27 Haziran 2021

Derrâce-süvâr


Derrâce19. yüzyıl sonlarında bir ara bisiklet için kullanılan Arapça sözcük. Derrâce-süvâr ise bisiklete binmiş olan kimse demek oluyor. 26 Haziran 1819 ise bisiklet patentinin alındığı tarih olarak kabul edilmiş. 1492 tarihli çizimin de Leonardo da Vinci’ye ait olduğu söylense de sahte olduğu biliniyor. Son olarak, en eski Türk markasının 1777 yılında kurulan Hacı Bekir Lokumları olduğunu söyleyerek nokta koyalım ve turumuza başlayalım.

Vikipedi


Havalar çok çok sıcaklaştı. 29 derece demişti meteo bugün için. Bu nedenle erken çıkalım dedi Firu. Sabah 7 buçuk selenin üzerindeyiz, Beylerbeyi’ne doğru yol alıyoruz. Ataşehir ile Ümraniye arasına sıkıştırılmış Finans Merkezi inşaatı kenarından geçip –bitince nasıl olacak merakı içinde- Küçük Çamlıca’ya doğru çıkıyoruz. Bu saatte bile sıcak bir hava var. Altunizade-Nakkaştepe ve hemen ardından Beylerbeyi. Sahil yoluna indik 45 dakikada. Şimdi Boğaz havası ve de ıhlamur kokusu içinde Beykoz’a doğru devam ediyoruz. Bizim gibi başkaları da yola çıkmış karşımızdan gelmekteler. Kiminle selamlaşıp, kimine bakmayıp... devam pedallamaya.

 

Bugün bir sınav olmalı ki ortalık genç insan kaynıyor. Herhalde üniversite olmalı. Evet YKS’nin bir ayağı imiş. Beykoz’a yaklaştık, arabalar tek sıra olmuş. Yanlarından sıyrılmaya çalışıyoruz. 


Hadi canım sen de dedirten bir bilgi paylaşmak istiyorum: Türkiye’de ilk elektrikli otomobil II. Abdülhamit tarafından İngiltere’de Messrs Immisc&Co şirketine 1888 yılında sipariş edildi. Şirketin mühendisleri Magnus Volk ve Moritz Immisch’in özel olarak hazırladıkları bu otomobil ön kısmında tek bir büyük teker yerine birbirine yakın iki küçük tekere sahipti, Immisch tarafından patenti alınan 20 Amper 48 Volt 1 beygirlik motoru vardı. Abdülhamit bu otomobilden çok memnun kalmıştı ve bu iki mühendisi ödüllendirmişti, bu sayede mühendisler uluslararası bir üne kavuşmuşlardı. Ben şaşırdım doğrusu. Biliyor muydunuz yoksa? Ama Abdülhamit ile ilgili ne çok şey var: I. Meşrutiyet, Balkanlarda huzursuzluk, 93 Harbi, Parçalanma, Düyun-u Umumiye, Ermeni Sorunu, Çarşafın yasaklanması, Kuveyt'in özerklik kazanması, Amerika Birleşik Devletleri ve Filipinler, Theodor Herzl ile görüşmesi, Rus Konsolosu Rostkovski'nin öldürülüşü, Hafiye Teşkilatı, II. Meşrutiyet, Eğitim, sağlık ve askeri alanlarda atılan önemli adımlar… Bir eliyle yapıyor diğeriyle bozuyor! Ne zor iş, çökmekte olan bir imparatorluğun padişahı olmak!

Ototesla 


Akbaba’ya geldik. Bu sınav durumundan parktaki tüm masalar dolu. Boş yer bulamıyor, köy içine bakıyor sonunda Dereseki’ye gidelim diyor Firu. Hep yanından geçtiğimiz, burası da olur dediğimiz, caminin yanı başı köy kahvesine yerleşiyoruz. Çaylar (1,5) eşliğinde yanımızdakilerle kahvaltımızı sakin bir ortamda yapmanın mutluluğu içindeyiz. Bu sefer sandviç yapmadık, ekmekleri dilimledik, kaşar peyniri, domates, hıyar, biber gibi malzemelerle geldik.

 

İlk kaşar peyniri diğer peynirlerden çok daha sonra, 19. yüzyıl ortalarında yapılmaya başlanmıştır. Kaşar ismi ise hahamın, peynirin dinî anlamda uygun olduğunu belirten “kosher” ifadesinden gelmektedir... denilmiş. Şimdi de “Kosher damgalı ürünler helâl mi?” tartışılıyor! Kel başa şimşir tarak; bayılırım bu lafa.

Gossipdergi


Dereseki çıkıldı, Riva yoluna girildi, Paşamandıra’ya sapıldı, yoldaki Mucize kafeden 2 ekmek alındı –bu ara 10 lira olmuş- ve uzundur görüş(e)mediğimiz Ömer’in bizi bulmasına gelindi. Evet, Dinozorlar’dan Ömer de bizim rotamızı tersten yapmak üzere yola koyulmuş. Rastlaşıyoruz ve ayaküstü sohbetimizle arayı kapatmak ve pazar yasağı kalktığında birlikte pedallamak üzere sözleşiyoruz.

 

Riva deresi boyunca sürüyor yolumuz. Güzel bir coğrafya burası. Bir gelişimizde çok fazla araç vardı yolda, sıkıntı vermişti. Neyse ki bugün durum öyle değil. Duvarların üstünden görebildiğimiz kadarıyla nefis villalar var. Arazileri dereye kadar inmekte. Bolca mesirelik işletmeler, bazılarının otoparkları dolu bile. Kır düğünleri için mekanlar... Temmuzda kısıtlamalar kalkınca herhalde insanlar koşarak geleceklerdir buralara.

 

Öğümce-Bozhane şeklinde devam ediyoruz. Pandemi nedeniyle pek bir etkinlik duymadığımız Cam Ocağı geçilmekte. İlk yıllarında sıkça gelmiş, burada düzenlenen çalışmaları izlemiştim. 2002 yılında Yılmaz Yalçınkaya tarafından vakıf olarak kurulmuş. Kampüsü, misafirhanesi, seminer salonu ve atölyeleri ile çok doğru ve keyifli bir yer. Buradan daha fazla bilgi edinebilirsiniz.


Cumhuriyet köyüne sapıyor, Mehmet Aksoy’un atölyesi önünden geçiyoruz. Aklımıza RTE’nin heykeline ucube demesi ve yıktırması geliyor. Böyle işler ancak bizim gibi 3’üncü ülkelerde oluyor. Sanat eserine müdahale etmek, yerini değiştirmek. Neydi, Gürdal Duyar’ın Güzel İstanbul heykeli dönemin koalisyon ortağı MSP tarafından müstehcen bulunup Karaköy’den kaldırılıp Yıldız Parkı’nın ücra bir köşesine konulmuştu. Zihniyet hep aynı -aktörler değişse de- ifade ve sanat özgürlüğü yassah!

 

Reşadiye’ye doğru bir tırmanış var. Bu bölgenin en uzunu. Bereket asfaltın durumu iyi de rahatça çıkılıyor. %12 bile var, ama yorulduk ve piştik. Öğle sıcağındayız ve yanıyoruz güneşin altında. Reşadiye biraz içerlek olsa da mola vermek üzere giriyoruz. Camiden sonra gelen, sanki buranın tek kahvesi olan yere yerleşiyoruz. Limonlu soda ve ardından çay. Burası Reşadiye diyor çaycı, fiyatları yüksek bulduğumuzu söylediğimizde. Soda 4-, çay 2- lira. Burası 93 Harbinde İstanbul'a gelen Lazlar tarafından kurulmuş. 26 Şubat 1889 tarihinde Hamidiye, 30 Aralık 1911 tarihinde ise padişahın yönergesiyle Reşadiye ismini almış. Bugün Çekmeköy’e dahil.

 

Bundan sonrası şehir içi. Yol çalışmaları arasından, Çekmeköy içinden geçmekteyiz. Daha önce bir kere gelmiştik, hatırlayabildiğimiz kadarıyla devam ediyoruz. Ancak bir yerde şaşırıyor ve kendimizi Şile otoyolunda buluyoruz. Gürültülü, kalabalık bir trafiğin içindeyiz. Vızır vızır araçlar yanımızdan geçmekte. Hiç istemediğimiz bir duruma düştük. Yapılacak tek şey hızla bu yolu tamamlamak. Firu önde –arabayla geçip bildiğinden- ben peşinde bastık gidiyoruz, Metrogarden AVM, İMES ve Happy Garden. 87 km pedallamışız. Süper oldu bu iş.

 



 
 











Derrâce-süvâr: Dudullu-Beylerbeyi-Beykoz-Dereseki-Paşamandıra-Reşadiye-Çekmeköy-Sancaktepe-Dudullu

 

Tur tarihi: 26 Haziran 2021

Alınan yol: 84,43 km
Ortalama hız: 18,7 km/sa

En yüksek hız: 57,5 km/sa
Bisiklete biniş süresi 4 sa 28 dk, dışarıda geçen süre 6 sa 22 dk
En yüksek sıcaklık 37 ˚C, en düşük 22 ˚C, ortalama 28,7 ˚C
Yükselti kazancı (çıkış) 1184 m, kaybı (iniş) 1181 m
En düşük yükselti 0 m, en yüksek 236 m

 

Garmin yol bilgileri Derrâce-süvâr

 

Relive yol bilgileri Derrâce-süvâr






























Bölgeye yapılmış geziler Keşif Turları; Reşadiye






İlginizi çekebilir bisikletle Akbaba, Maydanozdan Aydos..., Imagine/Düşle

21 Haziran 2021

Radiohead ve Foo Fighters, Müzisyenlere Yardım İçin Bisiklet Tasarladı


 

Radiohead ve Foo Fighters gibi müzik grupları bisiklet tasarladı. Tasarlanan bisikletlerin satışı için düzenlenen müzayededen elde edilen gelir, salgından etkilenen müzisyenlere bağışlandı.

 

Alternatif rock grubu Radiohead ve Foo Fighters'ın da aralarında bulunduğu müzik grupları, korona virüsü salgınının etkilediği müzisyenlere destek olmak için bisiklet tasarladı. Tasarlanan bisikletlerin satışı için düzenlenen müzayedede 142 bin dolar toplandı.


Müzayededen elde edilen gelir, konserlerin neredeyse durması nedeniyle finansal olarak etkilenen canlı müzik ekiplerini desteklemek için oluşturulan küresel Crew Nation fonuna bağışlandı. Açık artırmaya çıkarılan bisikletleri, Birleşik Krallık merkezli bisiklet üreticisi Brompton sağladı. 

 

Müzayede için bisiklet tasarlayan müzisyenler ve müzik grupları şöyle: Foo Fighters, Radiohead, Phoebe Bridgers, Rise Against, Enrique Iglesias, LCD Soundsystem, Khruangbin, Nathan East, Dinosaur Jr., Oh Wonder, Underworld, Sub Pop, Neko Case. 

 

Radiohead’in Bisikletine 24 Bin Dolar

 

Greenhouse Auctions aracılığıyla satılan Radiohead'in tasarımı 24 bin dolara alıcı buldu. Böylece Radiohead tasarımı en çok gelir getiren bisiklet oldu.

Etkinliğin düzenleyicileri arasında yer alan Nurit Smith, "Bisiklet tasarlayan ve Crew Nation'a desteklerini sunan tüm harika sanatçılara ve her şeyi mümkün kılan Brompton'daki arkadaşlarımıza minnettarız" ifadelerini kullandı. 


Bisiklet markası Brompton adına konuşan Tevis Jory ise, "Fikir basit bir hedefle doğdu: Pandemiden etkilenen mümkün olduğunca çok sayıda canlı müzik ekibine destek olmak" dedi. 



17 Haziran 2021

Türkiye Turuna Çıkan İsviçreli Turistlerin Bisikletleri Çalındı

 

Türkiye'yi bisikletleriyle gezen iki İsviçreli turistin bisikletleri Ardahan'da çalındı. Jandarmanın çalışması sonucu 3 şüpheli gözaltına alınırken bisikletler de turistlere teslim edildi.


İstanbul'dan bisikletle Türkiye turuna çıkan İsviçreli turistler Eveline Blatter ile Claudio Clemens Giger'in bisikletleri, Çıldır Gölü'nü gezdikten sonra göl kıyısındaki tesiste konakladıkları esnada çalındı.

 

Blatter ve Giger’in şikâyeti üzerine bölgeye Çıldır İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri sevk edildi. Ekipler, 4 saatlik çalışmayla bisikletleri çalan 3 şüpheliyi yakalayıp, gözaltına aldı. Bisikletler de bulunarak turistlere teslim edildi. 

 

Bisikletlerine kavuşan İsviçreli turistler, ekiplere teşekkür ederek turlarına devam etti. Şüpheliler, jandarmadaki işlemlerinin ardından sevk edildikleri adliyede, çıkarıldıkları mahkemece adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

BirGün









İlginizi çekebilir Mavi Boyalı Bisiklet Yollarında Büyük Tehlike, Bisiklet ve Diz Sağlığı, Liv 2020–Kadın markası yeni Thrive E+ Pro ve Thrive E+ EX Pro e-Bisiklet modellerini tanıtıyor

13 Haziran 2021

12 Haz


Haz, kökeni Arapça dilinden gelen bu sözcüğün anlamı; hoşa giden duygulanma, hoşlanma, zevk olarak açıklanmaktaFelsefede ise, bir şeyden duyusal ya da tinsel sevinç duyma olarak kullanılırPsikolojide ise haz, sürdürülmesi istenen ılımlı ve doygunluk veren coşkunun dile gelimidirYani haz alırız, haz duyarız, bazı olayların hazzını çıkarırız. Tabi hazzetmediğimiz insanları unutmamak gerekir. Onlar için “hoşlanmadım, sevmedim, kızdım” yerine hazzetmeyi kullanmaz mıyız?

 

Evde otur(tul)maktan, sokağa çıka(rıl)mamaktan, toplu taşımaya bin(diril)memekten üzerime nasıl bir tembellik çöktü, tahmin edersiniz. Eminim herkes aynı durumdan şikayetçidir. Ortalık biraz normalleşse de tura çıksam, üzerimden bu duyguyu atsam diye dört gözle bekliyorum (nereden çıkmışsa bu 4göz lafı, bulamadım). Bekleme süresi zarfında -halen pazar kapalı olduğundan- cumartesi günü Firuzan’la Aydos tarafına pedalladık. Gitmeyeli her yerde değişiklikler olmuş. Kapalı yollar açılmış, açık olanlar kapanmış. İstanbul bitmeyen bir şantiye, sürekli kazılıyor. Haliyle de damperlilerden kurtulamıyoruz. O devin yanınızdan geçerken verdiği duyguyu düşünsenize. Korkunun hazzı! Olabilir mi? Korkarak haz alınır mı? Sinemada, özellikle de korku sinemasında, doğrudan korku hissi üretmeye yönelik imajlar bulunabilmekle birlikte, korku hissi tek bir imaj, sahne ya da sekans içerisinde yer almayabilir de. Türlü sinematografik tekniklerle tek başına ‘negatif’ hisler uyandırmayacak imajlar ya da işitsel sinematik unsurlar da korku verici hale gelebilir. Her ne şekilde üretilmiş olursa olsun, bir filmdeki korku dolu anlar seyirci tarafından estetik bir haz talebi ile seyredilir… diyor Fırat Osmanoğulları SineFilozofi Dergisi’ndeki makalesinde. Peki bir soru daha: “Hedonizm nedir?” Yunan düşünürlerinden Aristippos ve Epikür tarafından geliştirilen felsefi akımdır. Hedonizm, en üstün iyiliğin haz olduğunu ileri süren öğretidir. “Hedone” kavramı eski Yunancada haz ve zevk anlamına gelmektedir. Bu bağlamda da hedonizm, hazcılık olarak Türkçeleştirilmektedir… şeklinde açıklanmış ve Aristippos bedensel zevkin önemini, Epikür ise duygusal hazzın da önemli olduğunu vurgulamış.

DergiPark, Felsefe


Nereden nereye geldik? Bisiklete geri dönelim. Ama bisiklet de bir haz değil mi? Çeşitli yönleriyle verdiği haz anlatılır: binmenin, dolaşmanın, selenin…

 

Sabah erken çıktık evden. 8 buçuk olmamıştı ki pedalları döndürmeye başladık. Cumartesi, gene de trafik fazlasıyla var. YEDPA Tic. Mrk.’ne kadar tırmanılır. Sonrasında trafik hafifler, çevre rahatlar, egzoz kokusu da azalır. Ferhatpaşa deniliyor buralara. III. Murat dönemimde sadrazamlık yapmış olan Serdar Ferhat Paşa’dan ismini almış. 


Ferhat Paşa, 16. yy sonlarında gelen liyâkatli vezirlerden biri olup kendisine her verilen vazifede başarı göstermiştir. Osmanlı târihçileri onun doğru ve açık sözlü bir vezir olduğunda birleşmektedirler. İstanbul'da aleyhinde çevrilen entrikalar sonucu idam edilmiştir. Sultan III. Mehmed Han sonradan onun hakkında söylenenlerin iftira olduğunu anlayınca çok üzülmüştür.

Vikipedi


Kayışdağı’nın eteklerinden geçerek Yakacık’a doğru ilerliyoruz. Maltepe Cezaevi’nin önündeki yola yapılan kavşak az çok tamamlanmış, yol açılmış. Ama biz gene eski yolu kullanmak istedik, Yakacık’ın içine giren. Ne var ki saptığımız, kapatılmış yolun sonunda büyükçe bir kazıyla karşılaşmamız geri dönmemize neden oluyor ve cezaevinin önünden geçip FB Can Bartu tesisleri ve devamında Yakacık geliyor.

 

Kahvaltımızı 300 yaşındaki dev Çınar ağaçları altında yapıyoruz. Çaylar 1,5. Bu pahalılıkta normal. Nerede artık 30 krş’a çay kaldı ki? Normalleşmenin  etkileri görülüyor. Dolmaya başlamış ortalık. Maskeler de çene altına inmiş.

 

Aydos’a sıkı bir rampadan başlarsın tırmanmaya. Hele de Yakacık içinden start alırsan %16’yı bile görürsün. Sonrasında hafifçe inmenin zevkiyle, etrafı izleyerek, uzaklardan gelen silah seslerini merak ederek sürer yolun. Araç trafiği de dar yolda adamı az da olsa tedirgin eder. Tek avantajın inişte olman. Bir keresinde tersten yapmıştık da, öyle böyle değil durum. Ağır gittiğinden arkanda birikenlerin verdiği tedirginlik, senin de bir an önce buradan kurtulmak için gösterdiğin çabayla karışık Sadri Alışık (*) durumları olur. 


(*) Yeşilçam’ın ödüllü oyuncusu, bizi Turist Ömer tiplemesiyle güldüren, tam adı ile Mehmet Sadrettin Alışık 1995’de 69 yaşında aramızdan ayrılmıştı.

 

Artık Sultanbeyli’ye doğru, çoğu inerek gidecek yolumuz. Sonrasında da yan yoldan devamla İMES içinden sürecek. Ayrıntılı olarak daha önceki turlarımızda anlatmıştık bu yolu, bkz. Aydos


Buradan İngiliz müzik grubu Massive Attack’ın “tüm zamanların en iyi şarkıları” listesinde yer alan Unfinished Sympathy parçasına geçelim. 1991 tarihli bu parça, yönetmen Baillie Walsh‘un çığır açan videosu, dönemin sunduğu teknolojik olanaklara ve bugün, otuz yıl sonra ulaşılan yeniliklere karşın sade bir anlatımla elde edilen kalıcı başarı, sinematografik bir dili en kestirme yoldan özetlemesi ve temel bir tekniğin stilize biçimde doğru yerde kusursuz kullanımı bakımından verilebilecek en isabetli örneklerden biri… denilmişVe devamında: kesintisiz bir kamera çalışmasında tek plandan oluşan takip sahnesi aracılığıyla sağlanan süreklilik sonucu elde edilen mobilize resimler ile iç içe geçen birbirine karşıt ve tamamlanmamış duygu durumları şarkının sözlerinde birinci tekil şahıs olarak tanıtılan kişinin dünyasıyla bire bir örtüşmektedir. İzleyin…



Massive Attack’ı Gezi Direnişi’ne verdiği destek ve İsrail’in Gazze’deki katliamına gösterdiği tepki ile de tanıyoruz.

 

Metro Market’ten yapılan alış veriş öncesi yanı başındaki Aslı Börek’te limonatanın serinliği ile biraz nefesleniyor, ardından eve dönüyoruz.














 

12 Haz: Dudullu-Ferhatpaşa-Yakacık-Aydos-Sultanbeyli-Dudullu

 

Tur tarihi: 12 Haziran 2021

Alınan yol: 42 km
Ortalama hız: 17,6 km/sa

En yüksek hız: 52 km/sa
Bisiklete biniş süresi 2 sa 23 dk, dışarıda geçen süre 4 sa 29 dk
En yüksek sıcaklık 33 ˚C, en düşük 21 ˚C, ortalama 26,4 ˚C
Yükselti kazancı (çıkış) 723 m, kaybı (iniş) 723 m
En düşük yükselti 98 m, en yüksek 330 m


Garmin yol bilgileri 12 Haz

 

Relive yol bilgileri 12 Haz



Yol bitti...


Yakacık


Aydos



























Bölgeye yapılmış geziler Aydos, hadi pikniğe gidiyos..., Korona günlerinde bisikletle kaçamak; Aydos







İlginizi çekebilir bisikletle Anadolufeneri, Yalova’nın tepe köylerine bisikletle..., Senenin İlk Turu; Zerzevatçı