Bilirsiniz, Büyükçekmece gölü kenarında bir köydür Bahşayiş. Bugün Çatalca’ya bağlı. Bir ara Arnavutköy’e bağlamışlardı. Kelime, birine bağışta bulunma, iyilik yapma, affetme veya merhamet gösterme anlamlarını taşır. Kökeninin Farsçaya dayandığı söyleniyor. Neden bu ad verilmiş acaba? YZ’nin verdiği cevaba bakarsak: Bahşayiş, 1893 yılında Kırım’dan gelen muhacirlerin yerleştiği bir bölge olarak kurulmuştur. 1924 Lozan Antlaşması sonrası Yunanistan’dan gelen Türklerin iskanıyla yerleşim genişlemiştir. Bu da ismin, muhacirlerin veya yerleşen toplulukların manevi değerleriyle bağlantılı olabileceğini düşündürür.
Sabah evden çıkışım 9. Bostancı’dan trene binip Mustafa Kemal (Halkalı) istasyonuna varışım 10.35. Gölü dönüp tekrar buraya geleceğim. Daha önce pek çok kez bölgeye gelmiştik. Buradan okuyabilirsiniz > bisikletle Bahşayiş
İstasyonun asansörü arızalı. Tekerlekli sandalye ile gelen yandı. Nedense yürüyen merdivenlerden uzak durmaya başladım, eskiden çekinmeden kullanırdım. O nedenle merdivenden, basamakları tek tek atlatarak indiriyorum velespiti. Basket sahasının kenarından parka bir kaç basamakla inilir. Buraya da, yapılırken rampa eklenmemiş. Bazı kafaları/beyinleri anlamak gerçekten zor! Bunu tasarlayan eğitim almamış biri mi? Geçenlerde güzel bir laf okumuştum: 3 tip zeka vardır; yapayı, doğalı ve geri olanı…
Hava 29,1 °C, Küçükçekmece Gölü kıyısındaki park ve yürüyüş yolunu geçmek için başladım pedallamaya. Daha ahalinin tümü gelmemiş olmalı ki rahatlıkla gidiliyor. Beltur gibi belediyeye ait tesislerin yanı sıra özel işletmecilerin de yerleri var, kiminde oturanlar da görüyorum. Bir de buraya kocaman bir site kondurdular. Blue Lake demişler. 8 blok, 14 kat, 788 konut, 22 mağazadan oluşmuş-muş. Daireler 1+0’dan 4+1’e kadar, 60 m² ile 400 m² arasındaymış. Fiyatlar nasıl mı? Bunu da YZ’ye sorarsak: Blue Lake Küçükçekmece’de daire fiyatları 2025 itibarıyla yaklaşık 6 milyon TL’den başlayıp, büyüklük ve konuma göre 15-17 milyon TL’ye kadar çıkmaktadır.
Bizans’tan Osmanlı’ya uzanan tarihi köprü üzerinden, Garip Dede Cemevi önünden geçip, E5’e paralel alt yoldan Avcılar dolgu alanına-parka ulaştım. Ağaç altlarına, gölgeliğe masalarını kurmuş piknikçiler dikkat çekiyor, bir hayli de kalabalıklar. Hatta başı kapalı kadınlar topluluğu, çember şeklinde dizilmişler çimene, sohbetteler.
10.20, geldim ilk mola noktama; Hacı Osman Ağa Camisi karşısındaki Çınaraltı Cafe’de çay olmuş 15 lira. Martta geldiğimde 12,5 idi. Sandviçin tekini yiyor ve 15 dk sonra ayrılıyorum buradan. Yol Ambarlı tesislerinin üstünden Beylikdüzü’ne gelip devam etmekte. Bu bölümde güzel de bir tırmanış vardır : )) Gürpınar’a doğru ilerliyorum, Allah’ı görerek. Görmemek mümkün değil zaten. Öylesine büyük yazmışlar ki. Su Ürünleri Hali önünden geçerek geldim başka bir çayıra. Burası daha kalabalık, masasını getiren, yere sofra seren, hatta çadır kuran bile var. Bizde, bazı kesimlerde ev toplantıları mahremiyet nedeniyle tercih edilmemekte, yaşam biçimleri gereği yaygın değil. Bir başka kesim de alan kısıtlılığı, maddi imkansızlıklar gibi nedenlerle ev dışı mekanları tercih etmekte. Bu da insanları böyle açık alanlara, çayırlara hücum etme nedenlerinin başında gelmekte. Ancak bazen öyle tercihler görüyorum ki, güzelim manzaraya sırtını dönmüş, çöplüğüm içine sofra açmış oturuyor…
Sahil boyu düzenleme çalışması halen bitmemiş. Anlaşılan bu yaz da böyle geçecek. Ama insanlarımız, nereden nasıl becermişler, telleri aşıp gelmişler kıyıya, denize giriyorlar…
-“Kimse bize engel koyamaz”.
-“Ama çöpler her yerde!”
-“Ossun, fark etmez bize.”
Düzenlemenin tamamlandığı, Kordonboyu denilen bölgede, büyük balıkçı heykelinin orası yani, belediye şensiyeler koymuş, plajlar açmış: Kadınlar, Çocuklar ve Aileye mahsus 3 ayrı yer görüyorum. Dikkat edemedim, gözümden mi kaçtı, Erkekler Plajı da var mıydı? Sadece erkeklerin girebildiği : )) Gerçi Bodrum’da, “Kayalıklar Erkek Plajı” (Haremtan Koyu) gibi, özellikle erkeklere ve LGBT+ bireylere yönelik bir plajdan söz edilir. L’yi, G’yi, B’yi ve T’yi anladım da, + (artı) neyi kapsıyor? Ne kaldı ki? YZ’ye sorunca öyle çok şey söyledi ki, başlıbaşına bir yazı olabilir : ))
İktidarın tutukladığı CHP’li kaç belediye başkanı ve çalışanı oldu, Büyükçekmece de aralarında. Ancak ne hikmetse AKP’li belediyelerdeki yolsuzluk dosyalarının üzerleri kapatılıyor, soruşturmalar bekletiliyor ya da örtbas ediliyor.
Büyükçekmece Belediyesi önündeki parkta bulunan büyük 3Teker bisiklet heykeli önünde çekilen foto sonrası devam ilerlemeye (13.00). Çarşı içinden geçerek geldiğim Kültür Parkı sonrası, restorasyonda olduğundan M.Sinan Köprüsü’nden geçilemiyor, otoyol kenarından kaldırım üzerinden sürerek Çatalca yönü diye sağdan ayrılıyorum, Ahmediye’ye doğru. Bu yolu tersinden geçenlerde Çatalca’dan dönerken pedallamıştım. Güvenlik şeridi var ancak çok trafikli ve gürültülü. Üstelik bugün de kuvvetli bir karşı rüzgar esmekte.
Göle paralel süren yol 9 km sonra Ahmediye’ye ulaşıyor. Hep dışından geçmiştim bugün gireyim diyor ve sağdan sapıyorum. Eski adıyla Papazburgaz, Büyükçekmece Gölü’ne kıyısı olan nadir köylerden. Sakin bir görünümü var. Dokusu çok fazla değişikliğe uğramamış gibi. Nüfusunun gittikçe azalma eğiliminde olduğunu okumuştum.
Ahmediye Köyü’nün öncülü olarak kabul edilen Episkopeia Kalesi, Bizans İmparatoru Justinianus (MS 527-565) tarafından yaptırılmıştır. Bu kale, bölgedeki verimli tarım arazilerini Trak, Avar ve Bulgar akınlarından korumak amacıyla inşa edilmiştir. Günümüzde kale kalıntıları, Büyükçekmece Baraj Gölü havzası içinde yer almaktadır.
Bölge, Helenistik dönemden itibaren yerleşim alanı olmuştur ve tarih boyunca İstanbul-Avrupa bağlantısını sağlayan önemli karayollarının kontrol noktasıdır.
Osmanlı’nın son döneminde Balkanlar’dan göç eden muhacirler Ahmediye’ye yerleşmiş, böylece bölgeye farklı kültürel unsurlar katılmıştır. Bu göçler, köyün sosyal ve kültürel yapısını şekillendirmiştir.
Bir yön tarifi alıp köy içinden geçerek Bahşayiş yoluna bağlanıyor, inanılmaz sert bir karşı rüzgarla karşılaşıyorum. Yokuş aşağı gitmeme rağmen durduracak gibi. Fren sıkmaya gerek kalmıyor. Sağımda uzağımda göl muhteşem bir güzellikte parlıyor, kocaman. Çevresinde geniş sazlık alanlar ve su odacıklarının bulunduğu, bu habitatların, özellikle kuşlar ve diğer su canlıları için önemli yaşam alanları olduğunu biliyoruz. Kıyısına yakın park etmiş araçlar, balık tutanlar görüyorum.
Büyükçekmece Gölü, İstanbul’un hafif tuzlu baraj gölü olup, eskiden 30 tür balık varken günümüzde yaklaşık 15 tür balık yaşamaktadır. Bunların 4’ü yabancı türdür.
Yabancı balık türleri, yerli türlere göre daha hızlı üreyen, doğal düşmanları olmayan ve ekosistemde baskın hale gelerek yerli türlerin yaşamını zorlaştıran istilacı türlerdir. Bu durum, gölün biyolojik çeşitliliğini ve ekolojik dengesini olumsuz etkiler.
57’nci kilometredeyim, Bahşayiş, ne zaman gelsem direklerin üzerinde leylekler eksik olmaz. Bugün de öyle. Biraz sokak aralarından geçerek caminin oradaki çaycıya ulaşıyorum. Orman masalarının birine ilişip yanımdaki sandviçin tekini iki çayla (10- ad.) mideye indirirken, masadaki beyle sohbet ediyoruz. Buralı, İstanbul’da müteahhitlik yapıyor. Sanırım babasıyla. Samimi, konuşkan bir genç. 19 yaşında olduğunu öğreniyorum, askerlik konusunu konuşurken. Abi yeni gitmiş, bedelli. 26 gün sonra dönecekmiş.
Toplumda bedelli askerlik uygulamasının ekonomik durumla bağlantılı olması nedeniyle eşitsizlik yarattığına dair eleştiriler var. Maddi imkanı olanların askerlikten kolayca muaf olabilmesi, ekonomik durumu daha zayıf olanların zorunlu askerlik yapması adalet duygusunu zedeliyor.
Bir çay da ondan içiyor ve 14.40’da Bahşayiş’ten ayrılıyorum, çaycı Mustafa Beyden alınan bir su (10-) ile. Hava 32,2 °C, otoyol üzerinden geçip Hezarfen Havaalanı kenarından inen yolum şimdi hafifçe çıkmakta. Buralarda da göl kenarında balık tutanlar var. Hatta ailecek gelmiş olanlarda semaver ve müzik yayını da yapılmakta. Ancak kesilmeyen sert rüzgar ciddi bir şekilde yavaşlatıyor, destek kademesini bir derece yükseltip Normal‘e alıyorum.
Karaağaç yol ayırımına geldim. Bugün bir değişiklik yapıyor ve sola sapmayıp düz hafif sağdan inen yokuşa bırakıyorum velespiti. Sağımda geniş bir alana yayılmış ayçiçekleri öylesine güzel bir resim veriyor ki, durup alınan bir kaç foto ve devam.
Yol indi indi, inşaatı süren sitelerin önünden başladı tırmanmaya. Uzaklarda, mezarlık gibi yan yana dizili kıyamet kadar villalar alıcılarını bekler gibi bir durumda görünüyor. Şehirden uzaklaşıp böyle gel dip dibe otur. Bunu mu istiyor insanlar?
Yokuşun tepesinde yön beni şaşırtıyor. Düz gidiyordum ama şüpheye düşüp gugıldan sola sapmam gerektiğini öğrenmemle biraz sonra gidiş gelişi ayrı bir yoldayım. Sağım solum değişik isimli siteler. Hepsinin girişi görkemli görünüyor; Liluz Konakları, Toskana Vadisi, Park Village… gibi gösterişli durumlar.
Geldim gelmek istediğim yere; Sancaklar Camii. Daha önce 2 defa ziyaret etmiştim (*). Muhteşem bir eser. Yenilikçi tasarımı sayesinde birçok prestijli ulusal ve uluslararası ödül kazanmış bu eserin mimarı Emre Arolat’ı, hem de bu projeye imkan tanıyan Sancaklar Ailesi’ni kutlamak gerekir.
(*) Sancaklar Camii’ne bisikletle
3 farklı YZ’ye sordum, ilk sıraya özgün ve çağdaş eser olarak Sancaklar’ı işaret ettiler. “Modern cami mimarisinin Türkiye’deki dönüm noktası olarak kabul edilir” denilmekte.
Türkiye’de yeni yapılan büyük camiler halen Mimar Sinan’ı geçemediler. Çamlıca tepesine kondurulan ucube örneği. Sinan görse herhalde kahrolurdu. O günün malzemesiyle oluşturduğu form ve yapıyı günümüz betonuyla taklit ederek ortaya koymanın ne önemi olabilir ki? Yaratıcılık “zero” durumda.
Çamlıca Camii’nin mimari tasarım sürecinde Hayriye Gül Totu ve Bahar Mızrak öncü tasarımcılar olarak yer almış, nihai proje ise Hacı Mehmet Güner (*) ve ekibi tarafından tamamlanmıştır.
(*) Recep Tayyip Erdoğan’ın Kahramanmaraş ziyareti sırasında beğendiği Abdülhamit Han Camii’nin mimarı olan Güner, Erdoğan’ın talimatıyla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı müşavirliğine atanarak Çamlıca Camii projesinin başına getirilmiştir.
Bazı insanların her işten anladıklarını düşünmelerinin veya kendilerini birden fazla alanda uzman olarak görmelerinin, genellikle bilgi eksikliği, sosyal çevre beklentileri ve psikolojik faktörlerin bir araya gelmesiyle açıklanabilir. Gerçek uzmanlık ise derinlemesine eğitim, deneyim ve sürekli öğrenmeyle kazanılır.
65 km / 20,9 °C / 17,2 km/s / 129 m R. Saat 15,28, 2’nci bataryayı takıp ayrılıyorum camiden. Bundan sonra yolu biliyorum. Gene sağda solda bulunan sitelerin dev girişleri önünden geçerek İÜ Cerrahpaşa Yerleşkesi, Abdi İbrahim, Mercedes Türk, Bahçeşehir, Altınşehir ve Halkalı’dayım. Bir saatlik bir tren, yarım saatlik bir metro yolculuğu sonrası İMES’ten eve varmak 5 dakika artık.
Yazı kenarındaki fotolar, geçen ay gittiğim, fotografçılığımda bana yön vermiş olan dostum Ömer Uluç sergisinden. Şöyle tanıtılmış: İstanbul Modern, Ömer Uluç’un (1931–2010) sanatsal yolculuğuna ışık tutan “Ufuk Çizgisinden Öteye” başlıklı kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor. Sanatçının pratiğinde öne çıkan farklı ifade biçimlerini çeşitli temalar altında bir araya getiren sergi, üretim tarihi 1960’lardan 2010’a kadar yayılan kapsamlı bir seçkiye yer veriyor.
Kâğıt üzerine desen ve çizimden tuval üzerine akriliğe, kolajdan heykele birçok disiplinden örnekler barındıran sergide, Uluç’un kauçuk, keçe, alüminyum, akrilik levha, PVC ve polyester gibi malzemelerle ürettiği çalışmalar da izleyiciyle buluşuyor.
“Ömer Uluç: Ufuk Çizgisinden Öteye”, insanlık ve evren arasındaki karmaşık ilişkiyi irdeleyerek, döneminin geleneksel sınırlarını aşan sanatçının 300’ün üzerinde yapıtını sunuyor.
Görmediyseniz 12 Aralık’a kadar açık, kaçırmayın!
bisikletle Rüzgarda Bahşayiş: Dudullu-Bostancı-(tren) Mustafa Kemal-Avcılar-Beylikdüzü-Gürpınar-Büyükçekmece-Ahmediye-Bahşayiş-Bahçeşehir-Altınşehir-Halkalı-(tren) Bostancı-(metro) İMES-Dudullu
Tur tarihi: 13 Nisan 2025
Alınan yol: 88,96 km
Ortalama hız: 18,3 km/s
En yüksek hız: 57,3 km/s
Bisiklete biniş süresi 4 s 51 dk, dışarıda geçen süre 9 s 20 dk
En yüksek sıcaklık 39 ˚C, en düşük 23 ˚C, ortalama 33,3 ˚C
Yükselti kazancı (çıkış) 848 m, kaybı (iniş) 982 m
En düşük yükselti 0 m, en yüksek 181,8 m
Garmin yol bilgileri bisikletle Rüzgarda Bahşayiş
Relive yol bilgileri bisikletle Rüzgarda Bahşayiş
İlginizi çekebilir Ziyaret II, Keşif Turları; Pirinççi, İstanbul İçin Son Çağrı