27 Aralık 2021

SST: Şamlar


Bir yılı daha geride bırakıyoruz, artısıyla eksisiyle. Senenin Son Turu dedik ve Şamlar’a pedal bastık, İhsan ve İnci ile. Karaköy’den çıkışımız 9 buçuk. Günler geç aydınlanıyor ve kısa, yolumuz da uzun. Buraya daha önce defalarca gittik ama bu dönemde daha az. Bölgenin adı son zamanlarda “Kanal”dan dolayı çok anılır oldu. Arsaları Katarlılar kapattı deniliyor. Kanal manal ol(a)mayacağına göre umarım ellerinde patlar.

 

Yeni yıl kutlamaları ne zaman başlamıştır diye merak ettim ve neler neler öğrendim. Önce Ocak’ın yılın ilk ayı olması var. Çünkü daha önceleri yılın başlangıcı olarak, MÖ 2000'li yıllarda Mezopotamya’da, Mart ortasında görülen ilkbahar ekinoksu kabul ediliyormuş. Günümüzde halen Nevruz Bayramı olarak sürer bu kutlamalar. Sonralarda Jül Sezar'ın MÖ 46 yılında Güneş'i referans alan Jülyen takvimini benimsemesiyle, yeni yılın başlangıç tarihi de değişiyor. Bir yüzü geçmişe diğer yüzü geleceğe bakan, değişimi ve başlangıçları temsil eden Roma tanrısı Janus'un onuruna, onunla aynı adı taşıyan ocak ayının ilk günü yılbaşı kabul ediliyor. Januar, January, Janvie de buradan geliyor. Romalıların bir sonraki 12 ayı umutla karşılaması, sevdiklerine hediyeler dağıtıp iyi dileklerde bulunması yılbaşı kutlamalarının bir parçasıymış. 

 

Bugün dünyada, 1582 yılında Papa XIII. Gregorius’un, 4 yılda bir artık yılın da eklendiği, hata payı en az olan Miladi takvim kullanılmakta. Yanı sıra Afrika, Asya ve Ortadoğu’da, hatta Avrupa’da kullanılan farklı takvimler de var.

 

Peki bizde nasıl olmuş işler? Yani Osmanlı’da ve sonra Cumhuriyet döneminde. 

 

İslam takvimini kullanan Osmanlılarda yılın ilk günü, Muharrem ayının birinci günü olarak görülüyor. Hicri takvim ay takvimi olduğundan yıllar, yıldan yıla kaymakta.

 

Osmanlı Devleti’ndeki yılbaşı kutlamalarıyla ilgili ilginç bir hikaye 1829 yılına tarihlenir. O yılbaşı, İstanbul'daki İngiliz elçisi, Haliç'te bulunan bir gemide büyük bir balo verir. Baloya Osmanlı devlet adamları da çağrılıdır. Davetliler yatsı namazını Tersane Divanhanesinde kıldıktan sonra, sandallarla gemiye giderler ve sabaha kadar eğlenirler. Ertesi gün Kazasker Yahya Bey, Serasker Hüsrev Paşa'ya, katıldığı balonun ne menem bir şey olduğunu sorduğunda şu cevabı alır: Az vakitte çok hazırlık yapmışlar. Biz baloda yapılanları bir ayda düzenleyemeyiz. Gerçi kâfir işi, fakat ne çare? Devletçe bir şey oldu, katılmak lüzum etti. Kaşık çatal gibi şeyler bile vardı. Kazaskere böyle konuşan Paşa, İkinci Mahmut'a tersine, eğlenceleri ballandıra ballandıra anlatmış, hatta elmaslı bir çatal kaşık takımı yaptırarak armağan bile etmişti. 1856 yılında ise Sultan Abdülmecit, Fransız elçisi tarafından düzenlenen büyük baloya gidip dans edenleri seyretti ve saraya memnun olarak döndü... şeklinde anlatılmakta. 

 

Cumhuriyet'ten sonra Türkiye'de 1926’da “Miladi Takvim” kabul edilip, 1342 Ocak ayının 1. günü, 1926 yılının 1. günü olur ve böylece yılbaşı batı ülkelerindeki gibi Ocak ayı başına getirilir. 1935 yılında çıkarılan bayram ve tatilleri düzenleyen kanunla resmi tatil olan yılbaşı, o güne kadar ertesi günü 'resmi tatil' olmadığı için, yalnızca halk arasında gece eğlenceleri olarak sürdürülüp ertesi gün herkes normal günlerde olduğu gibi işinin başına gidermiş. Yılbaşının ilk günü resmi daireler, çarşı pazar ve dükkanlar da açık. Cumhuriyet'in ilk yıllarında birçok yenilik gibi yılbaşı yadırgansa da zamanla buna da alışılıp 1935'te yılbaşı, resmi tatil günü olarak kabul edilince, yılbaşı geceleri daha rahat bir şekilde, tatil ile birlikte bayram havası içinde kutlanmaya başlanır. (...) Tayyare Piyangosu ile başlayıp Milli Piyangoya dönüşen yılbaşı çekilişleri, tombala, tek kanallı TRT-TV’sinde eğlence programları, sanat güneşimizin şovu, Nesrin Topkapı’nın göbek dansı şeklinde süren eğlencelere bir de Noel ağacı eklenince tam olur :))

Vikipedi, Onedio, Beycan


Bölgeye gelmeyeli yollar çoğalmış. Alibeyköy tarafını dıştan dönüyoruz, Cep Otogarı önünden. Gazi Mahallesi girişinde gene TOMA duruyor. Arnavutköy’e doğru damperlilerin ardı arkası kesilmiyor. İstanbul’un neresine gitsen bu canavarlar dolanıyor. Kuvvetli rüzgar yandan estiğinde bayağı sallıyor. Yolların kenarları ıslak, gidildiğinde vıcık vıcık ses çıkartıyor. Otoyol çok kalabalık, tüm araçlar yarışa çıkmış gibi. Şamlar diye ayrıldığımızda karşımıza üç şeritli yol çıkıyor (ne alaka?), artık eski yol kalmamış. Ama daha tamamlanmadığından ortasında gene eskiye dönüyor. 

 

Şamlar’da verilen mola ile mideleri şenlendiriyor ve kıyısından suyu hayli azalmış Sazlıdere Barajına devam ediyoruz, yer yer çamurlu bölümlerden geçerek. Barajın altında dev bir şantiye görmek hepimizi şok ediyor. Burası geçenlerde, kanalın temelini atıyoruz diye kandırdıkları köprü ayağının şantiyesi(ymiş). Üç şeritli yol da buraya gelecek anlaşılan. Kesilecek ağaçları da işaretlemişler bile :((

 

İSKİ memurları “bir daha geçmeyin” uyarısıyla çıkış kapısını açıyorlar ve Halkalı’ya doğru pedal basıyoruz. Tren öncesi son mola, BP benzincisinde paylaşılan künefe sonrası ön vagonda tıngır mıngır dönüyoruz. İhsan Yeşilyurt’ta iniyor (meğer canı dondurma istemiş), biz Bostancı’da, İnci de Küçükyalı’dan evine dönüyor.

 

Böylece SST tamamlandı, sırada SİT var... Bol Pedallı Bir Yeni Yıl Olsun.



















SST: Şamlar: Dudullu-Kadıköy-(gemi) Karaköy-Eminönü-Eyüp-Alibeyköy-Sultangazi-Arnavutköy-Şamlar-Altınşehir-Halkalı-(tren) Bostancı-Dudullu

 

Tur tarihi: 26 Aralık 2021

Alınan yol: 70,77 km
Ortalama hız: 16,5 km/sa

En yüksek hız: 51,8 km/sa
Bisiklete biniş süresi 4 sa 13 dk, dışarıda geçen süre 8 sa 25 dk
En yüksek sıcaklık 20 ˚C, en düşük 11 ˚C, ortalama 13,5 ˚C
Yükselti kazancı (çıkış) 938 m, kaybı (iniş) 9547, m
En düşük yükselti 0 m, en yüksek 237,4 m

 

Garmin yol bilgileri SST: Şamlar

 

Relive yol bilgileri SST: Şamlar



























17 Aralık 2021

Powershift: Belçikalı Firma Bisiklet Vitesinde Devrim Yaratıyor

 


Classified Cycling, göbekten vitesi dişli kaseti ile birleştirdi. Bu, 22 vitese yüzde 99'luk inanılmaz bir verim getiriyor.

 

Geleneksel zincir aktarmalı viteslerde önde ve arkada olmak üzere bisiklette iki vites bulunur. Arkada zincir, 7 ila 12’li kasetten oluşan bir dişli grubunda aktarılır, önde ise zincir iki hatta üç aynakol dişlisi üzerine yerleşir. Bu şekilde vites sayısı 2x10=20 veya 3x9=27 vites şeklinde açıklanır. Ancak burada vites birleşimleri -üst üste bindiğinden- örtüşmektedir.

 

Vites aktarıcısı, kablosu, gidon üzerindeki kolu ve aynakol dişlileri ile birlikte kalabalık bir donanımdır. Bu nedenle bazı üreticiler öndeki vites aktarıcısını eksiltip sadece arka kasette vitesleri değiştirmeye başladılar. Bunun karşısında oluşan vites sayılarındaki azalmayı kabullenerek.


Eurobike'da Ödül Aldı 

 

Belçikalı Classified Cycling şirketi, Powershift sistemiyle bu ikilemden çıkmanın bir yolunu buldu. 2020 gibi erken bir tarihte duyurulan sistem Eurobike 2021'de Altın Ödüle değer görüldü. Powershift, arka vites kasetini iki vitesli bir göbek dişlisi ile birleştirdi. Her ikisi de arka tekerlekte ve Bluetooth üzerinden uzaktan kumanda ile gidondan kontrol edilmekte. Powershift, 2 vitesli bir göbek ve 11 dişli bir kasetten oluşmakta. Yani sistemin 22 vitesi var. Powershift’in tasarımı ise: ‘standart’ kullanımda arka tekerdeki göbekten vites hızlı sürüşler için. Yokuşlarda etkinleştirildiğinde bir küçültme gibi davranır ve bisiklete siz fark etmeden "küçük dişliler" ekler. Aynen öndeki küçük ayna kola geçmek gibi. Etki derecesi ise neredeyse %99 ile kayıpsız. Vites değişimleri 150 milisaniye içinde ve pedala tam güçle yüklendiğinizde bile gerçekleşir. Elektronik olarak kontrol edilen göbekten vites USB üzerinden şarj edilmekte ve tek bir şarj 10 binden fazla aktarma işlemine yetmekte. Gidon üzerindeki kumanda ise bir düğme pil tarafından desteklenmekte ve bir yıl dayanmakta. 

 

Fiyatı Yüksek

 

Çözüm elbette ucuz değil. Ancak iddialı yol bisikletleri için önerilen farklı çözümler kapsamında. Bisiklet perakendecisi Rose, Powershift ile donatılmış Backroad X Classified için 5299 avro istemekte. Belirli yetkin mağazalarda vites setinin sonradan takılması yaklaşık 2400 avroya mal olmakta. Bu çözüm, elektrik destekli dağ bisikletleri için de çekici gözükmekte. Ancak Powershift pahalılığı nedeniyle genelden ayrılmakta. Shimano'nun geleneksel 1x12’lik seti, XT versiyonunda yaklaşık 499 avroya, SLX versiyonunda ise 299 avroya mal olduğunu düşünürsek.



16 Aralık 2021

2022

Kutlu Olsun







Zeus Tapınağı: MS 1’inci yüzyılda İmparator Domitianus döneminde yapımına başlanılmış, MS 2’nci yüzyılda İmparator Hadrianus döneminde tamamlanmıştır. Anadolu'nun en iyi korunmuş tapınağı, dünyada ise Zeus adına yapılan tapınakların en sağlamı olarak günümüze ulaşmıştır. Tapınağın en dikkat çekici özelliklerinden birisi, 9,30 m boyunda yekpare sütunlarıdır. Tapınağın alt bölümünün ise mimari olarak dünyada tam bir benzeri yoktur. Kilitleme-tonozlama yöntemiyle yapılandırılan alt bölüm, özgün durumuyla bugüne kadar gelmeyi başarmıştır. Tanrılara sunulan armağan ve sunakların saklandığı depo, tapınağın kehanet odası, Anadolu'nun toprak ve bereket tanrıçası Kibele'nin kült yeri olarak kullanılmıştır. 19 yüzyıldır ayakta kalmayı başarmış tapınak, yapıldığı günden bu güne bölgede yaşayan insanların izlerini üzerinde barındırır... (Aizanoi)





2021

6 Aralık 2021

A・L・Z・U・T

 


Kadınların siyasi hayatta seçme ve seçilme hakkını elde etmesi; toplumsal hayatta gerçekleşen Atatürk Devrimleri’nin en önemlilerinden birisidir. 1930 yılından itibaren çıkarılan bir dizi yasa ile önce Belediye seçimlerine katılma, sonra köylerde muhtar olma ve ihtiyar meclislerine seçilme hakkı tanınan kadınların, milletvekili seçme ve seçilme hakları 5 Aralık 1934’te Anayasa ve Seçim Kanunu’nda yapılan yasa değişikliği ile tanındı... Atatürk, kadınlara -çok sayıda Avrupa ülkesinden daha önce- bu demokratik hakkın verilmesini sağladı. Biz de bu anlamlı günde keyifle ve fazla zorlanmadan Tuzla yaptık arkadaşlarla.

 

Sabah 9’da Bostancı Caffé Nero’da buluşup ilk mola yerimiz Pendik’e doğru çıktık yola. Güzel bir sürpriz olarak Haluk bugün aramızda. Pandemi öyle bir korkuttu ki onu, sokağa bile çıkamaz oldu. Umarım şeytanın bacağı kırılmıştır. Çiğdem, İnci ve Nurhan ile birlikte 6’lıyız bugün.

 

Hava serince ama gün içinde ısınması lazım Meteo’ya göre. Pendik’e kadar bisiklet yolu var, sahilden sürmekteyiz. Bol bol sohbet ederek, Maltepe dolgu alanı içinden geçerek, sabah yürüyüşüne çıkanların arasından sıyrılarak, kediyi köpeği kollayarak...

 

Kadınlara seçme-seçilme hakkının verilmesinden sonra, 1935 seçimlerinde genç cumhuriyet %4,6 oranı ile dünya sıralamasında 21. sıradayken günümüzde, 2018 seçimleri sonrası mecliste %17 oranı ile 117. sıraya kadar geriledi. Listenin zirvesinde kim var diye merak ediyorsanız: Ruanda, Küba ve Bolivya. 

 

Gerici AKP iktidarı Türkiye’yi kadın hakları açısından 1930’lardan daha geriye götürdü. Kısa adı “İstanbul Sözleşmesi” olan “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” mart ayında Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile feshedildi.

 

Pendik Beltur ilk mola noktamız. 2 buçukluk çay olmuş 5 lira. Yuh çeksek ne işe yarar? Öyle başarılı bir ekonomi yürüttü ki akepe, herkes bizi kıskandı. 6 sıfır attılar, biri geri geldi bile!

 

Pendik’te Haluk’un ayrılması, Mehmet’in dahil olması ile sayımız değişmiyor, 6’lı olarak devam ediyoruz Tuzla’ya. Güneş yüzünü göstermeye başladı, neşemiz artmakta.


Bazen dönüp dolaşıp aynı şeyleri dinliyorum. Yello; özellikle 2009 tarihli “Yello Touch: The Virtual Concert” videoları halen beni heyecanlandırıyor. Hem görselliği hem de kurgusu ile. Eve kapandığımız şu pandemi dönemine cuk oturdu bu sanal konser.

 

Yello’yu bilmeyenler için: Dieter Meier ve Boris Blank'dan oluşan İsviçreli elektronik müzik grubu. 1979’dan beri, yani oldukça eskiler. Bu videoda Till Brönner trompetiyle eşlik ediyor gruba: Till Tomorrow



Tuzla Filizler Köftecisi; 2’nci mola ve öğle yemeğimiz. Herkes iştahına göre ısmarlıyor. Biz, çorba, patates kızartması ve piyaz ile doyuruyoruz acıkan karnımızı. Ama sohbete doyamıyoruz. Ancak zaman hızla ilerliyor ve bizim de akşam üstü yetişmemiz gereken, babanın yaş günü buluşması var. 

 

Hep birlikte dönüş yolundayız. Pendik gruptan ayrılma noktamız. Hızla trafik içinden pedallıyor, Maltepe’den Başıbüyük yönüne tırmanıyor, Yeditepe üzerinden eve ulaşmamız 3 buçuk. Hazırlanıp doğum gününe çıkışımız 4.

















ALZUT : Dudullu-Bostancı-Pendik-Tuzla-Maltepe-Başıbüyük-Yeditepe-Dudullu

 

Tur tarihi: 5 Aralık 2021

Alınan yol: 77,5 km
Ortalama hız: 17,7 km/sa

En yüksek hız: 48,5 km/sa
Bisiklete biniş süresi 4 sa 22 dk, dışarıda geçen süre 6 sa 56 dk
En yüksek sıcaklık 24 ˚C, en düşük 10 ˚C, ortalama 15,1 ˚C
Yükselti kazancı (çıkış) 757,7 m, kaybı (iniş) 769 m
En düşük yükselti 0 m, en yüksek 167,5 m

 

Garmin yol bilgileri ALZUT

 

Relive yol bilgileri ALZUT


















22 Kasım 2021

bisikletle Kasım/21

 


Arapçadan dilimize geçen ‘kasım’ sözcüğünün anlamını TDK şöyle vermekte: 1- Yılın on birinci ayı, son teşrin, teşrinisani. 2- Kışın başlangıcı sayılan 8 Kasım günü başlayıp Hıdırellez'in ilk günü olan 6 Mayıs'a kadar altı ay süren dönem. Bir de ‘kâsım’ var. Bunun anlamı da: Ayıran, bölen, taksim eden. Biz isim olarak da kullanırız. 2018 yılındaki bir araştırmada Kâsım isminde 33.296 kişi gözüküyormuş. Yani Türkiye’de her 4.207 kişiden biri bu ismi taşıyor. 

İsimist


Yağmurlu günler gelmeden pazar gezilerimizi sürdürüyoruz arkadaşlarla. Sabah 9.15 Beylerbeyi buluşma noktasına vardığımızda İhsan ve güzel bir sürpriz olarak İnci’yi görüyoruz. Karşı kaldırımdan da Nurhan geliyor. Herkesi özlemişiz, ama özellikle İnci, uzundur görüş(e)memiştik. Çok sevindik.

 

Önümüzden kalabalık bir bisikletli grup geçiyor. İhsan Perşembeciler olduğunu söylüyor. Aman, biraz agresif bir grup. Hemen çıkmayalım, uzaklaşsınlar! Biz de 5’li olarak sonradan çıkıyoruz. Hava çok soğuk. Boğazın Anadolu tarafına bu saatlerde güneş düşmez, o nedenle kesiyor.

 

Bir buçuk saat sonra Akbaba’ya varıyoruz. Yolda gidip gelen, lastik tamir eden, şişiren bisikletçiler gördük. Araçların kimi saygılı kimi öfkeli, yol veren olduğu gibi kornayla taciz eden de var. Bizim insanımız nedense sabırsız. En ufak bekleme süresinde hemen kornasına dokunuyor. Sabırsız olduğu kadar da saygısız, ve de –bence- ülkenin seviyesi gibi ‘düşük’.

 

Buluşmaya gelirken geçtiğimiz yeni yapılan, Ümraniye-Ataşehir arasında bulunan, bir gece kararıyla ilçe değiştiren Finans Merkezi denilen yapı kompleksi altındaki yollara çimento suları süzülmüş. Bacaklar ve bisiklet duman oldu. Bir de yol daracık, arkana sıralanmış araçlar olunca bir kovalamacadır gidiyor. 

 

İstanbul Finans Merkezi fikri ilk ortaya çıktığında amaçlanan, İstanbul'un, Londra, Frankfurt gibi bir merkez haline gelmesiydi. O günden bugüne köprülerin altından çok sular aktı. İstanbul'un küresel bir finans merkezi olabileceği fikri boş bir hayale dönüştü. Kuralların akşamdan sabaha değiştiği, hukukun uygulanmadığı ya da iktidar keyfine göre uygulandığı, dünyayla kavgalı bir ülkeye uluslararası şirketlerin merkezlerini taşımalarını beklemek hayalperestlikten başka bir şey değil... deniliyor. Tüm uzmanlar TCMB’nin İstanbul’a taşınmasının hiçbir yararı olmadığı gibi, bunun hem geçiş döneminde hem de sonuç olarak devlet yönetimine ve ülkeye zarar vereceğini belirtirken, bu ısrarı anlamak mümkün değil. Aynen iki havalimanı varken 3’üncüde, şimdi de kanal diye tutturmaları gibi.

T24


Akbaba’da güneşli bir masa seçiyoruz. Hepimiz üşüdük. Köpekler etrafımızda, herhalde fazla gelen yok, sevilmek isteniyor olmalılar. Fırından alınan simitler ve ısmarlanan çaylarla aç olanlarımız kahvaltılarını yapıyor, tok olanlar köpekleri besliyor. Bilir misiniz ki yaşamımız boyunca 6 fil ağırlığına eşit miktarda yiyecek tükettiğimizi? Bu ara tadilat gören parktaki köy kahvesi de açılmış ama biz gene Huzur Kıraathanesi’nden içiyoruz. Bisiklet Dostu bir işletme olduğundan.

Listelist


Dereseki rampasını tırmanırken İhsan Riva’ya gidip gelmiş, çok kalabalık var diyor. Acaba vaz mı geçsek? 

 

Riva yolu çok güzeldir, asfaltı düzgün, güvenlik şeridi ve keyifli bir inişi olan. Alibahadır girişinde tekrar toplanıp Riva’ya gitmeyelim, günler kısa - zaman dar, sıkışacak her şey diye karar verip Alibahadır içinden M.Şevketpaşa’ya yöneliyoruz. Bölge İstanbul’un en güzel yerlerinden, tam bisikletlik bir coğrafya. MŞP’da bir yol-kaldırım çalışması var, kilitli taş döşeniyor. Bu köy de çok keyiflidir. Kahvesi ve bir de pide fırını olan. İsmini, 31 Mart İsyanı’nı bastıran, II. Abdülhamid’in tahttan indirilmesinde rol oynayan, V. Mehmed’in saltanatında 4 ay sadrazamlık yapmış ve bir suikast sonucu öldürülmüş olan Osmanlı askeri ve devlet adamı Mahmud Şevket Paşa’dan (1856-1913) alır.

Vikipedi


MŞP sonrası gelen rampayı da dize getirdikten sonra tepede Sümbül durağında her zamanki fotomuzu çekip kendimizi Zerzevatçi’ya doğru bırakıyoruz. Bayılıyorum bu sözcüğe, hele de ağızdan çıkışı; Z’leri biraz çatlatarak söyleriz: “Zerzevatın teki”. Küçük, önemsiz anlamında. 

 

Kafa radyosunu bilirsiniz, “kulak düğümü” de denilir. Bir şarkının 5-10 saniyelik bir kısmının bazen saatlerce aklımızda çalması. Yapılan bir araştırmada insanların %91’i haftada bir kez bu olayla karşı karşıya kalırken %25’i ise günde bir kereden fazla bu durumu yaşıyor olduğu görülmüş. Ben de bu %91’in içinde sayılırım. Hele de uzun soluklu tura çıktığımda %25’e bile girerim :)) Kafamda Hooverphonic çalıyor. 1985 yılında kurulmuş Belçika asıllı bir grup. Tam olarak trip hop müziğin temel taşlarından. Başlangıçta kendilerini “Hoover” olarak adlandırsalar da daha sonrasında “Hooverphonic” olarak değiştirmişler. Bunun komik tarafı ise elektrik süpürgesi üreten firma ile yasal sorunlar yaşamaktan çekinmeleriymiş. İstanbul’da da konser vermiş olan gruptan çok keyifli bir parça: Mad About You




Müzik müzik müzik; “Müziğin doğuşu” konusu müzikten çok insanı anlatmayı öngörür. Müzik sanatının derinine indikçe “insan”ı anlamış olur (muyuz?) İnsanın biyolojik ve kültürel varlığı uzun yıllar öncesine dayanır. Peki müzik yaratma bilinci ne zaman ortaya çıkar dersiniz? 19. yüzyılda müziğin doğuşuna ilişkin teoriler ortaya atılmıştır: Herder’e göre müzik “dil”den; Darwin’e göre hayvan sesleri ve özellikle “kuş sesleri”nden; Stumpf’a göre insanların birbirine “seslenmesi”nden; Spencer’e göre insanların duygusal ilişkilerinden kaynaklanmış ya da duygusal yakınlıklardan esinlenerek doğmuştur. Bizde ise ilkokul kitaplarında yazılana göre insan, yaprakların hışıltısından, derelerin şırıltısından etkilendiği için benzetmeli olarak müziğe yönelmiştir… diyor Ahmet Say. 

BCBmüzik, İdeafix


Zerzevatçı’da İnci’nin aldığı ayvaları tadıyoruz. Yani, uzundur böyle lezzetlisini yemedim. Üç tanesinin 2’sini bitirdik. 3’üncü anneye saklandı. Köy camisinde cenaze var. Cemaat dağılmadan kalkıyor ve son rampayı da dize getirip Acarlar’da toparlanıp çok önemli bir meseleyi fark ediyoruz: Riva’dan vaz geçince muhlamadan da geçmiş olduk. Bir başka ifadeyle “acıktık”. Nerede yeriz? Görele’de pideci var mı? Kimse bilmiyor. Ne yaparız? Girer bakar bulamazsak devam ederiz. Girmiyor bile İhsan, mecburen devam ediyoruz. Ama Kavacık’ta Gurme Lahmacun-Pide’de hepimiz iştahımıza göre bir şeyler buluyoruz.

 

Bundan sonrası dolu mideyle devam ediyor ve Kavacık trafiğini yarıp Anadoluhisarı’na jet gibi inip Boğaz hengâmesini de alt ettikten sonra Beylerbeyi ayrılma noktası. Nurhan ve İnci Üsküdar yönüne, İhsan da bizimle Altunizade’ye doğru. Bakalım GS-FB maçı ne olacak?

 






















bisikletle Kasım/21: Dudullu-Beylerbeyi-Beykoz-Akbaba-Alibahadır-M.Şevketpaşa-Zerzevatçı-Acarlar-Kavacık-A.Hisarı-Beylerbeyi-Dudullu

 

Tur tarihi: 21 Kasım 2021

Alınan yol: 80 km
Ortalama hız: 17,6 km/sa

En yüksek hız: 56,4 km/sa
Bisiklete biniş süresi 4 sa 30 dk, dışarıda geçen süre 8 sa 6 dk
En yüksek sıcaklık 24 ˚C, en düşük 6 ˚C, ortalama 12 ˚C
Yükselti kazancı (çıkış) 1398,2 m, kaybı (iniş) 1394,6 m
En düşük yükselti 0 m, en yüksek 243,3 m

 

Garmin yol bilgileri bisikletle Kasım/21

 

Relive yol bilgileri bisikletle Kasım/21








































Foto katkıları için Nurhan, İnci ve İhsan’a teşekkürler.






Bölgeye yapılmış geziler Alibahadır, Yağmurdan Sonra, MahmutŞevketPaşa, ±84, Zerzevatçı, ±70









İlginizi çekebilir Alibahadır; Nefret Cinayetlerine Son, bisikletle Anadolufeneri, 8+1 = Riva