girişlerinde asılı. Bir daire çizerek tekrar saat kulesinin oraya dönmüş oldum. Saat kulesini çok iyi hatırlıyorum, ve çevresini. Bir park vardı, içinde eski tarım aletleri, saban, at arabası gibi şeyler sergilenmişti. Neredeydi? Bakınıyorum ama ilişmiyor gözüme. Sulu yemek olan bir lokantaya giriyor, ancak her şey bitmiş. Önceki gelişimde yediğim lokanta da kapanmış. İşletme sahibi burada etsiz sulu yemek bulamayacağımı müjdeliyor. Tek seçenek pide oluyor bu durumda. Onun için bana iki yer önermekte. İkisi de kaldığım yere yakın. İlki kapalı ama ikincisine (Mavi Köşe Pide Salonu) giriyor ve menemenli bir pide ısmarlıyorum. Yumurta, domates, biber falan oluyormuş üstünde. Yanına da şalgam suyu. 85’e bu iş halloluyor. İtiraf etmeliyim ki lezzetliydi adamların pidesi.
Yürüyorum... Park etmiş bir Murat 124 marka araba tüm makyajıyla durmakta. Çok ilgi çekici hale getirilmiş. Arkasında kendi kasasından üretilmiş bir römork. Bravo doğrusu; hem emeklerine hem de hayal güçlerine. Derhal bir iki foto alıp eşe dosta yolluyorum. Ve yürüdükçe geldiğim köprüde; park buradaydı, İnkılap Ortaokulu şuradaydı, köprü falan derken jeton düşüyor. İşte burası Kültür Parkı. Ama eser kalmamış, mezbeleye dönmüş. İçindeki objeler, fıskiyeli havuzu falan... Niye ki, gayet güzeldi. Neden bu duruma gelmesine izim verilmiş ki?! Karşısında Emirdağ Kültür Evi yazan binaya yöneliyorum. Galoşları giyip, restore edilmiş eski okulun sınıflarında sergilenen etnografik eserlere bakarak; hatıra sınıfı, gelin odası, yüklük, mini kütüphane, oturma salonu..., iki kattan oluşan evi dolaşmaktayım. Saat de 5’e geldiğinden, kapanma saati olmalı ki, çalışan hazırlanmış, çıkmamı bekliyor kapı ağzında.
Yolumun üzerinde Kadın Kültür Evi’ne de denk geliyorum. Burada kadınların üretim yaptıkları, kooperatifleşmekte olduklarını okumuştum. Ama kapısındaki yazı çok ilginç: erkeklere giriş yasaklanmış! Bu doğru mu, bunu böyle mi yapmak gerekiyor? İki cinsiyeti ısrarla birbirinden uzaklaştırmanın ne faydası var ki?
Dolanıyorum sokak aralarında. Çok fazla erkek berberi var. Hatta bazıları yan yana. Burada icra edilen tek meslek mi, yoksa Emirdağlılar saçlarına sakallarına aşırı mı düşkünler? : )) Dönüşte saat kulesi yakınında bir kahvede Americano ısmarlıyor, karton bardakta servis edilmesi pek tercihim olmasa da, gene de kahve güzel bir lezzet. Neyse, kahvemi içerken Sülerya Hanımla konuşuyor ve hemen karşısında inşa edilmekte olan binayı inceliyorum. Buradaki dokuya hiç uymayan, sanki New York’a (**) yakışan bir bina. Dış cephesi kırmızı tuğla kaplı. Ne olacak bittiğinde acaba? Okuduğuma göre; otel, restoran, iş yerleri ve ofisler yer alacakmış. İyi de kaplaması buraya çok yabancı olmuş!
(**) 1664 yılının 8 Eylül’ünde İngiltere Kralı’nın kardeşi York Dükü James Stuart (sonra İngiltere Kralı James II), Hollanda sömürgesi olan Yeni Amsterdam’ı İngiltere’ye bağladı. Amerika’nın doğusundaki kentin adı, Dük’ün unvanından esinlenerek New York (Yeni York) oldu.
York Dükü, Birleşik Krallık'ta kullanılan asalet unvanlarından biridir. 15. yüzyıldan bu yana genellikle İngiltere ve Britanya hükümdarlarının ikinci oğullarına verildi.
İlçenin tüm vatandaşları Belçika’da olduğundan, ortalıkta B plakalı arabalara sıkça rastlayabilirsiniz. Tanıştığım ve birlikte biraz yürüyerek dolaştığım, emekli noter olan bey: “Yazın gelseydiniz burada araçtan geçemezdiniz” diyor, “Hepsinin evleri var, gelip kalıyorlar, sonra da kepenkleri kapatıp giderler. Hatta hırsızlık olmasın diye bir daireyi ücretsiz kiraya verirler.” Eskişehir’de de çok Emirdağlı olduğunu söylüyor. Burada evini yapar, oradan da daire alırlar. Afyon’dan çok Eskişehir tercih edilirmiş. Afyon’a ancak pasaport almak için giderlermiş.
“Selman-ı Farisi 4-6 Yaş Kuran Kursu” (***). İçimi ürpertiyor bu yazı. Küçücük çocukların beyinlerini zehirlemekteler. Daha Türkçe okuma yazma bilmeyen bu çocuklar anlamadıkları bir şeyi ezberlemekteler. İçler acısı bir durum.
(***) Asıl adı Mahbe b. Büzehmeşan olan bu İranlı Sahabe, Müslüman olduktan sonra Salmân-ı Fârisî adını almıştır. İranlı ilk Müslüman sahabi olarak tanınır. Hz. Muhammed’in saçlarını tıraş ettiği için berberlerin piri olarak anılır.
Peygamberin Ehli Beyt'inden saydığı Salmân-ı Fârisî, İslâm'a etmiş olduğu hizmetler, Ali ile olan yoldaşlığı ve Muhammed'in ölümünden sonra Ali'nin safında yer alması gibi nedenlerle bütün Şiî inançları, yani Alevîlik ve Caferîlik İslâm inancında da yeri büyüktür. Alevîler, onu hem Yedilerden biri, hem de Kırklar Meclisi'nin pek azının kimliği bilinen erenlerinden biri sayarlar. Caferîlerce ve Alevîlerce önde gelen Ali yandaşlarından Erkân-ı Erbaa'dan (Dört direk) biri sayılır.
Hava karardı. Parkın içinde bulunan Taş Konak Restoran’a kısa bir uğrayıp göz atıyorum. Eski bir binayı restore edip hoş bir mekan kazandırmış belediye. Kapısında Sosyal Tesis de yazıyor. Misafirhaneye doğru yürüyor, gece personeli Abdullah Beyle tanışıp konaklama ücretini (325-) çekiyoruz karttan. Sohbetimiz sırasında yüksek lisans yaptığını, geceleri burada derslerine çalıştığını öğreniyorum. Hoşuma gidiyor, böyle küçük ilçelerde insanların okuması.
“Ne şehittir ne de gazi, pisi pisine gitti Niyazi” deyiminin kaynağını anlatmış, “Geyik muhabbeti”ni anlatacaktım, araya Mihalıççık ve Sivrihisar girince unutuldu sanmayın. Şöyle, buna ilişkin üç farklı rivayet anlatılır. İlki gene Resneli Niyazi Beye aittir. İkincisi 4. Murat zamanına gider. Üçüncüsünü de çizer Cihan Demirci’ye yorarlar. İlkini dinleyecek olursak: Resneli Niyazi Bey ve birliği, 1908 Temmuz’unda Manastır'a doğru ilerlerken yanlarında bir de geyik bulunuyordu. Geyikle birlikte dağlarda dolaşması, hele Manastır’a girdikten sonra yanı başındaki geyikle birlikte tebrikleri kabul etmesi ona bir isim daha verilmesine neden olur; Geyikli Niyazi Bey. Birkaç zaman sonra geyik ve Niyazi Bey'in ünü alır başını gider. Öyle ki geyik İstanbul'a getirtilip sergilenir. Hatta İstanbul ahalisi gibi Sultan Abdülhamid'in kardeşi veliaht Mehmet Reşat da üç oğluyla birlikte geyiği görmeye gider. Geyik ile Niyazi Bey dönemin oldukça ünlü gazetelerinden bir tanesinde haber olarak işlenir. Bunun yanı sıra geyik ile ilgili olarak marş bile yapılır. Bu yapılan marş Meclis-i Mebusan'da bile tartışma konusu halini alır. Muhabbetin en önemli konusu haline gelen geyik o kadar çok konuşulur ki, artık bu durum deyim şekline dönüşür.
- Emirdağ Ziraat Oda. 0272 4426333 dah. 100 Mis. / 0539 8542013 Kenan bey
- Çelikoğlu Otel 0272 4426060
Sivrihisar-Emirdağ
Tur tarihi: 8 Eylül 2023
Alınan yol: 61,92 km
Ortalama hız: 24 km/s
En yüksek hız: 46,9 km/s
Bisiklete biniş süresi 2 s 34 dk, dışarıda geçen süre 3 s 14 dk
En yüksek sıcaklık 24 ˚C, en düşük 17 ˚C, ortalama 20,2 ˚C
Yükselti kazancı (çıkış) 416,8 m, kaybı (iniş) 555,9 m
En düşük yükselti 820,9 m, en yüksek 1107 m
Garmin yol bilgileri Sivrihisar-Emirdağ
Relive yol bilgileri Sivrihisar-Emirdağ
08.29 hareket saatim. |
Hava serin, kapalı, üzerimde yelek ve kolluklar var. İnceden de damlalar düşüyor. Yolun bazı bölümleri ıslak. Araçların geçtiği yerler kurumuş. |
Ara sıra, acaba dursam, üzerime yağmurluğu giysem mi diye düşünsem de damlalar durunca vaz geçiyorum. |
Bu yoldan Çifteler’e gitmek keyifli olsa, köy yolu gibi duruyor. |
Yolda böyle güvenlik şeridinde parçalanmış kamyon lastikleri oluyor. Herhalde kaplaması sökülmüş atılmış durumlar. |
Genelde yakın geçmeseler de bazı TIR’lar güvenlik şeridine çok yaklaşıyorlar. |
Buradan da Ümraniye’ye gidiliyor… :)) |
Yol düz, ortalamam da yüksek bu nedenle. Ama sürekli çevirmen lazım, yoksa duruyorsun. |
Ve 51. km.de Afyon yolundan ayrılıyorum. Şimdiki yolum Emirdağ-Bolvadin-Çay şeklinde gözüküyor. |
11.19, Emirdağ’dayım. |
Merkeze doğru yol almaktayım. |
Ziraat Odası Misafirhanesi |
Emirdağ |
Trafiğe kapalı iki sokakları var. Daha çok giyim kuşam satılmakta. |
Baharatçı dükkanları muhteşem. |
Mavi Köşe Pide Salonu |
Menemenli Pide |
Park etmiş bir Murat 124 marka araba tüm makyajıyla durmakta. Çok ilgi çekici hale getirilmiş. |
Yürüdükçe geldiğim köprüde; park buradaydı, İnkılap Ortaokulu şuradaydı, köprü falan derken... |
… işte burası Kültür Parkı. Ama eser kalmamış, mezbeleye dönmüş. |
Emirdağ Kültür Evi yazan binaya yöneliyorum. |
Restore edilmiş eski okulun sınıflarında... |
... sergilenen etnografik eserlere bakarak… |
… hatıra sınıfı, gelin odası, yüklük, mini kütüphane, oturma salonu... |
… iki kattan oluşan evi dolaşmaktayım. |
Emirdağ Kültür Evi |
Emirdağ Kültür Evi |
Bak sen şu işe! |
Nasıl bükülüyor ki? |
Cesur insanlara hayranım. |
Americano, karton bardakta servis edilmesi pek tercihim olmasa da, gene de kahve güzel bir lezzet. |
Buradaki dokuya hiç uymayan, sanki New York’a yakışan bir bina. |
Çarşı Camii |
Dön dolaş yolum hep saat kulesine çıkıyor. |
Neden acaba? |
İlçenin tüm vatandaşları Belçika’da olduğundan, ortalıkta B plakalı arabalara sıkça rastlayabilirsiniz. |
Teşaşür eylemek bile pahalılandı :)) |
Çocuklarının beynini yıkıyorlar! |
7. gün (devamı) Emirdağ-Yunak - 5. gün (öncesi) Mihalıççık-Sivrihisar
[bisikletle]Türkiye: Anadolu Beylikleri...
Bolu–Mudurnu, 50 km
Mudurnu-Nallıhan, 50 km
Nallıhan-Mihalıççık, 63 km
Mihalıççık-Sivrihisar, 69 km
Sivrihisar-Emirdağ, 61 km
Emirdağ-Yunak, 66 km
Yunak-Akşehir, 64 km
Akşehir-Kadınhanı, 76 km
Kadınhanı-Konya, 66 km
Konya-Çumra, 60 km
Çumra-Karapınar, 77 km
Karapınar-Ereğli, 68 km
Ereğli-Ulukışla, 56 km
Ulukışla-Bor, 61 km
Bor-Çiftlik, 50 km
Çiftlik-Niğde, 42 km
Niğde-Derinkuyu, 60 km
Derinkuyu-Ürgüp, 42 km
Ürgüp-Hacıbektaş, 71 km
Hacıbektaş-Kırşehir, 54 km
Kırşehir-Kaman, 64 km
Kaman-Keskin, 47 km
Keskin-Kırıkkale, 37 km
İlginizi çekebilir [bisikletle]Türkiye: Misya’dan Karya’ya (Orjan/Burhaniye-Bergama)