11 Mayıs 2018

[bisikletle]Türkiye: Lidyalıların İzinde (Kula–Uşak)

10 Mayıs 2018, Perşembe / Kula – Uşak, 76 km (12. gün)

Rahat uyudum. Sabah erkenden sokakta hayat başladı. Sanırım çöp alınıyordu, gelen sesi ona benzettim. Misafirhane dörtdörtlüktü. Belediyeyi bu hizmetinden dolayı kutlamak lazım. 7 buçuk gibi başlıyorum toparlanmaya. Öğleden sonra Uşak’ta yağış gösteriyor, 15 gibi. O saate kadar varmış olsam iyi olacak. Kahvaltıyı dün aldığım helvayla yapıyorum. Eşyaları indirmem, bisikleti çıkarmam ve misafirhanenin sorumlusu Ahmet Bey ile az bisikletin özellikleri üzerinde konuşmam Kula ayrılış saatimi 9 olarak yapıyor.

Ana yola bağlanmam uzun sürmedi. Hava açık, erken olmasından dolayı serince. Kuzeydoğu yönüne gidiyorum. Bugün yolum 75 kilometre, uşak 900 metrelerde, yani yükselmem gerekecek.

Dünkü yoldayım, sağda güvenlik şeridi işi kolaylaştırıyor. Ne var ki Manisa bölgesinde gördüğüm bu tırtıllar güvenlik şeridini kullanmama engel oluyor. Çok kenarda gitmen gerekiyor, orada da cam kırıkları çıkabiliyor. Kaçacak yerin kalmıyor. Mecburen çizgi üzerinde gidiyorum. Yol şimdilik düz. Böyle giderek 16’ncı kilometrede Kula Peribacalarına geliyorum. Anayoldan ayrılıp dar bir yoldan çıkıyor, 1 km derinde olduğu yazıyordu girişte. Binlerce yıl boyunca rüzgar ve suyun etkisiyle meydana gelen bu doğa harikası peribacalarının korunabilmesi için bölge doğal sit alanı olarak ilan edilmiş. Ancak daha fazla derinlere gidererek zaman kaybetmek istemiyorum. Şu yağmur olayı tedirgin etti beni. Bir de gir çık yapmak kadar sevmediğim bir şey yok. Bu yol devamında bir yere çıkar mı? Hiç bakmadım. Sormak lazımdı.

Bölge Türkiye’nin ilk ve tek Jeopark’ı olma özelliğini taşıyor. Kula yöresinde volkanik etkinlikler dördüncü zamanın başlarına kadar sürmüş ve genç volkanlar oluşmuş. Sönmüş küçük volkanların bulunduğu bu alanda, çeşitli dönemlerde püskürmeler olmuş ve lav akıntıları çevreye yayılmış. Bu özelliğinden dolayı antik dönemin ünlü coğrafyacısı ve gezgini Strabon’un Coğrafya adlı eserinde de bu bölge “Katakekaumene – Yanık Ülke” olarak tanımlanıyor.

Kula’dan 200 metre irtifa kaybettim şimdi yavaştan yükseliyoruz. 23 kilometrede Uşak il sınırına girmemizle yolun durumu çok düzeliyor, kaymak asfalt ve geniş bir güvenlik şeridi. Biraz rahatlıyorum. 418 metredeyim ve %6’lık bir tırmanış olduğunu müjdeliyor yol levhası. Rüzgar kulaklarımın içinde uğuldamakta. Buna rağmen kuş sesleri bana kadar geliyor.

İnişlerde havanın serinliği fermuarı boğazıma kadar çekmeme neden oluyor. Etrafta büyükbaş hayvan çiftlikleri bolca. Yeşilin tonları iki yanım. Uzaklarda bir köy var, caminin minaresi belli ediyor. 453 metreden tekrar başladım tırmanmaya, %5. [e] 31 km/10.34/%20 harcandı. Sağımda eski bir köprü, Çataltepe Köprüsü, Gediz ırmağı üzerinden geçmekte. Zarif bir köprü. Ortada büyük, iki yanında daha küçük olmak üzere üç gözlü. Kesme ve kayrak taşlardan yapılmış. Önündeki açıklayıcı bilgilerde 53 metre uzunlukta, 3,10 metre genişlikte olduğu belirtiliyor. Ne zaman yapıldığı bilinmemekte.

Gediz’e paralel pedallıyorum, yanımdan akmakta. İn-çık şeklinde bir yoldayım. Uşak’a daha 41 kilometre var. 602 metredeyim. [e] 37,7 km/10.59/%40 harcandı. Ve Çataltepe Geçidi’ne ulaştım, 650 m. Saat 11.05 ve 39,5 kilometre geride kalmış. 

Alınan fotolar sonrası gelen inişteyim. Yılın en güzel mevsimindeyiz. Yeşilin 1001 tonu, aralarına serpilmiş kırmızı gelincikler ne de güzel duruyorlar. Osmanlı divan Edebiyatı içerisinde kendine güzel bir yer bulan gelincik, Roma kültüründen gelmiştir. Kara sevda ile özleşmiştir edebiyatımızda gelincik. Dev tarlaların ortasında kendiliğinden biten bu siyah – kırmızı çiçeklerin suyu çıkarılıp, kara sevda çekenlere içirilirmiş. Onların acılarını dindireceğine inanılırmış... denilmekte. 

Yol üzerinde kuru fasulye, köfte gibi yiyeceklerin lokantaları geçilmekte. Kimi kamyon istemediğini açıkça  girişine yazmış. Yani adam orada yemek isterse kamyonunu yolda bırakıp yürüyerek mi girsin, yoksa kamyoncu mu istenmiyor? Gelen benzincide 20 dakikalık bir soda molası. Gözüme hiç görmediğim bir marka meyve suyu ilişiyor, Ergin Akın. Naturelmiş, fiyatı da öyle, 10 TL. Merak, karadutlusundan tadıyorum. Benzincinin girişinde çeşitli at heykelleri dikkat çekici olmuş. Neden niye olduğunu bilemiyorum ama.

[e] 65,1 km/13.09/%80 harcandı. Batarya da tek çentiğe düştü. Bir yol çalışması, karşı yolu bize vermişler. Güvenlik şeridi sayesinde araçlardan uzak kalabiliyorum. Saat 13.20. 65,6 kilometre durup bataryayı değiştiriyorum. Bir avuç da kuruyemiş atıyorum ağzıma. 60 kilometredir helvayla geldim. Yolda gözlemeci, köfteci, kuru fasulyeci gördüm ama yesem tok karnına binilmiyor, işkence oluyor pedallamak. 747 metredeyim ve Uşak’a da 17 kilometre kaldı. [e] 76,2 km/13.53/%20 harcandı-2.

Yol çıkıyor düzeliyor, çıkıyor düzeliyor, böylecene 900 metrelere ulaşıyorum. Ve güzel bir inişle Uşak levhasının önünden geçmekteyim. Öyle de kaptırmışım ki durup foto çekmek bile istemiyorum. Üniversite yakınlarına geldim herhalde. Sağda maviye boyanmış bisiklet yolu. Ama Uşak girişi yatık S şeklinde, in çık in çık durumları, deve sırtı. Pek kolay bir bisiklet yolu değil. Koca bir cami, neyse ki Sinan taklidi yapmamışlar.

ÖE’ye gitmeden son bir benzincide soda içerek, biraz da WA’dan gelen mesajları cevaplayarak oyalanıyorum. Geldim artık. Saat 2 gibi. Yağacak gibi de durmuyor hava. Google sayesinde ÖE’yi bulup resepsiyondaki hanımla şakalaşarak iki gece için ayırdığım odaya 110 TL’yi karttan ödeyerek, bisikleti yan odaya sokup kendimi de 208 No’ya atıyorum.

Duble yataklı bir oda. Benim için kullanışlı değil ama böyle. Hemen toparlanıp Uşak’taki dostum Cafer Beyle buluşmak için sabırsızlanıyorum. 5 sene önce Firu’yla Didim’de tanışmıştık. Tuncelililer. Kuzeni Öznur Hanımla geçen sene Tunceli’de görüşmüştüm. Cafer Bey Uşak Üniversitesi’nde öğretim görevlisi.

Bataryayı şarja takmak istiyorum ama kaç gündür kablodaki temassızlık sorunu başıma dert oluyor. Bir türlü eğ-bük-kıvır işe yaramıyor. Sinirimden köpürüyorum. Shimanocular oralı bile olmadılar, ikimizin de şarj cihazında bu sorun çıktı. Bunu yurt dışına şikayet etmek lazım, bizimkiler Allahlık. Ama ateş düştüğü yeri yakar. Ne edeceğim ben bu tur boyunca bu şekilde, çözmem lazım. Bir elektrikçiye açtırayım baktırayım diye resepsiyondaki güler yüzlü Filiz Hanıma danışıyorum: “Elektrikçi ÖE’de var mı veya yakında?” Hemen arka sokakta biri varmış. Üstümü başımı değiştirmeden oraya varıyorum ancak mesele daha çok TV (elektronik) tamircisi işiymiş. “Var mı yakında?” 10 dakikalık yürüyüş mesafesinde hamam yakınlarında bir iki var diyor. Mecburen gidiyorum, sora sora yerini bulup; ilki kapalı, ikincisi (Özel Elektronik) elindeki tornavidayla açamıyor. Yıldız allen denilen cinsten, 6’lı lazım. “Eee ne olacak?”  “Git tornavida bul telefon tamircilerinden yapayım.” diyor usta. Telefon tamircisinde ne gezer, beni uzaklardaki hırdavatçıya yolluyorlar. Elimde batarya ve şarj aleti yollardayım. Sora sora bulunuyor. İlk girdiğim işgüzar adamla anlaşamıyoruz. Onu deniyor bunu deniyor, olacak gibi değil. Ne yaptığını bilmeyen moruk kendini fazla önemsiyor, “Bende yoksa kimsede yoktur”a geçiyor... Ha s... Diğer hırdavatçıda (Kulalı İnşaat Ltd.) tornavidayı bulup (12-) TV’ciye geri dönüyorum. Tabii bu arada saatler geçiyor, Cafer Bey aramış duymamışım... Uzatmayayım, TV’ci işi çözüyor 20 liraya ve ben ÖE’ye geri dönebiliyor, acele duş ve buluşmaya hazır hale gelebiliyorum.

Cafer Bey ve eşi Kader Hanımla buluşup önce Uşak’ın meşhur tarhana çorbasını tatmaktayım (Tarhana Baba). Çok lezzetli, yanında nohut geliyor. İçine dökmekmiş adet. Turşuyla yeniliyor ve yaş maya ekmeği. Sonra sokakları, eski evleri, hanları, güzel bir oteli (Otel Dülgeroğlu, hiç de pahalı değil, 80 TL-1 kişi. ÖE’nin 55 lira öğretmen fiyatı yanında makul) gezerek dolaşmaya devam. Bir lokantaya (Uşak Konağı) giriyor, sahibiyle tanışıyor. Yarın gelecek İstanbullu gruba yapılan hazırlığı dinliyor, başka bir ifadeyle güzel vakit geçirip sonunda Ata Park’ın yanındaki Özsüt muhallebicisinde Uslu Selim Helvacılık’tan almış olduğumuz helvayı yiyerek, ülkenin içine düştüğü, (bilinçli ve kasıtlı olarak) düşürüldüğü demek daha doğru, durumu değerlendiriyoruz. İnsanlar tıpış tıpış gidip oy verdiler ve dahil oldular. Bu kadar cahil bir halk nadir bulunur dünya üzerinde. 

Hava da karardı, Cafer Bey ve Kader Hanım beni ÖE önünde bırakıyorlar. Onlar da ertesi gün Portekiz’e tatile gidecekler bir haftalığına. Çok teşekkürler bu keyifli buluşma için.

ÖE’de gürültülü bir kutlama var. Geç yağan yağmurdan dolayı içeride çalan bangır bangır müzik ve ortada oynayan insanlar.

Antik dönemdeki adı "Temenothyrea" olan Uşak’ta yaklaşık MÖ 4000'den sonra yerleşik düzenin görüldüğü alanda kesintisiz yerleşimin eski Tunç Çağında başladığı tespit edilmiştir. Tarih çağlarından önce Frigya, sonra Lidya hakimiyeti ve MÖ 330'da Büyük İskender'in hakimiyetine girer. MÖ 189'da Roma İmparatorluğu, MS 395'te ise imparatorluğun ikiye ayrılmasıyla Doğu Roma İmparatorluğuna geçmiştir. 1071'den sonra yöre Selçuklular ile Bizans arasında değiştirilmiştir. 1176'da bölge kesin olarak Selçuklu hakimiyetine girmiştir. Selçuklu Devletinin yıkılmasıyla Germiyan Beyliğine, 1429 yılında ise Osmanlı topraklarına katılan Uşak, Kütahya sancağına bağlı bir kaza olmuş, Cumhuriyet döneminde ise 1953 yılında il merkezi haline gelmiştir.

* Uşak ÖE 0276-2270801 / 2271369
* Uşak DSİ 0276-2166367’den 2357 (3 km)














Kula - Uşak
Tur tarihi: 10 Mayıs 2018
Kat edilen mesafe: 76,59 km
Ortalama hız: 18,7 km/sa
Bisiklete biniş süresi 4 sa. 05 dk., dışarıda geçen süre 5 sa. 26 dk.
En yüksek sıcaklık 35 ˚C, en düşük 18 ˚C, ortalama 27,6 ˚C 
İrtifa kazancı (çıkış) 1251 m, kaybı (iniş) 994 m
En düşük irtifa 399 m, en yüksek irtifa 940 m

Garmin yol bilgileri Kula-Uşak

Relive yol bilgileri Kula-Uşak



Misafirhane dörtdörtlüktü. Kula Belediyesini
 bu hizmetinden dolayı kutlamak lazım.

Kula'dan ayrılış saatim 9.00.

Ana yola bağlanmam uzun sürmedi. Hava
 açık, erken olmasından dolayı serince. 

Kuzeydoğu yönüne gidiyorum.


Korkuluk

Tadımlık 

Dünkü yoldayım, sağda güvenlik şeridi işi kolaylaştırıyor. Ne
 var ki Manisa bölgesinde gördüğüm bu tırtıllar güvenlik 
şeridini kullanmama engel oluyor. Çok kenarda gitmen
 gerekiyor, orada da cam kırıkları çıkabiliyor. Kaçacak yerin 
kalmıyor. Mecburen çizgi üzerinde gidiyorum.


Yol şimdilik düz. 

16. km’de Kula Peribacaları gözüküyor.


Binlerce yıl boyunca rüzgar ve suyun etkisiyle meydana
 gelen bu doğa harikası peribacalarının korunabilmesi için
 bölge doğal sit alanı olarak ilan edilmiş. 

Gediz Vadisi içinde, pastel tonlarda
 görkemli bir peyzaj oluşturmakta.

Tipik bir peribacası iki kısımdan oluşur. Peribacasının nispeten
 yumuşak kayalardan oluşan  aşağı kısmına “gövde” gövdenin 
üzerinde duran, gövdeyi erozyona karşı koruyan, erozyona 
dayanıklı sert kayalardan oluşan üst kesime ise “takke” adı verilir. 

Bölge Türkiye’nin ilk ve tek Jeopark’ı olma özelliğini taşıyor. 


Uşak il sınırına girmemizle yolun durumu çok düzeliyor, kaymak
 asfalt ve geniş bir güvenlik şeridi. Biraz rahatlıyorum. 

418 m’deyim ve %6’lık bir tırmanış olduğunu müjdeliyor
 yol levhası. Rüzgar kulaklarımın içinde uğuldamakta. Buna
 rağmen kuş sesleri bana kadar geliyor.

Çataltepe Köprüsü, Gediz ırmağı üzerinden geçmekte. Zarif
 bir köprü. Ortada büyük, iki yanında daha küçük olmak üzere
 üç gözlü. Kesme ve kayrak taşlardan yapılmış.


Çataltepe Geçidi, 650 m


Yılın en güzel mevsimindeyiz. Yeşilin 1001 tonu, aralarına
 serpilmiş kırmızı gelincikler ne de güzel duruyorlar.


Yol üzerinde kuru fasulye, köfte gibi yiyeceklerin lokantaları
 geçilmekte. Kimi kamyon istemediğini açıkça  girişine
 yazmış. Yani adam orada yemek isterse kamyonunu yolda
 bırakıp yürüyerek mi girsin, yoksa kamyoncu mu istenmiyor? 



Benzincinin girişinde çeşitli at heykelleri dikkat çekici
 olmuş. Neden niye olduğunu bilemiyorum ama.

Gözüme hiç görmediğim bir marka meyve suyu
 ilişiyor, Ergin Akın. Naturelmiş, fiyatı da öyle...




Uyanıkları jandarma yaparlarmış... Neden mi?...

... Belli değil mi J


Koca bir cami, neyse ki Sinan taklidi yapmamışlar.



Güzel bir inişle Uşak levhasının önünden geçmekteyim. Öyle 
de kaptırmışım ki durup foto çekmek bile istemiyorum. 

Üniversite yakınlarına geldim herhalde. Sağda
 maviye boyanmış bisiklet yolu.

Uşak

Uşak ÖE



Cafer Bey ve Kader Hanım ile

Tarhana Baba

Sokakları, eski evleri, hanları...

... güzel bir oteli gezerek dolaşmaktayız.











































































(devamı) 13. gün Uşak II - (öncesi) 10. gün Manisa–Salihli



[bisikletle]Türkiye: Lidyalıların İzinde

Mudanya–Görükle = 43,09 km






Akhisar–Manisa = 51,81 km

Manisa–Salihli = 76,51 km

Salihli–Kula = 48,22 km

Kula–Uşak = 76,59 km

Uşak–Eşme = 67,73 km

Eşme–Buldan = 75,10 km

Buldan–Nazilli = 84,89 km

Nazilli–Aydın = 47,20 km

Aydın–Bozdoğan = 72,83 km

Bozdoğan-Yatağan = 57,03 km

Yatağan–Muğla = 32,63 km


Çıtlık–Dalyan = 59,50 km

Dalyan–Fethiye = 63,62 km

Fethiye–Gelemiş = 81,12 km

Gelemiş–Kaş = 52,43 km

Kaş–Demre = 67,61 km

Demre–Karaöz = 59,64 km

Karaöz–Tekirova = 47,55 km

Tekirova–Antalya = 53,37 km