Sanmayın ki Antalya’nın Elmalı’sı veya Giresun’un Görele’si. Bunlar Beykoz’un iki köyü, şimdiki adıyla mahallesi. İlki 3 diğeri 7 km uzaklıkta Beykoz’a. Elmalı, orman içine sonradan yerleşilerek oluştuğu belli olup Karadeniz köyleri özelliği taşımakta. Görele ise adından da anlaşılacağı gibi Giresun’un ilçesinden göçenlerce kurulmuş, ama ne zaman bilemiyorum. Beykoz nüfusunun büyük bir çoğunluğunu Karadenizliler oluşturmuyor mu zaten? Türkiye'nin her yerinden az çok göç almasına rağmen ilk beş sırayı Karadeniz illeri almakta: Giresun, Ordu, Kastamonu, Rize ve Trabzon.
Bu hikaye esasında 1950’li yıllarda Demokrat Parti iktidarıyla birlikte “Taşı toprağı altın” denilen İstanbul’a yönelen büyük bir göç hareketiyle başlar. O yıllarda Karadeniz illerinden akınlar olur. İnşaat sektörü çok hareketliydi, İstanbul fazla plan yapılmadan yenileniyordu. Rize’den ve Trabzon’dan gelenler önce amelelik yaparlar inşaatlarda. Daha sonraki yıllarda sırasıyla sıvacı, kalfa ve sonra da usta olurlar. 1960’lı yıllarda müteahhitliğe soyunurlar. Arazisi olanlara ‘kat karşılığı’ konut yapıyorlardı. Yap-satçılık da böyle girdi dünyamıza. “Laz müteahhit” kavramı da sektörün literatürüne böyle yerleşti… An(l)adınız mı?!
Sabah 9, yollardayım. Hava kapalı, puslu. Hiç sevmediğim cinsten. Ama Beylerbeyi’ne, oradan Beykoz’a doğru pedallıyorum. Sahil yolunda sert esen rüzgar müthiş sarsıyor, devirecek gibi. Rüzgarlı olacağını görmüştüm hava raporunda ama bu denli beklemiyordum. Niyetim Fener’e gitmekti ama Beykoz sonrası inceden düşen damlalar, kapalı hava ve de rüzgar yönümü değiştiriyor. Ayrılıyorum ve Türk-Alman Üniversitesi tarafına sapıyorum. Bir keresinde buradan Cam Müzesi’ne gitmiştim (bkz. bisikletle Beykoz Cam ve Billur Müzesi). Yolu 2’nci defa pedallayaca’m.
Nun denilen okulların olduğu arazı karşısından çıkan yokuşun asfaltı şaşılası derecede düzgün. Ağır ağır tırmanırken çoğalan damlalardan kaçmak için kenardaki ağaçların altına sığınıp az bekliyorum. (…) Ve devam. Ara sıra yanımdan hızla geçen arabalar kafamda dolanan düşünceleri de birbirine katıyor: İBB tam anlamıyla çökertiliyor. Daire başkanlarına kadar hatta daha aşağılara indi gözaltılar. Eşlere, ağabeylerine indi gözaltılar; herhalde yakında çocukları, anaları, babaları, nineleri, dedeleri, onların yakın arkadaşlarını, kim varsa gözaltına alırlar… diyordu dünkü yazısında O. Bursalı. Siyasi yaşam bugüne dek görülmedik bir savaş içine sokuldu. Gözaltılar bir ceza unsuru olarak kullanılıp, gizli tanık ifadeleriyle, duymuştum-görmüştüm laflarıyla içi boş dosyalar doldurulmakta… Kaybetmekten bu kadar korkuluyorsa, demek ortaya çıkacak gerçekler bildiğimizden de büyük.
Bugün 60. Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu da başlıyor. Antalya’dan start alıp İzmir’de sonlanacak. 8 gün 8 etap boyunca 1.153 km pedallanacak. Heyecanla eve ulaşmaya çalışıyorum.
Elmalı-Kavacık ayırımında yanımdan geçen, tren vagonu gibi peş peşe dizili çimento kamyonları (beton mikseri de deniliyor) tam bir canavar. Bunların altında sık sık kalanlar oluyor. Öyle içten dönüyorlar ki! Bugün Anadolu Hisarı’ndaki minik köprü üzerinde de beni sollayan körüklü otobüs karşıdan gelen olunca içeriye daldı, kuyruğu neredeyse omuzuma değiyordu. Bunu yapan ya beyinsiz ya da Azrail. Geçme bekle, karşı taraf boşalsın. Yoook, geldiği hızla illa devam edecek. Frene basmak zülüm herhalde!
Elmalı ve beraberinde gelen bölge çok güzel. Istanbul’un şehir kalabalığından eser yok, başka bir yerdesin. Yeşilliğin içinden sürüp yol sonunda gelen Toygar Camisinden sağa sapıp FSM Köprüsü şeklinde devam. Bu yolun diğer yönü Riva’ya gider.
Geçen aylarda izlediğim Conclave diye bir film vardı, 8 dalda Oscar adayı olmuş ve En İyi Uyarlama Senaryo ödülünü kazanmıştı. İzlemişseniz konusunu bilirsiniz; Ralph Fiennes'in başrol oynadığı gerilim filmi, dünyanın en önemli Katolik kardinallerinin yeni Papa'ya oy vermek için Vatikan'da bir araya gelmesini işler ve dönen çeşitli skandallar ve sırlar ortaya çıkar… Derken geçtiğimiz günlerde Papa Francis 88 yaşında hayatını kaybetmesin. Dün de cenaze töreni yapıldı ve de tüm dünya liderleri veya temsilcileri hazır bulundu. Kilise normlarına göre yeni papanın seçimi ölümünden sonraki 15 ila 20. günde başlayacak. Şimdi gözler 267'nci Papa'nın kim olacağına çevrili. Tarih boyunca yapılan en uzun konklav 1006 gün süren ve 1271 yılında tamamlanan seçim olmuş. Bakalım bu sefer ne kadar sürecek?
Nepotizm diye bir kavram vardır. TDK bunu “arkadaş veya akraba kayırma" şeklinde açıklasa da aslında kayırmacılıktan daha azını ifade eder. Görülen kayırmacılıklarda tanıdık eş-dost kayırmacılığı için daha çok “kronizm”, siyasal ve dinsel kayırmacılık için “patronaj” ve iktidara ve seçmen kesimlerine yönelik kayırmacılık için de “klientalizm” terimi kullanılmaktadır. Moda ve sinema ünlülerinin ünlü olmuş çocukları ile ilgili başlayan tartışmayı gündemine alan New York Magazine dergisinin 2022 yılını “The Year of the Nepo Baby” ilan ettiği ve İngilizcedeki nepo baby şeklindeki ifadenin Türkçeye nepotizm bebeği şeklinde aktarıldığı ifade edilmektedir… Nerede mi? Vikipedi’de.
Hiç acıkmadım, hiç yorulmadım, mola vermeden devam ediyorum. Görele geçiliyor… Yol üzerindeki 2 çekim ekibi farklı noktalara konuşlanmış, bir kalabalık ki sormayın önleri. Beykoz’da da bir başkasını görmüştüm. Anlaşılan pazarları çekim günü oluyor bunlar için.
Çavuşbaşı-Hekimbaşı-Ümraniye diye devam. Artık trafik yoğunluğu içindeyim. Uykuda araç kullananlarla fırsatçılar arasında pedallamaktayım. Ters yöne girmeyeyim, dolanan yolu da kullanmayayım diye yeni bir yol arayışıyla sokak aralarına giriyor, mahalle içlerinden geçiyor ve geldiğim nokta Ihlamurkuyu metro istasyonu oluyor. Bir an için evin yakınına geldim diye seviniyorum ama sonra Google beni bildiğim yola bağlıyor. Eve, 61 km.lik bir daireyi 4 saatte tamamlamış olarak varıyorum. Bu tura da molasız diyebilirim.
İçinden bisiklet geçen diye şarkılar mı var? Olma mı?! Bunlardan birini dinleyelim mi? Isabelle Adjani ve Gaëtan Roussel’dan Les courants d’air (Hava akımları)
Isabelle Yasmine Adjani; 1955 doğumlu, babası Cezayir annesi Alman kökenli Fransız aktris ve şarkıcı. Aldığı sayısız ödülleri olup, 90'larda dünyanın en güzel kadınlarından biri olarak anılıyordu.
bisikletle Elmalı-Görele: Dudullu-Nakkaştepe-Beylerbeyi-Beykoz-Elmalı-Görele-Çavuşbaşı-Ümraniye-Dudullu
Tur tarihi: 27 Nisan 2025
Alınan yol: 61 km
Ortalama hız: 18 km/s
En yüksek hız: 51,8 km/s
Bisiklete biniş süresi 3 s 23 dk, dışarıda geçen süre 3 s 50 dk
En yüksek sıcaklık 22 ˚C, en düşük 13 ˚C, ortalama 15,8 ˚C
Yükselti kazancı (çıkış) 890 m, kaybı (iniş) 903 m
En düşük yükselti 0 m, en yüksek 241 m
Garmin yol bilgileri bisikletle Elmalı-Görele
Relive yol bilgileri bisikletle Elmalı-Görele
İlginizi çekebilir Anadolufeneri 2023; ...öyle devam edersin, bisikletle Değirmendere DBDA, Günübirlik Mudanya-Sudüşen-Yalova... Zafere Doğru