Kasımın sonuna yaklaştık, havalar halen müsait gidiyor. Lodosun da etkisiyle 20 derecelerde. Değirmendere; Beykoz’un köylerinden, Paşamandıra taraflarında. İsmini Hüsnü Çavuş adındaki bir köylünün dere üzerine kurduğu ve uzun yıllar civar köylere hizmet veren bir su değirmeninden aldığı anlatılmış. Bugün değirmen meğirmen göremiyoruz. Sadece yakınında bir gölet var, sulama amaçlı olmalı, fi tarihinde yaptığımız bir gezide oraya da uğramıştık. Bu turumuzda pas geçiyoruz ama. Belki başka bir zaman.
Sabah 9, Beylerbeyi hareket noktamız (ve saatimiz). İhsan ve Orhan gelmişler bile. 4lü olarak yola koyuluyoruz. Orhan’la da uzundur pedallamamıştık, konuşulacak çok konu var. Hem sohbet ediyor, hem geçen bisikletçileri selamlıyor ve bir saat sonra, 20 km uzaktaki Akbaba köyünde, her zamanki çayevi, her zamanki masa, her zamanki fırından alınanlar ve parkın köpekleriyle birlikteyiz. Son gelişimizde Firu biraz bakım yapmıştı bazılarına. Herhalde tanıdılar ki yanımıza sokuldular. Veya masa üzerindeki yiyeceklere geldiler : )) İki gün sonra gelen, İhsan’ın doğum gününü ısmarlanan baklavalarla kutlayıp yarım saat sonra tekrar selenin üzerindeyiz.
Bugün 4 rampamız var: Dereseki, Değirmendere, MŞP, Zerzevatçı. İlkini çıkıp Riva yoluna saldık kendimizi. Alibahadır köyüne giriş yapıp devamla Paşamandıra’ya doğru. Süper keyifli bir yoldur. Neredeyse sırf iniş diyebilirim. Güvenlik şeridi de var. Tek sıkıntısı, nedense düz olduğundan mıdır, fazla trafiği olmaması mıdır, her geçişimizde ya motorcular ya arabacılar sürat gösterisi yaparlar. Sanırsın F1 pistindesin. Bugün motorcuların sırasıydı, peş peşe büyük bir gürültüyle geçtiler.
Riva’ya doğru gitmeyip, sağdan Şile diye ayrılıyoruz. Mesire yerleri ve lokantalar solumuzda, dere kıyılarına çökmüşler. Yol üzerindeki, her geçişimizde mutlaka durup yapraklı ekmek aldığımız hanımdan 2 tanesini çantaya yerleştirdik. 25 lira olmuş. Başladığımızda 4 idi. Hanım, 10 yıl önce ilk ekmeği 2,5’dan satıyordum diyor. Düşünün, 10 katı. Bir de 6 sıfır eklesek, attıkları var ya, demek bugün ekmeğe 250 bin ödeyecektik. Ossun, tüm dünya bizi kıskanıyor.
Dünya denilince; 1959 yılının 20 Kasım’ında Birleşmiş Milletler, Çocuk Hakları Deklarasyonu’nu yayınladı.Bildiride çocuklara karşı ayrımcılık yapılmaması, çocuğa kendisini özgürce gelişme fırsatı verilmesi, doğumdan itibaren bir kimlik ve vatandaşlık kazandırılması, sosyal güvenlik haklarından yararlandırılması, engelli çocuklara gereken bakım ve tedavinin gösterilmesi gibi 10 genel ilke yer alıyor. Ancak bildiri, Cenevre Çocuk Hakları Bildirgesi’nde olduğu gibi herhangi bir yaptırım gücünden yoksun olup, imzalayan devletlerin iyi niyet ifadesi olmasından öteye gidemedi. İşte içler acısı durum: Dünyada 20 yaşın altındaki 10 genç kızdan 1'i cinsel ilişkiye girmeye zorlanıyor. 15 ila 19 yaşlarındaki 15 milyon genç kızın cinsel ilişkiye zorlandığı belirtiliyor. 10 çocuktan 6'sı ebeveynleri tarafından fiziksel olarak cezalandırılıyor. Çocukların yüzde 10'u fiziksel cezalardan legal olarak korunamıyor. Tespit edilen insan kaçakçılığı faaliyetlerinde yüzde 28 oranında çocuk mağdur oluyor. Dünya genelinde 50 milyona yakın çocuk yaşadığı yerden göç ediyor ya da zorla yerinden ediliyor. Her yıl 15 yaşının altındaki 41 bin çocuk ev içi cinayet sonucu hayatını kaybediyor.Yetişkinlerin dörtte biri, çocukken istismara uğradığını bildiriyor. 5 kadından 1'i ve 13 erkekten 1'i çocukken istismara uğradığını açıklıyor.
Az sonra Paşamandıra yolundan ayrılıp Değirmendere diye sağdan sapıyor, hafif hafif yükselmeye başlıyoruz. Ama esas rampa viyadüğün altından geçtikten sonra başlar. Sarı, turuncu ve kahverenginin bin bir tonu içinde, sonbahar renkleri arasından tırmanıyoruz. Coğrafya güzelleşti, etraf sakinleşti, biz çıkmaya devam ediyoruz, 185 metreye kadar. Sonra yol düz devam ediyor. Bitkilerin tüm renklerini görebildiğimiz bir bölgedeyiz. Bir bitkinin yaşam döngüsü ilkbaharda yeşil, sarı, kırmızı yapraklarla başlayıp, sonbaharda sarı, kırmızı ve kahverengiye dönerek son buluyor. Ardından gelen kış ve ilkbaharla birlikte yeniden başlayan bu döngü böylecene sürüp gidiyor…
Yol bazı yerlerde bozulsa da genel anlamda sıkıntılı değil. MŞP’ya dik bir yokuşla inmekteyiz. Bölgede yaşayan köpekler var. Bizi gördüklerinde yoldan kalkıp çalıların arasına kaçıyorlar. İnsanlardan bu denli korkmuşlar. Bir zamanlar buralarda Beykoz Barınağı vardı. Sanırım 5 yıl olmuştur yıkılalı. Bugünlerde Öyümce köyünde yeni yerinde. Ama burada-çevrede köpekler halen yaşamakta.
MŞP’da Anıt Ağaç altındaki kıraathanede verilen molada Orhan’ın kahve ikramını keyifle yudumluyor, sohbetimizi sürdürüyoruz. Ardından önceleri defalarca geçtiğimiz rampayı tırmanıp Sümbül durağında geleneksel fotomuzu çekip Zerzevatçı’ya ve oradan da Acarlar’a, son rampayı da tırmanıp Kavacık trafiğini yararak Anadoluhisarı’na inmeyi başardık. Bundan sonrası Üsküdar üzerinden Salacak şeklinde eve varmak olacak. Harem’de kısa bir molada içilen çayla biraz rahatlayarak. Orhan Üsküdar’da, İhsan Acıbadem’de ayrıldılar. Aslında biz de Üsküdar’dan metroya binebilirdik. Daha fazla şehir içinde pedallamamak için. Belki bir daha öyle yaparız.
Sonlandırmadan önce size, İstanbul’da da konser vermiş İngiltere-Manchester kökenli bir müzisyeni tanıtacağım: Matthew Halsall. Trompetinin tonu, insanın içini yumuşatan ve beklenmedik bir sakinlik hissi veren, “Spiritüel Caz Müzik” olarak tanımlanan, bünyesinde arp ve koto gibi, müziğe büyülü bir dokunuş katan enstrümanları da bulunduran The Gondwana Orchestra ile sunduğu parçaya kulak vermenizi isterim; The Energy of Life
bisikletle Değirmendere DBDA: Dudullu-Beylerbeyi-Beykoz-Akbaba-Alibahadır-Değirmendere-MŞP-Zerzavatçı-Kavacık-A.Hisarı-Beylerbeyi-Üsküdar-Dudullu
Tur tarihi: 20 Kasım 2022
Alınan yol: 106,09 km
Ortalama hız: 18,2 km/s
En yüksek hız: 53,1 km/s
Bisiklete biniş süresi 5 sa 50 dk, dışarıda geçen süre 8 sa 40 dk
En yüksek sıcaklık 24 ˚C, en düşük 17 ˚C, ortalama 20,1 ˚C
Yükselti kazancı (çıkış) 1656,2 m, kaybı (iniş) 1649,9 m
En düşük yükselti 0 m, en yüksek 243,4 m
Garmin yol bilgiler bisikletle Değirmendere DBDA
Relive yol bilgiler bisikletle Değirmendere DBDA