11 Eylül 2023

[bisikletle]Türkiye: Anadolu Beylikleri... (Emirdağ-Yunak)

 

9 Eylül 2023, Cumartesi / Emirdağ - Yunak, 66 km (7. gün)

 

İzmir’in Kurtuluşu Kutlu Olsun

 

Hemen yakında koyunlar olmalı ki tüm gece melediler. Böyle ilçe merkezinde de ilk rastlıyorum. Otlamaya nereye-nasıl götürür ki adam bunları? Gece 11 buçuk gibi ışığı söndürdüm. Ama öncesinde uzun uzun Süheyl ile konuştuk. Gelmiş tatile Amerika’dan. Ekimde de buluşur hasret gideririz. Rahat uyudum, kalın ağır yorganın altında. Ezan 5 gibi okunuyor. Bir nevi uyandırma saati. Ardından biraz daha uyuyup 6 buçuk gibi ayaklanıyorum. Çift yataklı olduğundan eşyaları yaymak kolay oldu. Toparlanıp, odadan eşyaları asansöre taşıyıp girişe indiriyorum. Asansör olması bir nimet. Yoksa 2 bazen 3 postada çantaları taşımak ölüm oluyor.


Bisikleti kapı önünde yüklerken gece elamanı Abdullah Beyle sohbet ediyoruz. Nasıl geçti gece diye soruyorum. Çalıştım diyor, yabancı dilimi geliştirmek ve program yazılımcılığı ilgimi çekiyor. Hepsini internetten öğrenmek mümkün oluyor. Haklı, artık internette yok yok. Kendisine Hariri’nin YZ hakkında söylediklerini anlatıyorum. Hariri’yi biliyor. Hatta bir kitabını alacaktım diyor. Ne güzel böyle meraklı insanların, özellikle de genç insanların olması. Hele de Emirdağ’da. Mutlu ediyor beni...

 

Misafirhaneden ayrılışım 08.06. 70’inci km.deki Yunak beni bekliyor : )) Hemen İnkılap Okulu tarafına doğru pedallıyorum. Yolumu dün öğrenmiştim. Köprü sonrası gelen fırından iki poğaça (14-) ve gelen dört yoldan düz devam, Suvermez yönünde. Sağdan Konya’ya gidiliyor. Geçen gelişimden Çay’a buradan gitmiştim. Çok keyifli bir turdu, buradan okuyabilirsiniz > [bisikletle]Türkiye: Güney (Emirdağ-Çay)


Tek şeritli 2’nci sınıf asfalt bir yolda ilerlemekteyim. Güvenlik şeridi yok. Yelek ve kolluklar üzerimde, sabahın serinliği var. Hava 18,8 °C. 961 m rakım burası. Bu yollar dar, ancak daha fazla kendini doğa içinde hissettiriyor. Suvermez fazla uzak değil. Şehitliği solumda. İstiklal savaşı sırasında düşman keşif uçaklarının açtığı ateş sonucu şehit olmuş iki er adına 1971 yılında yaptırılmış. Tüm buraları kim bilir neler yaşadı? (...) Devam pedallamaya ve 13’üncü km.de -Eski Yunanca ve Orta Çağ Yunancasında 'Amorion' şeklinde anılagelen, Arap/İslam kaynaklarında "Ammuriye" ya da "Amuriye" şeklinde geçen- Amorium Antik Kenti geliyor. Nerede acaba diye bir vatandaşa yerini soruyorum. Tarif ediyor. Sağdan, Kazı Evini gösteren ok doğrultusunda sapıyor ve gene başka bir vatandaştan ortaya çıkan yerlerin bu tarafta olduğu, karşı tarafta daha bir şeyin görünmediği öğreniyorum. Ve Kazı Evinin yakınından geçip Amorium Bazilika A (Aşağı Şehir Kilisesi) yazan alana geliyorum. Girilemiyor, telle çevrili. Dıştan bazı fotolar alabiliyorum ancak. Bilimsel kazı çalışmaları 1988’de başlamış olan Amorium, okuduklarıma göre; MÖ 2000’li yıllarında itibaren Hitit, Frig, Yunan, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde kesintisiz yerleşim görmüş antik kenttir. Kent, Yukarı Şehir ve Aşağı Şehir olarak iki başlık altında değerlendirilmektedir. Alandaki en erken yerleşim merkezi Yukarı Şehir olarak adlandırılmış olan höyüğün bulunduğu bölgededir. Yukarı Şehir, höyüğün kenarlarında hala izleri görülebilen Bizans dönemi sur duvarlarıyla, Aşağı Şehir de, bütün şehri kuşattığı takip edilebilen bir koruma (sur) duvarlarıyla çevrilidir. Kazılarda, büyük kilise, bazilika, Bizans hamamı, üzüm ezme havuzları ile Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine tarihlenen sikkeler, seramik fırınının yanı sıra çok sayıda farklı buluntular gün yüzüne çıkarılmıştır... denilmekte. 

Vikipedi


Amorium’da fazla kalmıyorum. Bu geçen yol herhalde Yunak yolu da olmalı diyerek, gene de haritadan teyidini alıyor ve devam ediyorum. Bor Biyokütle Enerji Santrali kurulacağını yazan bir duyurunun kenarından geçmekteyim. İlginç; kamış, hasır otu, saz, odun, odun talaşı ve haşhaş küspesinin yakılması ile elektrik üretilmekteymiş bu yolla. Çok iyi değil mi? (...) Bir müddet sonra Davulga geliyor. Düzgün bir yerleşim. Evler falan yıkık dökük değil. Herhalde gurbetçilerin evleri. Çünkü yoklar ki kapı pencere sıkı sıkıya kapatılmış, hırsıza karşı. Buradakiler demek komple gurbete gitmiş. Ama burası dahil bölge; MS 3. yüzyıl ve daha ileri yıllarda yerleşim merkezi olduğu tespit edilmiştir. Ağazören Mevki, Amarium şehrinin bir uzantısıdır. Burada bulunan paralar ve ören yerleri yerleşim bölgesi olduğunu göstermektedir... denilmiş. Güzel ama bunun dışında bir de dağ çileği olarak bilinen meyve yok mu, Davulga denilen?

 

Düz bir ovada sıfır eğimle ilerliyorum. Gayet keyifli etraf, dümdüz. Ekili yerler, sulanan araziler var. Saman balyaları tarlalarda dizili. Ayçiçekleri sağda solda, kurumuşlar, biçilmeyi bekliyorlar. Asfalt 2’nci sınıf. Gelen geçen araçlar var ara sıra, kamyon da, TIR’lar da. Yolun yarısı bitti, 34,22 km geride kaldı. Saat 10.04, hava 21,3 °C, ortalamam 20,8 km/s. 924 m rakımda güneydoğu yönündeyim. Eşrefli köyünden geçiyorum, sağda kahve gibi bir binanın önünde oturanlar var. Bir de 3 genç çoban köpeği, beni görünce hevesleniyorlar, hav hav durumları yani. Ama kahvedekiler müdahale edip kovalıyorlar köpekleri. Köye girmeden önce tarlada derinlerden çay daveti almıştım, ama tempoyu aksatmayayım diye durmuyor devam ettim. Havada daire çizen bir şahin. Küçük bir şey ama. Genç olsa. Neyse, durup cevizli sucuktan 2 ısırık ve poğaçanın yarısını indiriyorum. Saat 10.24 oldu, çıkalı neredeyse 2 buçuk saate yakın. Rakım değişmiyor, 918 m.de sürdürüyorum. Hava ise 23,3 °C. Ortalamamsa 21 km/s. Sıfır eğim gidiyoruz. Kimsecikler yok ortalıkta.

 

Geldiğim Aşağıpiribeyli’de bir mola vermem gerek artık. Poğaçanın kalan yarısını yiyorum 2 çayla, öylesine acıktım ki. Masalarına oturduğum 4 kişi buralı. Biri 40 senedir Danimarka’da, tatile gelmiş. 80’li yıllarda evlilik nedeniyle gitmiş, oraya yerleşmiş, kablo döşeme işi yapıyor. Konuşma sırasında öğrendiğime göre, bugün orada yaşayan iş sahibi birisi Türkiye’den işçi getirebiliyormuş. Gittiğinde 5 yıl orada çalışman gerekmiş. 2600 avro maaş, ev kirası 800 avro, gerisi senin. 5 seneden sonra serbestsin. Kal-dön-iş kur sana kalmış… Nasıl ama?

 

49. km.de Konya İl Sınırı geldi. Saat 11.22, hava 23,9°C, ortalamam 20,7 km/s. 998 m rakımdayım ve %2’yle hafif yükseliyorum. 1330 m.lere tırmanaca’m Piribeyli sonrası, Yunak için. Ve Yukarıpiribeyli geliyor 3-4 km sonra. Yeniden dataları okuyayım: 52,3 km.deyim, saat 11.30 ve hava 24,6 °C oldu. Ortalamam 20,5 km/s. Sona yaklaşan bataryayı burada değiştiriyor, yakındaki çeşmeden suyumu tazeliyor ve devam ediyorum. Bir müddet daha düz giden yolum sonra hafiften yükselmekte ve virajlanmakta. %5’le çıkıyorum. Son bölümde 6 oluyor ama daha fazla dikleşmiyor. (...) İşte 1329 m ile bugünkü yolumun zirvesine ulaştım. Saat 12.14 oldu, hava da 25,3 °C. Ortalama 19,5 km/s ile 60,38 km.ye gelmişim. 7 km kadar kaldı Yunak’a. Bundan sonrası iniş ilçeye doğru.

 

Hızla indiğimden ilçe yazısında duramıyor, bisikletin üzerinden çekiyorum. Google yardımıyla ÖE bulunuyor. Büyükçe yeni görünümlü bir bina. Bahçe duvarına bisiyi dayayıp resepsiyona çıkıyor, müdür Muhammet Beyle tanışıyor, kayıt işlemleri tamamlanıyor ve 350- O.K. olarak çekiliyor. Bisiklet lokale taşınıyor, çantalar iki postada bahçeden getiriliyor. Yani Nazi dönemi gibi mi anlattım? Olsun : )) Bereket asansör var, gerçi 116 No birinci katta ama gene de asansörle çıkartıyorum. Tekerlekli sandalye asansörü vardı bisiklet için dışarıda ancak bozukmuş. Yani adam gelse ne yapıyorsunuz? Sırtlıyor musunuz? Hokka-i 6! Tek yataklı oda. İki yataklı ile değiştirmek istiyorum, ancak dolu olduğunu söylüyor resepsiyoncu. İnternetin odada çekmesi iyi, müzik dinliyor, ve o sırada duş alıyorum. Oda temiz, banyo da. Daha bir yıl olmadı demişti Muhammet Bey.

 

İlçenin tarihçesine kısaca bakacak olursak, önce adı nereden gelir? Denilir ki; İlki Karataş deresinde çamaşır ve hayvanlarını yıkayanların isteklerini anlattıkları "Yunak (Yıkanalım)" kelimesidir. İkincisi ise, Turgutlular koyun ve kuzularını Karataş deresinde yıkamışlar ve temizlenen hayvanlara bakarak "Yünü Ak" demişlerdir. Bu değiş zamanla "Yunak" biçimine dönüşmüştür... Yani yani durumları! Ayrıca, bazı kaynaklarda Yunak kelimesinin Anadolu köylerinde “hamam” anlamında “çimek” kelimesiyle eş anlamlı olarak kullanıldığı belirtilmekte. Bazı Türkçe sözlüklerde de, çamaşır yıkama yeri, çamaşırhane ve hamam olarak geçmekte olduğunu da okuyorum. Konya Valiliği’nin sitesinde ise; Yunak İlçe Merkezi’nin tarihi yeni sayılır. Merkeze ve bazı yakın köylere yerleşim 16. yy.dan sonra olmuştur. Bulgulara göre ilçeye ilk yerleşimin Karataş Deresi kenarlarında oluştuğu düşünülmektedir. Buralarda oluşan ilk yerleşmeden sonra Elazığ’dan Govasti adlı bir kabilenin geldiği ve günümüzdeki Merkez Cami’nin üst taraflarına yerleştiği söylenmektedir ve yöre halkının önemli bir kısmını doğu illerinden gelmiş olan insanlar oluşturmaktadır. 1700 yıllarda, doğu illerindeki aşiretlerin aralarındaki geçimsizlikten dolayı Konya’daki bazı yerlere göç etmiş olabileceği düşünülmektedir. Göçebeliği terk edip yerleşik hayata geçen Yörüklerin ise yaklaşık 1870 yıllarında Gaziantep, İslahiye, Beyşehir ve Antalya yörelerinden gelmiş olabileceği düşünülmektedir. Bunlardan başka Bulgaristan göçmeni olup bölgeye yerleşen muhacirler de merkez, Doğanyurt ve Hacıfakılı köylerine yerleşmiş bulunmaktadırlar... denilmiş.

KonyaValiliği


4 buçuğa doğru çıkıyorum, bir şeyler yemeğe. Resepsiyondaki beyden bir pidecide sulu yemek olduğunu da öğrenerek. ÖE çok uzak değil. 100 m yürüyüp sözü edilen pideciyi (Adaş Pide) buluyor az az kuru+pilav+cacık, onlardan da söğüş domates, soğan, acı biberle doyuyorum (85-). İlçe küçük, gezilecek görülecek bir şey de yok. A101’den bir çikolata alıp çay bahçesinde bir kahve içmek üzere gölgelik boş masa aramaktayım. Pek de yok, derken bir masada oturan 5-6 kişiden birisi davet ediyor yanlarına. Bir sandalye çekip ilişiyor, sırayla tanışıyoruz. Buralılar. Sohbet ilerledikçe isimleri-meslekleri-çocukları vs. paylaşılıyor. Birisi fotografçı, meslektaşım. Uzun yıllar İzmir ve İstanbul’da da çalışmış. Diğerinin çocuğu dişçi, Uslab/Usdent isminde muayenesi var. Ötekisinin iki çocuğu ambulans hemşiresi... Yani hepsinin çocukları iyi kötü meslek sahibiler. Bazıları yurt dışındalar... Ne güzel değil mi, bunları duymak beni çok mutlu ediyor. Daha sonra Kürt olduklarını öğreniyorum. 19 yy.da buralara sürgün edilen Kürtlerden olduklarını anlatıyorlar. Akşam 7 buçuğa kadar çay eşliğinde sohbet ediyoruz. İki kişi daha katılıyor aramıza, kimileri ayrılıyor, bir de hatıra fotosu çekiyoruz. Muhteşem keyifli bir anı oluyor benim için.

 

Biraz daha dolanıyorum ilçe sokaklarında ve ÖE’ye dönüp internetinden faydalanarak müzik dinliyor, tablette geziniyorum... Juan Luis Guerra; Dominikli şarkıcı, gitarist ve söz yazarı. Parçası El Niágara en Bicicleta“Bisikletle Niagara Şelalesi” anlamına gelen bu şarkı, hayatın bize sunduğu zorlukların ve olumsuzlukların mecazi bir temsilidir. Şarkı, yaşam yolculuğunda çeşitli engellerle karşılaşan, ancak kararlı kalan ve bu engellerle cesaret ve kararlılıkla yüzleşmeyi seçen bir kişinin hikayesini anlatıyor... denilmekte.



- Yunak ÖE 0332 8512023 / 0505 3428701 Muhammet bey Md.

- Grant Otel 0332 8512222

- Akdeniz Otel 0332 8513469

- Yunak Bel 0332 8512441 Yz. İşl. Md. Mehmet bey

 
















Emirdağ-Yunak

Tur tarihi: 9 Eylül 2023

Alınan yol: 66,54 km
Ortalama hız: 20 km/s

En yüksek hız: 55,8 km/s
Bisiklete biniş süresi 3 s 19 dk, dışarıda geçen süre 4 s 22 dk

En yüksek sıcaklık 27 ˚C, en düşük 17 ˚C, ortalama 22 ˚C
Yükselti kazancı (çıkış) 799,6 m, kaybı (iniş) 687,7 m
En düşük yükselti 907,7 m, en yüksek 1334,8 m

 

Garmin yol bilgileri Emirdağ-Yunak

 

Relive yol bilgileri Emirdağ-Yunak


Yakındaki koyunlar olmalı ki tüm gece melediler. Böyle

 ilçe merkezinde de ilk rastlıyorum.


08.06 hareket saatim.


Gelen dört yoldan düz devam, Suvermez 

yönünde. Sağdan Konya’ya gidiliyor.


Tek şeritli 2’nci sınıf asfalt bir yolda 

ilerlemekteyim. Güvenlik şeridi yok. 



Suvermez fazla uzak değil. 


Şehitliği solumda. İstiklal savaşı sırasında düşman keşif

 uçaklarının açtığı ateş sonucu şehit olmuş

 iki er adına 1971 yılında yaptırılmış.


Bu yollar dar, ancak daha fazla kendini doğa içinde hissettiriyor. 



Devam pedallamaya ve 13’üncü km.de Amorium Antik Kenti geliyor.





Kazı Evinin yakınından geçip…



…  Amorium Bazilika A (Aşağı Şehir Kilisesi) yazan alana geliyorum.



Bilimsel kazı çalışmaları 1988’de başlamış olan Amorium.


Girilemiyor, telle çevrili. Dıştan bazı fotolar alabiliyorum ancak.




Amorium’da fazla kalmıyor devam ediyorum.




Bir müddet sonra Davulga geliyor. 


Düzgün bir yerleşim. Evler falan yıkık dökük

 değil. Herhalde gurbetçilerin evleri.




Kapı pencere sıkı sıkıya kapatılmış, hırsıza karşı.



Düz bir ovada sıfır eğimle ilerliyorum. 


Gayet keyifli etraf, dümdüz. Ekili yerler, sulanan

 araziler var. Saman balyaları tarlalarda dizili. 







Asfalt 2’nci sınıf. Gelen geçen araçlar var

 ara sıra, kamyon da, TIR’lar da.






Yukarıpiribeyli; yakındaki çeşmeden suyumu

 tazeliyor ve devam ediyorum. 



Bir müddet daha düz giden yolum sonra hafiften

 yükselmekte ve virajlanmakta.







7 km kadar kaldı Yunak’a. Bundan sonrası iniş ilçeye doğru.



12.19, Yunak’tayım. 


Yunak


Yunak ÖE





Yunak ÖE


Adaş Pide





Osman Bey, Erol Bey, Ramazan Bey, Abdülvahit Bey

 ve Mustafa Bey ile; Yunak








































8. gün (devamı) Yunak-Akşehir - 6. gün (öncesi) Sivrihisar-Emirdağ