12 Ekim 2015

Kemerburgaz - Belgrad Ormanı, “Marsın Suyu”

İstanbul’un yakın çevresinde eskisi gibi gidilecek yer kalmadı. Her yerde üçüncünün yarattığı damperli trafiği ciddi bir engel oluşturmakta. Sadece engel değil, tehlike de.

 

İstanbul Yeni Havalimanı Projesi’nde 1800’ü aşkın hafriyat kamyonu çalışıyor, şantiye sahasında günlük 1 milyon 200 bin metre küp toprak taşınıyor.

 

Bu hafta yönümüzü Kemerburgaz-Belgrad Ormanı’na çevirdik. Hasdal üzerinden gideceğiz. Sonra orman içinden geçip Bahçeköy ve Çayırbaşı’na inip sahilden Beşiktaş. 

 

Sabah Karaköy’de buluştuk. Aramızda ilk defa birlikte pedallayacağımız 2 arkadaşımız da var; Ömer ve Varujan. Çekirdek kadro Haluk, Haldun, Ali ve uzundur birlikte olamadığımız Fahri ile 8 kişi yola koyulduk. Galata köprüsü üzerinden geçip Eyüp’e doğru sabah serinliğinde hızlıca geldik. MorFil köprüsü açılmış. Bilgi Üniversitesi buraya yurt yapıyordu, bitirmiş.

 

Alibeyköy otobüs terminalinin yeni yerine taşınmasıyla Hasdal’a çıkan yol çok rahatladı. Eskiden otobüs, servis aracı, taksi, otomobil karmaşası içinden geçilmezdi.

 

Ömer ve Varujan kolaylıkla gruba ayak uydurup yabancılık göstermeden aramızdalar. Bisiklet öyle bir şey ki dostluk kolayca kuruluyor. Fahri uzundur rahatsızlığı nedeniyle bisikletten uzak kaldı. Şimdi onunla tekrar olmak insana eski günleri hatırlatıyor. İstanbul’un pedallamadık yerini bırakmamıştık. Riva, Gebze, Sazlıbosna, Karaburun... İstanbul’un dört bir yanına günlük turlar.

 

Kemerburgaz ilk mola noktamız. Karnı acıkan, susayan, nefis ev ayranını özleyen, herkes getirdiğini veya fırından aldığını mideye indirmekte. Bir yandan bitmez tükenmez bisiklet hikayeleri. Çaycı, ‘’eveli gün sizinkiler buradan geçti’’ diyor. Evet doğru ya, TSK turcuları Bulgaristan’a gideceklerdi.

 

Kemerburgaz sonrası Çiftalan yolundan devam ederek ormana girmeden önce ormancıların istasyonundan sularımızı dolduruyoruz. Kestane ağaçlarından dökülen kabuklara dikkat etmek lazım. Tekere iğneleri batabiliyor. Haluk çok tedirgin, elde götürüyor velespitini. Bir daha lastik patlağı ile uğraşmak istemiyor.












Marsta su bulunmuş. “Orada aptes alsak gusül geçerli midir” diye sormuşlar Nihat Hatipoğlu’na. Vatikan da eşcinselim diyen rahibi kovmuş. Rahip ise kendisi gibi eşcinsel olan ancak saklandıkları ‘gardırop’tan çıkmaya cesaret edemeyen birçok rahibin olduğunu ve çalıştığı İnanç Doktrini Kongregasyonu’nun öfkeli homofobik insanlarla dolu olduğundan yakınmış. Katolik kilisesinde çocuk tacizlerine ilişkin çokça vaka da var. Bizde ise durum hiç daha iyi değil. 2014 verilerine göre 24 bin 825 mahkeme kararı var bu konuda. Bunların %56,3’ü mahkumiyetle sonuçlanmış. Bir de mahkemeye yansımayanları düşünecek olursak çocuk tacizi son derece vahim.

 

Orman bu rotanın en güzel yanı. Bir de şu arada geçen arabalar olmasa. Sessizliğin içinden başlıyorsun geyik üretme istasyonuna kadar tırmanmaya. Sonra keyifli bir inişle Kömürcü Bent sapağına kadar süzülürsün. Varujan da bu yollara daha önce gelmiş. Ayvaz Bent tarafına gitmişler. Bir kere biz de yağmurlu bir mevsimde girmiştik. Heyecanla dolup bolca çamurlanıp çıkmıştık.

 

Ormanda arabayla gelip Mtb yapan epeyce bisikletçi var. Tabi piknikçiler tonla. Oldukça kalabalık. Bunları da geçip çıkış rampasına yöneliyoruz. Burayı da geride bıraktığımızda artık Çayırbaşı’na kadar iniş.

 

Fahri burada biraz ağırlaşıyor. Fazla yüklendi herhalde kendine. Bu durumda da abartmamak lazım. Arkadaşından rica ediyor, arabayla gelip alması için.

 

Bahçeköy kemerinde Fahri’den ayrılıp Çayırbaşı ikinci mola noktamıza kadar mermi gibi inmekteyiz.

 

Bolca çay içilen bu molada bisikletin konuşulmadık parçası kalmıyor herhalde. Ömer, Almanya’da toplattığı ve gelmesini beklediği Surly bisikletini anlatıyor. Her şey burada çok pahalı diyor. Doğru. En az %25, bazı durumlarda %50 daha fazla ödüyoruz. Bu memlekette zaten ne ucuz ki. İnternete ayda ödediğimiz parayla Almanya’da 3 katı hızlı bağlantı alabiliyorsun. Tam 3. dünya ülkesi durumları. Daya gitsin, nasılsa alternatifi yok.

 

Sahil yolu slalomla geçiyor. Kah ortadan kah sağdan basarak İstinye’ye, son molamıza geliyoruz. Gültekin’in bulduğu kahve. Çaylar 35 krş :)) Onun da kulaklarını buradan çınlatalım, Bulgaristan yollarında :))

 

Bebek ve Ortaköy hengamesi de geçilip Beşiktaş ayrılma noktası. Döndük dolaştık 80 km’lik bir daire çizdik.























Kemerburgaz–Belgrad Ormanı "Marsın Suyu" Turu: Karaköy-Eminönü-Eyüp-Alibeyköy-Hasdal-K.Burgaz-B.Ormanı-Bahçeköy-Çayırbaşı-İstinye-Beşiktaş

 

Tur tarihi: 4 Ekim 2015

Kat edilen mesafe: 67,20 km.

Ortalama hız: 10,9 km/sa.

Bisiklete biniş süresi 6 sa. 11 dk., dışarıda geçen süre 10 sa. 13 dk.  

En yüksek sıcaklık 25 ˚C, en düşük 19 ˚C, ortalama 22,7 ˚C

İrtifa kazancı (çıkış) 970 m, kaybı (iniş) 971 m.


Garmin yol bilgileri: Kemerburgaz-BelgradOrmanı


Haydoy’a verilen destek için teşekkürler.
























































Foto katkıları için Haldun’a teşekkürler.






İlginizi çekebilir  Mahşerin Dört Atlısı, Kara-Burun 2