1 Mayıs 2018

[bisikletle]Türkiye: Lidyalıların İzinde (Görüklü–Orhaneli)

30 Nisan 2018, Pazartesi / Görüklü – Orhaneli, 60 km (2. gün)

Gece bir ara 5 civarı uyandım. Dışarısı sis içindeydi. Ay ışığı altında büyüleyici bir görüntü vardı. Sabah 7 buçuk gibi kalktığımda sis devam ediyordu. Hava kapalı görünüyor. Dün aldığım meyveli yoğurdu bir yandan yiyor, bir yandan da toparlanıyorum. Eşyaları kullanım düzenine göre gruplamak, bilinçli olarak çantalara paylaştırmak, yolda gerekecek olanları üstte tutmak, acıkma durumunda bir iki yiyeceği yakında bulundurmak vs. vs...

Tur öncesi yaptığım araştırmaları GooglePhotos’a yüklememişim L Hoppala durumları! Nedcem şimdi? Firuzan’dan rica edeyim evden yüklesin. Olabilir mi? Konuşuyor akşam için sözleşiyoruz. Ne var ki aklıma geliyor, yanımdaki harici HD’ye yüklemiştim. Akşama gerek kalmıyor. Bunlar iyi oluyor, yoldan bazen bakmak gerekiyor. Hem rotalar-eğimler var, hem de ÖE/DSİ ve otellerin telefonları, bazı gezilecek-görülecek yerlere ilişkin notlar. O kadar çalıştık kış aylarında, boşuna mı? J

Misafirhaneden ayrılışım 9.20. Hava puslu. Üzerimde yelek, kollarıma ve bacaklarıma ısıtıcıları geçirdim. Serin gelince de kafaya buff’ı. Dün Görüklü’de oldukça fazla bisiklet yolu gördüm, fakat ilçede pek bisikletli yoktu. Ancak üniversite yerleşkesinde çokça bisikletli dolaşıyor. 

Misi’ye çıkmam lazım. Tamamını anayoldan yapmayayım, içerlerden giden iki yol görünüyor haritada. İlki Ürünlü’den, diğeri Alaaddinbey üzerinden. Anayolda bir trafik var ki sormayın! Hafta başı yoğun araç Bursa’ya akmakta. İkinci çıkıştan ayrılıyorum. İç yollar diye sevindim ama, tır-mır sürüsüne bereket geçmekte. Yol da dar. Kanal kapakları da içeriye taşmış. Mecburen yolun ortasından gitmek zorundayım. Bir kovala-kaç oynuyoruz araçlarla. Bas bas pedallara...

Adres sora sora yönümü bulmaktayım. Her yeni kişi yeni bir yol öneriyor. Bir rampa tırmanıyorum ki sormayın, %15’i gördüm. Eco ne gezer, Normal’le zar zor. Hemencecik High’a da geçmeyeyim, alıştın mı hep istiyorsun.

Nihayetinde meskun yerlerden uzaklaştım ve Bursa’nın yeşillikleri içinden süren dar bir asfalttan inmekteyim. Gelincik tarlaları çok güzel, uzun uzadıya gidiyor kırmızı benekler. Tezeklerin üzerinde kuşlar, kargalar kahvaltılıklarını topluyorlar. Sis durumu halen devam ediyor burada. Şikayetçi olduğumu sanmayın. Gizemli bir hava da vermiş çevreye, terlemiyorsun da. Çalı’dan geçtim, içine girmeden. Bursa’nın küçük sanayisinden geçtim, bolca inşaat sektörü dükkanlarının olduğu ve Misi’ye geldim. 

Ne güzel yermiş Misi. Hiç böyle olacağını düşünmemiştim. İçinden bir çay akmakta. Etrafta kahvaltı-yemek yiyecek bolca yerler. Evler eski görünümlü. Bazıları restore edilmiş. Herhalde Bursalıların hafta sonu mekanları olsa.

Misi sonrası nihayet anayola bağlandım. 80 dakika sürdü ama buraya gelmek. [e] 15,2 km/10.38/%20 harcandı. Şimdi asfalt kaymak, yol bölünmüş, güvenlik şeridi var. Ve 186 metreden başlayan hafif hafif tırmanış (15,8 km). Yol boyunca bolca piknik, mangal, kır düğünü, çocuk oyunları gibi etkinliklere ayrılmış mekanlar peş peşe dizili. Yemyeşil ortalık. Çimenlerin üzeri gelincik dolu. Bir taraf kırmızıysa diğer taraf sarı. Yani GS olmuş ortalık J

Bugün 62 kilometrelik bir yolum var. 700 metrelere çıkmam lazım. Yarın da tırmanacağım. Biraz tembellik var üstümde. Bu kış fazla binilmedi, göbeklendim. Acilen vermem gerek.

Böyle düşünceler içinde pedallarken birden sağımda bir karartı beliriyor. Hafif şaşırıyor hatta ürküyorum. Ama korkulacak bir şey değil, bir köpek benimle beraber koşuyor. Ohh ne güzel ama insan da çekiniyor. Arada yolun ortasından gidiyor, gözümün önünde ezilmesin de, vicdan azabı çekmeyeyim. Anlaşılan çantadaki peynir kokusunu aldı. Çünkü gelip gelip sol ön çantaya uzanıyor. “Tekerlerin arasında kalacan! Benim de tempomu bozuyorsun, kaç kenara.” Yokuş çıkıyorum, hızlanıp kaçamıyorum da. Biraz düzelince yol, High konumda uzaklaşmaya çalışıyorum. Ama aynadan görüyorum, dörtnal geliyor.

Yolda çalışma vardı, ortalık karışmıştı. Bu da köpeğin geri kalmasına yetti, veya peynirden umut bulamadı, vaz geçti. [e] 22,9 km/11.10/%40 harcandı. %7’den 5 kilometrelik tırmanışın anonsu yapılıyor. Herhalde 700’e bu çıkartacak beni. Ama ne 7’si, 8-9 bile gösteriyor Garmin. Normal’le çıkıyorum. Bu da bataryayı hızla harcıyor. Ancak ikincisin olması müthiş bir şey. Tekle uzun yola çıkılmaz. Zaten genelde üç taşıyorlar. Şarj edememe durumunu da dikkate aldıklarından sanırım. Veya 150 km yol alma isteğinden. Benim böyle bir merakım yok. Şarj olanağı olduğu gibi 70 km en fazla, sonrası sıkıntı oluyor. Vazifeye dönüşüyor. [e] 31,3 km/11.52/%60 harcandı

Geçtiğim bu bölgede sokak köpekleri var, güneşleniyorlar. Birileri kulübe de yapmış. Hayvan dostu insanların olması ne iyi değil mi? Ama ne de hain insanlar var, okuyoruz haberlerden. Köpeği iple bağlayıp arabasının arkasından sürükleyen...

Hava açtı. 1,5 kilometrelik bir tırmanma şeridi daha geliyor. [e] 35 km/12.19/%80 harcandı. 688 metreye çıktım sonunda, burası günün zirvesi. Batarya da tek çentiğe indi. Acaba kalanıyla varır mıyım Orhaneli’ne yoksa değiştireyim mi? Bu cimrilik niye? Süs diye mi taşıyorsun, keyfini çıkar. Doğru! 

Erenler köyünde bir mola (12.30). Kamyonlar çokça etrafta, anlaşılan onların mekanı. Ucuzdur o zaman. İki çayla kıçımı biraz rahatlatmaktayım. Bir küçük yoğurt ve rampanın ortasında yediğim yarım cevizli sucuk ile geldim. Durmaksızın neredeyse 37 kilometre. Mola sırada bataryayı da değiştiriyorum (37,8 km/12.58). Önümdeki iniş sonrası iki küçük tırmanış daha varmış, çaycı anlatıyor. 20 kilometre gibi bir şey kaldı Orhaneli’ne.

Tabi her çıkışın inişi çok güzel oluyor. Mükafat gibi sunuluyor. Asfalt da güzel olup, frenlemek de gerekmediğinden bırak velespiti serbest şahlansın J Kaskın deliklerinden giren rüzgar güneşin sıcaklığını yok ediyor, püfür püfür. Ne keyif ama. ... Evet unutmadan söyleyeyim, üstümü Doğancı Barajı öncesi hafifletmiştim. 

Önümde giden traktör benimle aynı hızda ilerliyor. Geçemiyorum adamı, egzoz kokusu midemi bulandırdı. Tertemiz havada bunu solumak istemiyorum. Mecburen yavaşlıyorum. Orhaneli Termik Santrali sağımda, tek baca. Ardından mermer ocakları geliyor. Bölgede krom bolmuş, onu çıkartan işletmeler... Yeşillikler içinden geçiyorum. Ve nihayetinde Orhaneli levhası gözüktü. [e] 59,5 km/14.00/%20 harcandı-2.

Küçük bir ilçe, hafif hafif merkezine ilerliyor yolum. ÖE yok, tek bir oteli var. Eskiden belediyeninmiş, şimdi özel olmuş. Sahibi Ahmet Beyden oda ayırtmıştım gelmeden. Telefondan konumunu öğrenip önüne gelmem zor olmuyor. Kayıt kuyut, 40 lira ücret ve 206 No bir gecelik benim. Odada kapı üzerinde bırakılan anahtar, rüzgardan kapanan kapı, olmayan yedek anahtar, Ahmet Beyin balkondan balkona geçişi, çantaların açılışı gibi meseleler sonrası terimi akıtmak üzere duşun altındayım. Off, günün keyfi. Su su su...

Biraz ayaklarımı dinlendirirken acıkma hissi de hafiften artıyor. Beklemeye gerek yok. Zaten 4 buçuğu geçti saat. Çıkıp Ahmet Beyden aldığım tavsiye üzerine iki lokantanın birinde bulduğum (Beyhan Lokantası) az nohut+az bulgur+çoban salatası=5 lira. Evet, ne ucuz. Salata da ikramlarıydı. Ağzımı tatlandırmak için de alınan 5 liralık sade helva (15-TL/kg), dükkandaki (Arzum Soğuk Sıkım Çörekotu) gençlerle ayaküstü sohbet (okul-İstanbul-bisiklet), otelin karşısındaki kahvede içilen sade (2,5 TL, su dahil), biraz oturarak dinlenmek, kalan helvayı otele bırakıp sokak aralarında turlamaca. Bu arada çekilen fotoğraflar. Yarınki pazar için pek çok tezgah hazır bile. Rengarenk meyveler-sebzeler alıcılarını bekliyor. Ne de çok severim pazardan alış veriş etmeyi. Böyle her şeyin bolca olduğu pazarlar.

Fazla bir gelişim göstermemiş Orhaneli. Yerlisi için herhalde sevindirici değil. Yapılması düşünülen yeni meydanın maket resimleri asılmış. Tabii belediye olarak bir şeyler vaat etmek gerek. Belki tekrar yolum düşerse yeni halini görür, güzel mi karar veririm.

Geçmişten günümüze doğru bakacak olursak tarihin önemli yerlerinden biri burası. Roma İmparatoru Hadrianus tarafından av mahalli olarak kurulur. Buraya daha sonra Hadrioaia, sonraki yaygın adıyla Atranos dendi. Romalılar zamanında ilçe merkezi, Adriani vilayetinin merkezi de. Atranos ismi zaman içinde halk dilinde değişikliğe uğrayarak Adranos sonra da Adırnaz şeklini almış. 

Roma ve Bizans dönemlerinde (1261’den itibaren) bir Tekfurluk merkezi. Bu statüsü yörenin Osmanlılarca fethine kadar sürer. Osmanlı Devlet’nin ilk sancağı olan Sultanönü’nün nahiyeleri arasında Adranos da bulunmakta. Adranos’un Durdu Bey tarafından fethedilmesinden sonra bu yerleşim merkezine Durdu Bey’in adından dolayı “Beyce” denir. 1869 yılına kadar Harmancık ilçesine bağlı bir bucak iken 1881 yılında ilçe olmuş. Kurtuluş Savaşı sırasında Yunanlar tarafından işgal edilen ilçe 9 Eylül 1922’de kurtarılır. 1881 yılında ilçe olan Beyce’de 1888 yılında Belediye Teşkilatı kurulur. Osman Gazi’nin ilk savaşlarına sahne olması bakımından da büyük önem gösteren Orhaneli ilçesinin önceden Beyce olan isminin Orhaneli olarak değiştirilmesi TBMM'nin 1934 yılında aldığı kararla Orhan Gazi'nin adına bağlanarak olur.

Orhaneli Bel. Oteli 0224-8171616 / Ahmet Ergin 0535-3752272 / Gökmen Ergin 0534-7814868














Görükle - Orhaneli
Tur tarihi: 30 Nisan 2018
Kat edilen mesafe: 60,44 km
Ortalama hız: 15 km/sa
Bisiklete biniş süresi 4 sa. 01 dk., dışarıda geçen süre 4 sa. 56 dk.
En yüksek sıcaklık 38 ˚C, en düşük 16 ˚C, ortalama 25,2 ˚C 
İrtifa kazancı (çıkış) 1592 m, kaybı (iniş) 1198 m
En düşük irtifa 67 m, en yüksek irtifa 737 m

Garmin yol bilgileri Görükle-Orhaneli

Relive yol bilgileri Görükle-Orhaneli



Gece bir ara 5 civarı uyandım. Dışarısı sis içindeydi. Ay
 ışığı altında büyüleyici bir görüntü vardı. Sabah 7 buçuk
 gibi kalktığımda sis devam ediyordu.

Uludağ Ü. Misafirhanesi'nden ayrılışım 9.20.

Dün Görüklü’de oldukça fazla bisiklet yolu gördüm, fakat
 ilçede pek bisikletli yoktu. Ancak üniversite yerleşkesinde
 çokça bisikletli dolaşıyor. 

Nihayetinde meskun yerlerden uzaklaştım ve Bursa’nın
 yeşillikleri içinden süren dar bir asfalttan inmekteyim. 

Ne güzel yermiş Misi. Hiç böyle olacağını düşünmemiştim. 

Etrafta kahvaltı-yemek yiyecek bolca yerler. Evler
 eski görünümlü. Bazıları restore edilmiş. 

İçinden bir çay akmakta. 

Herhalde Bursalıların hafta sonu mekanları Misli’de.

Misi sonrası nihayet anayola bağlandım. 

Yol boyunca bolca piknik, mangal, kır düğünü, çocuk
 oyunları gibi etkinliklere ayrılmış mekanlar peş peşe dizili. 

Yemyeşil ortalık. 


Altta Doğancı Barajı gözüktü bile...

… Nilüfer Çayı üzerinde, şehre içme suyu temin etmek
 amacıyla 1975-1983 yılları arasında inşa edilmiş. 

Barajı dönüp yamaçtaki yoldan devam edeceğim.


Bursa’nın su ihtiyacının %90’ı buradan sağlanıyormuş...

... ben de kendi ihtiyacımı buradan sağlıyorum J

Yeşil, yeşil, yemyeşil etraf...


... ve bu yeşilliğin içinde sarılar, morlar, kırmızılar serpili.




Orhaneli Termik Santrali uzaklarda gözüktü. Dumanı belli ediyor.


Merak ettiniz değil mi? Ne işe yarar? Halk arasında sindirim
 rahatsızlıkları, sinirsel rahatsızlıklar, sara, mide ve bağırsak
 üşütmesi ve de ishale karşı kullanılırmış.

Bölgede krom bolmuş, onu çıkartan
 işletmeler... Yeşillikler içinden geçiyorum.

Ve nihayetinde Orhaneli levhası gözüktü. Saat 14.04.

Orhaneli

Yarınki pazar için pek çok tezgah hazır bile. 

Rengarenk meyveler-sebzeler alıcılarını bekliyor.

Beyhan Lokantası




Çok üzülüp, sıkıntı atlatmışsın ama en
 kısa zamanda güzel günler kapında.






Orhaneli’nin sokaklarında dolanıyor...

... fotolar çekiyor...

... insanlarla tanışıyorum.

Güneş batmak üzere, etraf güzel bir kızıllığa bürünüyor.






















(devamı) 3. gün Orhaneli–Dursunbey



[bisikletle]Türkiye: Lidyalıların İzinde

Mudanya–Görükle = 43,09 km






Akhisar–Manisa = 51,81 km

Manisa–Salihli = 76,51 km

Salihli–Kula = 48,22 km

Kula–Uşak = 76,59 km

Uşak–Eşme = 67,73 km

Eşme–Buldan = 75,10 km

Buldan–Nazilli = 84,89 km

Nazilli–Aydın = 47,20 km

Aydın–Bozdoğan = 72,83 km

Bozdoğan-Yatağan = 57,03 km

Yatağan–Muğla = 32,63 km


Çıtlık–Dalyan = 59,50 km

Dalyan–Fethiye = 63,62 km

Fethiye–Gelemiş = 81,12 km

Gelemiş–Kaş = 52,43 km

Kaş–Demre = 67,61 km

Demre–Karaöz = 59,64 km

Karaöz–Tekirova = 47,55 km

Tekirova–Antalya = 53,37 km