15 Eylül 2018

Bianchi Aria e-Road: Ultra Hafif e-Motorlu Yol Bisikleti

Görünür batarya olmadan, bütünleşik ek güç ile en iyi teknoloji. Bianchi Aria e-Road, iki tekerlek üzerindeki yol yarışının geleceğini gösteriyor.

Gücün hıza dönüştürülmesinde en yüksek verimliliği almak, ‘e-Yol bisikleti’ yapımındaki hedef. Bianchi Aria e-Road ile İtalyanlar, başka benzeri olmayan bir model sunuyorlar. Son derece hafif, arkada neredeyse belli olmayan motor ve alt boruda bulunan ince batarya sayesinde yol bisikletinin temel özellikleri korunmakta. Nabız ölçümü ile etkinleştirilen OnBike uygulamasının yardımı ile e-destek sadece zor durumlar için düşünülmüş.

Yeni Bianchi Aria e-Road

40 Nm gücünde küçük ve hafif motor

Küçük ve çok hafif olan Ebikemotion'un 36 V motoru X35 v.2arka tekerde. 250 Wh batarya, IWOC kontrolü ve tüm kablolar dahil, destek sadece 3,5 kg ağırlığında. Bu da onu piyasadaki en hafiflerden biri yapmakta - yol bisikletleri için ideal. Bataryanın boyutu ve tasarımına bakılırsa motor sürekli kullanım için değil, zorlu geçişlerde hızın korunmasına yardımcı olmak için. Arka tekerleğe verdiği 40 Nm'lik destek sprint kalkış için yeterli olmalı. Ancak, en iyi performansını 15 ila 25 km/h arasındaki hızlarda geliştiriyor.

Ayrıca motor kullanımda değilken, pedal çevirme direnci oluşturmaması sağlanmış. Arka göbekteki motorunun dahili freewheel’i sayesinde, kas gücünüzü zincire tam olarak aktarabiliyorsunuz. Bu nedenle Bianchi Aria e-Road düzenli antrenman çalışmaları için de uygun. Çünkü geleneksel yol bisikletiyle olan fark fazla değil.

Bütünleşik batarya, şık görünüm

Kadro dışında, ya da kalınlaşmış alt boruya takılı bataryadan vaz geçilmiş olunması Bianchi Aria e-Road'un görünümünü derli toplu ve aerodinamik yapmış. Arkada bulunan motorun en büyük dişliden daha küçük olması da buna etken. Sonuçta disk frenin veya vitesin arkasında tamamen kaybolmakta.

Aynı şekilde kablolar da göze batmıyor. Mümkün olduğunca kadronun içinde dolaşmakta. Bu sadece estetiğe değil, aynı zamanda güvenliğe de hizmet ediyor.

Tamamen belli olmayacak şekilde batarya alta boruyla bütünleşmiş. Sadece 40 mm'lik küçük çapından dolayı, borunun iri bir şekilde genişletilmesi gerekmemiş. Bunun yerine alt boru da bisikletin optimize edilmiş aerodinamik tasarımını izlemekte. Şarj işlemi doğrudan e-bisiklettin üzerinde, tam şarj için üç buçuk ila dört saat gerekiyor.

250 Wh kapasiteli Panasonic bataryada çok fazla enerji depolama alanı yok, ancak bir eğitim antrenmanı için yeterli. Bianchi'ye göre bununla 1200 dikey metrenin üstesinden gelinmesi gerekli. Bianchi Area e-Road'dan daha fazla destek almak isteyen ikinci bir batarya takma olanağına sahip. En iyi kullanım 15 km/h ile 25 km/h arasında bir hızda ortaya çıkmakta.

Uygulama kontrolü ve IPD ile OnBike işletimi

Bianchi Aria e-Road bisikletini iki şekilde harekete geçiriyorsunuz. İlkin doğrudan bisikletin üzerinde olan devreden. Üst boruda bulunan LED göstergeli dokunmatik bir sensor yardımıyla motorun açılıp kapanması sağlanmakta.

Üç farklı renk hangi destek seviyesinin devrede olduğunu bir bakışta gösteriyor. Yeşil, %30'luk bir desteğe karşılık gelen Eco için, turuncu %60 performans sağlayan Comfort serisini işaret ediyor. Son olarak kırmızı, kendi gücünüze motor tarafından %100 destek eklendiğini işaret eden renktir.

Nabız ölçüm uygulaması ile destek sisteminin kontrolü

Öte yandan Bianchi, e-bisikletleri için bir uygulama sunuyor. Bununla doğrudan istenen destek seviyesi seçilebilmekte.

Aynı zamanda kadans ve batarya şarj durumu da dahil olmak üzere, sürüş ve motor verilerinin görüntülenmesinin merkezi. Ek olarak rota, uzaklık, yükseklik profili ve tırmanış derecesi ayrıntılarını görebilirsiniz.

Buna ilaveten, yerleşik GPS yöngüdüm sistemi sesli uyarılarla doğru yolda sürmenize rehberlik etmekte. Nabız gözleyiciyle birlikte ek bir antrenman etkisi sağlanıyor. Buradaki geçerli değerler okunup motorun çıkış güç otomatik olarak buna göre ayarlanmakta. Böylecene sürüş sırasında nabız için daima istenen en üst değerlerin içinde kalırsınız. Artı mevcut rotadaki kalori tüketimi hakkındaki bilgileri de gösterir.

Yedi ölçüde İtalyan bileşenleri

47 cm ile 61 cm arasında değişen yedi farklı kadro boyu mevcut. Her seçenek son moda siyah ve Bianchi mavisi renkleriyle süslü. Çatal, sele borusu ve kadro, dayanıklılık ve hafiflik için karbondan üretilmiş.

Fren sistemi olarak Shimano BR-R8070 kullanılmış, ayrıca vitesten de Japonlar sorumlu. Shimano Ultegra 11Sp Compact 11 vites sunuyor. Bunun dışında Bianchi geri kalan bileşenleri kendi ülkesinden seçmiş. Yani lastikler Vittoria ve sele ise bir Selle Royal Seta S1. Aria e-Road'un fiyatı ise henüz duyurulmadı.

Motor 250W EBIKEMOTION X35 M1
Batarya 
250Wh EBIKEMOTION X35 Panasonic 
Kadro 
Karbon, dahili kablolar
Ruble Shimano Ultegra 11-vites
Teker grubu Vision Trimax Alloy Disc
Lastik 
Vittoria Rubino IV 700x28c
Maks. hız 25 km/h






6 Eylül 2018

Hangi maden suyu en iyisidir?


Maden suyu, içilebilir suyun mineralle zenginleşmiş halidir. Maden sularının içindeki minerale ve bunların önemine kısaca değinirsek;





  • Kalsiyum (Ca): Kemik, diş ve kalp sağlığı, kan pıhtılaşması, sinir uyarı iletimi için oldukça önemlidir.
  • Magnezyum (Mg): Kalp, kas ve sinir sağlığı ve enerji üretimi için önemlidir. Ayrıca; yüksek magnezyumlu mineralli suların ayrıca prostat ve meme kanserinin görülme sıklığını azalttığını bildiren yayınlar bulunmaktadır.
  • Sodyum (Na): Su-elektrolit dengesi, sindirim desteği, asit-baz dengesi, uyarı iletimi için önemlidir.
  • Potasyum (K): Hücre metabolizması, su dengesi için önemlidir.
  • Florür (F-): Diş ve kemik sağlığı için önemlidir.
  • İyodür: Tiroit bezi fonksiyonları desteği için önemlidir.
  • Klorür (Cl-): Su-elektrolit dengesi, sindirim desteği için önemlidir.
  • Bikarbonat (HCO3-): Mide fonksiyonları, kan ve idrarda asit-baz dengesi için önemlidir. Ayrıca asit fazlalığı ile seyreden mide hastalıklarında (mide yanmasında) mide asidini nötrleştirdiği, şeker hastalığında şeker metabolizmasını destekleyici etki gösterdikleri günümüzde kanıtlanmıştır.
  • Sülfat (SO42-): Kalın barsak fonksiyonları, safra kesesi ve fonksiyonlarının uyarılması için önemlidir. Bağırsakların çalışmasını arttırıcı etkileri nedeniyle kabızlığa eğilimde olumlu sonuçlar vermektedir.

Üretilen maden sularının (doğal mineralli suların) içerdiği mineral oranları (oranlar mg/lt oranı baz alınarak yazılmıştır):

  • Beypazarı (Beypazarı, Ankara)

amonyum: 0,05
bikarbonat: 1865,38
potasyum: 63,01
sodyum: 265,2
magnezyum: 108,4
kalsiyum: 235,5
demir: 0,046
alüminyum: 0,0087
sülfat: 138,3
florür: 0,46
nitrat: < 1,0
nitrit: < 0,005
klorür: 25,77
fosfat: 1,87

  • Uludağ (Çaybaşı köyü, Osmangazi, Bursa) 

bikarbonat: 1281
potasyum: 28,2
sodyum: 185
magnezyum: 78,7
kalsiyum: 153,3
demir: 0,002
sülfat: 18,34
florür: 1,04
klorür: 55


  • Kızılay (Afyonkarahisar / Erzincan)

bikarbonat: 2123
potasyum: 5,4
sodyum: 770,4
magnezyum: 13,3
kalsiyum: 40,8
sülfat: 97,4
florür: 0,81
klorür: 5,35



  • Kınık (Mezit boğazı, İnegöl, Bursa)

bikarbonat: 3172
potasyum: 44,39
sodyum: 650
magnezyum: 127
kalsiyum: 326
florür: 1,3





  • Akmina (Akkaya, Bolu)

bikarbonat: 1383
potasyum: 5,36
sodyum: 22,2
magnezyum: 28,8
kalsiyum: 393,2
sülfat: 5,05
florür: 0,54
klorür: 9,52



  • Kula (Kula, Manisa)

bikarbonat: 2488
potasyum: 59,3
sodyum: 476,9
magnezyum: 140,8
kalsiyum: 309,3
sülfat: 17,5
florür: 0,3
klorür: 143,6



  • Laçin (Laçin köyü, Sarıcakaya, Eskişehir)

bikarbonat: 1715,3
potasyum: 9,2
sodyum: 222,2
magnezyum: 137,6
kalsiyum: 143,5
sülfat: 36
florür: 0,2
klorür: 34,6



  • Sırma (Göynükbelen köyü, Orhaneli, Bursa)

bikarbonat: 1634
potasyum: 53,6
sodyum: 425
magnezyum: 111,4
kalsiyum: 326
sülfat: 6
florür: 1,4
klorür: 166



  • Sarıkız (Alaşehir, Manisa)

bikarbonat: 598
potasyum: 5,75
sodyum: 58,23
magnezyum: 62,12
kalsiyum: 83,7
sülfat: 87,8
florür: 0,23
klorür: 14,53



  • Özkaynak (Çaybaşı köyü, Osmangazi, Bursa)

bikarbonat: 1037
potasyum: 10,68
sodyum: 72,59
magnezyum: 102,2
kalsiyum: 116,8
sülfat: 15,7
florür: 0,74
klorür: 32,4



  • Selendi (Kula, Manisa)

bikarbonat: 829,6
potasyum: 13
sodyum: 38,4
magnezyum: 55
kalsiyum: 234
sülfat: 80,2
florür: 0,53
klorür: 10,2



  • Damla minera (Osmangazi, Bursa)

bikarbonat: 1400
potasyum: 8,23
sodyum: 40,04
magnezyum: 36,20
kalsiyum: 288,97
sülfat: 22,6
demir: 0,001
florür: 0,26
klorür: 40,07


  • İnişdibi (İnişdibi köyü, Giresun)

bikarbonat: 210
potasyum: 1,6
sodyum: 7,68
magnezyum: 17,8
kalsiyum: 86,1
nitrat: 16,3
nitrit: <0 br="">demir: 0,01
florür: 0,04
klorür: 2,1

  • Avşar (Avşar deresi, İşçehisar, Afyonkarahisar)

bikarbonat: 2300
potasyum: 96,3
sodyum: 756,3
magnezyum: 3,4
kalsiyum: 53,8
sülfat: 2
florür: 0,19
klorür: 80,1






5 Eylül 2018

İnsanlık İçin Büyük Bir Aşama

Keskin zekâsıyla ortalığı Acem kılıcı gibi kesip biçen Bernard Shaw gazetecilik için “Öyle bir alandır ki, bir bisiklet kazasıyla dünya savaşının başlangıcı ayırt edilemez” demişti.

Doğru söze ne denir!

Gazete “Avusturya Veliahtı Saraybosna’da bir suikasta kurban gitti!” diye haber yapar. Bu olayın, dünya savaşını tetikleyecek bir kıvılcım olduğunu ise daha sonra tarihçiler değerlendirir. 

İki gün önce gazetelerimizde, insanlık tarihini değiştirecek önemde bir haber vardı ama kimse fazla üstünde durmadı. Küçük bir haber olarak kaynadı gitti. Oysa insanlığın homo erectus (iki ayak üstünde yürüme) dönemine geçmesi, tekerleği icat etmesi, alet kullanması kadar önemli bir aşamayı müjdeliyordu bu haber.

Hollandalı bilim adamlarının laboratuvarda ürettikleri yapay etten söz ediyorum.

Bu buluş zamanla yayılacak ve tarihimizin “yamyamlık” dönemini kapatacak. Kendi adıma, yıllardır bekliyordum bu haberi. Çünkü insanlık bir gün, biyolojik olarak kendisine benzeyen, bir ana-babası, yavrusu, yüzü, duyguları olan, acı çeken, mutlu olan, başka canlıları hunharca öldürüp yeme cinnetinden kurtulacak.

Bundan adım kadar eminim.

Louis Corinth, 1893
İlerideki kuşaklar bizim çağımızı hayretle okuyacak ve “Sahiden mi? Canlıları öldürüp onların ölü gövdelerini mi yiyorlarmış?” diye inanamayacaklar.

Sentetik et, insanlığın barbarlıktan kurtuluşunun en önemli aşamalarından birisini vurgulayacak. Mezbahalar kapanacak, gizli gizli hayvan öldürenler ağır cezalara çarptırılacak. Buna karşılık et yüzü görmeyen yoksul milyarlar, bol bir protein kaynağına kavuşacak.

İnsanların birbirini öldürmesinde, hayvan öldürüyor olmanın büyük rolü olduğu kanısındayım. Çünkü canlıların birbirlerini öldürmeleri konusunda var olan doğal engel, hayvan öldürmek yoluyla aşılıyor. Acı çeken bir canlı katlediliyor, kafası kesiliyor, barsakları deşiliyor, böbrekleri, ciğerleri çıkarılıyor.

Normal olarak her insanda, hemcinsini öldürmeye karşı bir engel var. Ama hayvanları öldüre öldüre, onlarla aynı biyolojik koşullara sahip insanları da öldürmeyi doğal karşılıyorlar.

Bir örnek vereyim: Türkiye’deki birçok cinayette, katiller öldürmekle yetinmiyor bir de kurbanın kafasını kesiyor. Daha geçen hafta, Ankara’da aynı gün iki kadının kafası kesildi.

Bu korkunç “alışkanlık”ta, hayvanların kafalarını koparmanın, bu kanlı işlemi normal, hatta kutsal olarak algılamanın, çocuk yaştan itibaren izlemenin, lokantalarda gözleri size bakan ölü kafaları yemenin etkisi olmadığını mı sanıyorsunuz?

Uzun sözün kısası: Beni hiçbir şey bu haber kadar sevindiremezdi.

Hem zavallı hayvanlar, hem de insanın uygarlaşması açısından.
İleride tarih bu haftayı, “insanlığın en büyük dönüm noktası” olarak yazacak.

Zülfü Livaneli


Vejetaryen olan ünlüler
Oyuncular

Sporcular

Müzisyenler

Müzisyenler II




























































































4 Eylül 2018

İngiliz kadın bisikletçi sosyal medya üzerinden Türkiye’de yaşadığı tacizi anlattı

Frances Grier isimli bisikletçi, İngiltere’den Çin’e uzanan rotası üzerindeki Türkiye’ye yolculuk günlüklerinde özel bir bölüm açıp, karşılaştığı erkeklerle yaşadığı korku dolu anları anlatmış. Sosyal medyada paylaştıklarını aynen aktarıyoruz:.
“Tek başına bir kadın olarak dünyayı gezmenin olumsuz yönleri var ve bunlar istenmeyen, davetsiz ve korkutucu tecrübeler. Fotoğrafını çekemeyeceğimiz, yola çıkarken yıkmak istediğimiz önyargılar gerçek olunca geceleri uyumaktan, sabahları ise yola çıkmaktan vazgeçiren yönler.

Son iki günde, üç erkek beni yol üzerinde durdurup: “You. Me. Sex” diye garip bir teklifte bulundular. ‘Merhaba’, sözlüklerinde yoktu herhalde. Başka biri yaklaşıp beni ellemeye çalıştı, hızla uzaklaştım. Bir başkası ise aracından uzanıp öpmeye kalktı. Köyler ve kasabalardan geçerken atılan lafları saymıyorum bile…

Yaşadıklarım, yalnız ve Batılı bir kadın olmamdan kaynaklanıyor. Doğu kültüründe ve medyasında bizleri ahlaksız ve gevşek mahluklar olarak tanımlıyorlar. Ancak ben tacizcilerime demek istiyorum ki; “Ben de sizin gibi insanım. Sizlerden korkmak zorunda olmak istemiyorum. Tacizlerinizi başka biri kızınıza veya kız kardeşinize yöneltse nasıl hissederdiniz?”

Dört hafta boyunca bu ülkenin güzelliklerini, misafirperverliğini ve nezaketini anlattıktan sonra Karadeniz’de karşılaştığım bu insanlardan, tüm olumlu izlenimimi yıkmış olmalarından dolayı da nefret ediyorum. Başka bir köyde bana meyve suyu ikram eden nazik bir beyefendiye şüpheyle bakmaktan da nefret ediyorum. Halbuki Türkiye’de geçirdiğim süre içerisinde sayısız cömert insan tanıdım.

Bu insanları anlamakta zorlanıyorum. Bu korkutucu tecrübeleri yaşadığım dağ yolundan bir an önce kaçmak ve kendimi yeniden güvende hissedebilmek istiyorum. Burada sabahları yola çıkabilmek bile cesaret gerektiriyor.”



Bu tatsız olaylardan sonra Frances Grier’in 27 Ağustos’ta Ulaanbaatar’a (Moğolistan) Penelope adını verdiği bisikletiyle sağ salim ulaştığını sitesinden okuyoruz. 19 ülke, 210 gün ve 12.199 km yol kat ederek.

Türkiye bölümünü okumak için Gobi/Bike













Katkıları için Osman’a teşekkürler.






Yolu Türkiye’den geçen talihsiz turistler

-Dünyayı yürüyerek gezen Hollandalı Jiska Nina Van Gerner (28), tacize uğradı. Mayıs 2015

-Gelinlikle dünya turuna çıkan ve kaybolan İtalyan Sanatçı Pippa Bacca’nın cesedi Gebze’de bulundu. Mart 2008

-Jules Verne’in ‘80 Günde Devr-i Alem’ kitabından esinlenerek beş kuruşsuz dünya turuna çıkan ikili, İstanbul’da soyuldu. Eylül 2014

-Antalya Manavgat’ta Rus ve Alman turistler ölü bulundu. Eylül 2013

-Fethiye’de İngiliz 66 yaşındaki Bob Forht, kaldığı apartmanın girişinde ölü bulundu. Nisan 2013

-Almanya’dan tatile gelen 15 yaşındaki genç kız, tecavüze uğradı. Eylül 2014

-Polonyalı yazar A.P (25) tecavüze uğradı. Ağustos 2013 

–Nevşehir Göreme’de 2 Japon kadın turist bıçaklı saldırıya uğradı, biri öldü. Eylül 2013 

-Rize’de İtalyan çift, karavanda uyurken bıçaklandı. Turistlerden biri öldü. Eylül 2014





Yarışcı

İlk olarak 1978 yılında Hollanda'da basılan "Yarışçı" bisiklet sporuna gönül verenler tarafından kült kabul edilen bir klasik. Zekice kurgulanan ve soluk soluğa okunan bu yarış öyküsü, hayal gücünün gerçeklere karıştığı, yol bisikleti yarışının sanata dönüştüğü tutkuyla yazılmış edebi bir şaheser. Şimdiye kadar dünya çapında 10 dilde yayınlanarak 100.000'den fazla okura ulaşan bu eserde Tim Krabbé, bir bisiklet yarışının en ince detaylarını epik bir dille kaleme alıyor.

Acının hazza dönüştüğü bir tutkuyla pedal çevirdiniz mi hiç? Tim Krabbé ile beraber, dağlarda omuz omuza sürermiş gibi nefes nefese kaldığınızı hissedeceksiniz.
Prof. Dr. İrfan Türetgen

“Yarışçı” bir bisikletçinin yarışta yaşadıklarını düşündüklerini, korkularını en güzel anlatan kitaplardan biri. Yol bisikletini anlamak için vazgeçilmez bir yapıt.
Sarper Günsal – Bisiklet Yorumcusu






















Yarışcı (De Renner): Tim Krabbé (Çeviri: Gül Özlemi), Zebraska Yayınevi (07/2018) ISBN 9786056810510, 13,5x19,5 cm, Türkçe, 152 sayfa



Katkıları için Serhan’a teşekkürler.




İlginizi çekebilir Tekerlekli Yalan, Velodrom Sincapları