25 Ağustos 2025

Evdeki Hesap Çarşıya Uymadı!


Bu hafta nereye gideyim diye düşünürken, Beykoz tarafında bir yer olsun dedim. Haritada önümde bakınıyorum. Karlıtepe Mesire Alanı diye bir yer. Tıklıyorum, fotoları inceliyor, YZ’den bilgi alıyorum: Özellikle İstanbul Boğazı ve üç köprüyü aynı anda gören manzarasıyla öne çıkıyor… Süper, gitmemiştim gideyim.

Elbette hazırlık yaptım. Nereden gitmem, nereden sapmam gerektiği konusunda. Sabah evden çıkışım 8.57. Yolum Beykoz’a kadar belli: Altunizade-Beylerbeyi ve sahilden devam. Hava kapalı, serince, 24,8 derece, rüzgar var, bulutlu da. Yeleğimi giyiyorum. İyi de geliyor. Yokuşları inerken fermuar kapanıyor çıkarken açılıyor.


Dün La Vuelta başlamıştı. 3 hafta boyunca 3151 km. Heyecan dorukta. Bakalım kim alacak? Dün ayriyeten Filenin Sultanları da vardı. Ispanya’ya karşı kazandılar. Tayland’da, 2025 FIVB Kadınlar Dünya Voleybol Şampiyonası kapsamında başlayan turnuva. Yarın da Bulgaristan’a karşı gene kazanmalarını arzuluyoruz.


Defalarca sürdüğüm bu yolu anlatmışımdır. O nedenle ayrıntıya girmeyeceğim. Beylerbeyi’ndeyim, sahil boyunca pedallıyorum. Bugün nedense yol bisikletliler yok ortalıkta. Genelde hep karşı yönden gelenler olurdu. Çengelköy geçildi Kuleli’ye doğru gidiyorum Boğazdan, 17,9 km/s ortalamam var, 15,4 km geride kalmış. İlerisi, Karadeniz tarafı bir garip görünüyor. Sis mi pus mu yoksa başka bir durum mu? Gri, kapalı bir havada. Saat 9.52, sıcaklık 25,4 °C. Bu ne? Tek tek damlalar düşüyor. Hoppala! Yağmur demedi hiç bir meteoroloji kanalı. Ve damlalar sıklaşıyor. Bir ağacın altına sığınıyorum. Ama artıyor, burada ıslanacağım. Karşı kaldırımdaki otobüs durağına hızla geçip kendimi koruma altına aldım. Yağmur şiddetleniyor, öyle böyle değil. Kıyıda balık tutanlar da durağın altına koşup geliyorlar. 7-8 kişi olduk daracık alanda, korunmaya çalışıyoruz. Öyle bir yağıyor ki, dereler gibi su akıyor kenarlarda. Az geride bir motorcu kayıp düştü. Paldır kültür sesi geldi. Kendi yerde, kalkmaya çalıyor. Birileri yardım etmekte. Araçlar da öyle hızlı ve acımasız geçmekteler ki. Birikmiş suları neredeyse durağa kadar sıçratıyorlar. Yolda yürüyen bir adam tepeden tırnağa ıslandı.


Komşularım Rizeli, sohbet başlıyor. Haliye “Yaş kaç?” ilk soru. Söyleyince bir “Maşallah” alıyorum : )) Havadan sudan konular. Rize’nin yaylaları, İspir’in 7Gölleri, Afyon’daki mağaralar… Güzelce kaynatıyoruz. 20 dk sonra yağmurun şiddeti azalıyor. Ama yollar su içinde, çukurlar doldu. Tam bir rezalet. Ne etsem? Vaz geçiyorum devam etmekten. Geri dönmeye karar verdim. Tamamen durduğunda Beylerbeyi-Üsküdar’a doğru, çukurları kollayarak, gelen geçenin sıçratacağı suyu hesaba katarak, ama gene biri, birikmiş suya hızla girince sol tarafımı, bacaklarımı güzelce ısladı.


Üsküdar’a geldim, hava da açmaya başladı. Metroyla dönmeyi düşünmüştüm, vaz geçip Kadıköy-Bostancı yapıp oradan binerim diyorum. Bu arada kahvaltı etmemiştim, gideceğim yerde ederim diyordum ama o proje yattı. Buralarda mı etsem, eve mi saklasam?


Eskiden daha çok nalbur ve hırdavatçı gibi esnaf dükkanlarının yoğun olduğu Uncular Caddesi araç trafiğine kapatılarak "Gastronomi Sokağı" olarak yeniden düzenlenmişti. 2022’de de açılmıştı. Falafel (*) yapan hanımların işlettiği bir dükkan vardı, acaba gitsem de yesem mi? Neden olmasın diyor ve meydandan sol yapıp sıkışık trafikten dolayı kaldırıma çıkayım derken, ıslak olan, kaldırım çıkışındaki alçaltılmış bölümüm başındaki sarı noktalı parçanın üzerinde tekerin kaymasıyla kendimi yerde buluyor, ama hızım olmadığından yapışmıyor, akrobatik bazı figürler yaparak ayağa kalkıyorum. Ama sağ dizimi sert olmasa da vurdum. Bisiklet de hafif çarpıyor. Kalkıyorum, kendimde kanayan bir yer yok, bisikletin durumu da iyi, devam. Bir geçmiş olsun alıyorum gelen hanımdan.


(*) Falafel, nohut veya bakla ezmesinin baharatlarla karıştırılıp top veya köfte şeklinde kızartılmasıyla hazırlanan geleneksel bir Ortadoğu yemeğidir.


Saat daha erken, 11’i az geçiyor, servis açılmamış, pas geçip Salacak üzerinden pedallamayı sürdürüyorum 11.11). Çok güzel bir kıyı düzenlemesi yapılmış. Bisiklet yolu da var. Ancak yol zank diye bir yerde bitiyor, gene yola inmen gerekiyor. Sonra zart diye bir yerde gene başlıyor. Bu arayı çözmeyi düşünmemişler, nedense! Yayaların arasına sokuyorsun bisikletçiyi. Kaldırım ise da parça parça plaka taşlarla döşeli, ara boşlular takır tukur ediyor, rahatsız edici bir şey. Hep aynı deve durumu bizde; boynun eğri, nere’m düzgün ki?


Uzundur pedallamadığım Kadıköy-Bostancı yolundayım. Bazı yerler işaretli-boyalı, bazı yerler kötü bir taşla döşeli (Kalamış Marina önü), bazı yerleri arabalar kapamış (TCDD Lojmanları)… şeklinde ilerliyorum. Karşıdan gelen bir hanım, herhalde kendi bisikleti değil, küçük bir şey, 24” teker olabilir. Selesi de en dipte, palyaço gibi sürüyor, zorlanıyor. Soruyorum, “Sizin mi bisiklet?” Değil diyor. “Seleyi yükseltin, zorlanıyorsunuz!” - “Yapamadım, açamadım mandalı, gücüm yetmedi.” Erkek kuvveti haliyle mandalı açıyor, seleyi yükseltiyor, bir centilmen olarak hanıma yardımcı oluyor : )) 


Caddebostan sahili, plajlar dolu, çimenler dolu, ağaç altları dolu, kafeler dolu…, dopdolu ortalık. Hava da artık günlük güneşlik. Bisiklet yolunda da gelen geçenler oluyor. Yalnız çok hızlılar var. Bu düz yolda performans yapıyor aklı kısa. Hele de şu elektrikli scooter dedikleri ayakta gidilen aletler. Bunlar acayip hızlılar. Adam bir de motosikletçi kaskı takmış, üzerinde uçmaya çalışıyor.


Ve Bostancı’dan metroya binip İMES’te inip evin yolunu tutuyorum...


Tarihte Bugün: 1925, Kastamonu'ya gelen Atatürk, Şapka ve Kıyafet Devrimi'ni başlattı.


Şapka Devrimi veya Şapka İnkılâbı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasının ardından, erkeklerin baş örtme uygulamalarının düzenlenerek Batı ülkelerindeki normlara uygun hâle getirilmesi için 1925 yılında yapılan kanunî düzenlemedir. Şapka Kanunu genelde tahmin edilenin aksine kolay kabul görmüş bir değişiklikti. Ancak, her yeni değişiklik hareketinde olduğu gibi Müslümanlığın bir simgesi haline gelmiş olan fesin yerine şapkanın kabulü dinin elden gittiği şeklinde yorumlanarak bazı çevrelerin isyan ve tepkisine yol açmıştır.


Yasadan önce Osmanlı Devleti'nde olduğu gibi farklı dinlerden yurttaşlar farklı başlık ve kıyafetler giymeye devam ediyordu. Dinî kaynaklı giyim farklılıklarını ortadan kaldırmak isteyen Mustafa Kemal Paşa, 1925 yazında İnebolu ve Kastamonu yöresine yaptığı gezide şapka giyilmesi konusunu gündeme getirmişti. Kendisi, 24 Ağustos günü Kastamonu'da geniş kenarlı beyaz bir şapka giydi. Şapkayı ilk defa Kastamonu'da giymesinin sebebini; diğer illerde üniformalı ya da fesli tanındığı, Kastamonu'da kendisini ilk defa görecekleri için şapkayı tercih ettiği şeklinde açıkladı.























Evdeki Hesap Çarşıya Uymadı!: Dudullu-Altunizade-Beylerbeyi-Kuleli-Üsküdar-Salacak-Kadıköy-Bostancı-(metro) İMES-Dudullu


Tur tarihi: 24 Ağustos 2025

Alınan yol:41,77 km
Ortalama hız: 16,6 km/s

En yüksek hız: 47,7 km/s
Bisiklete biniş süresi 2 s 31 dk, dışarıda geçen süre 3 s 50 dk

En yüksek sıcaklık 31 ˚C, en düşük 21 ˚C, ortalama 26 ˚C
Yükselti kazancı 
(çıkış) 299 m, kaybı (iniş) 437 m
En düşük yükselti 0 m, en yüksek 136,2 m


Garmin yol bilgiler Evdeki Hesap Çarşıya Uymadı!


Relive yol bilgiler Evdeki Hesap Çarşıya Uymadı!