31 Mayıs 2019

[bisikletle]Türkiye: Pergamon ve Sagalassos (Datça Hızırşah-Marmaris)

29 Mayıs 2019, Çarşamba / Datça Hızırşah – Marmaris, 73 km (37. gün)

Gece fazlasıyla sivri vardı. Boşuna cibinlik gerekemiyormuş. Üzerimdeki yorgan da sıcak geldiğinden ayakları çıkartmam gerekiyordu. Anlaşılan ihtiyaçlarını benden gece boyunca karşıladılar.

Kalkmam, hazırlanmam ve yola çıkmam 8’i 10 geçe gibi oluyor. Ayrılırken Christiane’yle kapıda karşılaşıyorum. Vedalaşıyor kucaklaşıyoruz. Çok güzel bir üç gün geçirdim yanında. Hep duyuyor, merak ediyordum mekanını.

Çıkamadığım rampayı iniyorum. Bu nasıl bir yol böyle? %21, hatta 31’i de gördüm. İnanamadım. Bu çıkılmaz, belki boş olarak ama yüklü asla. Zaten çalışan eleman bile motorla çıkamıyormuş. İnmek bile bir kabus. Çok dikkatliyim. Beton bölüm bitip toprak yol ayrı bir durum. Bazı yerlerde kaba kaba taşlar ve mıcır var. Şimdi tekerin kayması hiç iyi gelmez!

Ana yola çıkıp, Muğla ayırımındaki köşede fırından kendime biraz kahvaltılık malzeme alıyorum; poğaça-börek. Ve devam. Yol düzgün, kaymak asfalt. Güvenlik şeridi de mevcut. 23 m rakımda sıfır eğim gidiyoruz. Sabah trafiği var ama. Hava şimdilik mis. Bugün yolum 70 km gibi, Marmaris. İki tepe aşılacak. İlki Balıkaşıran, 350 metrede. Bir vakitler GPA turlarına katılmış, burayı geçmiştik grupla. Güzel günlerdi. Bisiklet maceralarının başlarında. Bugün bildiklerimin yarısını bile bilmiyor, merak ve hevesle öğrenmeye çalışıyordum. Çok güzel dostluklar edindik o günlerde.

Ayşegül de buralarda oturuyordu. Annesinin yazlığı daimi ikameti oldu. Sanırım bu sapak olmalı. Dev okaliptüs ağaçları vardı hatırladığım.

Yol ufak tefek çıkışlar inişler gösteriyor. Güvenlik şeridi artık kalmadı. Nedense araçların geçişleri az tedirgin ediyor. Yani, iyicene kenara çekilme hissi uyandırıyorlar bende. Karaincir-Emecik koyuna sağdan inen bir yol geçiyorum. Solda Apollon Kutsal Alanı görülüyor. Fazla bir şey kalmamış ama. Ben de şimdi nedense durmak istemeyip devam ediyorum pedallamaya.

Datça Emecik köyü yakınlarında yapılan kazılarda arkaik döneme ait Apollon tapınağı ortaya çıkarıldı. Tapınağın, Datça’daki Knidos antik kenti ve çevresinde bulunan ilk Apollon sunağı olduğu belirtildi.Tapınakta MÖ 8. yüzyıla kadar tarihlenen tapınma eşyaları, pişmiş toprak ve yerel kalker taşından yapılmış heykelcikler bulunduğunu bildirildi. Bulunan heykelcikler arasında 80 santimetre uzunluğunda başı kopmuş erkek heykelinin de olduğu kaydedildi.

Yol boyunca siteler, tatil köyleri, apart oteller vs var. Karşılarında market, gözlemeci-pideci gibi yerler. Sağım deniz. 21’inci kilometredeyim. 105 m rakımda dümdüz gidiyorum, sıfır eğim. Yolun iki yanı okaliptüs ağaçlarıyla dolu. Çabuk büyüyen, su çektiği için bataklık kurutmada çok işe yarıyor bu ağaçlar. Şimdi bir iniş görünüyor. 2 km demiş. Yol da üç şerit oldu, biri tırmanma için. Ve ohh diyerek bırakıyorum kendimi. Buralarda Aktur olacaktı. GPA sırasında kamp kurduğumuz. Halen gelmedi. Bu kadar uzak mıydı ki Datça’ya? 25.6’ncı kilometrede geliyor. 100 metreden 25 metreye inmiş oldum. Çık-in şeklindeyim, ama kısa ve yüksek değil. [e] 28 km/09.33/%20 harcandı. 34 metreden başladım gene tırmanmaya, %5 yazdı levha. Esas tırmanış geldi herhalde. Yani 350 m’ye çıkılacak olan. Yolun durumu da bozuldu, 2’nci sınıfa döndü. Yer yer boşlukları olan dalgalı ve sarsıntılı. 

Yok bu o rampa değil. 134 metreye çıktı %7’lik bir tırmanışla. Şimdi iniyor gene. Bundan sonra gelecek anlaşılan, önce bir küçük sonra daha büyüğü. [e] 34,9 km/10.14/%40 harcandı. 245 metredeyim. Hava ısınmaya başladı. Durmadan geldim buraya kadar. Hafiften kaide pişmeye başladı. Arada inip dinlendiriyorum. Doğru dürüst mola verecek yer de kalmadı. Yolun durumu çok fena ama.

Ve Balıkaşıran, 350 metreymiş. Yazdı. Hisarönü Körfezi ile Gökova Körfezi'ni birbirinden ayıran nokta. Biraz etrafı seyrediyorum. Solum çok güzel, gök ve deniz adeta birleşmiş. Her yıl mayıs ayında bir yürüyüş geleneği olduğunu ve burada yaşayanların Akdeniz'in suyundan bir testi su alıp Ege'ye döktüklerini okudum. Bu gelenek günümüzde de hala devam etmekteymiş. Buraya Balıkaşıran denmesinin nedeni, 50 yıl kadar önce balıkçıların bir tarafın balıkları azalınca sandallarını sırtlarına alıp diğer denize geçmeleriymiş. Yaaa...  Foto alıp devam ediyorum. Şimdi inişi var. Güzel bir coğrafya burası. Gökova körfezi alabildiğine altımda uzanıyor. Mavi ile yeşilin tam anlamıyla buluştuğu nokta. Marmaris’in coğrafyası Bodrum’dan çok çok daha güzel. Burada orman var, Bodrum kabak. 

3 kilometrelik bir iniş vardı. 350’den 63 metreye. Şimdi tekrar %7’den bir tırmanış başladı. 41,3 km gelmişim. Saat 10.34. 31 km kaldı Marmaris’e. Buralarda hafif çıkılıyor ve iniliyor. 38 metreye düştü rakım. 43,5 km’den gene çıkıyoruz %5 ile. Saat 10.41. Yok bunlar beklenen 2’nci büyük tırmanış değil. %5 ile iniliyor çıkılıyor. Küçük tırmanışlar anlayacağınız, in-çık durumları sürmekte.

45’inci kilometrede solda Bördübet/Amazon girişi geldi. Bördübet’e, buralara geldiğimiz zamanlar girmiş, çadır için fazla para istediklerinden kalmamış devam etmiştik Firuzan’la. Güzel bir bölge. Denizden dere gibi bir koy girer içerilere, sonunda gerçekten de dere olur. Adının hikayesini ise şöyle anlatırlar: Yıllar öncesi, savaş yılları... İngiliz askerleri, Alman askerlerinden saklanmak için gizlenebilecekleri korunaklı, sakin, ıssız bir yer ararken tam da aradıkları gibi bir koy keşfediyor ve bu koyda saklandıkları süre içinde de koyun güzelliği ile büyüleniyorlar. Koydaki sayısız kuşlar, kuş türlerinin çeşitliliği (dağ güvercinleri, bülbüller, sakalar, atmaca, balıkçıl kuşları gibi) karşısında çok etkilenerek bu koya “Kuş Yatağı” anlamına gelen “Birdthe Bed” adını verirler. Bu ad dilden dile değişime uğrayarak günümüze “Bördübet” olarak gelmiş. 

[e] 48,2 km/11.06/%60 harcandı. 73 metre rakımdayım. Fazla gitmeden biraz sonra da sağda kamp alanı Çubucak Tabiat Parkı geçiliyor (50,4 km). Burada gecelemeye izin veriliyordu. Kamp yapmak isterseniz. Karşı yönden oldukça sık, cip üzerinde gezdirilen turistler geçmekte. Üstleri açık araçlar ve ellerinde kameraları güle oynaya eğlenen ecnebiler. Sanırım bunlar Safari Tur diye satılıyor Marmaris’te. Adam başı 70 lira gibi denilmişti.

53,7 km, Hisarönü’ne geldim. Bir mola için GPA sırasında durduğumuz Köşem Pide’cisine yanaşıyorum. İki çay (2-) eşliğinde yanımdakileri mideye indirirken ortalıkta dolanan İngilizleri inceliyorum. Dövme; ne de çok görüyorum artık. Kadın erkek bu beden süsünü çok seviyor. Kiminde yazılar da işlenmiş. Yola çıkmadan burada bataryayı değiştiriyorum. Gerçi 2 çentik vardı ama daha hızlı yol almak için.

[e] 65,2 km/12.47/%40 harcandı-2. 199 metredeyim. Normal’le çıkıyorum. Son tepe, 300 olacak.

Son tırmanışı da yapıyor ve hızla görünen Marmaris’e doğru akıyorum. Dönemeçler büyük bir maharetle alınıyor. 6 km süren iniş (%8) sonrası Şehir Merkezi levhası biraz yön karıştırsa da sorarak doğru yolu buluyorum (69,4 km/12.56).

Maviye boyanmış bisiklet yolları görmek hoş oluyor. Ben de onları kullanıyorum. ÖE’yi bulmak Google yardımıyla kolay oldu. Park edip resepsiyonda kaydımı yaptırdım. Yerim ayrılmıştı. 90- TL O.K şeklinde. Ancak okulum özel olduğundan kamu olarak kabul etmek istemiyorlar beni. Hoppala, bugüne kadar hepsi kabul etti siz niye farklı davranıyorsunuz diye itiraz etmeme fazla gerek kalmadan kabul görüyorum. Geldik bisiklet meselesine. Dışarıda tutun deniliyor. Nasıl yani, içeride yeriniz yok mu? Müdüre hanım ters. Yer göster(e)miyor. Anlaşılır gibi değil! Dışardaki sorunluluğu alır mısınız soruma da yanaşmıyor. Bu durumda kalmam mümkün değil. Bu bisiklet sokakta bırakılacak bisikletlerden değil diyerek vaz geçiyorum ÖE’den.

Yeni yer bulmam lazım. Burada çok yer var, nasıl etsem? Akyaka’da turdan tanıdığım Fırat’ı arıyor. O da beni Marmaris’deki Velomaris’in sahibi Tolga’ya yönlendiriyor. Tanırım, gene GPA’dan. Eski asker. Şimdi bisiklet üzerine odaklandığını duymuştum. Arıyor, yerini öğreniyor, kolayca buluyorum.

Güzel bir dükkanı var, bolca bisiklet. Bitki çayı eşliğinde biraz geçmişi hatırlayıp günümüze geliyoruz. Karya Bisiklet turu düzenliyordu bir zamanlar. Bölgenin önemli rotalarından birisiydi. Oğluna da Karya ismi vermiş, çok da yakışmış. Bana kalacak yer arayışındayız. Oda ararken 2 tane de satış yapıyor. Marmaris’te çok bisikletli var. Özellikle de yabancılar. Çokça turist var ortalıkta, bisiklete binen.

Hemen yakındaki Ali Baba Otel ayarlanıyor. Gecesi 80 lira. Bu işler artık Trivago’dan yapılıyormuş. Bisiklet durumunu görmek için gidiyor, peşin ödeyerek 70’e indiriyorum. Biraz temizlenmesini bekleyip yerleşmem 3’ü buluyor. Zaman kaybettim fazlasıyla. Otel dolu, işleten Ukraynalı, iyi Türkçe öğrenmiş. Sanırım Türk’le evli olmalı.

Yıkanıp biraz uzanıp çıkıyorum piyasaya. İlkin Tolga’ya tekrar uğrayıp durumu bildirmek ve lokanta sormak. Aldığım tarifle Çeşme Meydanındaki Kirtil Lokantasına gidip biber dolma ve çoban salata (+ su) için 23 lira ödeyerek mideyi doyurdum. Sonra sokak aralarında, çarşısında dolanarak kahve içecek bir yer arayışındayım. Marmaris kalabalık, turist bolca, bisiklet bolca, motosiklet bolca...

Çarşı içindeki Tarihi Bedesten ise, eskiden olduğu gibi bugün de alışveriş merkezi olma özelliğini sürdürüyor. Bedesten aslına uygun olarak restore edilmiş. Ortaya üç katlı yekpare mermer havuz konmuş. Bolca dükkan, nargile, kahvehane var. Buradaki bir berbere ensedeki uzamış kılları temizletiyor (10-), sonra Marina yolunda iyi görünen Fredonia Coffee’de filtre kahve ile bir pasta yiyerek (22,5) geleni geçeni inceliyorum. İki tekne dolusu turist boşaldı, çevre turundan dönen. Cins cins insanlar. 

Belediyenin sayfasında Marmaris’in kronolojik tarihini okurken buranın 5 bin yıllık bir geçmişinin olduğunu öğrenmek insanı hayrete düşürüyor:

·     MÖ 3000 - Karia kenti Physkos’un ilk kent surları yapılıyor. Physkos kalıntıları Marmaris Beldibi’nin kuzeydoğu yamaçlarında Asartepe’de izlenebilir.
·     MÖ 7. yy - Loryma antik kenti (bugün Sömbeki körfezi, Bozukkale, Taşlıca bölgesinde) kuruluyor. 
·     MÖ 546 - Bölgede Pers egemenliği başlıyor.
·     MÖ 334 - Büyük İskender bölgeyi işgal ediyor.
·     MO 323 - İskender ölüyor. Bölge Bergama krallığının egemenliğine giriyor.
·     MÖ 133 - Bölgede Roma egemenliği.
·     MS 395 - Bizans döneminin başlangıcı.
·     MS 7. yy - Arap akınları. Çoğu kent bu akınlar sonucunda yakılıp yıkıldı.
·     1290 - Menteşe Beyliği dönemi. 1300’lü yıllarda Marmaris büyük bir liman kasabası oluyor.
·     1451 - Bölgede Osmanlı hakimiyeti başlıyor.
·     1522 - Osmanlı imparatoru Kanuni Sultan Süleyman, Rodos seferine çıkıyor ve 100.000 kişilik ordusuyla Marmaris’e geliyor. Rodos seferi dönüşünde bugünkü Marmaris kalesi Sultan Süleyman tarafından yaptırılıyor.
·     1867 - Marmaris, Muğla iline bağlı ilçe oluyor ve kaymakam atanıyor.
·     1913 - 1. Dünya savaşında bir Alman zırhlısı Marmaris limanına sığınıyor.
·     1914 - Fransız donanması Marmaris Kalesi’ni topa tutuyor ve büyük tahribat meydana geliyor.
·     1919 - Sevr anlaşmasına dayanarak İtalya ve Yunanistan aralarında anlaşıyor ve İtalyanlar bölgeyi işgal ediyorlar.
·     1922 - 22 Temmuz’da İtalyan askerleri Marmaris’ten ayrılıyor ve Marmaris kurtuluyor.
MarmarisBelediyesi

Hava hafif kararmakta. Marinaya doğru yürürken lokantaların önlerinden geçmekteyim. Sıra sıra dizililer. Kimileri dolmuş, kimileri beklemede. Yatlar boy boy, limana bağlı. Bir tane dikkat çekici yat var. Gri renkte, kocaman bir şey. Fx yazıyor kıçında. Marmaris bandralı. Hoş duruyor. Muhteşem bir güneş batışı var. Gören herkes etkilenmiş, foto çekmekte. Renkler inanılmaz, doğanın yarattığı.

Kahve Dünyası’ndan alınan yoğurtlu dondurma (9-) ile geri yürümekteyim. Arka sokakları keşfederek. Marmaris’te bu kadar çok gezmemiştim, nedense? Bugün 29 Mayıs. Acaba İstanbul’da gene kutlama ayağına yollarda kadırgaları yürütmüşler midir? Önceki yıllarda Belgradkapı semtinde yapılan törende mehteran bölüğünün müziği eşliğinde Yeniçeriler surlara hücum ederdi. Özel olarak yapılan giriş kapısı yıkılır, aynı anda top atışı ile Cenk Marşı çalınarak askerler surlara çıkıp sancak dikerdi. Daha sonra Fatih Sultan Mehmet, arkasında hocası Akşemsettin ve askerlerin surlardan İstanbul'a girişi canlandırılırdı. Bilirsiniz bunları İstanbul’da yaşıyorsanız. Ama her sene aynı senaryoyu tekrarlamak kabak tadı vermiştir. Nesi var ki kabağın? Öyle kötü de sayılmaz J

Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılan medreseye devam eden talebelere medresenin aşevinde her gün yemek verilmektedir. Bilhassa cuma günleri sofraların iyice zenginleştiği, yemeklerin çeşitlendiği
medresede mevsimi geldiği zaman haftalarca her gün kabak yemeği çıkar, sürekli çıkan kabak yemeğinden doğan usanç ile her türlü bıktırıcı hal için "kabak tadı vermek" deyimi kullanılmaya başlanır.

Alınan probiyotik yoğurt ve kefir ile otele dönmüş oldum. Biraz tablette gezinip iTunes’dan dinlenen müzik ve tumba yatak...















Datça Hızırşah - Marmaris
Tur tarihi: 29 Mayıs 2019
Kat edilen mesafe: 72,61 km.
Ortalama hız: 17,1 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 4 sa 15 dk, dışarıda geçen süre 7 sa 10 dk. 
En yüksek sıcaklık  40 ˚C, en düşük  24 ˚C, ortalama 30,2 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 1145 m, kaybı (iniş) 1345 m.
En düşük irtifa 2 m, en yüksek 348 m.

Garmin yol bilgileri Datça Hızırşah-Marmaris

Relive yol bilgileri Datça Hızırşah-Marmaris


        

Ali Baba Otel 0252-4122417 / 4139504
Velomaris 0252-4125167 / 0532-2700938 
Marmaris ÖE 0252-4132411

08.10


Yol düzgün, kaymak asfalt. Güvenlik şeridi de mevcut.
 Sıfır eğim gidiyoruz. Sabah trafiği var ama. Hava şimdilik mis






Yol ufak tefek çıkışlar inişler gösteriyor.
Güvenlik şeridi artık kalmadı 



Solda Apollon Kutsal Alanı görülüyor. Fazla bir şey kalmamış ama.
 Ben de şimdi nedense durmak istemeyip
 devam ediyorum pedallamaya










Yolun iki yanı okaliptüs ağaçlarıyla dolu. Çabuk büyüyen,
 su çektiği için bataklık kurutmada çok işe yarıyor bu ağaçlar

Hava ısınmaya başladı. Durmadan geldim buraya kadar.
 Hafiften kaide pişmeye başladı





Burada gecelemeye izin veriliyordu. Kamp yapmak isterseniz






Karşı yönden oldukça sık, cip üzerinde gezdirilen turistler geçmekte







Maviye boyanmış bisiklet yolları görmek hoş oluyor.
Ben de onları kullanıyorum


Ali Baba Otel 








Kirtil Lokantası



Yazım hatası

Fredonia Coffee’de filtre kahve ile bir pasta yiyerek 
geleni geçeni inceliyorum J

Hava hafif kararmakta. Marinaya doğru yürürken
 lokantaların önlerinden geçmekteyim


Yatlar boy boy, limana bağlı



Muhteşem bir güneş batışı var. Gören herkes etkilenmiş,
 foto çekmekte. Renkler inanılmaz, doğanın yarattığı

Biz de seni Filarmonik sanıyorduk J


















































38. gün (devamı) Marmaris II – 36. gün (öncesi) Hızırşah III





[bisikletle]Türkiye: Pergamon ve Sagalassos 
  

Bandırma–Biga = 72,88 km

Biga–Yanıklar = 73,88 km

Yanıklar-Arıklı = 61,12 km

Arıklı–Burhaniye = 57,06 km

Burhaniye–Ayvalık = 37,13 km

Ayvalık–Bergama = 62,30 km

Bergama–İzmir = 25,10 km

İzmir–Akhisar = 10,29 km

Akhisar–Gördes = 60,94 km

Gördes–Demirci = 54,22 km

Demirci–Selendi = 32,54 km

Selendi–Alaşehir = 63,74 km

Alaşehir–Kiraz = 66,69 km

Kiraz–Tire = 67,39 km

Tire–Koçarlı = 64,20 km

Koçarlı–Karpuzlu = 62,01 km

Karpuzlu–Milas = 36,24 km

Milas-Bodrum = 52,40 km