30 Aralık 2014

Paşamandıra, ±94

Senenin son gezisi olacak Paşamandıra. Şu sıralarda İstanbul çevresinde en güzel bisikletlik yerler.

8.30, Üsküdar’dan çıktık yola, Serhan, Haluk, Hasan, Ali, Levent ve Mine (ilk kez aramızda) ile Beykoz’da Kamil, Gültekin ve Gülcan’la buluşmak üzere.

Hava bayağı soğukmuş, daha kalın eldiven ve çorap gerekirdi. Kollar da az geldi. Ama sabahın erken saatleri böyle, öğlene doğru güneş yüzünü gösterecek. O zaman rahatlarız.

İstanbul ve çevresi eskiden daha fazla bisikletle gezilmeye uygundu. Bu denli inşaat, dolayısıyla de damperliler dolaşmıyordu. Şimdi girmedikleri yer yok. Nerede pedal bassan onlar önünde arkanda taciz ediyorlar.

Kim bilir daha önceleri ne kadar güzeldi İstanbul. Aklıma çok eski bir film geldi, belgesel. 1900’larda boğazda çekilmiş. Teknelerin dolaştığı, yalıların süslediği, yeşillerin bolca olduğu...



Mine bizimle ilk kez turluyor. Bu denli uzun bir tura cesaret etmesine hayran kalıyoruz. Bisiklet deneyimi fazla değil. Neyse ki Levent gözünü ayırmıyor, kolluyor. Bu gezinin onun için ayrı bir heyecanı var. Paşamandıra onun köyü, ailesi orada halen.

Haldun, hazırlıksız gelmiş olan arkadaşlara takviye yapıyor; eldiven, boğazlık... Bana da çorap lazım, yok mu?

Akbaba kahvaltı noktamız. Eskiden bahçede babaları görürdük. Onlar da soğuktan içeriye kaçmışlar. İçerisi de öyle güzel ısınmış ki. Odun sobası koca kahveyi sımsıcak etmiş. Ama biz o sıcağa alışırsak dışarıda sonra donarız. O nedenle bahçede iki masa birleştirip tıkınmaya başlıyoruz.

Değirmendere-Paşamandıra-Öğümce-Bozhane-MahmutŞevketPaşa-Zerzavatçı... böyle gideceğiz. Önce Dereseki’den tırmanmak gerek. Aile fotosunu da çekip çıkıyoruz gene yola. Dur-kalk’larla Dereseki aşılıyor. Riva yolu güzel bir yol. Sağımızda atlar çayırlara uzanmış, güneşlenmekteler. Paşamandıra sapağından ayrılıp köy yollarına giriyoruz. Gezinin keyifli bölümü şimdi başlıyor. Solumuzda Riva çayı akmakta. Kıyısında piknik alanları-gazinolar. Mevsim dışı olduğundan hepsi kapalı. Değirmendere’den güzel-kocaman bir ekmek alıyoruz 5 liraya. Altında yaprakların yapışık olduğu.

Değirmendere’de yukarıda bir gölet var, su toplanan baraj. Vakti zamanında buraya geldiğimizde oraya da çıkmıştık. Güzel bir yer. Koruma altında. İyi ki, yoksa piknikçilerin hücumuna uğrayıp kısa zamanda çöplüğe dönerdi. Şu bizdeki getirdiğini götürmeme alışkanlığı ne rezil bir durum. Yemek için taşıyor, çöpe atmak için zahmet etmiyor. Orada bırakıyor. Arkasından gelen de üstüne atıyor, dönüyor çöplüğe. Söyledin mi de zaten atmışlar oluyor!

Paşamandıra

Köylülerin bir araya gelip kurdukları mandıra ve bunun başında bulunan paşa lakaplı kişiden dolayı Paşamandıra ismini almıştır. Değirmendere köyü ise ismini Hüsnü Çavuş adındaki bir köylünün dere üzerine yaptığı ve uzun yıllar civar köylerine hizmet veren bir su değirmeninden almıştır.

Pasamandıra Köyünde yaşayanların tamamı Karadenizlidir. Köy halkının 100’de 90'ı Kastamonulu diğerleri de Trabzonludur. Karadeniz'e özgü gelenek ve göreneklerini devam ettirmek için gayret gösterseler de şehir hayatına adapte olmuş görünmektedirler. Yine de özellikle düğünlerde ve asker uğurlamalarında geleneklere uyulmaktadır. (Vikipedi)

Mine’nin evindeyiz. Annesi ve diğer ev ahalisiyle tanışıyoruz. Özellikle de Haydut’la. Bizi hemen kabulleniyor. Hatta Firuzan’la oynaşıyor bile. Mine’nin yan binadaki avizeleri göz kamaştırıcı. Çeşit çeşit modeller. Beşiktaş’ta kapattığı dükkanından şimdilik buraya gelmiş. Güneş nasıl da ısıtıyor insanın içini. Annenin hazırladığı kahveler eşliğinde süren sohbet ve güneşin sıcaklığı bizi mest ediyor. Ama yolumuz daha uzun, gitme vakti diyerek bu tatlı insanlara veda ediyoruz.

Öğümce, Cam Ocağı’nın yanından geçmekteyiz. Önemli bir yer. Cam eğitiminin verildiği ve aynı zamanda birbirinden güzel cam objelerin üretildiği bir kurum. Burası Paşabahçe’nin eski kristal fabrikası olup satışa çıkınca Yılmaz Yalçınkaya tarafından 2002’de bir vakıf altında bugünkü yapısına kavuşmuş. (CamOcağı)

Bozhane’den tırmanmaya başlıyoruz. Bu yol Polonezköy’e de gider. Beykoz köpek barınağının önünden geçerek. Etraf ağaçlarla dolu, fazla araç da yok derken karşımıza bomba düşmüş bir alan çıkıyor: Kuzey Marmara Otoyolu!!! Katledilmiş bir bölge. Gözün görebildiği uzaklığa kadar giden, ağaçları kesilmiş, sökülmüş, hançerlenmiş bir doğa parçası. Eski yollar kalmamış, yan yol açmışlar. Çamur deryası ortalık. Ağır da gitsen olmuyor. Bitirmişler burasını. Bir zamanlar yemyeşil olan bu bölge betona dönüşecek, araçların gürültüsü kulakları delecek, kuşların göç yolları kapanacak, hayvanların geçişleri engellenecek. Kaç haftadır nereye gitsek böylesi katliamlarla karşılaşıyoruz.

Olay bununla da bitmiyor, arkasından neler neler çıkıyor: İhalenin verildiği yandaş şirketler, köylünün toprağının alelacele kamulaştırılması, arazi spekülasyonu...  Nereden baksan katliam, yağma, şaibe.











MŞP’ya inerken yolda gördüğümüz avcılar domuz peşindeler. Ne yapıyorlar acaba? Satıyorlardır herhalde, meraklısı çok.

Hasan’ın tekeri patlamış, haberimiz yok. Arkadan yetişiyor. MŞP’de verilen molada açıkmış karınlar doyuyor. Kuruyemişler, pideler, sandviçler... herkes kumanyasını bitirmekte.

Yolumuz Zerzevatçı üzerinden Görele ayırımına kadar dur-kalk’larla sürmekte. İnişli çıkışlı bir rota bu, bolca. Ama öldürücü değil. Zaten basamadığın yerde iteceksin. Zorlamaya gerek yok, kimse seni sınamıyor. Yok günde 170 gitmiş, oraya tırmanmış, buraya ulaşmış... Bunlara meraklıysan Guinness’e bakacaksın. Mike Unklesbay (ABD) 30 Nisan 2014’de dağ bisikletiyle 24 saat içinde 456,06 km gitmiş. (Guinness)

Görele’de Kamil, Gültekin ve Gülcan ayrılıyorlar. Beykoz yolcuları. Bizse Kavacık-A.Hisarı-Üsküdar’a yolda Hasan’ın lastiğine tekrar hava basarak geliyoruz. Burada bir daha lastik tamiri ve Beşiktaş yolcuları kalmasın durumları (Serhan, Hasan, Ali). Kadıköylüler olarak adios amigos. Mine ve Levent daha ağır tempoyla arkadan geleceklerdi.

2014 böylecene bitmekte, yeni yılın bol pedallı geçmesi dileğiyle...


















Paşamandıra Gezisi: (Kızıltoprak)-Üsküdar-Beykoz-Akbaba-Dereseki-Değirmendere-Paşamandıra-Öğümce-Bozhane-MakmutŞevketPaşa-Zerzavatçı-Görele-Kavacık-A.Hisarı-Üsküdar-(Kızıltoprak)

Tur tarihi: 28 Aralık 2014
Kat edilen mesafe: 94,04 km.
Ortalama hız: 11,2 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 8 sa. 25 dk., dışarıda geçen süre 11 sa. 19 dk.
En yüksek sıcaklık 21 °C, en düşük 10 °C, ortalama 12 °C 
İrtifa kazancı (çıkış) 1729 m; kaybı (iniş) 1720 m.

Garmin yol bilgisi Paşamandıra

Tur Bilgisi: Üsküdar-Beykoz-Akbaba yolu düz. Dereseki’de tırmanış. Riva yolu geniş güvenlik şeridiyle inişli çıkışlı, sert değil. Değirmendere-Paşamandıra-Öğümce-Bozhane yolu köy yolu, sert değil. Bozhane’den tırmanış, MŞP’ye iniş. Yol üzerinde otoyol inşaatı var. Kısmen toprak, yağmurlu havada çamur. Gerisi asfalt. MŞP’den tırmanış Zerzavatçı’ya iniş ve Görele’ye tırmanış. Görele-Kavacık inişli çıkışlı, sert değil. Kavacık’tan A.Hisarı'na sert iniş. Kavacık kavşak düzenleme çalışması nedeniyle ortalık karışık. İterek geçiliyor. A.Hisarı ayrımı ve inişi kalabalık, trafik var. Sahil yolu her zaman trafikli (akşam saatlerinde).

Akbaba köyünde fırın, bakkal, çayevi mevcut. MŞP’de pideci, fırın, bakkal mevcut. Zerzavatçı’da çayevi, bakkal mevcut.













































Foto katkıları için Levent ve Haldun’a teşekkürler.


Haydoy’a yapılan bağışlar için tekrar teşekkürler.

Bölgeye yapılmış geziler Viva Riva, MahmutŞevketPaşa, ±84