12 Ağustos 2018

[bisikletle]Türkiye: Kommagene Krallığı (Kadirli-Kozan)

10 Ağustos 2018, Cuma / Kadirli – Kozan, 36 km. (34. gün)

Gece değişik rüyalar gördüm. Hatırlamıyorum ama. Oda sıcak oldu. Klima istemedim. 7’de kahvaltı salonuna bisikleti yüklemiş olarak girdim. Tabii ki bisikleti dışarıda bırakarak. Kahvaltıda sunulanlar çok zayıf, yakışmadı. Tek iyi tarafı karpuz olması.

7.40 ÖE’den ayrılışım. Batı yönüne, Kozan’a pedallıyorum. Hava güzel, sıkıntı yok. Yolum yakın, 35 kilometre. Üstelik düz. Sabahın erken saati ama yolda trafik var. Güvenlik şeridinden pedallamaktayım. Kadirli yavaş yavaş geride kalıyor. Sağımda mısır tarlaları. Ama nedense üzerlerindeki mısırlar kurumuş gibi. Herhalde yem için kullanıyorlar bu şekliyle. Dün de görmüştün benzerini.

Düz yolun da sevimsizliği devamlı pedal çevirme zorunluluğu. Üstüne bir de sert karşı rüzgar var, sağ çaprazımdan esen. Düz yolda sanki yokuş çıkar gibiyim. Mecburen Normal’le pedallıyorum.

Önce Osmaniye ayırımı geliyor. Kozan için düz diyor. Çok hızlılar bu yolda. Karşıdan üzerime doğru sollayan Azrail’le anlaşma yapmış olmalı. Ne yetiştiriyorsun bu yolda bre adam. Tek şerit de üstelik. Bu bölge sucukçu. Kadirli’de de yol üzerinde sucuk ekmek ilanları bolcaydı.

Ceyhan-Adana ayrımı geldi, soldan ayrılıyor. Burada güvenlik şeridi de kalktı. Zaten tek şeritti, şimdi tam yolun içinde kaldık. Öyle ahım şahım da değil durumu. Tek güzel yanı tarlaların içinden gitmesi. Neyse trafik yoğunluğu buralarda az hafifledi. 20 kilometredir pedallıyorum. Sıkıldım diyebilirim. Sağdaki benzinciye daldım. Ama burası da iptal. İflas diyor çalışanı. Sadece oto gaz satışı kalmış. Neyse ne, artık dinlenmek için oturacağım bir yere. Çay ikram ediyor. İçerken biraz laflıyoruz. Aslında sıkıntıdan canım fazla konuşmak da istemiyor. Şöyle sedire uzansan diye bakınıyorum ama şimdi olmaz. Kalırım sonra.

[e] 24 km/08.46/%20 harcandı. 114 metre rakımda dümdüz gidiyor yol.Kozan’a 10-12 kilometre kadar daha var. Kavşakta ikinci bir benzinci geliyor, market de var. Soda ile biraz oyalanıyorum. Ve buradan kuzeye döndüm. Şimdi rüzgar da tam karşımdan esmekte. Geldim sayılır. Saatler de daha 9 buçuk. Ne güzel. Rahatça Kozan’ı gezebileceğim.

Yol boyunca sağ sol limon ve nar ağaçları. Kozan’a yaklaştıkça kalesi de göründü. Dik bir tepede, heybetli duruyor. Sis Kalesi olarak da anılan Kozan Kalesi Hititler tarafından yapılmış. Çukurova bölgesinin en önemli kalelerinden. Tarih boyunca birçok medeniyet tarafından kullanılmış.

İki peynir mandırası geçildi. Fabrika satışları da var önlerinde. Bir kahvaltı mekanı. Yazısına bakılacak olursa şık bir yere benziyor. Değirmen Restoran tabelası dikilmiş.

[e] 34,7 km/09.41/%40 harcandı. 169 metre rakımdaki Kozan’a girdim.Feke-Saimbeyli için sağdan devam etmek lazımdı. Bense şehir merkezi olarak soldan pedallıyorum. Sanki bir kasaba burası, ilçe girişine pek benzemiyor. Uzunca bir yol boyunca minik eski dükkanlar dizili. 

Kalacağım oteli haritada bulmak, bir de çay yudumlamak için gölge bir yere yanaştım. Çay 1 lira ama böyle berbatını içmedim. Sanki suyu ilaçlı, tadı çok fena, bitiremedim. 

Otel Avşaroğlu için navigasyonu devreye soktum. Şehrin diğer tarafında gözüküyor. Ve kolayca bulundu. Eda Hanım resepsiyonda, yerimi ayırmıştı, 80,- TL (O.K.). 616 nolu oda, 6. kat. Burada sigara içilmiyor demişlerdi. Harika.

Oda büyükçe, rahat en azından. yerleşiyorum. Duş alıp uzanıyorum yatağa. İyi geliyor. Birazdan gözlerim de kapanıyor.

Rüyamda Kozan’ı görüyorum. Bir kalabalığın içindeyim. Ortada konuşan biri var: (...) 5 bin yıldır var olan bu kentte ilk izler Hititlerle başlamış ve sahip olduğu doğal zenginliklerle her zaman kalabalık yerleşimlere ev sahipliği yapmış. Anadolu’nun en değerli, en renkli ekonomi ve kültür merkezi olmuş. Milattan önce 2 binli yıllardan itibaren dünyanın en eski tüccar kavimlerinden olan Asurluların uğrak yeriymiş. Bu nedenle Sis kentinin önemi çok büyükmüş (Kozan’ın eski adı Sis). Kentin tamamı MS 536 yılında şiddetli bir deprem ile yıkılmış. 700’lü yıllarda Bizanslıların burada Arapları püskürttükleri kaydedilmiş. 1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra, Anadolu Selçuklu Devleti’nin kurucusu Süleyman Şah zamanında Çukurova kazanılmış ve buraya çoğunluğu Horasan’dan gelen Türklerden oluşan Müslüman gruplar yerleştirilmiş. 
19. yy.da Kozan şehrine 
kervan girişi  

Önceki adıyla Sis, 1080-1375 yılları arasında henüz tarihteki yolculuğunun çok başında, Kilikya Ermeni Krallığı’nın başkentliğini üstlenmiş. Aynı zamanda dini merkezleri olmuş. Gregoryan Ermenileri 700 yıl Kozan’da buluşarak ‘Kilikya Manastırı’ başlığı altında dini törenler düzenlemişler. 

Bir ara uyanır gibi oldum ama gözlerimi sıkıca kapatıp rüyayı görmeyi sürdürüyorum: 14’üncü yüzyıl ortalarından itibaren, Kilikya Ermeni Krallığı’nı sona erdiren Mısır Memluk Devleti’nin ve Ramazanoğlu Beyliği’nin yönetimleri başlamış. 1517 yılında ise Yavuz Sultan Selim, Mısır seferi ile Memluk Devleti’nin hakimiyetini bitirip bölgeyi tümden Osmanlı topraklarına dahil etmiş. Sis kenti ise, Osmanlı döneminde Adana Vilayeti’ne bağlı sancak statüsü almış.

1700’lü yıllarda yörede Kozanoğulları isimli bir aşiret ortaya çıkmış. Osmanlı otoritesinin zayıflamaya başladığı, savaşlarda yenilgiye uğradığı dönemde padişahın yardım talebine katılmamış, yönetime başkaldırmışlar. Bunun üzerine yönetimle ters düşen bu aşireti kontrol altına almak ve göçebe yaşamından yerleşik düzene geçirmek için Derviş Paşa komutasında bir ordu kurulmuş. Kozan ve çevresi kontrol altına alınmış. Tam da burada, Torosların dağlık bölgelerinde yaşayan, “Ferman padişahınsa, dağlar bizimdir” ünlü sözü ile Osmanlı Devleti’nin Türkmen Aşiretlerini yerleşik hayata geçirme politikasına tepki veren halk ozanı Dadaloğlu çıkıyor karşımıza. Dadaloğlu dizelerinde şöyle diyor:

Nolaydı da Kozanoğlum nolaydı / Sen ölmeden bana ecel geleydi
Bir çıkımlık canımı da alaydı / Böyle rusvay olmasaydık cihanda

Neyledik de Hakka büyük söyledik / Ne akılla kahpeleri dinledik
Cahil idik nettiğimizi bilmedik / Aciz çıktı bak adımız her yerde

Beyim gelir arkasında bin atlı / Cümlesi de sanki kuştur kanatlı
Ölürsek derdimiz olur bin katlı / Yar yetimi kalır mıydı meydanda

Derviş Paşa gayri kına yakınsın / Böbürlensin dört bir yana bakınsın 
Emme bizden gece gündüz sakınsın / Öç alırız ilk fırsatı bulanda

Dadaloğlum söyler size adını / Şimdiden yok bilsin hasım kendini
Bağlasalar parçalarım bendimi / Yatacağım bilsem de zindanda
(Kısaltılmıştır)
Vaktizamanında Kozan

Tarihte Sis adıyla bilinen kentin 1923’den sonra adı Kozan olarak kullanılmaya başlanmış. “Kozan” sözcüğünün kökenine baktığımızda ise bir çok rivayet var. Kozan şehri Kozan Dağı’nın doğu eteklerine kurulmuştur. Kozan Dağı güneşi engeller, öğleden sonra Kozan gölgelik olur. Bundan dolayı Kozan’a gölgelik anlamına gelen ”Kuzan” denmiş. Ancak “Kuzan” şimdiki Kozan ilçesi karşılığında değil. Feke, Saimbeyli yöreleri ile Develi, Yahyalı yörelerinin de bir bölümünü kapsayan dağlık bölge olarak adlandırılıyor. Aynı zamanda bu bölgeye Kozandağı da denilmekte. Yöreyi en iyi tanıtan da Karacaoğlan oluyor:

Kozandağı’ndan neslimiz /Arı Türkmendir aslımız
Varsak’tır durak yerimiz / Gurbette yar eğler bizi

diyerek, Kozandağı’nı elindeki saz dilindeki sözle sürekli geziyor. Herkesi iyiye, güzele, doğaya, barışa çağırıyor. 

Off, ne rüya ama. Bitmiyor, sürüyor...

Türkiye’nin kuruluşu sırasında da yöre bir savaş platformu olmuş. Milli mücadele ve bağımsızlık hareketinin gerçekleştiği yıllarda sancak iken, 1923 yılında vilayet olmuş. 1926 yılında ise nüfus oranının çok düşmesi ve gelir yetersizliği nedenleri ile Adana’ya bağlı ilçe konumuna getirilmiş. 1926 yılı Kozan için tarihin en karanlık yıllarından biri olarak görülmekte. Vilayetten kazaya dönüşen Kozan’da, aynı yıl meydana gelen yangında, Vilayet Konağı tamamen yanmış ve tüm evraklarla birlikte Kozan tarihi karanlıklara gömülmüş.  

Kozan, 1920 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne Mareşal Fevzi Çakmak’ı milletvekili olarak göndermiş. 1930 yılında yaşanan ve Cumhuriyet tarihinin en önemli olaylarından birinin devrim şehidi olan Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay, Giritli bir ailenin çocuğu olarak Kozan’da doğmuş, çocukluğunun bir bölümü Kozan’da geçmiştir. Menemen’de öğretmen olarak askerlik görevini yaptığı sırada ise, Cumhuriyet karşıtı şeriatçılar tarafından öldürülmüştür.

Ter içinde uyanıyorum. Bu nasıl bir tarihtir, burası nasıl bir yerdir...?

Oda güzel de yalnız bir buzdolabı var ki soğutmuyor. Anlaşılır gibi değil. 2’ye doğru karnımı doyurmak üzere Eda Hanımdan Coşkun Cafe-Restaurant’ın yerini öğreniyor, müthiş sıcağın altında bulmak üzere yürümekteyim. 10 dakika sonra masada yerimi almış siparişleri beklemekteyim. Yoğurtlu kızartma ve az yayla çorbası. Onlardan da ikram bir salata. 17,5 tutuyor hepsi. Yemekler lezzetliydi. Uzundur etsiz yemeğe bu kadar kolay ulaşamamıştım. Burası hoşuma gitti.

Minibüsle Adnan Menderes Parkı’na kadar gidip Eski Kozan’ı dolaşmaktayım. Meğer benim gelirken girdiğim yermiş. Çok güzel konaklar var. Hele bir tanesi muhteşem. Bahçesindeki palmiye ile göz kamaştırıyor. Bu bölgede eski alışveriş gelenekleri hala yaşıyor. Kentin kalbinin attığı, şehrin tarihi dükkanlarının çevrelediği meydandaki büyük bir çınar ağacının altında oturan Kozanlılar, yüzlerini Hoşkadem Cami’sine çevirmiş çaylarını yudumlamaktalar. 1448 yılında inşa edilmiş cami kentin en büyük ibadet mekanı. Bu nedenle halk tarafından Büyük Cami olarak da adlandırılıyor. Memluklu komutan Emir Abdullah Hoşkadem tarafından yaptırılmış ve onun adını taşımakta. Memluk mimarisinin en güzel örneklerinden biri olduğu söylenen bu cami, ulu cami sınıfında. Osmanlı yapısından çok farklı olarak geniş kubbe yerine ufak bir kubbeye sahip. Osmanlı üslubunun dev fil ayakları ve sütunları yerine, dikdörtgen bir plan üzerine taşlar üst üste kireçle örülerek kurulmuş. 

Kent Müzesi eksik ve düzenlemesi zayıf. Biraz öylesine bir durum. Tarihi çarşının içinde yer alıyor. Eskiden belediye binası olarak kullanılan yapı 2014’de restore edilip müzeye dönüştürülmüş. Silahlar, barutluklar, ilkel baltalar, eski paralar, sikkeler, mutfak eşyaları, yöresel giysiler, dokuma ürünleri... sergilenmekte.

Sokak aralarında yürürken, eski yerleşim yerlerinin içine girdikçe, bir kökü antik çağda bulunan kentin sakinliği insanda merak duygusu uyandırıyor. Etrafa serpilmiş irili ufaklı  evlerin arasında, yüzlerce yıllık geçmişin dokusunu koruyan tarihi Kozan evleriyle karşılaşıyorsunuz. Bu açıdan Kozan keyifli ve şanslı. Restorasyon çalışmaları da başlamış. Yani değerini anlamışlar. Umarın kapalı olan bedesten de ele alınıp yakın zamanda kullanıma açılır.

Dolanırken antika bir berber dükkanı görüyorum. Girip ensede uzamış saçları temizletiyorum. Arıkan Konağı (Yaverin Konağı) butik otel olmuş. Biraz tepelek. Yürüyerek çıkarken bir yaşlı bey ile de sohbet ediyoruz. Askerliğini İstanbul’da yapmış, onu anlatıyor. Konak ise Ermeni toplumunun ileri gelenlerinden Krikor Efendi Mıcırıkyan’a (Yaver Efendi) aitmiş. Bu nedenle ilk sahibinin adı ile Yaverin Konağı olarak tanınmakta. Sırtını Kozan Kalesi’ne dayamış, çam ağaçları içerisinde şehre tepeden bakmakta. Zaman içinde el değiştirerek bir dönem Arıkan ailesine geçmiş ancak 2004 yılında Kozan Belediyesi tarafından kamulaştırılarak restorasyonu yapılmış. 

Konağın odalarına bakıyorum. Temiz, düzenli. Tek 75,-, çift 100,- TL, O.K. Bahçesinde bir sade (5,-) ile oyalanıyor, sonra farklı sokaklardan merkez içinde, gölgeleri kestirerek yürümekteyim, içilen soda ve ayranla.

Elbette sadece Yaverin Konağı değil, Hacı Muhtar Konağı, Çamurdan Konağı, Yiğenoğlu Konağı, Arıoğulları Konağı, Akçalı Konağı, Halil İbrahim Karataş Evi, Sepeti Seyrek Evi gibi birçok konak tarihin izlerini taşıyor. Burası Osmanlı ve Ermeni kültürlerini yansıtan adeta bir açık hava kent müzesi. Onca savaşa rağmen eski mimari örneklerinin zamana direnerek ayakta kalabilmesi, kentin ruhuna ve görselliğine çok şey katmış. 

Bir simit istiyor canım, onu da bulup biraz daha yürüdükten sonra otelin yolunu tutmaktayım. Daha fazla dolanacak halim kalmadı.















Kadirli - Kozan 
Tur tarihi: 10 Ağustos 2018
Kat edilen mesafe: 35,91 km.
Ortalama hız: 19,4 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 1 sa 50 dk., dışarıda geçen süre 2 sa 25 dk. 
En yüksek sıcaklık  36 ˚C, en düşük  26 ˚C, ortalama 31 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 126 m, kaybı (iniş) 62 m.
En düşük irtifa 35 m, en yüksek 148 m.

Garmin yol bilgileri Kadirli-Kozan

Relive yol bilgileri Kadirli-Kozan

        
  
Kozan ÖE 0322 5158513
Avşaroğlu Otel 0322 5151675 / 5155475 / 0532 5458233
Arıkan Konağı 0322 5150999

7.40 ÖE’den ayrılışım.





Hava güzel, sıkıntı yok. Yolum yakın, 35 km. Üstelik
 düz. Sabahın erken saati ama yolda trafik var. Güvenlik
 şeridinden pedallamaktayım.

Sağımda mısır tarlaları. Ama nedense üzerlerindeki 
mısırlar kurumuş gibi. Herhalde yem için kullanıyorlar 
bu şekliyle. Dün de görmüştün benzerini.

Korkuluk

Önce Osmaniye ayırımı geliyor. Kozan için düz diyor. Çok
 hızlılar bu yolda. Karşıdan üzerime doğru sollayan Azrail’le anlaşma
 yapmış olmalı. Ne yetiştiriyorsun bu
yolda bre adam. Tek şerit de üstelik.
 

Düz yolun da sevimsizliği devamlı pedal çevirme
zorunluluğu. Üstüne bir de sert karşı rüzgar var, sağ çaprazımdan
 esen. Düz yolda sanki yokuş çıkar gibiyim. 

Burada güvenlik şeridi de kalktı. Zaten tek şeritti, şimdi
 tam yolun içinde kaldık. Öyle ahım şahım da değil durumu. Tek
 güzel yanı tarlaların içinden gitmesi. Neyse
 trafik yoğunluğu buralarda az hafifledi.




Yol boyunca sağ sol limon ve nar ağaçları. Kozan’a
 yaklaştıkça kalesi de göründü. 


Kozan



Otel Avşaroğlu 




Coşkun Cafe-Restaurant


Minibüsle Adnan Menderes Parkı’na kadar
gidip Eski Kozan’ı dolaşmaktayım. 



Kent Müzesi 


Kent Müzesi eksik ve düzenlemesi zayıf. Biraz öylesine
 bir durum. Silahlar, barutluklar, ilkel baltalar, eski paralar,
 sikkeler, mutfak eşyaları, yöresel giysiler,
 dokuma ürünleri... sergilenmekte.


Hoşkadem Cami

Bu bölgede eski alışveriş gelenekleri hala yaşıyor. Kentin
 kalbinin attığı, şehrin tarihi dükkanlarının çevrelediği
 meydanda büyük bir çınar ağacı var.



Çok güzel konaklar var. Hele bir tanesi
muhteşem. Bahçesindeki palmiye ile göz kamaştırıyor.



Konaklar elden geçmiş ve konukevi olarak kullanılmakta. 



Sokak aralarında yürürken, eski yerleşim yerlerinin
 içine girdikçe, bir kökü antik çağda bulunan kentin
 sakinliği insanda merak duygusu uyandırıyor.
 



Etrafa serpilmiş irili ufaklı  evlerin arasında, yüzlerce yıllık
 geçmişin dokusunu koruyan tarihi Kozan evleriyle karşılaşıyorsunuz. 

Hoşkadem Cami İçi


1448 yılında inşa edilmiş cami kentin en büyük ibadet
 mekanı. Bu nedenle halk tarafından Büyük Cami
olarak da adlandırılıyor. 

Kozan, Osmanlı ve Ermeni kültürlerini yansıtan adeta
 bir açık hava kent müzesi. Onca savaşa rağmen eski
 mimari örneklerinin zamana direnerek ayakta kalabilmesi,
 kentin ruhuna ve görselliğine çok şey katmış. 


Arıkan Konağı (Yaverin Konağı) butik otel olmuş. Biraz tepelek. 


Arıkan Konağı 

Sizi neşe, sürpriz dolu bir olay bekliyor, hazırlanın.

Arıkan Konağı Avlusu

Arıkan Konağı 








Tersim

Otel Avşaroğlu


Kozan by Night



























35. gün (devamı) Kozan-Feke – 33. gün (öncesi) Başkonuş Yaylası-Kadirli




[bisikletle]Türkiye: Kommagene Krallığı

Erzurum-Aşkale = 52,86 km

Aşkale-Bayburt = 77,09 km 

Bayburt-Kelkit = 83,50 km

Kelkit-Erzincan = 72,25 km 

Erzincan-Kemah = 53,05 km 

Kemah-İliç = 66,35 km

İliç-Divriği = 77 km

Divriği-Arapgir = 82,06 km

Arapgir-Keban = 43,15 km 

Keban-Elazığ = 49,81 km

Elazığ-Kale = 58,10 km 

Kale-Pütürge = 64,11 km



Nemrut-Kahta = 46,72 km

Kahta-Adıyaman = 34,64 km

Adıyaman-Gölbaşı = 66,34 km 





Kadirli-Kozan = 35,91 km

Kozan-Feke = 46,82 km

Feke-Saimbeyli = 33,29 km 


Tufanbeyli-Tomarza = 74,90 km

Tomarza-Develi = 30,76 km

Develi-Talas = 44,33 km

Talas-Kayseri = 14,68 km