16 Mayıs 2019

[bisikletle]Türkiye: Pergamon ve Sagalassos (Alaşehir–Kiraz)

14 Mayıs 2019, Salı / Alaşehir - Kiraz, 67 km (22. gün)

Otelin yatağı rahattı. Keyifli bir uyku çektim. Hani bıraksan daha da uyurdum. Ama hazırlanmak lazım. Sıcağa kalmadan. Havalar artık ısınıyor.

Eşyaların çoğunu geceden toplamıştım. Üstümdekileri çıkartıp koymak kalıyor. Tıraş vs. kısmı da geçilip kahvaltıya inmeden keçi peyniri siparişini geçiyorum, Gülefza’nın çiftliğinden. Tatmıştım, lezzetliydi, organikti.

Kahvaltı kısmına biraz şaşırıyorum otelin. Hazırlanmış tabaklardan getirdiler. Kendilerine göre koymuşlar. Artık böyle kahvaltı kim veriyor ki? Yakışmadı!

Yola çıkmadan hemen karşımızda kurulan pazara bir göz atayım. Bugün buranın pazarıymış. Sebzesi, meyvesi, peyniri... Bolca tezgahlarda alıcısını bekliyor. Pazar yerleri hep kalabalık, canlı, hareketli, renkli ve ilgi çekici yerlerdir. İnsanların yaşam kavgalarını güzel bir şekilde yansıtırlar. 
Bayılıyorum pazarlara.

09.10, velespiti yükledim ve otelin yanından giden yola sapıp Alasehir’i geride bırakmaya başladım. Sarıgöl tabelalarını izleyerek. Kollukları çıkarttım, yavaş yavaş hafifletiyorum üstümü. Bugün yolum Kiraz. 66 km’lik bir mesafe. 900 metrelere çıkılacak 200’lerden. Hava açık, hafif puslu ama sıcak olacağı şimdiden belli. İlçe çıkışı bölünmüş yol. Asfalt iyi, güvenlik şeridi var. Sıfır eğim. Güneydoğu yönüne doğru güzelce pedallıyorum. Bu yol Denizli-İzmir falan diye gidiyor. Bu nedenle trafiği var. Yol boyunca sağlı sollu her taraf bağ. Üzüm üzüm üzüm.... Bir de Milano Night Club; şehrin az dışında, benzincinin yanında. Demek böyle bir talep de var! Yol boyunca, hem gelirken hem şimdi ekşi maya ekmeği reklamları bolca. Bir de kır düğün salonları.

Bu sağ pedala bastıkça gırç gırç çıkan ses sinir. Çözemedim de. Daimi de yok. Bazı durumlarda var, bazen yok. İllet bir şey.

Badınca köyü ve çayı geçildi. Bağlar her tarafı da geniş alanlarda kaplamış. 7,5’uncu kilometredeyim. İki hevesli köpek peşimde. İyi kovalıyorlar. Beni çalıştırıyorlar, bas bas... Karşı şeritte jandarma-polis kontrol noktası oluşturmuş. Yol kenarındaki otlar biçiliyor, Karayolları ekibi tarafından. Bu arada gelincikler de uçuyor gidiyor. Çok güzel süslüyorlardı yol kenarlarını.

Asfaltın durumu kabalaştı, 2’nci sınıf oldu. Arabalar ne hızlılar. Çıkarttıkları ses ürkütücü. 13,5 km sonra Kiraz ayırımı geliyor, saat 9.44. 213 m rakımdan yükseleceğim. Sapmamla da yol tek şeride düşüyor, asfalt çok kötü. Bu tarz asfaltı hiç sevmiyorum. Zift üzeri dökülen ve ezilen mıcır. Al sana yol diyorlar. Var mı, var durumları. Zaman içinde aşınıp mıcırlar dökülüyor, yol tangır tungura dönüyor! Bisikletin her yerinden sesler gelmekte. Hele yokuş inerken, kırılacak sanıyorsun bir yeri. Buradan 45 km boyunca 900 m’ye çıkacağım. Şimdi güneybatı yönüne doğru pedallıyorum. Teselliyi coğrafyada buluyoruz. Ağaçlanmaya başladı ortalık. 

17,3 km’de solda bir gölet, Afşar Barajı ve Mesire Alanı denilmiş. Alaşehir Belediyesinin Sosyal Tesisleri. Büyükçe bir su birikintisi. Durup fotolar alırken uzakta tırmanacağım yol da kendini gösteriyor. 

Trafik daha çok bana doğru. 283 metredeyim, saat 10.01, %4’le çıkıyorum. Girelli’de Canlı Balık (sonra Ölü Balık oluyor) lokantaları geçildi, 2 tane. Elektrik direği tepesine leylek yuva yapmış. Kendi de ayakta etrafı kesiyor. 

Ve esas tırmanma başlıyor. %6 demiş ama 10’u da görüyorum. Hele dönemeç içleri duvar oluyor. Karşı şeride geçerek çıkıyorum. Tabii bu da bir riski beraberinde getiriyor. Virajı alıp da beni tahmin etmeyen ile burun buruna gelebilirim. [e] 21,7 km/10.24/%20 harcandı. 379 metredeyim.Ceketin kollarını çıkartıp yeleğe dönüştürmem iyi oldu. Ama gene de sıcak geliyor tırmanışlarda. 415 metrede 1-2 dakika dinleniyorum. Ter suyu gözümü yakıyor. Etraf orman. Hava daha mülayim oldu.

423 m’den 389’a inildi. %6’lık kısa bir rampa. Şimdi 413 m’den tekrar başladım tırmanmaya. Ecoile çıkıyorum. Saat 10.40, 24,4 km geçilmiş. Kiraz’a 43 km kalmış. Yol yordu ve sıktı. Nedense? Normal’e geçtim. Uykum gelecek, ağır ağır git. 462 metreye çıktım. Burada önümde bir iniş gözüküyor.

[e] 28,6 km/11.00/%40 harcandı. 494 metredeyim.Uluderbent’te bir soda içtim. (31,8 km/11.18/445 m R) Hava çok güzel kokuyor. Böyle tatlı tatlı, hoş bir koku. Okşuyor insanın içini.

36,5 km/11.50, suyumu tazeliyorum. Yol bu bölümde %2 ile seyrediyor. 573 m, daha 900’e çok var. Yol üzerinde hiç köy yok, hepsi içerlerde. Zaten girip de ne yapacam? [e] 39,5 km/12.07/%60 harcandı. 621 m R.Manisa bitti İzmir il sınırı geldi. 

[e] 43,2 km/12.25/%80 harcandı. 745 m R. Biraz Normal’le kullandım son kısımları. Takacam 2’nci bataryayı.43,4 km/12.40/753 m R. 2’nci batarya takıldı. Suyu bir daha tazeledim burada. Bolca bira şişesi etrafta. Kırılmış da. Şu kırma işinden vaz geçemiyoruz! Abi içtin mi şişeyi kıraçan...

48. km, İğdeli’den geçiyorum. 899 metredeyim. Artık tepeye yaklaşıyorum. Süt kamyonları geçiyor sıkça. Bir de saman yüklü TIR’lar. Saat 13.18 oldu.

907 m. İğdeli bu yolun zirvesi. Bundan sonrası herhalde iniş. 49,1 km buraya kadar. Saat 13.25, tekrar yola koyuluyorum. Şimdi önümde çıkışın mükafatı iniş var. Mezarlık girişindeki çeşmeden suyumu tazeliyor ve yer çekimine teslim oluyorum. Uçuyoruz, fren yapmasam havalanacağız. Yol virajlı, yani S şeklinde iniyor. Frenlemeden dönmek mümkün değil. Balatalar eriyor. Sanırım Tire’de yenilemem gerekecek. Yanımda 1 set var ama 2 set bulundurmak en iyisi. Bulursun bulamazsın yollarda.

Bu yolu geldiğim taraftan yapmak daha doğru. Uzun bir yolla 900’e çıkıyorsun. Tersi kısa olduğundan daha dik. İnişlerden belli ediyor kendini. Ben böyle dik dönemeçlerden çok geçmedim çıkarken.

Karaburç burası. Her yerde saman yükleniyor boşaltılıyor. Sinekler uçuşuyor havada. Yüzüme de çarpıyorlar. 345 m’ye indik. İnce ince inmeye devam ediyoruz. Şahin’ler Doğan’lar halen kullanımda. Yani Tofaş’lar diyorum. Öylesine çok geçti ki.

Buralarda artık kıraathaneler başladı. Dağ köylerinde yoktu. Oruçlu insanlar miskin miskin oturmuş etrafa bakmaktalar. Ben de bir tanesine yanaşıp 2 çayla biraz dinlenmekteyim. Çayağızı burası. Unuttum, tepede daha inmeden Habibe Hanımın son sandviçini yedim. Ne de iyi geldi aç mideye, bilesiniz. 

Yarım saat oturup tekrar koyuluyorum yola. Şimdi 14 km gibi bir mesafe kaldı. Düz bundan sonrası. Yolun iki kenarı çiçeklerle süslü. Gelincikler, papatyalar boy boy. Dikenler bile mor mor açmış. Bu kadar güzel olabilir.

[e] 65,6 km/14.31/%20 harcandı-2. 309 m R. 2-3 km kaldı Kiraz’a. Belki de daha az. Ve Kiraz yazısı göründü. Önünde bir hatıra fotosu alıp ilçeye giriş yapıyorum. ÖE nerede? Tarif üzerine daldığım yolda bir kere daha sorup buluyorum. Daya duvara, gir içeri, bul Md. Yrd. Mustafa Beyi, 45 lirayı nakit öde ve odaya yerleş. Bisi de girişte kendine yer buluyor. Artık bu lafı işitmek sıradan oldu: “Dışarıda tutabilirsiniz, etraf kamerayla gözleniyor.” İyi de, alanı gördük, hatta bulduk. Peki bisikleti çarptı, düşürdü, zarar verdi... Ne yapacağız, parasını mı alacağız? Alabilecek miyiz? Benim ne işime yarar çalanı görmek onu söyleyin?

Duş yapıp biraz ayakları uzattım. Ama saat de 5 olmuş. Çıkayım, yemek yiyeyim. Nerede? Sofra Lokantası varmış yakında. Buluyorum ve az az mercimek çorbası+bulgur+nohut+ayran, onlar da yanına yeşillik (salata)+acı biber getiriyorlar. 12 lira tutuyor.

Kiraz; Bozdağ yakınında geniş bir düzlükte kurulmuştur. Tarih boyunca çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapan ilçenin ismi hakkında çok sayıda rivayet dolanır. Bunlardan bazıları şöyledir. MÖ 8. yüzyılda İonlar, "Kışın sert soğuktan koruyan Kışlık Barınak" anlamına gelen “Klaos/Kleos” ismini vermişlerdir. Zamanla Kilas, Kiblis, Kole, Keles diye anılan ilçe, en son 1948 yılında Kiraz olarak adlandırılmaya başlanmıştır.

Kiraz ilçesinde hüküm süren bazı medeniyetler: Hitit Dönemi (MÖ 2000-MÖ 1200), İon Dönemi (MÖ 1300-MÖ 600), Frigya Dönemi MÖ 1200-MÖ 700), Lidya Dönemi (MÖ 700-MÖ 540/546), Pers Dönemi (MÖ 540/546-MÖ 334), Helenistik Dönem/Makedon Kralı Büyük İskender Dönemi (MÖ 334-MÖ 282), Suriye (Seleukos) Krallığı Dönemi (MÖ 281-MÖ 180), Bergama Krallığı Dönemi (MÖ 188-MÖ 133).

Bu kadar medeniyet geçmiş ama fazla görülecek bir şey yok. Öylesine dolanıyorum. Aklıma ayakkabının açılan tabanı geliyor. Bir kunduracıya yapıştırtsam. Var mı burada, var. İbrahim Usta 5 liraya işi çözüyor. 

Bir kahvede içilen sade (2-), bolca maden suyu, kaybolan mineralleri yerine koymaca, nehri geçen köprüde çekilen 1-2 foto, parkta biraz dinlenmek, tempolu yürüyüş yapanları izlemek, Haluk ve Filiz ile telefonlaşmak (düşmüştü Filiz, iyileşmekteymiş), İsabey Camisi’ni dıştan görüp ÖE’nin bahçesinde içilen 2 çay sonrası odaya dönmek.

Buralarda bir iftar topu atılıyor ki, insanın yüreği ağzına geliyor gürültüsü karşısında.
El Molo Kabilesi

Türünün Son Örneği 10 İlkel Kabile: El Molo Kabilesi; Kenya'nın yüzlerce yıllık El Molo kabilesi, ülkedeki en küçük kabile olmakla birlikte, aklınıza gelebilecek her çeşit tehditle karşı karşıya. Zaten etraflarındaki diğer kabilelerin sürekli tacizlerinden dolayı, küçük bir bölgede izole şekilde yaşıyorlar, fakat hala huzuru bulmuş değiller. İsimleri, "hayatlarını büyük baş ya da küçük baş hayvancılık dışında şeylerden kazanan insanlar" anlamına gelen bu kabile, hayatta kalmak için yalnızca balıkları, su canlılarını ve ticareti kullanıyorlar. Fakat ne yazık ki, onlar için büyük bir öneme sahip gölleri, her geçen yıl 30 santimetre kadar yok oluyor ve bu durum suyun daha bazik olmasına, kirliliğin artmasına ve balık popülasyonunun azalmasına neden oluyor. Eskiden bir, iki günde yakaladıkları balığı yakalamaları için şimdi bir hafta uğraşmaları gerekiyor. Ayrıca, bu balıkları yakalamak için timsahlar tarafından öldürülmeyi göze alarak suyun daha derinliklerinde gitmeleri gerekiyor. Bu bölgede, bir de komşu kabilelerin de dahil olduğu büyük bir balık avlama yarışı var, ve koşulların kötüye gitmesi durumunda El Molo, karşı koyamadan, muhalif kabileler tarafından kolayca istila edilebilecek durumda. Bunca şey yetmezmiş gibi, bir de kolerayla başları dertte. Her sene yaşlı, genç bir sürü insan koleradan hayatını kaybediyor. Günümüzde El Molo'nun nüfusunun 400'e kadar gerilediği tahmin ediyor ve antropologlar, bunlardan sadece 40'ı kadarının saf El Molo olduğunu düşünüyor.














Alaşehir - Kiraz
Tur tarihi: 14 Mayıs 2019
Kat edilen mesafe: 66,69 km.
Ortalama hız: 14,7 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 4 sa 31 dk., dışarıda geçen süre 5 sa 36 dk. 
En yüksek sıcaklık  38 ˚C, en düşük  23 ˚C, ortalama 31,7 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 1061 m, kaybı (iniş) 965 m.
En düşük irtifa 165 m, en yüksek 915 m.

Garmin yol bilgileri Alaşehir-Kiraz

Relive yol bilgileri Alaşehir-Kiraz


        

Kiraz ÖE 0232-5724353

Salı Pazarı’nda faaliyet başlamış bile...






09.10


Sarıgöl tabelalarını izleyerek. Kollukları çıkarttım,
 yavaş yavaş hafifletiyorum üstümü...

Yol boyunca sağlı sollu her taraf bağ. Üzüm üzüm üzüm....

13,5 km sonra Kiraz ayırımı geliyor

Sapmamla da yol tek şeride düşüyor, asfalt çok kötü. Bu
 tarz asfaltı hiç sevmiyorum. Zift üzeri dökülen ve ezilen mıcır. Al 
sana yol diyorlar. Var mı, var durumları. Zaman içinde aşınıp 
mıcırlar dökülüyor, yol tangır tungura dönüyor!



Büyükçe bir su birikintisi. Durup fotolar alırken
 uzakta tırmanacağım yol da kendini gösteriyor






Elektrik direği tepesine leylek yuva yapmış.
 Kendi de ayakta etrafı kesiyor 



Ve esas tırmanma başlıyor. %6 demiş ama 10’u da görüyorum.
 Hele dönemeç içleri duvar oluyor. Karşı şeride geçerek
 çıkıyorum. Tabii bu da bir riski beraberinde getiriyor. Virajı alıp
 da beni tahmin etmeyen ile burun buruna gelebilirim


Ter suyu gözümü yakıyor. Etraf orman. Hava daha mülayim oldu


494 m’deyim.Uluderbent’te bir soda içtim. Hava çok güzel
 kokuyor. Böyle tatlı tatlı, hoş bir koku. Okşuyor insanın içini...


36,5 km/11.50, suyumu tazeliyorum. Yol
 bu bölümde %2 ile seyrediyor...



Suyu bir daha tazeledim burada. Bolca bira şişesi etrafta. Kırılmış
 da. Şu kırma işinden vaz geçemiyoruz! Abi içtin mi şişeyi kıraçan...

Artık tepeye yaklaşıyorum. Süt kamyonları
 geçiyor sıkça. Bir de saman yüklü TIR’lar

Çayağızı burası. 2 çayla biraz dinlenip devam ediyorum...

Yolun iki kenarı çiçeklerle süslü. Gelincikler, papatyalar
 boy boy. Dikenler bile mor mor açmış. Bu kadar güzel olabilir



Kiraz, çevresindeki dağlar sebebiyle, bir vadi içerisinde kurulmuş

Kiraz ÖE



Kiraz ÖE bahçesi


Sofra Lokantası 


Kiraz ÖE bahçesi






İlçenin tek akarsuyu, Bozdağ’dan (Çatak ve Dokuzlar civarından)
 doğup, ilce içinden geçen Küçük Menderes ırmağıdır


Değişik traktörler ve... 

... TIR’lar şehrin içinden geçmekteler!



Nehrin kenarı bakımsız olsa da gene de park içindeki
 yürüyüş/koşu parkuru kullanılmakta

İsabey Camisi

DEÜ Veteriner Fak. ilçede gördüğüm tek modern yapı

Yarına hazırlanan pazarcılar

































































23. gün (devamı) Kiraz-Tire – 21. gün (öncesi) Selendi-Alaşehir






[bisikletle]Türkiye: Pergamon ve Sagalassos 
  

Bandırma–Biga = 72,88 km

Biga–Yanıklar = 73,88 km

Yanıklar-Arıklı = 61,12 km

Arıklı–Burhaniye = 57,06 km

Burhaniye–Ayvalık = 37,13 km

Ayvalık–Bergama = 62,30 km

Bergama–İzmir = 25,10 km

İzmir–Akhisar = 10,29 km

Akhisar–Gördes = 60,94 km

Gördes–Demirci = 54,22 km

Demirci–Selendi = 32,54 km

Selendi–Alaşehir = 63,74 km

Alaşehir–Kiraz = 66,69 km

Kiraz–Tire = 67,39 km

Tire–Koçarlı = 64,20 km

Koçarlı–Karpuzlu = 62,01 km

Karpuzlu–Milas = 36,24 km

Milas-Bodrum = 52,40 km








İlginizi çekebilir [bisikletle]Türkiye: Çoruh Nehri Boyunca (Görümlü–Erbaa) -A-