2 Haziran 2015

[bisikletle]Türkiye: Trakya / “Fikret Albay’ın İzinden” (Saray-Lüleburgaz)

8 Mayıs 2015, Cuma / Saray – Lüleburgaz (3. gün)

Akşam yağan yağmur sabah dinmiş. Hava kapalı ve soğuk. Gene uzun pantolonu giyip ceketin kollarını taktım.

Uyanışım 7.15. Çatı arası bir oda, gün ışığı zayıf. Toparlanmak çıkmak 9. Gitmeden Tuncay beyle tekrar karşılaşmak hoş oldu.

Küçük bir kahvaltı, dün İzzettin beyin verdiği poğaçalar 2 bardak çayla mideye indirildi (9.15). Çayevi hemen otelin iki yanında. Halkbank’tan biraz money takviyesi. (genelde nakit çalışıyor buralar) ve haydi bas pedallara.

Km saati değer göstermiyor. Hoppala nereden çıktı şimdi bu durum? Solda bir kenara çekiyorum. Bereket yanımda yedek pil var. Janttan okuyan kablosuz parçanınkini değiştirince düzeliyor. Bu gibi ufak detayları atlamamak lazım. Yedek pil, üçlü priz vs.

Yol düz, araba trafiği var. Çimento taşıyan kamyonlar çok. 8 km sonra Çakılı köyü geliyor. Aslında bu tur 2 sene önce yaptığımız turun benzeri. Gün olarak da aynı. O zaman da çarşamba çıkmıştık. Cuma burada pazar vardı. Gene aynı kahveye yerleşiyorum. Hatırlıyorlar. Çaycı ve Hüseyin beyle sohbetler. Vize’den Burgaz’a (buradakiler halen Osmanlı dönemi adını kullanıyorlar. Lüleburgaz Cumhuriyet’te denilmiş) Ahmetbey üzerinden de daha kısa bir yol varmış. Minibüsler bunu kullanırmış. Onlar kullanıyorsa trafik vardır yolda. Poyralı’dan sapan yol en güzeli. Zaten Fikret Albay’ın izinden gidiyorum. (10.50)

Vize Saray’a 20 km mesafede. Yol da çok rahat, hemen hemen düz.

Vize de yavaş şehir statüsünde. Merkezde bir mandıradan (Çiftçiler) peynir alıyorum (10.35). Telefona Zeki Alasyalı’nın ölüm haberi düşüyor. Üzücü, değerli bir sanatçıydı.

Öğretmen evinde bir karın doyurma molası. Aslında burada bir yığın lokanta görüyorum ama tok karınla gidilmiyor. Ağırlaşıyorsun. O nedenle akşama saklıyorum iştahımı.

Limonata ve sodayla yanımdaki neredeyse küflenme hazırlığına geçmiş ekmek ve dil peyniri ve hıyarın yarısıyla doyuyorum. Hava da açmaya başlıyor. 2 sene  önce de bu zamanlarda aynı hava vardı. Saray’da yağmur Vize’de güneş.

Üstümdekiler artık fazla gelmekte. Yolda da artık daha fazla, kısa olmayan rampalar, inişler-çıkışlar bulunuyor. Ama etraf çok güzel. Uçsuz bucaksız yemyeşil ovalar. Yeşilin tüm tonları. Pedallamak bir zevk.

Biraz hafifletmek lazım üstleri. Kolları söküyorum. Pazardan aldığım muzun teki de mideye iniyor. Güzel inişler ve kırıcı olmayan çıkışlarla Poyralı’ya geliyorum (13.45). Fikret Albay’ın selamını bırakacağım Muzaffer beyi bulmalıyım. Emekli öğretmen. Tarif üzerine evini buluyor ve 1 saate yakın keyifli, neşeli ve anılarla dolu bir zamanı paylaşıyoruz. Tanışıklıkları 20 yıla yakın. Poyralı’nın önemi şeker pancarında. Yüksek şeker oranına sahip, %16-17 gibi ki çok makbulmüş. Muzaffer beyden pekmezin yapılışını da öğreniyorum. Üretim hala geleneksel yöntemlerle ve süreç belli bir döneme yayılmakta. Bu genellikle sonbahar boyunca süren bir üretimi kapsıyor.

Şöyle anlatıyor: “Sökülen şeker pancarları topraklarından iyice ayrılır. Bolca suyla güzelce yıkanırlar. Dışındaki kabuk kısmı bu işe mahsus bıçaklarla törpülenip, parçalara kıyılır. Kıyılan şeker pancarları derin kazanlara alınır. Yarısına kadar su doldurulup diğer yarısına kıyılmış pancar ilave edilir. Harı sürekli beslenen odun ateşleri üzerine oturtulan kazanlar içerisindeki pancarlar, 3-5 saat gibi bir süre kaynatılıp yumuşatılır. Yumuşayan pancarlar su içerisinden alınarak mengene düzeneğine sahip bir alette sıkılır. Şeker pancarının kendi öz suyu olan şıra, daha yayvan, leğen benzeri geniş pişirme tavalarına alınırlar ve yine ateşin üzerine oturtulur. Ateş sürekli beslenirken, büyük kevgir benzeri düzeneklerle sürekli kıvam kontrolü yapılmak üzere, havalandırarak karıştırılır ve köpükleri zaman zaman alınır.

Pekmezin ateşten alınma zamanını kıvamından olduğu kadar, renginin önce kızarıp sonra sarıya çalar bir hal almasından da anlarsınız. Şıranın kaynatılmaya başlanmasından itibaren bu süre yaklaşık 4 saate varmaktadır.

Bir süre genişçe kaplarda soğutulan pekmezler, kış boyunca muhafaza edilecekleri kapalı kaplara alınırlar. Direk güneş görmeyen, serin ve mümkünse gölge bir ortamda saklanırlar.”

Çaylar, gazozlar, fotolar derken sonunda ayrılma vakti geliyor. 30 km var daha önümde. Bir sonbahar pekmez yapımında buluşmak üzere vedalaşıyoruz.

Poyralı çıkışında mezarlığın yanından sola sapıp, turun, hatta Türkiye’nin en güzel bisiklet yolundan birine giriyorum. Köy yolu, arada geçen tek tük araç. Rüzgar esiyor, arkadan. Gökyüzü güneşli, kuş sesleri her tarafta. Sanki pedal basmasan Lüleburgaz’a kadar gideceksin. Fotolar, videolar çekerek sürüyorum. İlk köy Tozaklı. Bir 4 yol ağzı (14.55). Sağ Pınahisar, sol Ahmetbey, düz Lüleburgaz. 2. köy Karaağaç ve 20 km sonra otoyoldayım. Gene hafif meyil ile sürüyorum. Turgutbey’de bir serinletici molası ve büfe sahibiyle sohbet. Doğalgaz burnumuzun dibinde bize getirmiyorlar diyor. Hamitabat Dağıtım Merkezi hemen arkası. Herhalde AKP’ye oy çıkmadı buradan diyorum. Ceza sana!

Burgaz’a 7, merkeze de 10 km uzaklıktayım. Yol kendiliğinden gidiyor.

(16.40) Şehrin girişinde geniş bir askeri alan, birlik, araçlar ve çalışan askerler. 8-9 asker bir ağaç kütüğünün başında, oynatmaya çalışıyorlar. Yerimi ayırttım, DSİ misafirhanede. Vize’den aradım. Kamuya 30, misafire 36 lira. Beni de kamudan kabul edecekler :))

Burgaz’ın içinden dolanarak DSİ’yi buluyorum. Otogarın yakınında. Kapıdaki güvenlik memuru alıyor beni içeriye. Odaya kadar sohbet ederek yürüyoruz. Bisiklet ve turu üzerinden, geçenlerde gelen ve yürüyerek dolaşan turiste kadar 10 dk’da ne konuşulursa konuşuyoruz.

Oda temiz, 2 yataklı. Arka bahçeye bakan. Velespiti altta merdiven altına çekiyorum. İlk iş duşa girmek. Off ne keyifli geliyor bu su.

Akşam Lüleburgaz’ın çarşısına gitmeden DSİ’de bir menemen götürüyorum (+soda = 8-TL). Güvenlikçi Hakan bey ile bölgeye ilişkin sohbetler. Hamitabat köyünden kendisi. Yarın yolum oradan geçecek, sözleşiyoruz.

Telefona bir şeyler oluyor. Sapıtmaya başladı, açılmıyor. Oraya buraya basma denemelerim sonuç vermiyor. Artık dönüşte ilgilenirim.

Yürüyerek, 20 dk kadar, buranın çarşısına geldim. Turluyorum. Trakya ayrı güzel bir Türkiye. İnsanlar daha serbest, daha rahat hareket ediyorlar. Bunu özellikle kadınlarda görüyorsun. Kafası kapalı tek tük gördüm desem abartmış olmam.

Solda bisikletli bir grup, toplanmakta. Gitsem mi yanlarına? Boş ver, yürüyüşe devam. Çok küçük ama güzel bir yer Lüleburgaz. Doğu ile batının farkını çok iyi ortaya koyuyor. Nedense böyle bir hat var, batıya yaklaştıkça özgürlükler de artıyor.

Herkes dondurma yalıyor, ben de alıp dondurma ile yürümeye devam ediyorum. Hadi gideyim bisikletlilerin yanına, bir tanıyayım. Lafa girmek için kendimi tanıtıyorum. Yolda olduğumu, tura çaktığımı ve ne yaptıklarını merak ediyorum. Lüleburgaz Bisiklet Derneği olarak her cuma gece sürüşü yapıyorlarmış. 20 gidiş 20 dönüş 40 km’lik turlar. Ayaküstü gerçekleşen bu sohbette öğrendiklerim. Gençler hepsi. Bir iki isim soruyorum ama tanımıyorlar. Herhalde babaları bilir :)) Pek de oralı değiller. Kendi dertlerindeler. Birsinin sırtında güzel bir yelek var. Arkasında sağ-sol oku ve uyarı işareti. Önden eliyle kumanda edebiliyor. Böylecene grubun en arkasından gelen araçları uyarabiliyor. Soldan geç-dikkat! gibisinden.

Çarşıda sağa sola bakarak 1-2 tur atıyorum (20.50). Biraz kaybolurken yolumu gene bulmanın sevinciyle. Belediye birkaç renkli ışıklı fıskiyeler serpiştirmiş. Gece karanlığında göze hoş geliyor. Bisikletli grup hareket etmiş önümden geçmekte. Hepsinin ışıkları çakmakta. Güzel bir görünüm.

DSİ’ye döndüm. Yorgunluk da artık kendini hayli belli etmeye başlıyor. Iphone kaput, uğraşıyorum ama fabrika ayarlarına geri döndüremiyorum. Bu kötü oldu. Fazlasıyla iletişim ve yön bulma-harita için kullanıyordum. Eski usul, güneşe göre istikamet tayin edeceğiz artık :))


















Saray – Lüleburgaz
Saray-Kavacık-Vize-Poyralı-Tozaklı-Karaağaç-Turgutbey-Lüleburgaz

Garmin yol bilgileri Saray–Lüleburgaz

Tur tarihi: 8 Mayıs 2015
Kat edilen mesafe: 73,80 km.
Ortalama hız: 14,6 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 5 sa. 03 dk., dışarıda geçen süre 7 sa. 44 dk. 
En yüksek sıcaklık 33 ˚C, en düşük 19 ˚C, ortalama 24,3 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 381 m, kaybı (iniş) 486 m

Tur bilgisi: Saray çıkışı 8 km sonra Çakılı köyü, sağda kahve var, sırayla 2 adet. Vize 20 km Saray’a, yol düz-rampasız. Vize’de lokanta bol, öğretmen evi lokali var.

Vize sonrası rampalar başlıyor. Poyralı’da kahve, bakkal var. Poyralı-Lüleburgaz yolu üzerinde köylerde kahve var. Yol düz.

Lüleburgaz’da otel ve DSİ misafirhanesi var. DSİ için önceden telefon edip yer ayırtmakta yarar var. Bisiklete merdiven altında yer gösteriyorlar. DSİ içinde lokanta var. Lüleburgaz içinde bolca var.

Saray’dan çıkış




















Yağmur yağdı yağacak, Saray





















Hüseyin bey ile, Çakılı





































Çiftçiler, peynirinden tadın, Vize

































Öğretmen Evi mola, Vize    





















Hava düzeldi, Pazarlı




















Muzaffer bey ile, Poyralı




















Muzaffer bey, Hüseyin bey ve Poyralılar ile, Poyralı






















Dörtyol: Ahmetbey-Lüleburgaz-Pınarhisar



















































Lüleburgaz



































Lüleburgaz by Night



Renkli ışık oyunları, Lüleburgaz


4. gün (devamı) Lüleburgaz-Kırklareli - 2. gün (öncesi) Çatalca-Saray





bisikletle]Türkiye: Trakya / “Fikret Albay’ın İzinden”