7 Eylül 2021

[bisikletle]Türkiye: Misya’dan Karya’ya

 

Anadolu’nun kuzeybatısındaki tarihsel bölge, Anadolu’ya MÖ 1200’lerden sonra Balkanlar’dan gelen Misler tarafından yerleşildiğinden Misya adını almıştır. Günümüzde Balıkesir ve Bursa illerinin sınırları içinde kalan Misya, ilkçağda iki bölüme ayrılıyordu. Marmara Denizi’nin kuzey kıyılarına yayılan bölüme Misya Minör, güneyde Kaikos (Bakırçay) çevresindeki bölümüne Misya Major adı veriliyordu. Güneyinde Lidya, doğusunda Bitinya ve Küçük Frigya, kuzey ve batısında ise Marmara ve Ege denizleriyle sınırlanıyordu. Ancak batı kıyı şeridi, buraya yerleşmiş çoban Aioller nedeniyle Aiolia adını taşıyordu.

 

Karya ise Güneybatı Anadolu’daki antik bölgedir. MÖ 2. bin yılının sonlarından itibaren Anadolu’nun yerli halklarından olan Karlar burada yaşadıklarından bu adı almıştır. Günümüzde Aydın, Denizli ve Muğla illerinin sınırları içinde kalır. Başkentleri başlangıçta Mylasa'da (Milas) iken, MÖ 4. yy’da Mausolus tarafından Halikarnas'a taşınmış, ancak Mylasa önemini korumuştur. Bu bölge genel olarak antik dönemde doğu ve güneydoğuda Frigya ve Likya, kuzeyde Lidya ve İyonya bölgeleri ile komşudur. Bölgenin batısı ve güneyini tümüyle Ege Denizi çevreler.

 

Trakya'dan Nairi'ye, Karya'dan Pontos'a, Paflagonya'dan Pamfilya'ya, Misya'dan Kilikya'ya... Anadolu’da varlığını sürdürmüş olan güçlü iki uygarlığın izlerini süren kültürel bir yolculuk; Misya’dan Karya’ya.


 














5 Eylül 2021, Pazar / İstanbul - (deniz otobüsü) Bandırma – Gönen, 61 km (1. gün)

 

Akşam geç saate kadar hazırlandım, sabah sabah uğraşmak zorunda kalmayayım diye çantaları taktım. Yatman 12’yi geçti, yarım olmuştu bile. Kalkmam 5’e çeyrek kala. İDO 7’de Yenikapı’dan hareket edecek. Bostancı’dan Marmaray’a binip gideceğim. Yaptığım araştırmaya göre ilk tren 6’da.

 

05.25, karanlıkta pedal basmaya başladım. Hava serin, kolluklar takılı, üzerimde ince yelek ve kafamda Buff. Geçen pazar günkü uçuşun tedirginliği üzerimde. Dikkatlice istasyona geldim ve perona çıktım. Bisikleti dayarken fark ediyorum ki sağ arka çantanın kenarı askıdan ayrılmış, sarkıyor dışa doğru. Hoppala durumları! Dün gece takarken yoktu. Nereden çıktı şimdi bu? Kafamda sorular dolanırken tren de geliyor, 6’dan 3-5 dakika önce. Bu iyi oldu, çünkü 9 istasyon çarpı 3 dakika eder 27. Yani 6 buçuktan önce Yenikapı’da olamıyorum. Yeryüzüne çıkıp gitmek, güvenlikten geçmek falan..., yetişmek ucu ucuna olacaktı.

 

Trende çantayı bagaj lastiği ile sarıyor ve destekliyorum. Artık Bandırma’da çaresine bakmaya çalışırım. Bereket vidayı düşmeden aldım. Bir ihtimal karşılığı da çantanın içine düşmüştür.

 

Yenikapı’daki güvenlikçiler çantaları x-ışınından geçir(t)mediler, bu da zaman kazandırıyor ve gemiye kolaylıkla biniyorum. Araçları karşılayan görevli bana bisiklet için bavulların konulduğu odayı işaret ediyor. Sonra gelen başka bir görevli bavulları engelleyeceğini düşünerek araçların bölümünü gösteriyor. Zaten hep orasıydı, bavul odası da nereden çıktı?! 

 

Velespiti güzelce sabitledikten sonra gelen motorcuları ve araçların parklarını izliyor, geminin hareket etmesiyle yolcu salonuna çıkıyor, 194 nolu koltuğuma ilişiyorum. Yandaki bey de boş başka bir yere geçince rahatça ayaklarımı uzatıp-yayılıp 2,5 saatlik Bandırma (*) yolculuğunu uyuyarak, yakındaki iki bebenin gürültüsüyle uyanarak tamamlıyorum. 

 

(*) Bandırma’yı önceki turlarımda güzelce gezmiştim, bkz. [bisikletle]Türkiye: Pergamon ve Sagalassos (Bandırma II)


Geminin yanaşması, boşalması, benim hazır olmam neredeyse saati 10 yapıyor. Taksi şoföründen alınan, göl kenarından giden yol tarifiyle -onun ısrarla daha kısa olan ana yolu önermesine karşın- yönbul desteğiyle Bandırma dışına çıkıp, otoyolun orta bölümünü elle atlatıp Külefli köy yoluna sapıyorum. Hedefim Gönen, 55 km gibi bir uzaklık.

 

Süper bir bölge. Seneler önce Firu’yla burayı (*) pedallamıştık. Bakalım kafamda ne kadarı kalmış diye sağımı solumu dikkatlice inceliyorum. O tarihte tarlada kavun görüp yemiştik. Bugün yok, mevsim farklı da ondan mıdır?

 

(*) bkz. [bisikletle]Türkiye: Bandırma-Muğla 


[e] 10. km/09.54/%20 harcandı. Bataryayı geçenlerde İstanbul’da 8 km kadar kullanmıştım. Yolum kaba asfalt, yer yer yamalı. Gemiden ayrılırken kollukları çıkartmıştım, bu yola sapmadan da yeleği çıkarttım. Rüzgar var ama. Yandan kuvvetli esmekte, sarsıyor da. Güney yönüne gidiyorum. Yani kuzeyden esmekte. Sağımda uzağımda tepede, 5-6 rüzgar pervaneleri var. Bunları bir tarihte Çanakkale’ye pedallarken de görmüştüm. Sağ sol ayçiçeği. Kurumuşlar, biçilmeyi bekliyorlar. Yolda kimsecikler yok, nadiren tek tük araç geçmekte. İlk geldiğimiz tarihte bu yol topraktı. Bugün asfalt olmuş. Ama aradan da 10 yıl geçmiş.

 

%8’den bir rampa çıkıldı. Tepede yırtıcı bir kuş daire çizerek uçuyor. Gerilerde de görmüştüm. Hava serin. Arada güneş çıkınca ısınıyor. Solum göl, sağım biçilmiş tarlalar. Kahve renginin tonları, açıklı koyulu, kareler, dik dörtgenler. Güzel bir fotograf veriyor, tepede de bulutlar.

 

Bu yırtıcı kuşlar üçledi. Cinsini bilemiyorum, atmaca mı, minik şahin mi? Sapaktan 9 km sonra Külefli geliyor. Devam yola. Ufak tırmanışlar var. 6 km sonra ikinci köy, Çepni geliyor. Burası için; köy çok eski bir yörük mahallesidir ve geçmişi uzun yıllara dayanır. Oğuz boylarından 21.'sidir çepnililer… denilmiş ve “Çepni” kelimesinin düşmanla savaşan, mert, yiğit, asi, cesur anlamında kullanıldığını eklemiş. [e] 25. km/10.42/%40 harcandı/R: 100 m/25,6 °C/19,2 km/sa. ort. 9 km sonra Gölyaka geldi. Yoldan ayrılıp biraz içine giriyorum. Tavuklar önümden kaçışmakta. Çok güzel bir köy, hemen göl kıyısında. Burası Kurtuluş Savaş sırasında Atatürk tarafından Yunanistan’ın Kavala şehrinin Kurita köyünden göç eden Pomaklar tarafından kurulmuş. Ekonomisi tarıma dayalı. Büyük ve küçük baş hayvancılık ile göl balıkçılığı da yapılmakta denilmiş.

Vikipedi, Türkçebilgi


Köylerden geçerken etrafta köpekler yatmakta, sağda solda. Beni hiç hesaba katmıyorlar. Gerçi ben gene de temkinliyim. Hani niyetlenirse sürpriz olmasın. Yolun başında gördüğüm rüzgar gülleri 5-10 değil en az 30 tane. Bölgede tohumculukla ilgili işletmeler görüyorum. İnekler var otlayan. Manyas Gölü Ramsar alanı. Önemli bir kuş merkezi. Ancak göl kenarı maalesef naylon torbalarla dolu. Rüzgar da savurmuş her tarafa. Bu konuda sınıfta kalıyoruz.

 

Kuş Gölü olarak bilinen Manyas Gölü’nün yüzölçümü 162 km2’dir. Çok çeşitli kuşların yaşadığı yer olduğu için Kuş Cenneti olarak da anılmaktadır. Çöküntü alanları içinde Gönen Ovası, Ulubat Gölü çanağı ve Bursa Ovası vardır. Balıkesir’deki Kocaçay gölü besleyen en önemli akarsudur.

Nenerede


30 m rakında pedallıyorum. Hava 27,3 derece. Saat te 11.33 olmuş. Kocagöl sonrası Akçaova’da bir mola. 2 çay (1,25) 1 Çokoprens (1-) ile 20 dk. dinleniyor Manyas Gölü’nün fotosunu eşe dosta yolluyorum. Çok güzel görünüyordu tepeden inerken. Güneş üzerini parlatmış, ayna gibi yansıyordu.

 

[e] 45. km/12.13/%60 harcandı/30,1 °C/19 km/sa. ort. Batı yönündeyim. Rüzgar kuvvetli esiyor. Arada ittiği de oluyor, devirecek gibi.

 

Sırasıyla köyleri geçtikten sonra anayola çıktım. Ama yön göstermedikleri için sormak zorunda kalıyorum. Bu yolu seneler önce tek geldiğimde Manyas’tan pedallamıştım, ama aklımda pek bir şey kalmamış.

 

Yolun üzeri domates dolu. Yanımdan açık kasa TIR’lar geçmekte, tepeleme domates. Bunları düşüre düşüre gidiyorlar. Ama öyle böyle değil, bayağı. Toplasan küfeni doldurursun. Bolca ayçiçeği var bölgede. Asfalt eskimiş. Bazı bölümler yamanmış. Gönen’e doğru çıkacağım. Çok yüksek değil ama. Şimdilik %2 ile. [e] 50. km/12.29/%80 harcandı/R: 156 m/31,3 °C/19,1 km/sa. ort.

 

Şimdi bir iniş var önümde. Rüzgar da kuvvetli burada. Sağımdan geliyor. Kapanıyorum bisikletin üzerine, sallanmamak için. Yol da delik deşik diyebilirim. Yan yana küçük delikler. Özellikle benim tarafımdaki şeritte. Karşı şeridin durumu daha iyi görünüyor.

 

Kaplıcaları ve pirinciyle ünlü Gönen’e girdim, ÖE’yi sordum ve kolaylıkla buldum. Yerim ayrılmıştı. Ebru Hanım 212 no’yu veriyor, 90- TL karttan çekiliyor, bisiklet arkada bir odaya yerleşiyor, eşyalar 2’nci kata taşınıyor, açılıp saçılıp duş alınıp kendime geliyorum. 

 

Çantanın parçası da içine düşmüş. Vidalarsam düzelecek. İçime su serpiliyor. Yoksa uğraş şimdi çözüm bulmaya. Eski çantamda da olmuştu. Ama o perçindi, vida bularak sabitlemiştim.

 

Yeşil Gönen'in antik çağdaki adı Asepsus'tur. Daha sonraları kaplıcaları dolayısıyla Artamea adını almıştır. Yıllarca Bizanslıların elinde bulunan Gönen, Sultan Orhan Gazi tarafından 1334 yılında, yani bundan yüz yıllar önce Türklerin egemenliğine girmiştir. Seyyah Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Gönen'in Bursa Krallarından Mihaliç'in sayfiye şehri olduğunu, şehrin bakımlı, kırmızı kiremitli yapılardan oluştuğunu kaydetmektedir.

 

Kaplıcalar çevresinde yapılan hafriyatlar sırasında ortaya çıkan mozaikler, yazılı taşlar, sütun başlıkları, madeni paralar gibi tarihi eserler Gönen’in, yerleşim yeri olarak kullanılmasının Milattan önceye dayandığını göstermektedir. 

Balıkesirkültür


Hafif kestiriyorum ve 5 buçuğa doğru çıkıyorum. Hava serin, sarı montumu giydim. Güneş bulutların arkasında, rüzgarlı bir gün.

 

Yürüdükçe hafızam canlanıyor (*). Burası-orası-şurası-neresi şeklinde geçen gelişimde yediğim Gönen Çorbacısı’nda az az mercimek çorbası, kuru fasulye, pilav için 19 lira ödeyip çıkıyorum. Ve şehir turu. Bir o yöne bir bu yöne. Fotolar çekiyor, Kahve Dükkanı’nda berbat bir espresso (5-) içiyor -geçen gelişimde de kocaman karton bardakta vermişlerdi-, bir otelden fiyat alıyor (Asepsus Hotel: tek 150-, çift 250-, üçlü 350-), parkta yürüyor, kermes tezgahlarını inceliyor (taze ayıklanmış küçük boy bamya 26 TL/kg), çay kenarında kuşları izliyor, 3 liraya iki top dondurma yiyor (Yeşil Gönen Dondurmacısı), saat 8 buçuğa kadar dolanıyorum.


(*) Gönen’i önceki turlarımda güzelce gezmiştim, bkz. [bisikletle]Türkiye: Marmara (Manyas–Gönen)

 

Gönen’de peynir çeşitleri bolca, bayağı dükkan var, Çerkez Peyniri görüyorum, çok da severim. Ekmek çeşitleri de dikkat çekici. Gönen Çayı’na kadar uzanan güzel yeşil bir alan var, park. Bazı kısımlarında etkinlikler, fitnes aletleri, çocuk oyun parkları, etrafta banklar. Büyük Termal Otel de yakınında. Müze demişler ama kapalı veya iptal bile olabilir. Görünümü öyle. 

 

Hava serin, üzerimde sarı rüzgarlık var. Bu ilçe güzel bir yer, sakin, keyifli bir duygu veriyor. Termal olma durumundan dolayı park çevresinde fazlasıyla otel/pansiyon sıralanmış. Bolca da kahve var, yakın çevre içinde.

 

ÖE’ye dönmemle odada notları-fotoları-sesleri aktarıyor ve ardından biraz lokal bölümünde içilen bitki çayı eşliğinde etrafı kesiyorum. Memleketimden insan manzaraları...


Gönen ÖE 0266-7623998



















İstanbul-Bandırma–Gönen

Tur tarihi: 5 Eylül 2021

Alınan yol: 60,61 km
Ortalama hız: 19,8 km/sa

En yüksek hız: 56,7 km/sa
Bisiklete biniş süresi 3 sa 03 dk, dışarıda geçen süre 7 sa 32 dk
En yüksek sıcaklık 31 ˚C, en düşük 17 ˚C, ortalama 26 ˚C
Yükselti kazancı (çıkış) 591,2 m, kaybı (iniş) 654,6 m
En düşük yükselti 0 m, en yüksek 157 m

 

Garmin yol bilgileri İstanbul-Bandırma–Gönen

 

Relive yol bilgileri İstanbul-Bandırma–Gönen


Velespiti güzelce sabitledim. 


Ancak dikkat: burada yukarı kalkan bölüme bağlamayın yanlışlıkla.




Sağ sol ayçiçeği. Kurumuşlar, biçilmeyi bekliyorlar.


Kahve renginin tonları, açıklı koyulu. 

Güzel bir fotograf veriyor, tepede de bulutlar.



Manyas uzaklarda göründü bile.







Gönen ÖE





Gönen 




Gönen Çorbacısı










Yürüdükçe hafızam canlanıyor...


Burası-orası-şurası-neresi şeklinde...



Asepsus Hotel: tek 150-, çift 250-, üçlü 350-.




Kahve Dükkanı’nda içilen berbat bir espresso.


Gönen Çayı’na kadar uzanan güzel yeşil bir alan var.







Burası müzeye benziyor mu sizce?





Güzele benziyor. Satılıkmış!




Yeşil Gönen Dondurmacısı





2. gün (devamı) Gönen-Akbaş

 

 



[bisikletle]Türkiye: Misya’dan Karya’ya 

 

İstanbul-Bandırma-Gönen = 61 km

 

Gönen-Akbaş = 66 km

 

Akbaş-Orjan = 69 km

 

Orjan-Bergama = 84 km

 

Bergama-Kırkağaç = 59 km

 

Kırkağaç-Gölmarmara = 57 km

 

Gölmarmara-Salihli = 40 km

 

Salihli-Ödemiş = 66 km

 

Ödemiş-Tire = 36 km

 

Tire-Selçuk = 41 km

 

Selçuk-Söke = 43 km

 

Söke-Ekindere = 62 km

 

Ekindere-Yalıkavak = 84 km

 

Yalıkavak-Torba-İstanbul = 23 km

 

 

 

 





İlginizi çekebilir [bisikletle]Türkiye: Urartuların İzinde (Pervari-Şirvan)