Sonbaharın son günleri. Havalar son hafta müthiş keyifli. Riva’ya pedallamak için son fırsat... son, son, son.
Sabah 8.30, Üsküdar’dayız. Haldun, Murat ve Hasan (ilk defa birlikte pedallayacağız) gelmişler. Ali eşinin rahatsızlığı nedeniyle katılamıyor. Az sonra Serhan da gemiden inince Altılı olarak Beykoz’a doğru yola çıkıyoruz. Hava bulutlu, daha ısınmadı. Yolda artık bisikletli görmek olağan oldu. Herkes fırsatı değerlendirmiş.
Beykoz’da bizi Levent, Cenap ve Kamil bekliyordu. Onların da katılımıyla Dokuzlu olarak kahvaltı edeceğimiz Akbaba Köy Kahvesi’ne pedallıyoruz.
25 km kadar bir yolu geride bırakmış olarak kıraathanenin bahçesindeki masa etrafında sohbetteyiz. Çaylar eşliğinde yanımızdaki mamalarla. Yan mekanda dizi çekimi var. Meraklısı çok, köy halkı da gelmiş izlemeye.
Kamil okul arkadaşına rastlıyor, hasret gideriyor. Bizi bile unuttu. Cenap ile uzundur pedallamamıştık, yazın genelde İstanbul dışında bulunuyor. Tekrar bir arada olmak güzel. Hasan ile de ilk turumuz, pek konuşmuyor ama yüzündeki tebessüm ortamdan hoşnut olduğunu gösteriyor. Murat’la daha çok turlayacağımız belli oldu. 2015’deki triatlon yarışına hazırlanıyor. Aldığı yeni bisikleti daha monte etmemiş. Levent fotograf makinesiyle ‘özçekim’ uzmanı olmuş. Karenin kenarına kendini koyup bizleri de başarıyla sığdırabiliyor. Serhan aramızdaki gerçek ‘yarışçı’, Strava şampiyonu. Öyle bir bulaştırdı ki herkes Stravacı oldu. Haldun’sa tek tüttüren bisikletçi olarak tarihe geçecek (zaten tarih oldum diyecek).
Bir zamanlar İstanbul...
Dereseki tırmanışını da geride bıraktıktan sonra Riva otoyolu üzerindeyiz. Yanımızdan damperliler geçmekte. Bu kamyonlar talan ve yağmanın sembolü. Ülkenin hiçbir köşesi kalmadı ki satışa çıksın, peşkeş çekilsin. Zeytinlikleri söktüler, ağaçları kestiler, dereleri kuruttular, bostanlara, parklara, çiftliklere göz diktiler... yargı kararlarını hiçe saydılar, direnenlere kelepçe taktılar, ateş ettiler, sakatladılar, öldürdüler!!!
Demir
tava geldi Kömür
bitti;
Akıl
başa geldi Ömür
bitti...
Riva otoyolunun kenarındaki güvenlik şeridi işe yarıyor, araçlara yakın seyretmiyorsun. Asfaltın kalitesi de inişli çıkışlı yolu rahatlatıyor.
Saat 12, Riva’dayız. Kaleyi kimse merak etmiyor, es geçiyoruz. Grup 3’e ayrılıyor; balık, çorba ve çay olarak. Yarım saat sonra buluşmak üzere arkadaşlar.
4 liradan birer çorbayı (yayla / mercimek) Levent, Kamil ve Cenap ile yerleştiğimiz Arzum Pide ve Kahvaltı Salonu’nda nefis sıcak pideler eşliğinde mideye indiriyoruz.
Murat hamsi yemiş (özellikle kılçıklarının eklemlere ne kadar iyi geldiğini anlatacaktır). Haldun da çayın nefasetinden (üstelik de 50 krş.) söz ediyor.
Yemek sonrası bir Riva turu aklımdaydı, ama grubun ilgisizliğini fark edince onu da başka bir sefere bırakarak dönüşe geçiyoruz. TFF tesisleri milli takımın haftaya başlayacağı antrenman için hazırlanmakta. Koca bir tesis, kocaman bir başarısızlık. Aldığı maaşı biliyor musunuz, Türkiye Futbol Direktörü Terim’in? 3,5 milyon avro, yılda. (Sabah)
Otoyolu bırakıp ara yollardan, köy yollarından Alibahadır’ı geride bıraktık. Mola istemediler, MŞP’da veririz denildi. Güneş bu bölgede yüzünü gösteriyor. Sıcak da iyi geliyor. Bugün önceki günlere kıyasla daha bulutlu, daha serin geçiyor.
Bu bölge bisikletlik. Köyler, koyunlar, keçiler, tavuklar. Tezgahlarda bağ-bahçede yetişenler satışa sunulmuş. Biz de yumurta alıyoruz. 90 krş’tan, günlük. Ekmek, 5 lira (1,3 kg), ekşi maya ve tam buğday unundan.
Bugün rahmetli annemin yaş günü – kutlu olsun, ışıklar içinde uyusun. Bisiklete onun sayesinde tekrar bindim. 2007 yazında tedavi gördüğü hastanede refakatçı olarak kalışım sırasında gazetede gördüğüm bir ilanla başladı.
MŞP’de (MahmutŞevketPaşa) Kamil bizi 1966’dan kalma KöyKahvesi’ne yerleştiriyor. Bahçesi, içinde havuzu, kenarından akan deresi, ortasında da çapı 2 m olan 200 yıllık bir çınarı. Çaylar 50 krş, kahve 3 lira. Ihlamur da var.
Sohbet, sağlık konusunda Murat’ın bilgilerini dinleyerek, kalıtımsal gelen arazlar, kaderimsin çare yok... gibi mevzularda sürmekte.
Saat 14, MŞP’den ayrılma vakti. Önümüzde bir rampa var. Tepede buluşmak üzere herkes kendi temposuyla tırmanmakta. Yenilenen asfalt rampayı çok rahatlatmış. Yağ gibi kayıyorsun. Çizilen zigzaglarla da tırmanış oldukça hafifliyor. Aklımda daha beter diye kalmıştı, halbuki Dereseki’den daha kolay çıkıyor.
Zerzavatçı’ya doğru inerken Cenap yolun keyfine öyle bir kaptırmış ki sapağı bile görmeyip Riva’ya doğru geri dönerken tutup geri çekiyoruz. Zerzavatçı’da verilen bir meşrubat molası ve Görele’ye doğru tırmanış. Kavşakta Beykoz’a dönenlere (Kamil, Levent, Cenap) veda edip Kavacık hengâmesini başarıyla yarıp A.Hisar’ına uçuyoruz. Sonrası eziyet. Boğazın trafiği tüm güzellikleri burnumuzdan getiriyor. Burayı geçmenin başka bir yolunu bulmak lazım.
Üsküdar, Serhan, Hasan ve Murat’tan ayrılma yeri. Kalan Üçlü olarak Kadıköy’de birer meyve suyu (taze sıkılmış) ile enerjimizi kazanıp (MŞP’den beri mola vermemiştik) evlerin yolunu tutuyoruz. Saate bakıyorum, 90 km.
Riva-TuttumSeni Turu: (Kızıltoprak)-Üsküdar-Beykoz-Akbaba-Dereseki-Riva-Alibahadır-MŞP-Zerzavatçı-Görele-Kavacık-A.Hisarı-Üsküdar-(Kızıltoprak)
Tur tarihi: 9 Kasım 2014
Kat edilen mesafe: 87,77 km.
Ortalama hız: 12,5 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 7 sa. 2 dk., dışarıda geçen süre 9 sa. 18 dk.
En yüksek sıcaklık 20 ˚C, en düşük 14 ˚C, ortalama 16,6 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 1591 m, kaybı (iniş) 1575 m.
Garmin yol bilgileri Riva-TuttumSeni
Tur bilgisi: Üsküdar-Beykoz arası sahil yolu, düz. Akbaba sonrası Dereseki tırmanış. Riva otoyolu hafif inişli çıkışlı. Riva-Alibahadır-MŞP köy yolu, düz. MŞP sonrası tırmanış. Zerzavatçı’ya iniş ve düz. Zerzavatçı-Görele tırmanış. Görele-Kavacık hafif inişli çıkışlı. Kavacık-A.Hisarı dik iniş.
Yolun tamamı asfalt.
Akbaba’da kahve, bakkal, fırın, Riva’da lokanta, pideci, çayevi vs., MŞP’de fırın, kahve, bakkal mevcut.
Foto katkıları için Haldun’a teşekkürler.
Haydoy’a yapılan bağışlar için tekrar teşekkürler.
Bölgeye yapılmış geziler Riva-Muhteşem Yedili, MahmutŞevketPaşa, ±84, 8+1=Riva