24 Mart 2020

iPhone ve üçüncü parti uygulamalarının işbirliğinden bisikletçiler için yararlı çözümler

See.Sense'nin son derece parlak bisiklet ışıkları ile gör ve görün

İngiliz See.Sense şirketi yakın zamanda 300 (arka) ve 400 (ön) lümenlik, ışığını üç kilometreye kadar yayan, montajı kolay Icon2 bisiklet ışıklarını piyasaya sürdü. Bu ışıkları kişiselleştirebilir, kendi gereksiniminize göre ayarlayabilir ve yanıp sönmelerini sağlayabilirsiniz. Her fren yaptığınızda olduğu gibi, kavşaklarda ve yaklaşmakta olan ışıklar karşısında otomatik olarak daha parlak yanar. Icon2 ışıklarıyla bir kaza geçirirseniz, acilen bir kişi otomatik olarak uyarılır. Bisikletiniz çalınacak olursa iPhone'unuza bir bildirim alırsınız.




Arka ışıklı kask: Cosmo

Cosmo'nun klipsli ışığına sahip bisiklet kaskları aşağı yukarı aynı yeteneklere sahip. Fransız üretici, en azından erkekler için koruyucu bir kask yolundaki en büyük engele bile hitap etti: serinlik faktörü. Özellikle Cosmo Urban son derece rahat görünüyor. Kaskın arkasına bağlanan ışık, bir uygulama (app) yardımıyla iPhone’unuzla iletişim kurarak, veya gidona bağlı uzaktan kumanda aracılığıyla, kolunuzu sallamadan sapmak istediğinizi açıkça bildirebilirsiniz.





Bisikletin güvende: Abus

Bisikletinizi sadece kilitleyen bisiklet kilitleri geçmişte kaldı. Yeni çözümler Smart X 770A olarak adlandırılır ve Abus'tan gelir. Bu asma kilit pek ucuz  olmadığı gibi iki kilo ağırlığıyla kuş kadar hafif de değil. Ancak buna karşılık bisikletinizi daha iyi koruyamazsınız. Sertleştirilmiş 13 milimetre kare parabolik çubuk, Bluetooth işlevli bir kilitleme sistemine sahip. Bu da kilidi anahtar olmadan, ancak iPhone'unuzla açabileceğiniz anlamına gelir. Yüz desibel ile en inatçı hırsızı bile kaçıracak, çevredekileri uyaracak bir alarm da entegre edilmiş. İşe yarar başka bir yanı ise; konumu kaydederek bisikletinizi nereye park ettiğinizi de görebilirsiniz.












20 Mart 2020

Güneş Enerjisi ile Dünya Turu; bisikletle

Büyük sponsorları olmayan, etaptan etaba planlanan, alternatif enerji kaynaklarının CO salmadan bir insanı ve bisikletini dünyanın ucuna kadar taşıyabileceğini göstermek üzere David Brandenberger beş yıldan beri yatay bisikleti ‘Trike’ ile yollarda. Ara sıra boş zamanlarda değil; Avrupa’dan başlayarak Orta Asya, Çin ve Güney Kore üzerinden Avustralya’ya kadar. Kıtanın küçük bir bölümünü döndü bile. Şu sıralar Yeni Zelanda’da. Bundan sonraki hedefi Kuzey Amerika. 

Pedal destekli aracın elektriksel tahrik gücü prizden değil. ‘Trike’ (üçteker), arkasında 4 metrelik, üzerinde gerekli enerjiyi sağlayacak güneş panelleri olan bir römork çekmekte. 
David Brandenberger ‘Trike’ını Çekya’da Azub-Bikes’da hazırlatmış. Arka tekerde uzun süre, bilinmeyen bir üreticinin göbekten motoru çalışmaktaydı. 2018’den beri 20” tekerler için olan Electroride göbekten motor kullanmakta, aynen ‘Pedelec’lerde olduğu gibi, 25 km hıza kadar destekleyen. Hareketi bir gaz kolu ile başlatıyor, ancak pedallar dönmedikçe motor destek vermiyor. Yürüme desteği için öndeki pedala ikinci bir motor yerleştirmiş, düğmeye basıldığında 8 km hıza kadar destek veren. Bu desteği 2019 Ekim’inden beri zincirle pedallara bağlı olan üçüncü bir motor sağlamakta.

Panelleri taşıyan römork aynı zamanda eşyaların da konulduğu bölüm. Oldukça fazla eşyası var: bisiklet parçaları, kişisel ve konaklama dışında genişçe bir kamera ekipmanı, yanı sıra gitarı gibi bir yığın malzeme. Eşyaları burada taşımanın bir yararı ise, “park ettikten sonra ‘Trike’ ile kent içinde gezebilmem.” diyor David Brandenberger. Yeri gelmişken bu 3’üncü römorku. İkincisini Özbekistan’da bir pencere doğrama atölyesinde hazırlatmış. Ancak alüminyum kaynağı yapılamayıp vidalarla tutturulunca zaman için gevşeyip dağılmış. “Hong Kong’dan Avustralya’ya ‘Trike’ı gemiye koyarken orada bırakıp Avustralya’da yenisini hazırlattım. Bu kaynaklı oldu.” diyor.

Solar modül (güneş panelleri) 20 °C sıcaklık ve dikey ışınlar ile 516 W (vat) enerji üretebiliyor. Kapalı havada bile paneller neredeyse 1000 Wh (vat/saat)’lık büyük aküyü dolu tutacak kadar besleyebilmekte. Ancak çok kötü havalarda ve gece panellerin sağladığı elektrik yetmiyor. Brandenberger yol boyunca dolum yapmakta. Bu sırada paneller yatay konumda, ancak molalarda panelleri güneşe dik gelecek şekilde ayarlıyor.  


Türkiye’den de geçen yolculuğuna, kendisine ve aracına ilişkin daha geniş bilgi edinmek isterseniz tıklayın.






18 Mart 2020

New York’ta Koronavirüs Endişesi Ulaşımda Bisiklet Kullanımını Arttırdı

New York’ta insanlar, koronavirüs endişesi ile tozlanan bisikletlerini bulundukları yerden çıkardı, lastiklerine hava pompaladı ve gidonlarına taktıkları ışıklarla günlük seyahatlerinde daha fazla bisiklet kullanmaya başladı. Çalışmaya devam edenler, işlerine ulaşmak için toplu taşımaya binmemek için ulaşımda bisikleti tercih etti. 

Bisiklete binmenin daha az endişe verdiğini belirten New Yorklular, toplu taşımanın yabancı insanlarla sürekli bir arada olmaktan kaynaklı daha fazla potansiyel tehlike barındırdığını söylüyor. 

Kişilerin kendi bisikletlerini kullanması ile birlikte paylaşım sistemlerine olan talebin de yoğunlaştığı belirtilirken şehrin paylaşım sistemlerinden biri olan Citi Bike’ın bu ay %67’lik bir talep artışına sahip olduğu aktarıldı. 1 Mart ile 11 Mart tarihleri arasında bir önceki yıl aynı süreçte 310.132 bisikletli yolculuk yapılırken bu yıl aynı tarih aralığında 517.768 yolculuk yapıldığı belirtildi.

Öte yandan Manhattan’ı Brooklyn ve Queens’e bağlayan ve popüler bisikletli ulaşım rotalarından olan East River köprüsünden bu ay (9 Mart) tek bir günde 21.300 bisiklet geçişi gerçekleşirken geçtiğimiz yıl aynı dönemde geçiş sayısı 14.032 olarak kaydedilmişti. 

Artış Chicago’da da gözlemlenmeye devam etti. Bisiklet paylaşım sistemleriyle 1 Mart 11 Mart arasında büyük bir sıçrama yaşandı ve geçtiğimiz yıl aynı dönemde 40.078 olarak ölçülen bisikletli gezi sayısı 82.112’ye çıkarak iki kattan fazla artış gösterdi.

Ayrıca geçen yıl aynı dönemde beş bisikletli ölümü kaydedilirken bu ay bir ölümlü bisiklet kazası yaşandığı aktarıldı. Şehir ulaşım komiseri Polly Trottenberg, koronavirüs endişesi yüzünden daha fazla insanın metro ve otobüsleri tercih etmekten kaçındığını, sokaklardaki bisikletli sayısının her geçen gün çoğaldığını ve bunun için ekstra güvenlik önlemlerinin de alındığını bildirdi. 

“Bisikleti daha güvenli, daha kolay ve daha erişilebilir hale getirmek için hızlı bir şekilde önlemler almaya çalışıyoruz.”

Bir sivil toplum kuruluşu olan Ulaşım Alternatifleri’nin genel müdürü Danny Harris ise şehirde şu an yaya ve bisikletlilerin daha fazla önceliğe sahip olması gerektiğini, bunun için geçici bisiklet şeritlerinin kurulması ve daha fazla bisiklet park yeri oluşturulması gibi önlemlerin alınması gerektiğini bildirdi. Bunun yanı sıra Harris, bisiklet yollarını işgal eden tüm araçlar için “sıfır tolerans” politikasının herkesçe uygulanması gerektiğini vurguladı. 

“Bu kriz, ulaşım sistemindeki eksik ve hatalı unsurları daha da iyi görmemizi sağladı. Bugün insanların sordukları soruları bizler yıllardır tartışıyoruz.”



Katkıları için Gültekin’e teşekkürler.





17 Mart 2020

İtalya ve İspanya’da Açık Havada Bisiklet Sürmek Yasaklandı

İtalya hızla artan vaka sayısının ardından İtalyan Hükümeti sokağa çıkma yasağı kapsamında açık havada bisiklet sürmeyi yasakladı. Ancak hükümet işe, eve ve temel ihtiyaçları karşılamak üzere mağaza ve marketlere gitmek üzere bisiklet kullanımının mümkün olacağını da belirtti.

Benzer bir uygulama yürüten İspanya’da da bisikletlilerin, alarm durumundaki bölgelerde bisiklete binmelerine izin verilmeyeceği açıklaması yapıldı. 

İtalya’ya kıyasla daha sert bir uygulamanın gerçekleştiği İspanya’da İspanyol gazetesi El Pais’te belirtilene göre bisiklet kullananlara 100 €’dan 3000 €’ya kadar ceza kesilebileceği söylenirken gıda veya tıbbi malzeme almak amacıyla bisiklet kullananların cezaya tabi tutulmayacağı açıklandı. Ayrıca para cezasının yanı sıra görevini yerine getiren polis veya görevlilere itaatsizlik edilmesi durumunda bir yıla yakın hapis cezasının da verilebileceği paylaşılan bilgiler arasında. 

İspanya’daki yasağın 14 Mart itibariyle 15 gün sürmesi planlanıyor. Ancak salgının şiddetine göre bu sayının daha da artabileceği, yasağın planlanandan uzun sürebileceği de belirtildi.

İspanyol sağlık yetkilileri ise bisikletçileri yalnızca salgın tehdidi sebebiyle evde kalmaları yönünde değil, aşırı yüklenmeden kaynaklı bağışıklık düşmesine bağlı olarak hastalık riskinin artması yönünde de uyardı. 

Madrid’de özel bir hastanede tıbbi direktör olan Carlos Mascias ise bisikletçilere “Bisikletinizi bir kenara koyun ve evde kalın” çağrısında bulundu. “Koronavirüse yönelik olmayan tıbbi hizmetlerin bu süreçte en aza indirilmesi önemli. Bu süreçte herhangi bir bisikletçi bir kaza veya olaya maruz kalıyorsa yoğun bakım veya ambulansa ihtiyaç duyuyorsa bilinsin ki burada gerçekten ihtiyacı olan birinin elinden bu imkanı alacaktır. Şu an gerçekten iyi durumdayken ne olursa olsun kendinizi korumalısınız.”



Katkıları için Varujan’a teşekkürler.






Why We Cycle

Hollandalılar için bisiklete binmek nefes almak kadar normaldir. Bunu düşünmezler, sadece yaparlar. Belki de düşünmedikleri gerçeği bisikletin Hollanda'daki başarısının anahtarıdır. Hollandalı sinemacılar, çeşitli disiplinlerden sıradan bisikletçiler ve uzmanlarla yapılan görüşmeler yoluyla, bisiklete binmenin insanlar, toplumlar ve kentlerin düzenleniş biçimi üzerindeki bazı belirgin, hatta daha gizli etkilerini ortaya çıkarıyor.



Bu da aynı başlıkta ‘Why We Cycle‘ başka bir belgesel:


Bu videoda bisiklete binme istediğimizi keşfediyor ve sizi kendi bisiklet turunuza özendiriyoruz. Bu mümkün!... diyor Tristan Bogaard.





16 Mart 2020

Uluslararası Bisiklet Birliği’nden Trans Sporcu Düzenlemesi

Uluslararası Bisiklet Birliği (UCI), transseksüel sporcuların yarışlarda yer alabilmeleriyle ilgili bir var olan düzenlemelerin güncellendiğini açıkladı.

Bisiklet sporunun dünya çapındaki yönetim birimi olan Uluslararası Bisiklet Birliği (UCI), Ekim 2019'da aralarında Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği'nin de yer aldığı birçok uluslararası spor federasyonu ile bir araya gelerek trans kadınların yarışlarda yer alabilmeleri için gerekli kuralların oluşturulması ve güncellenmesi hakkında fikir birliğine varmıştı.

Resmi siteden bir açıklama yapan UCI, Ekim 2019'daki toplantıda tartışılan kuralların kabul edildiğini ve 1 Mart'ta yürürlüğe gireceğini duyurdu.

Maksimum testosteron sınırı yarıya indirildi

Açıklamada trans kadın sporcuların, cinsiyet kimliklerine karşılık gelen kategorilerde yarışabilmeleri için gerekli güncellemelerin yapıldığı söylenirken, yeni güncellemeyle trans kadın sporcular için şartların daha da katı bir hal aldığı görüldü.

Zira trans kadın sporcuların "Kadın" kategorisinde yarışabilmeleri için gerekli maksimum serum testosteron sınırının yarıya indirildiği görüldü.

Mevcut kurallar, trans kadın sporcular için yarışlardan önceki 12 ay boyunca maksimum serum testosteron seviyesi olarak 10 nanomol / L şartını koşuyordu. Yeni kurallar ise maksimum 5 nanomol / L şartını getirerek bu sınırı yarıya indirdi.

Diğer kurallar

  • Cinsiyet kimliklerine karşılık gelen kategorilerde yarışmak isteyen tüm transseksüel sporcular, yarış tarihinden en az 6 hafta önce, UCI tarafından görevlendirilen sağlık müdürlüğüne talepte bulunacak.

  • Sporcunun talebi, UCI haricinde üç uluslararası uzmandan oluşan bir komisyona aktarılacak. Komisyon üyeleri sporcunun ilgili cinsiyet kategorisinde yarışmaya uygunluğunu değerlendirecek ve sonuçları UCI'nın ilgili sağlık müdürüne iletecek.

  • "Kadın" kategorisinde yarışan trans kadın sporcular, yarış boyunca serum testosteron seviyelerini 5 nanomol / L altında olduğunu kanıtlamak zorundadır.

  • Trans kadın sporcular, düzenli olarak serum testosteron testlerine tabi tutulacak.


"Eşit bir oyun alanı oluşturuyoruz"

UCI başkanı David Lappartient, bu düzenlemenin transseksüel sporcuların elit sporlara dahil edilmesi adına önemli bir adım olduğunu söylerken aynı zamanda tüm sporcular için de eşit bir oyun alanı garanti ettiğini belirtti.

Lappartient, "Sporumuzun çeşitli paydaşları ile bir araya gelerek vardığımız bu fikir birliği sayesinde trans kadın sporcuların rekabet etme arzusunu yerine getirmeye çalışırken tüm sporcular için de eşitliği garanti eden bir düzenlemeye gittik" dedi. 

Uymayanlara ceza

Yönetmelikteki kuralların ihlal edilmesi durumdan ise sporculara çeşitli cezalar verilecek. Bu cezalar kınama, uyarı, para cezası ve diskalifiye olarak belirlendi.





13 Mart 2020

Global Cycling Network

Global Cycling Network (GCN), 2013 yılında açılan, bisikletle ilgili bir YouTube kanalı. Çok kanallı iletişim ağı Play Spor Network tarafından yönetiliyor. Kanal Daniel Lloyd, Tom Last, 23 Yaş Altı İngiliz Ulusal Dağ Bisikleti şampiyonu Simon Richardson ve Jon Cannings tarafından temsil ediliyor. Merkezi Bath (İngiltere), Somerset'deki ana kuruluşu altında bulunmaktadır.

2 milyona yakın abonesi bulunan siteye üye olmak isterseniz GCN

Heyecanla izlenen bir  gösteri videosu 



Katkıları için Ali’ye teşekkürler.




10 Mart 2020

Google Konum Verileri Bisikletçiyi Şüpheli Haline Dönüştürdü

Bir hırsızlıkla ilgili olarak Florida (ABD) polisinin “Coğrafi Sınır” verisi ile yaptığı araştırma, Google sayesinde suçsuz bir adam şüpheli olarak tanımlandı. Zachary McCoy isimli Amerikalı yaptığı bisiklet sürüşlerini analiz etmek için bir fitness uygulaması kullanıyordu. McCoy hırsızlığın meydana geldiği evde hiç bulunmamıştı. Ancak RunKeeper uygulaması için konum ayarlarını açık bırakarak, farkında olmadan kendisini şüpheli konumuna koydu. Daha doğrusu onu suç sahnesine yerleştiren tabi ki Google oldu. 

“Associated Press’in 2018 yılında yaptığı bir araştırmaya göre, Google Haritalar’da veya Google’da günlük hava durumu güncelleme servisi gibi Google uygulamaları, kullanıcıların ziyaret ettiği ve bulunduğu enlem ve boylamı yani konumu sürekli olarak topluyor. Hatta Google’ın Konum Geçmişi özelliğini devre dışı bıraksanız bile, Google’ın her yerde sizi izliyor.

Google’a sorarsanız, şirket bu konum izleme özelliklerini, “kişiselleştirilmiş haritalar, ziyaret ettiğiniz yerlere dayalı öneriler, daha faydalı reklam gösterimi, kaybettiğinizi telefonunuzu bulmanıza yardımcı olmak, gerçek zamanlı trafik güncellemeleri gibi” konularda kullanıcı deneyimini geliştirmek amacıyla kullanıyor. 

Ayrıca, Google’ın, talep edildiğinde ceza soruşturmasında yer verilerinizi federal yetkililerle paylaşabileceği de biliniyor. Ancak daha ilerisi de raporlanıyor, Google’ın, belirli bir süre zarfında suç mahallerinden geçen tüm cihazların konum geçmişini paylaşarak federal makamlara suç şüphelilerini tanımlamasında da yardımcı olduğu bildiriliyor.” 

McCoy, hırsızlık olduğu iddia edilen suç mahallinde – mahalledeki olağan yolunun bir parçası olarak – soygunun olduğu evin çevresinde üç kez geçtiği için şüpheli olarak kabul edildi. Google’ın yasal soruşturma ekibi, ocak ayında McCoy ile iletişime geçerek Gainesville polisinin kendisinin Google hesabı hakkında bilgi istediğini bildirdi. 

McCoy sonunda kendisini akladı. Ancak polisin aradığı veriyi tam olarak anlaması için bir avukat tutmak zorunda kaldı. Coğrafi sınır emri – bir tür arama emri – Google’ın polise, konum dahil hırsızlık sahnesinin yakınında kaydettiği tüm cihazlardan veri sağlamasını gerektiriyor. Bu veriler genellikle Android konum hizmetlerinden alınıyor. 

ABD’de coğrafi sınır emirleri konusundaki polis taleplerinin son birkaç yılda hızla arttığı raporlanıyor.  2018’de de coğrafi sınır emri sayesinde Jorge Molina isimli kişi cinayetle suçlanmış ama sonra kendisini temize çıkarmıştı. 

Google geçen ay hangi uygulamaların konum izleyebileceğine dair bazı sınırlamalar getireceğini ve bu sürecin kullanıcı onayına bağlanacağını duyurmuştu.



9 Mart 2020

Dünya Kadınlar Günü’nde bisikletle Riva

Clara Zetkin ve Rosa
 Luxemburg, 1910 Ocak
Bugün neredeyse tüm dünyada ses getiren eylemlere sahne olan 8 Mart'ın tohumları 1908 yılında, New York'ta 15 bin çalışan kadının daha kısa mesai süreleri, daha yüksek maaş ve seçme hakkı talep etmesiyle atılmıştı. Bu özel günü uluslararası hale getirme fikrini ortaya atan ilk kişi ise Clara Zetkin'di. 1910 yılında Kopenhag'da toplanan Uluslararası Emekçi Kadınlar Konferansı'nda 17 farklı ülkeden katılan 100 kadın, Zetkin'in önerisini oybirliğiyle kabul etti. İlk uluslararası etkinlikler ise 1911'de, Avusturya, Danimarka, Almanya ve İsviçre'de düzenlendi. 1975'te Birleşmiş Milletler Dünya Kadınlar Günü'nü kabul etti ve her yıl için özel bir tema belirlemeye başladı. Bu yılın teması "Çalışma hayatını değiştiren kadınlar: 2030'a kadar eşitlik". ... Kısa tarihini öğrendikten sonra ülkemizdeki durum nedir, onu da görelim. ... Türkiye'de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında, iki komünist kız kardeş Rahime Selimova ve Cemile Nuşirvanova'nın girişimi ile gerçekleştirildi. Bu tarihten sonra yıllar boyunca 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlamalarına izin verilmedi. 1975 yılında "Birleşmiş Milletler Kadın On Yılı" ilan edildi. Türkiye de bu kapsamda yer aldığı için 1975 yılında Türkiye'de "Kadın Yılı Kongresi" gerçekleştirildi. 12 Eylül Darbesi'nden sonra tekrar askeri cunta yönetimi tarafından dört yıl süreyle hiçbir kutlama yapılmasına izin verilmedi.1984'ten itibaren her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından kutlanmaya devam edilmektedir. ...  Ne var ki bu sene de İstanbul Valiliği Taksim’i kutlamalara kapattı, polisiye önlemlerle meydana girişi-çıkışı, her türlü ulaşımı engelledi (!)


BM verilerine göre çalışma yaşındaki kadınların sadece yarısı işgücüne katılıyor. Dünya Bankası'nın yayımladığı "Kadınlar, İş Dünyası ve Hukuk" adlı rapora göre dünya genelinde, erkek ve kadınlara yasal olarak eşit ekonomik haklar veren ülke sayısı sadece 6. Türkiye ise listede 187 ülke arasında 85. sırada yer almakta L

Biz de bu anlamlı günde Riva’ya pedal bastık arkadaşlarla. Sabah 9.15 Beylerbeyi buluşma noktasından İhsan, Orhan, Haluk ve Cengiz ile yola koyulduk. Uzundur birlikte olamadığımız Cengiz ile tekrar pedallamak ve sohbet etmenin keyfiyle. Çubuklu’da Cenap da dahil olunca 7’li olarak sıralandık.

İstanbul inanılmaz bir mevsim yaşıyor. Mart ayında bu hava? Gün boyu 20 °C’nin altına inmedi. Boğaz biraz daha serin olsa da iç kesimler öyle bir terletti ki, herkes üstündekileri çıkarır oldu. Bu güzel hava sadece bizi değil, öylesine çok bisikletçiyi yollara dökmüş ki, görmeliydiniz. Kimi zaman aralarında kaldık, kimi zaman önlerinde gerilerinde. Hele de Beykoz Belediyesi’nin etkinliği. Yüzlerce bisikletli, önde başkan, Beykoz’un caddelerini her pazar pedallıyorlar. Belediyenin bu etkinliğini kutlamak gerek, hem bisikleti sevdiriyor hem de ilçeye tanıtıyor.

Beykoz isminin nereden geldiğini bilir misiniz? Beykoz İstanbul’un fethinden çok önce, 1402 yıllarında Yıldırım Beyazıt tarafından Osmanlı İmparatorluğu topraklarına katılıyor. Bundan sonra Amikos olan adı Beykoz'a dönüştürülüyor. Kocaeli Beyleri’nin ikametgahına ayrılan Beykoz; “Bey” hecesini bu yöneticilerden, “Koz” hecesini de Farsçada köy anlamına gelen “Koz” kelimesinden almıştır. Beylerin Köyü, Beykoz.

Haluk’un börekçisinden alınan suböreği ile yolumuza devam ediyor Akbaba’daki çayevine yerleşiyoruz. Gelsin çaylar gitsin boşlar. Konu tek: bisiklet. Bitmeyen hikayeler... Yarım saatten fazla kalmışızdır. İhsan buradan dönüyor, üşütmüş, fazla yorulmak istemiyor. Sırf buraya bizim için gelmiş olması bile çok değerli. Sağ olasın.

Dereseki rampası ilk tırmanışımız. Ardından gelen iniş, yol kenarındaki satıcıdan alınan yumurtalar, otobüs bekleyen iki hanımla sohbet ve Riva yoluna sapış. Alibahadır köyünden geçiş, futbol tesisleri ve Riva.

Muhlama yediğimiz mekan bizden önce gelen bisikletçiler tarafından doldurulmuş. Neyse ki işleri bitmiş kalkmaktalar. Muhlama bilirsiniz, Karadeniz yemeği, bazı yörelerde kuymak da denilir; peynir, un ve tereyağından mamul. Çok iyi tok tutar. Mideye oturdu mu yerinden zor kalkarsın J

Masamıza yanaşan köpekleri hem doyuruyor hem de Firu uyuza karşı ilaçlarını yutturuyor. Zavallılar, yöre insanı da ne kadar ilgili ki? Belediye göstermelik işler yapıyor sadece.

Dönüş yoluna geçip Alibahadır’a kadar geri gidip sonra M.Şevketpaşa rampasını çıkıp Zerzevatçı’da bir mola sonrası gelen rampadan Acar’lara. Cenap buradan ayrılıp Çubuklu’ya, bizse Kavacık-A.Hisarı üzerinden Boğaz trafiğini yararak Beylerbeyi’ne. Burada arkadaşlardan ayrılıp sabah geldiğimiz yoldan geri dönüyoruz.

Havanın güzelliği insanları tüm İstanbul’da yollara dökmüş. Alibahadır ve Zerzevatçı taraflarındaki tezgahların önünde alış veriş yapanlar, lokantalar yemek yiyenlerle doluydu. Yol üzerinde giden gelen bisikletçiler de ayrı bir renk katıyordular. Akşam haberlerden öğrendiğimizle, Dünya Kadınlar Günü için yürümek isteyen kadınlara polisin Taksim’de uyguladığı orantısız güç, tutuklamalar... L Cesaretlerinden dolayı tüm kadınları kutlarız.












Dünya Kadınlar Günü’nde bisikletle Riva: Dudullu-Beylerbeyi-Beykoz-Akbaba-Riva-Alibahadır-M.Şevketpaşa-Zerzevatçı-Acarlar-Kavacık-A.Hisarı-Beylerbeyi-Dudullu

Tur tarihi: 8 Mart 2020
Kat edilen mesafe: 92,98 km.
Ortalama hız: 14,4 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 6 sa. 26 dk., dışarıda geçen süre 10 sa. 13 dk.
En yüksek sıcaklık 30 ˚C, en düşük 13 ˚C, ortalama 21,7 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 1620 m, kaybı (iniş) 1593 m.
En düşük irtifa 0 m., en yüksek 252 m.







Yüzlerce bisikletli, önde başkan, Beykoz’un caddelerini her
 pazar pedallıyorlar. Belediyenin bu etkinliğini kutlamak gerek,
 hem bisikleti sevdiriyor hem de ilçeye tanıtıyor





Akbaba’daki çayevine yerleşiyoruz. Gelsin çaylar gitsin boşlar...







Dereseki rampası ilk tırmanışımız. Adından gelen iniş...






Masamıza yanaşan köpekleri hem doyuruyor hem de
 Firu uyuza karşı ilaçlarını yutturuyor