2 Haziran 2015

[bisikletle]Türkiye: Trakya / “Fikret Albay’ın İzinden” (Edirne-Uzunköprü)

11 Mayıs 2015, Pazartesi / Edirne – Uzunköprü (6. gün)

DSİ’den ayrılmam 8.40. İstanbul yolundayım. Sağdan güvenlik şeridinden devam. Hafta başı, işe gidenlerin trafiği olsa. Trakya Bisiklet diye bir şey görüyorum. 23-24 Mayıs’ta Trakya Üniversitesi Bisiklet Topluluğu’nun düzenlemiş olduğu 2 günlük bir festival. Çok iyi.










Uzunköprü’ye anayol yerine köy yollarından gideceğim. Son gelişimizde öğrenmiştik. Tayakadın’a girmeden daha önce Karakasım’a ayrım varmış. Yoldan birine tekrar sorup sağlamasını yapıyorum: ‘’İleride, Kırklareli yolunun bağlandığı noktada sağdan, Ford Tuzcular bayini az geçince.’’

Şimdi harika bir yoldayım (9.10). Trafikten-gürültüden uzak. Üyüklütatar Köyü’ne de gider bu yol. Hatta oradan da Meriç nehrine daha yakın bir yol var. Ama bilemedim durumunu. Haritada gözüken her şey doğru olamıyor.

Çeltik tarlaları sular altında. Çiftçi traktörünün üzerinde sürüyor tarlasını. Üyüklütatar’a girmiyorum. Gene en doğrusu bildiğini yapmak. Soldan devam edip pedallıyorum. Hafif bir çıkış ve dümdüz yol. Gelen geçen bir iki araba. Traktör, minibüs... hepsiyle selamlaşıyoruz.

Karakasım’a girdim (10.45). Bu gezide hafızam yavaş yavaş canlanıyor. Sanki uykudasın ve gözünün önüne anıların geliyor gibi. Her şey film şeridi gibi akmakta. Aslında çok da keyifli. Hatırlamak, baktıkça-gördükçe.

Kahveye yerleşiyorum. Selamlaşmalar ve gel yanımıza da sohbet edelim daveti. Başlıyoruz önce politika sonra çiftçinin durumu. Tatlı bir sohbet masada, Ali bey, Sulama Kooperatifi başkanı ve Mehmet bey ile. Bir yandan çaylar yudumlanıyor. Dertliler, destek göremiyorlar. Her şey pahalılaştı ama pirincin kilosu 1,5 liraya gidiyor bizden. Pazarda 6 liraya satılıyor. Aracının karına bak. Bir hesapladık dekardan aldığı pirinci sattığında başa baş geliyor. Yani bir kazancı yok. Eee, nasıl oluyor o zaman diyorum. Borçlu köylü. Ne yapıyor, tarlasını satıyor. Gittikçe yoksullaşıyor. Böyle memleket olur mu, köylüsünü işçisini mağdur eden? Ayrılmadan önce çekilen bir hatıra fotoğrafı ve daha iyi günlerde buluşmak üzere adios. (11.05)

Karakasım’dan sonra hemen yanı başında Orhaniye geliyor. Girişteki 2 tekel bayii dikkat çekici. Ne güzel, içiyorlar demek. Trakya zaten sever içmeyi :))

Hava güzel, biraz kapalı olması da iyi, daha serin. Yol dümdüz. Sağda sürüsünü güden çoban. Bir askeri birlik, önceki gelişimde fark etmemişim. Geçen günkü fırtına etrafta bayağı ağaç devirmiş. Köyde konuşuyorlardı, teli de koparmış. Soldaki yalaktan suyumu dolduruyorum (11.20). Buz gibi akıyor. Elçili ve Saçlımüsellim köyleri geçiliyor. Karnımın açlığını Elçili’de biraz ekmek-peynirle dindiriyorum. Şimdi rampalar gelmeye başlıyor. Tırmanışlar var, kırıcı değil ama burada yol toprak oldu. Hatta mıcır da var, yüklerle pek kolay pedallanmıyor. Bu durumlarda hep aklıma Gültekin geliyor ve inip itiyorum. Kalkan toz, geçen arabalardan pek sevimsiz. Rüzgara göre konumumu alıyorum. Hiç olmazsa üzerime fazla gelmesin.

2 sene önce de bu yol aynıydı. Anlaşılan ceza devam ediyor. Oy yok hizmet yok. Bertaraf olursun durumları. Çakmak’a kadar bozuk yol sürüyor. Sonra gene asfalta geçiyor ve rampalar da bitiyor. Bu böyle Hamitli’ye kadar devam ediyor (Hamitli’de bakkal yok, nedense). Değirmenci köyünden sonra da otoyola bağlanıyoruz. 1444 yılında Sultan II. Murat tarafından Ergene Şehri adıyla kurulan Uzunköprü artık burnumun ucunda sayılır.









Muhteşem köprünün üzerinden geçmek, bunca senedir hizmet etmesi ne büyük olay. İlçeye girip öğretmen evini soruyorum (13.50). Hastaneye kadar çık diyorlar. Saat daha erken, ikiye geliyor. Resepsiyonda Coşkun bey öğretmen olursan 25-TL diye açıklıyor. Bir bakayım gene de. Hiç fena değil, ödememi yapıyorum. Formu doldururken geçenlerde 3 bisikletçi daha geldi diyor. Kim acaba? LKA diyor.

Bisiklete lobide yer ayarlayıp bir yorgunluk çayı içip 3. kattaki odama yerleşiyorum. Hemen yayılmaca. Elektrikli aletleri şarja bağlamaca, duşa girmece, ayakları uzatmaca...

Yemek vakti. Köprü Lokantası, eski yerinden taşınmış. Hatırlıyorlar, Firuzan’ı da, hatta vejetaryenliği de. Nohut+az pilav+çoban salata+2 ayran=17-. Sonra biraz yürüyorum, restore edilen eski kilise bugünkü kültür evine doğru (18.15). Yolda 2 vatandaşla seçimleri değerlendiriyoruz. Çiftçiyim diyor teki, perişan olduk sormayın. Ne acı bunları duymak. Akşam üstü oldu, işyerleri kapanmakta. Güneş Otel olmuş 50- (tek), çift 80- (o.k). Köprü Pansiyon 30- / 50-TL. 2 senede zamlanmış hepsi.

Gene bu gezide her yerde (Balaban) yediğim dondurmadan (çikolata+kaymak) 2 liralık alıp bir kahveye oturup Cumhuriyet okuyorum. Bir de sade kahve (3-). Gelişmeleri biraz uzağından takip etme imkanım oldu. İçerde ve dışarda ilginç gündemler.

Bir peynirci dükkanı görmüştüm inerken, Kaya Çiftliği. Öylesine zengin çeşitleri var ki yerimin olmadığına üzüldüm doğrusu. Sadece peynir değil zeytin, bal, tatlı... yol için helva alıyorum (3,25 TL). Enerji verir.




















Edirne – Uzunköprü
Edirne-Üyüklütatar-Karakasım-Orhaniye-Elçili-Saçlımüsellim-Çakmak-Hamitli-Uzunköprü

Garmin yol bilgileri Edirne–Uzunköprü

Tur tarihi: 11 Mayıs 2015
Kat edilen mesafe: 55,23 km.
Ortalama hız: 11,7 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 4 sa. 42 dk., dışarıda geçen süre 6 sa. 5 dk. 
En yüksek sıcaklık 34 ˚C, en düşük 23 ˚C, ortalama 29,7 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 358 m, kaybı (iniş) 356 m.

Tur bilgisi: Edirne çıkışı yaklaşık 10 km sonra ana yoldan ayrılıp köy yollarına giriliyor. Köylerde kahve-bakkal var. Elçili-Çakmak arası rampalar var, yer yer bozuk satıh, toprak yol.

Uzunköprü’de Öğreten Evi, pansiyon ve otel var. Lokanta mevcut. Geç saatlere fazla yemek kalmayabiliyor.

DSİ’den ayrılış, Edirne











































Mehmet bey ve Ali bey ile, Karakasım

































Az. İonnis Kilisesi, Uzunköprü    










































Kaya Çiftliği Mağazası, Uzunköprü





































7. gün (devamı) Uzunköprü-İpsala - 5. gün (öncesi) Kırklareli-Edirne





bisikletle]Türkiye: Trakya / “Fikret Albay’ın İzinden”