20 Temmuz 2021

[bisikletle]Türkiye: Friglerin İzinde (Çavdarhisar-Kütahya)


18 Temmuz 2021, Pazar / Çavdarhisar - Kütahya, 58 km (8. gün)

 

Odanın pencerelerinde kafes şeklinde kepenkler olduğundan gün ışığı zayıf giriyordu. Ama uyanma saatim gene 6 oldu. Hafiften hazırlanmaya başladım. Çantaları ve bisikleti dışarıya çıkartıp selenin üzerine oturmam tam tamına  07.13. Sabahın serinliği güzel oluyor. Çeşmeden de suyumu tazeleyip Aizanoi’a veda ediyorum.

 

İlçe içinden geçmekteyim. Sokakta kimsecikler yok. Pazar olduğundan mı yoksa erken mi, bilemedim. Gördüğüm kadarıyla küçük bir ilçe, veya derinlere devam ediyor da yol kenarı boş. Tarlalardan motor sesleri geliyor. Su çekiyorlar herhalde sulamak için. Beton kanallar da var yol kenarı boyunca giden.

 

Kütahya yoluna bağlamamla dünkü asfalttayım; kaymak ve geniş güvenlik şeridi. Yönüm kuzeydoğu. Bugünkü uzaklığım 58-59 km kadar. Bu durumda 11 buçuk gibi varırım. Ağır bir tırmanışı da olmayacak. Ufak bir tepesi var sadece ortasında.

 

Dün, yeni aldığım SD hafıza kartını görmedi tablet. Fotolar da var içinde, görüyorum. Umarım bir sıkıntı çıkarmaz. Bolca foto çektimdi. Bir başka sıkıntıyı da cep telefonunda yaşadım. Tapınağı gezerken arka cebime koyduğum telefonun üzerine oturunca camın kenarı çatladı. Yani iyi başladık tura! Umarım başka sıkıntı çıkmaz.

 

Araçlar süratli geçmekte. TIR’lar mesafeli. Ancak mahalle kamyonları nedense halen mesafe açmayı öğrenemediler, düşünemiyorlar. Böylesi bir kütlenin bisikletliyi sarsacağını, tedirgin edeceği akıllarına gelmiyor.

 

Güzel bir coğrafyadayım. Hafif hafif çıkıyoruz %4’le, bazı yerlerde 5’e çıktı eğim. [e] 14. km/07.59/%20 harcandı/R: 1017 m/22,2 °C. Buraya kadar ortalamam 20,3 km/sa. Şimdi başladı iniş. %-4 en keyifli eğim. Yol da kaliteli olunca etrafı izleyerek gidebiliyorsun. Doğa rengarenk. Yeşillerin arasında sarılar, kırmızılar, pembe ve morlar, dikenler, ince püsküllü bir şeyler, kocaman tarlalar, başaklar kurumuş esen rüzgar ile dalgalanıyorlar, arkasında yemyeşil bir orman. Sağımda akan dereden gelen kurbağa sesleri, kuş cıvıltıları, minik kuşlardan oluşan bir topluluk bir oraya bir buraya uç(uş)maktalar. Yol kenarında hareketsizce bekleyen kertenkele, beni fark eder etmez vın diye kayboluyor ortalıktan. Tertemiz bir hava, ciğerlerimin derinliklerine kadar doyasıya soluyorum. Ve daha pek çok başka güzellikler. Araçla giderken bunların hiç birini görmüyor, koklamıyor, hissetmiyorsun. Basıp geçiyorsun. Ama böyle bir güzelliğin ortasına boşaltılmış pencere cam kırıkları. Koca bir tepe. Gelmiş dökmüş. Anlaşılır gibi değil. Medeni bir ülke nasıl anlaşılır diye sorduklarında: kurallara uyan varsa orası medenidir deniliyor. Ne kadar doğru değil mi? Biz bu durumda değiliz :((

 

21’inci kilometrede sağımda Yalnızsaray Tesisleri -aynı zamanda oteli de var- geçilmekte. [e] 27. km/08.37/%40 harcandı/26,5 °C. %6-7 ile çıkıyorum. Yolun başında  %5 demişti ama 8’i de gördüm Garmin’de. Ortalama hızım 20,5 km/sa. 1269 m.ye çıktık. 29,5 km geride kalmış. Yani yolun yarısı.(...) Bir köy geliyor, Gelinkaya. Hep isimlerin nereden geldiğini merak ederim. Buraya ilişkin de anlatılan: Bu mevkii de yıllar önce iki köy bulunmaktaymış. Bir köyden diğerine at üzerinde gelin götürülürken (bu köylerin bulunduğu yer kayalıktır) bir rivayete göre çıkan şiddetli rüzgarda gelin kayalardan aşağıya yuvarlanmış, bir başka rivayete göre de kaya yarılıp gelini yutmuş. Bu yerde de Gelinkaya isminde bir köy kurulmuş... Masal gibi hikayeler. Bunlara da inanılıyor.

Vikipedi


Uzaklarda bir keçi sürüsü yol alıyor. Çoban köpeği beni fark etti, havlayarak uyarıyor-selamlıyor. Sağımda gene bir dere akıyor, motorla su çekenleri görüyorum. Solum dağ-yamaç. Kayalar kopmuş, bazıları yuvarlanmış. Güvenlik şeridi gayet güzel gidiyor. [e] 41. km/09.14/%60 harcandı/27,8 °C. %2 ile hafiften çıkıyorum. 21,8 km/sa oldu ortalamam.

 

50 km yol geldim, neredeyse 3-5 km kaldı Kütahya’ya, tek bir benzinci gördüm. O da üzerinde otel olan. Havaalanı ayrımından sonra gelen yol daha işlek oldu. Kütahya’ya yaklaşmamla trafik de artıyor. Buralarda nedense il-ilçe girişindeki levhalarda nüfus sayısı yazmıyor. Bu yeni bir uygulama mı?

 

Durmadan geldim, şu benzincide biraz nefesleneyim. Şemsiyenin altında yanımdaki muska tipi tatlıdan ikisini götürüyorum. Bu da kahvaltı niyetine oluyor. Nedense acıkmadan gelebildim.

 

UNESCO’nun “Yaratıcı Şehir” unvanına yakışır gördüğü, tarihi, sanatı ve nice güzellikleri barındıran Kütahya’ya sonunda vardım (saat 09.40). Şehir Merkezi diye sapıyorum. Sağda ve solda bisiklet yolu çizilmiş, zamanında varmış herhalde. Ama bugün park yerine dönüşmüş. Google yardımıyla DSİ’yi bulmam zor olmuyor. Girişteki nöbetçi adımı listede buluyor, 2 gece için 110 lira ödeniyor, biraz sohbet ile bisiklet, nereden nereye, DSİ odalarının durumları vs. konuşuluyor. Bisiklet bina altındaki bir odaya kapatılıyor ve işin en zor yanı, 3 kat parça parça eşyalar taşınıyor. Bisikletten sonra merdiven çıkmak, hele de çantalarla ıstırap! 


Yayılmaca, duş almaca, biraz uzanmaca ve pazartesi kapalı olur düşüncesiyle bazı görülecek yerleri gezmece.

 

Çok sıcak ortalık. DSİ’den sola sapıp Vazolu meydana yürümekteyim. ÖE de bu yolun üstünde, Vazoya yakın. Biraz açlığımı dondurma ile bastırıyorum. Gediz’den aldığım mikro SD kart yerine -burada Vatan Bilgisayar varmış- normal bir SD kart ile değiştirmek istiyorum. Orada başka seçenek bulamamış, idareten almıştım. O nedenle Vatan’ı bulup ancak ellerinde aradığım cinsten SD kart bulunmaması karşısında şaşkına dönüyorum. 54 ilde 144 mağaza ile hizmet vermekten övünüyor ama basit bir kart bulundurmuyor :((


Güneş altında da yürümek zor oluyor. Gölgeleri kollayarak, Google’dan yön bularak ilkin Çini Müzesini geziyorum. El emeği, göz nuru dökülerek, tek tek fırça ile yapılan muhteşem örnekler sergilenmiş. Kütahyalılar tarafından “ateşte açan çiçekler” olarak tanımlanan işlerin her biri birer sanat eseri.

 

Çini Müzesi; Paşam Sultan Mahallesi Ulu Cami yanında yer alan, Germiyan Beyi II. Yakup Çelebi (1387-1429) tarafından 1411 yılında yaptırılan imaret, medrese, mescit, kütüphane ve hamamdan oluşan külliyenin imaret ve türbe bölümü restore edilip 1999 yılında ziyarete açılmıştır. 

 

Kubbeli ve şadırvan orta mekâna, üç yönde kubbeli eyvan ile iki oda açılmaktadır. Türbe bölümünde Germiyanoğlu II. Yakup Bey’in çinili sandukası bulunmaktadır. Yıkılan Medresenin vakıf kitabesi, müzenin giriş kapısının solunda yer alır.

 

Müzedeki vitrinlerde, 14. yy’dan günümüze kadar Kütahya ve İznik'te üretilen çini mimari elemanlar, çini kitabeler, çini vazo, tabak, pano ve çiniden yapılma ev gereçleri kronolojik bir sırayla sergilenmektedir.

 

Müzenin girişinde, son Germiyan Beyi II. Yakup Çelebiye ait Osmanlı Türkçesiyle yazılmış dünyanın en büyük ikinci taş kitabesi bulunmaktadır. “Gök Şadırvan” olarak da bilinen müzede 13 Temmuz 1766 yılında fincancı ustaları ile kalfalar arasında imzalanan tarihteki “İlk Toplu İş Sözleşmesi”nin metinlerini görmek mümkündür.

Kütahyavaliliği


Ardından Macar Evi olarak bilinen Kossuth Evi’ne doğru yürüyorum. Fazla uzakta değil, bir kaç sokak arkada. Buraya da 65’le giriş yapıyorum. Bu da çok hoşuma gidiyor :))

 

Macar özgürlük savaşının önderlerinden Lajos Kossuth (1802-1894) ailesiyle birlikte 1850-1851 yılları arasında bu evde misafir edilmiş ve Macaristan Anayasası tasarısını burada hazırlamış.

 

Bahçe içinde yer alan iki katlı ve 7 odası olan ahşap ev 1982’de ziyarete açılıp Lajos Kossuth'a ait eşyalar ile klasik Türk evine ait etnografik eserler sergilenmekte. Kısa bir merdivenle çıktığım birinci kat selamlık bölümü. Burada yemek odası, yatak odası ve çocuklara ait bir oda ile çalışma odası bulunuyor. Odaların içerisinde yerli dolaplar, yüklükler, şömine, oyma şerbetlik, raflar ve sedirler var.

Turkishmuseums


Ve sıradaki Jeoloji Müzesi bulunuyor. O da fazla uzakta değil. Hepsi bunların bir daire içinde dizili.

 

Jeoloji Müzesi; Börekçiler Mahallesi, Kapan Çayı kenarında, bugün aynı adı taşıyan Celal Efendi Mescidi’nin (Şengül Cami) önünde bulunan tescilli tarihi bir yapı olan Şengül Hamamı 16. yy.dan kalmadır. Restorasyondan sonra bu tarihi mekân, yerel ve ulusal ölçekte yeraltı zenginliklerinin tanıtılması ve sergilenmesi amacıyla 2008 tarihinde ziyarete açılmış olup, Kütahya Belediyesine bağlı özel müze statüsündedir.  

 

Kapalı sandığım müzenin bekçisi uyuyor muydu anlayamadım. Seslendikten bir müddet sonra küçük bir pencereden kafasını uzatıyor ve bana girişi açıyor. Yeraltı kaynaklarının örnekleri, ham, yarı işlenmiş ürün olarak raflarda ve yerlerde sergilenmekte. Eski bir hamam olduğundan kurnalar da sökülmemiş, yerli yerinde duruyor.


Arkeoloji Müzesi de pek uzak değil, Ulucami yanında, Vacidiye Medresesi olarak bilinen yapıda, aynı daire içinde.

 

Medrese, 1314 yılında Germiyan Beylerinden Umur bin Savcı tarafından yaptırılmış. Kesme taştan inşa edilen yapıya girdiğinizde Aizanoi kazılarında çıkan “Amazon Lahdi” tüm görkemiyle karşınıza çıkıyor. MS 160 yılına tarihlenen, Greklerle Amazonların savaşını canlandıran bu lahit, döneminin sağlam kalabilmiş tek örnekleri arasında gösterilir.

 

Selçuklu sanatının özelliklerini yansıtan medresenin kapıları kubbeli, orta mekana açılan dokuz küçük odası var. Vitrinlerde Miyosen döneminden itibaren, Paleolitik, Kalkolitik, Eski-Tunç, Hitit, Frig, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait eserler sergilenmekte. Bir iki foto alırken makine gene uyarı veriyor ve çekmemeye başlıyor. Al başına yeni bir dert. Çekilmiş olanları da göremiyorum şimdi. Eyvah durumları! İki gündür çektiğin fotolar var içinde. Bu geziden ilk dersim “yedek SD taşımak” olacak anlaşılan.

Kültürportalı


Biraz öfkeli, biraz endişe içinde (ne olacak bu kart işi) müzeden ayrılıyorum. Ancak pazartesi de açık olduğunu öğrenmem, işleri düzeltip tekrar gelme şansı veriyor.

 

Kart peşine düştüm. Telefonculara soruyorum, onlarda mikroları var. Fotocu arıyorum. Hepsi Sevgi Yolunda olurlarmış. İlk gördüğüme giriyor, bilgisayarda bir bakmasını rica ediyor, o da göremiyor, formatla uyarısı alıyor. Formatlarsan tümünü silersin, gider her şey. Burada bir de Teknosa varmış, Eskişehir yolunda. Ama önce bir arayayım. Ne çıksın, onlarda da yok. Hoppala, burası nasıl bir yer? Koca Kütahya’da SD kart mı bulunmuyor?!


Bir ikinci fotoğrafçıda şükürler olsun buluyorum (Stüdyo Başak). Üstelik de belki kurtarırız diye kartı alıyorlar. Umarım becerirler. Ardından Santral lokantasına az patates yemeği ve ayran için 9 lira ödüyor, 1905’te Kütahya Mutasarrıfı Fuat Paşa tarafından yaptırılmış Yeşil Camiyi görmeye gidiyorum. Kare planlı, tek kubbeli caminin önündeki giriş iki sütunlu ve kubbeli. İç süslemeleri, kubbeden tavana kadar kalem işi, kabartma, yağlı boya, bitkisel motifler ve geometrik şekillerle bezenmiş. Köşk tipi şerefeli minaresi Kütahya'daki tek örnek olduğu yazılı. 

Kültürportalı


Rüstem Paşa Medresesi kapalı olduğundan giremiyor, çarşıda iki çayla nefesleniyor, dolanırken Simav’da görüp 20 liraya aldığım şapkayı burada 15 liraya görünce başka bir renginden de alıp dolanmaya devam ediyorum. Germiyan Sokağı; restore edilmiş konakların birinde KÜSAD var (Kütahya Kültür ve Sanat Derneği). Çavdarhisar’da Mücahittin Bey gör demişti. Valilik tarafından verilmiş bu iki bitişik konakta sanatçıların odaları var, işleri sergilenmekte. Avluda biraz otururken bir ilgiliden 35 yıllık bir dernek olduklarını, sergilere katıldıklarını, ortak giderlere dahil olarak oda edinebildikleri gibi bilgiler dinliyorum.

 

Kütahya'ya Sancak Beyi olarak tayin edilen Yıldırım Bayezid ile Kanuni Sultan Süleyman'dan sonra tahta geçen 2'nci Selim'in yetiştiği Germiyan Sokağı, Fatih Sultan Mehmet'in ağabeyi Şehzade Alaaddin Ali Çelebi ve Hürrem Sultan'ın diğer oğlu 3'üncü Bayezid'e de ev sahipliği yapmış. Ancak sokak, restorasyon sonrası işlevini yerine getirememiş gibi görünüyor. Pek fazla kimse olmadığı gibi konaklarda faaliyet de yok. Tek, sokağın diğer ucundakiler sanki düğün-sünnet gibi bir etkinlik içindeler. Herhalde lokanta buraları ve bu işler için kiralanmış. Kapısında isimleri yazılıydı davet sahiplerinin. 

 

Dönüp dolaştıkça aslında aynı daire içinde yürüdüğümü fark ediyorum. DSİ’dekiler demişlerdi, her şey birbirine yakındır burada. Dikkatimi çeken çöp kutusunun yetersiz olduğu ama buna karşılık her yerde çeşmenin bolluğu. Şarıl şarıl sular akıyor.


Yol üzerinde gördüğüm çiğ köfteciden (Harun Usta) bir dürüm alarak devam ediyorum. Oturduğum bir kafede içilen ayran-soda-çay eşliğinde geleni geçeni kesmekteyim. Bir kadın-erkek profili çıkartmaya çalışıyorum kafamda. Aslında Kütahya batıya yakın bir ilimiz, Ege bölgesinde. Yani batı uygarlığından kısmetini almış. Kızların erkeklerin kılık kıyafetleri, saç tıraşları… Ama KÜSAD’daki hanım muhafazakar bir toplum olduğunu söylemişti. Gerçi Türkiye genel anlamda muhafazakar zaten!

 

Gecenin yaklaşmasıyla, canımın çok çektiği meyvelerden alarak -şeftali, üzüm ve yol için muz- DSİ’ye dönmekteyim.

 


Kütahya DSİ Misafirhane 0274-2235527/3461 Sosyal Hizmetler

Kütahya ÖE 0274-2236949-50

 

 



 












Çavdarhisar-Kütahya

Tur tarihi: 18 Temmuz 2021

Alınan yol: 58,26 km
Ortalama hız: 21,7 km/sa

En yüksek hız: 58,6 km/sa
Bisiklete biniş süresi 2 sa 41 dk, dışarıda geçen süre 3 sa 54 dk
En yüksek sıcaklık 38 ˚C, en düşük 17 ˚C, ortalama 24,5 ˚C
Yükselti kazancı (çıkış) 603,7 m, kaybı (iniş) 670,5 m
En düşük yükselti 939,9 m, en yüksek 1289 m

 

Garmin yol bilgileri Çavdarhisar-Kütahya

 

Relive yol bilgileri Çavdarhisar-Kütahya 



Çantaları ve bisikleti dışarıya çıkartıp selenin üzerine 

oturmam tam tamına  7.13. Çavdarhisar






Sütunlu Cadde’nin kenarından geçip...














... Eskipazar Camii ve...


... çeşmeden suyumu doldurup...


... ilçe içinden sürerek...


... sessizce...

... Çavdarhisar’ı geride bırakarak...


...  otoyola bağlanıyorum.


Kütahya yoluna bağlamamla dünkü asfalttayım; kaymak
ve geniş güvenlik şeridi. Kuzeydoğu yönündeyim. 



Güzel bir coğrafyadayım. 


Yalnızsaray Tesisleri & Otel


Hafif hafif çıkıyoruz.



Yol da kaliteli olunca etrafı izleyerek gidebiliyorsun.



Doğa rengarenk. Yeşillerin arasında sarılar, kırmızılar, 

pembe ve morlar, dikenler, ince püsküllü bir şeyler...


... kocaman tarlalar, başaklar kurumuş esen rüzgar 

ile dalgalanıyorlar, arkasında yemyeşil bir orman.


50 km yol geldim, az kaldı Kütahya’ya. Tek bir 

benzinci gördüm. O da üzerinde otel olan. 


Havaalanı ayrımından sonra gelen yol daha işlek oldu.


UNESCO’nun “Yaratıcı Şehir” unvanına yakışır gördüğü, 

tarihi, sanatı ve nice güzellikleri barındıran 

Kütahya’ya sonunda vardım. Saat 09.40.



Şehir merkezi diye saptım. Sağda ve solda 

bisiklet yolu çizilmiş, zamanında varmış herhalde.



Kütahya İl Özel İdaresi





Google yardımıyla yön arayarak, bulvarlardan 

geçerek DSİ’yi bulmam zor olmuyor.


DSİ Misafirhane, Kütahya






Çok sıcak ortalık. DSİ’den sola sapıp
vazolu meydana yürümekteyim. 

Kütahya Valiliği



Şeyh Bahşi Tekkesi, KİHMED Kütüphane





Çini Müzesi, Kütahya


17. yy Kütahya Çinileri



II. Meşrutiyet (1909) Hatırası Sürahi (sol)


Çini Müzesi içi, Kütahya


Macar Evi, Kütahya Kossuth Müzesi


Kütahya Kossuth Müzesi


Anı Odası


Aile Odası



Bahçe içinde yer alan iki katlı ve 7 odası olan 

ahşap ev 1982’de ziyarete açıldı.


Birinci kat selamlık bölümü. Burada yemek odası, yatak odası...


... ve çocuklara ait bir oda ile çalışma odası bulunuyor.



Macar özgürlük savaşının önderlerinden 

Lajos Kossuth (1802-1894) ailesiyle birlikte 

1850-1851 yılları arasında bu evde misafir edilip 

Macaristan Anayasası tasarısını burada hazırladı.




Jeoloji Müzesi, Kütahya


Müzenin bekçisi küçük bir pencereden 

kafasını uzatıyor ve girişi açıyor.


Yeraltı kaynaklarının örnekleri, ham, yarı işlenmiş
ürün olarak raflarda ve yerlerde sergilenmekte. 

Kalsit


Jeoloji Müzesi eski bir hamam olduğundan 

kurnalar da sökülmemiş, yerli yerinde duruyor.




Kütahya Arkeoloji Müzesi


Amazonlar Lahdi. MS 2. yy Roma Dö. Aizanoi


Hekate (Mermer), Aslanapa, Roma Dö. / Testi, Hellenistik Dö.


Sevgi Yolu, Kütahya



Yeşil Cami, Kütahya


1905’te Kütahya Mutasarrıfı Fuat Paşa 

tarafından yaptırılmış.


Kare planlı, tek kubbeli caminin önündeki 

giriş iki sütunlu ve kubbeli. 


İç süslemeleri, kubbeden tavana kadar kalem işi, 

kabartma, yağlı boya, bitkisel motifler ve 

geometrik şekillerle bezeli. 



Köşk tipi şerefeli minaresi Kütahya'daki tek örnek.


Rüstem Paşa Medresesi 



Mesudiye Camii ve Şeyh Salih Efendi Türbesi. Kütahya


Çaydanlık hastanelerinin olduğu sokak.





Kültür ve Sanat Evi


Germiyan Sokağı




Sokak restorasyon sonrası işlevini yerine getirememiş 

gibi görünüyor. Pek fazla kimse olmadığı 

gibi konaklarda faaliyet de yok. 

 


Tek, sokağın diğer ucundakiler sanki 

düğün-sünnet gibi bir etkinlik içindeler.


Tüm yollar Vazo’ya çıkıyor.



Osmanlı’nın Kütahya valisi Fuat Paşa
tarafından yaptırılan Saat Kulesi.







































9. gün (devamı) Kütahya II - 7. gün (öncesi) Gediz-Çavdarhisar

 

 

 




[bisikletle]Türkiye: Friglerin İzinde 

 

İstanbul-Mudanya-Görükle = 44 km

 

Görükle-Keles = 65 km

 

Keles-Tavşanlı = 65 km

 

Tavşanlı-Emet = 44 km

 

Emet-Simav = 44 km

 

Simav-Gediz = 50 km

 

Gediz-Çavdarhisar = 39 km

 

Çavdarhisar-Kütahya = 58 km

 

Kütahya-Bozüyük = 78 km

 

Bozüyük-İnhisar = 53 km

 

İnhisar-Eskişehir = 49 km

 

Eskişehir-Çukurca = 69 km

 

Çukurca-Afyonkarahisar = 77 km

 

Afyonkarahisar-Sandıklı = 62 km

 

Sandıklı-Banaz = 77 km

 

Banaz-Çivril = 62 km

 

Çivril-Bekilli = 36 km

 

Bekilli-Dazkırı = 92 km

 

Dazkırı-Dinar = 33 km

 

Dinar-Burdur = 60 km

 

Burdur-Ağlasun = 36 km

 

Ağlasun-Isparta = 0 km

 

Isparta-İstanbul = 0 km






İlginizi çekebilir [bisikletle]Türkiye: Urartuların İzinde (Pervari-Şirvan)