19 Haziran 2015

Her Yönüyle Modern: Bisiklet
















Modern bisikletin başlangıcını anlatan bu ilginç belgesel aynı zamanda bunun geç Victoria ve Edward dönemi toplumunu nasıl kökten değiştirdiğini de göstermekte. 'Penny Farthing' gibi ilk modellerin çoğu binmek için zor ve sürücüsüne zarar vermesi mümkün olan bisikletlerdi. ‘Eksantrik’ uzmanımız iyiliğimiz için bazı eski-moda bisikletlere nasıl binildiğini gösteren bir de etkinlik düzenliyor.


BBC4’ün dikkat çekici ve bilgilendirici belgeseli izlenmeye değer. Bisikletin tarihi geçmişi ne de ilginç. Bugün kullandığımız bisiklete gelene kadar neler yapılmış-denenmiş...




















17 Haziran 2015

[bisikletle]Türkiye: Tekirdağ – Çanakkale – İzmir / “Rüzgara Karşı” (Foça-İzmir)

31 Mayıs 2015, Pazar / Foça – İzmir (9. gün)

Sabah tembelliği yaparak uyandık. Gece gürültülü olur sanmıştım sokak ama rahat geçti. Terastan havalandırdığımız eşyaları alıp toparlanıyoruz.

Çıkışımız gene 9’u geçiyor. Neşe hanıma anahtarları teslim ediyoruz. İçeri aldığımız bisikletlerin zincirine battaniyeyi sürtmüşüz. Neşe hanıma durumu anlatıp özür diliyor zararı karşılamak istiyoruz. Önemli değil, yıkarım geçer diyor.

Kordondan ilerleyip çarşı içinde Foça Simitçisi’nde hafif bir kahvaltı yapıyoruz. (9.30).

Artık yavaş yavaş Foça geride kalmakta. Gelirken tırmandığımız yokuşu şimdi gene çıkmak pek de sevdiğim bir şey değil. Esasen aynı yolu geri pedallamayı hiç sevmiyorum. Daire çizmek daha keyifli. Dün öğrendiğim Karaburun feribotu / motoru aslında çok iyi bir numara. Geri dönmeyip Karaburun’a geçmek ve oradan İzmir’e pedallamak. Hatta Çeşme’ye. Ama mevsim daha açılmamış. Gerçi çok da araştırmadık. Ama bu düşünceyi başka zaman uygulayacağım.


Yokuş Foça yönünden daha kolay çıkılıyor. Daha uzun bir mesafede tepe noktasına ulaşılıyor. Biz tepede nefeslenirken 2 bisikletçi de gelmekteydi. Demişlerdi pazar günü çok gelen olur diye. Bağlararsı’na kadar geri döneceğiz, oradan İzmir’e doğru arka yolları kullanarak ulaşmak istiyoruz. 8 arabasına yetişmemiz lazım. Öncesinde Nejat ile buluşacağız.












Gelirken gördüğümüz Pers Mezar Anıtı’na uğrayalım der Firuzan. 20 m kadar geçtik, geri dönüp 100 m sonra yanına varıyoruz. (10.25). Bizimle birlikte 2 bisikletçi daha iniyor buraya. Birlikte anıtı geziyoruz. İyi durumda, mezar odası açılmış muhtemel kazılmış. Taş Kule olarak anılan mezar anıtı MÖ 5. yüzyıla ait. Bağımsız bir kaya kütlesinin şekillendirilmesiyle oluşturulan bu anıtın karakteristik özellikleri, onun bir Pers için yapılmış olduğuna işaret etmekte. Anıt Pers Kralı Kyros'un Pasargadai'deki (İran) mezar anıtı ile benzerlikler göstermekte.
Kaynak ErkmenSenan

Bisikletçi arkadaşlar İzmir’den geliyorlar. Sabah 7 de çıkmışlar. Bize kısaca köy yollarını tarif ediyorlar. Deniz ve Uğur ile kısa sohbet, hatıra fotosu ve ayrılıyoruz. Bisiklet dostluğu kolay kuruluyor. Ortak nokta bisiklet olunca çabucak tanışılıp dost olunuyor.

Bağlararası’na kadar tempolu geldik. (10.30). Sabah serinliği yavaş yavaş kendini sıcaklığa bırakmakta. Burada kahvaltı edeceğiz. Yolda pazar arabalarıyla gidenleri görüyoruz. Demek ki bugün pazar var. Kaçar mı, hemen dalıyoruz içine. Harika şeyler tezgahlarda. Yavru enginarlar, erik gibi kirazlar, çiçekli kabaklar, deniz börülceleri, karpuz, peynirler... saymakla bitmez. Kiraz ve domates alıyor Firu ve yakındaki kahveye yerleşiyor. Ben de bir gözlemeyle geliyorum. Sofra bu arada kurulmuş. Çay ocağı sahibi ve servis yapan kişilerin nazik ve hassas davranışları Firu’nun dikkatini çekmiş. 

Etrafı izleyerek karnımızı doyurduk. 2 ayran+3 çay hepsi 4 lira tuttu. Sularımızı da doldurup Bağlararası’na veda ediyoruz. Bu arada Suriyelileri burada da görmek mümkün. Yerlisi pek hoşnut değil durumdan. Normal yevmiye 75 iken onlar 40 liraya çalıştıklarından ellerinden işleri gidiyor. Diğer yandan iş vermeyelim de hırsızlık mı yapsınlar diyorlar. Doğru, aç adam her şeyi yapar. Bunun önüne geçemezsin. Ne yanlış bir politika izledi hükümet bu konuda. Sonrasında insanları ortada bıraktı ve bu gerilime neden oldu.

Karşı yönden bir hayli araba gelmekte. Tüm İzmir Foça’ya akıyor sanki. Bir de öylesine hızlılar ki, sanırsın yer kapacaklar. Bu asfaltı hiç sevmiyorum. Ziftin üzerine döküyorlar mıcırı, bir silindir ve al sana yol. Sonra arabalar eziyor ama tırtıllı oluyor ve bisiklet tekeri zor kayıyor. Bir de titretiyor.

Dört yol ayrımından sağa sapıyoruz, Gerenköy yönüne. (12.20). Yolda rampa yok, hafif çıkışlar var sadece ama genelde düz giden bu yol zaten Gediz ovası içinde seyrediyor. Gediz’in üzerinden geçip Mustafa Kemal Atatürk’te mola vermeyip devam ediyoruz. (12.40).

Serbest bölge yakınında bir benzincide (Petline) verdiğimiz ihtiyaç molasında otoyola çıkmadan köy yollarından giden rotayı öğreniyoruz. Tuzçullu üzerinden Süzbeyli. Bu yol da bize anıt mezarda tanıştığımız arkadaşlarca önerilmişti.

Tepemizden geçen bir savaş uçağı ortalığı inletiyor. O hız ne öyle, görünmesiyle kaybolması bir oldu. Sonra gösteri uçakları ve paraşütle atlayan 2 kişi. Seyrek’te Gediz Üniversitesi önünde rüzgar türbinleri monte ediliyor. Kocaman kanatlar, dev bir vinç ağır ağır çalışmakta. 

Sanki sapacağımız yer geride kaldı. Tam vaz geçerken sağı gösteren Tuzcullu ve Kuş Cenneti levhasını görüveriyoruz. (13.50). Evet, Foça’daki arkadaş Serkan da kuş cennetini hararetle önermişti.

Kanal boyunca ilerleyen dümdüz bir yol, yaklaşık 5 km sonra Tuzçullu’nun dışından geçerek Süzbeyli’ye giriyor. (14.05). Hadi şimdi Tuzçullu’ya gir çık yaparak mola vermeyelim diye düşündük ama Süzbeyli’de kahve bile yok. Zaten minnacık bir yer, girmenle çıkman bir oluyor.

İzmir Kuş Cenneti ziyaretçi merkezindeyiz. (14.40). Burası harika bir yer.  Başka bisikletliler de var. Hatta kiralık bisiklet de var, insanlar dolaşabilsin diye. Biraz panolardan bilgi alıp şöyle bir uzanalım.

Kanal boyunca ilerleyen yolumuzun solunda flamingolar, pelikanlar ve tanımadığımız kuşlar var. Çevre çok büyük. Nereye kadar gider bilemiyorum ama bolca zaman lazım her yere ulaşabilmek için. Bir kaç km gittikten sonra yolun bitmeyeceğini fark edip geri dönüyoruz. Kafeteryada çay aradık ancak sallama varmış. Büyük bir ekrandan canlı olarak uzaktaki flamingo kolonisinde çekim yansıtılıyor.















İzmir Kuş Cenneti - Gediz Deltası. İzmir’in yanı başından, Mavişehir önlerinden başlayan Gediz Deltası, Foça tepelerine kadar uzanan yaklaşık 40 bin hektarlık geniş bir alanı kaplar. Bu yüzölçümü ile delta, Türkiye’nin dördüncü büyük deltası konumundadır.

Kıyı bataklıkları, tatlı su bataklıkları, geçici sulak çayırlar, sazlıklar, tuz tavaları, tepeler, dalyanlar gibi pek çok farklı yaşam alanı, deltanın eşine az rastlanır sayıda kuş türüne ve aynı zamanda diğer canlı türleri açısından da yüksek çeşitliliğe sahip olmasının nedenidir. Gediz Deltası’nda bu zamana kadar 277 kuş türü kaydedilmiştir. Bu sayı ülkemizde bir alanda kaydedilen en yüksek kuş türü sayılarından biridir. Ayrıca yıl içerisinde 235 kadar kuş türü bu alanda gözlenebilmektedir. Her kış düzenli olarak yapılan su kuşu sayımlarında ise 30 bin ile 80 bin arasında su kuşunun kışı burada geçirdiği tespit edilmiştir.

Gediz Deltası, Tuz Gölü ile birlikte Türkiye’de Flamingo’ların ürediği iki alandan biridir. Her yıl Çamaltı Tuzlası içindeki tuz tavalarının arasındaki üç küçük adacıkta 5 bin çift kadar Flamingo kuluçkaya yatar. Kışın, deltadaki Flamingo sayısı 20 binleri bulur.

Türkiye’de sadece beş yerde üreyen ve Dünya’da nesli tehlike altında olan Tepeli Pelikan’ın ise en önemli üreme ve beslenme alanlarından biridir. Her yıl Homa Dalyanı’nın içindeki adalarda 70 çift kadar Tepeli Pelikan kuluçkaya yatar. Kışın ise tüm deltadaki sayıları 700 kadardır.

Karagagalı Sumru’nun Türkiye’deki tek üreme alanı Gediz Deltası’dır.

Tilki, Çakal, Yaban Kedisi, Saz Kedisi, Yaban Tavşanı, Yaban Domuzu, Porsuk, Gelincik gibi memeli hayvanlar da Gediz Deltası’nın içindeki uygun yaşam alanlarında nesillerini devam ettirir.

Gediz Deltası’nın tüm kıyıları boyunca geniş alanlar kaplayan kıyı bataklıkları ve dalyanlar su canlıları açısından çok büyük önem taşır. Denizde yumurtadan çıkan balıklar girintili çıkıntılı ve korunaklı kıyı şeridi ve dalyanlarda, yırtıcı balıklar ve diğer düşmanlarından saklanırlar. Bu yavru balıklar belli bir büyüklüğe ulaştıktan sonra tekrar denize döner. Ayrıca bu sığ kıyı bataklıkları besin üretimi açısından zengin olduğundan, burada yaşayan canlılara beslenme açısından büyük bir olanak sunar. Bu besin zenginliği Adi Deniz kaplumbağası’nın sık sık körfezin içerisinde ve delta kıyılarına yakın sularda gözlenmesine neden olur. Ayrıca dünyanın en nadir canlılarından biri olan Akdeniz Foku da zaman zaman bu kıyılara beslenmek için gelir. Tüm bu özellikleri ile Delta’nın kıyıları ve açıkları balıkçılık yönünden çok değerlidir ve pek çok insan geçimini bu kıyılardan sağlar.

Gediz Nehri’nin 2 milyon yıldır taşıdığı alüvyonlarla oluşan ve bereketlenen Gediz Deltası’nın tarım alanlarında Türkiye’nin en kaliteli pamuğu yetişir. Pamuğun yanında mısır, ıspanak, buğday, kavun, karpuz ve çeşitli meyveler deltanın zengin arazilerinde bol bol yetiştirilir. Bu yüzden Delta içerisinde kalan yerleşim alanlarının en büyük geçim kaynağı tarımdır. Tarımın yanında hayvancılık da, günümüzde az kalmış olan mera alanlarında ya da kapalı şekilde yapılmaya devam etmektedir. Özellikle Mavişehir ile Tuzla arasında kalan Güney Gediz Deltası otlatma açısından çok önemlidir. Bu alanda binlerce küçük ve büyükbaş hayvan otlatılır. Gediz Deltası’nın 20 bin hektarlık sulakalan kısmının 6 bin hektarını kaplayan Çamaltı Tuzlası, Türkiye’nin yıllık tuz ihtiyacının üçte birini karşılar. Tuzla’da her yıl 500–600 bin ton civarında tuz üretilir.

Gediz Deltası’nın tüm doğaya ve insanoğluna cömertçe sunduğu hazinelerinden, her canlı kendi kısmetini alır. Sürekli daha fazlasını istemek ise başka canlıların haklarından çalmak olur. İşte bu yüzden Gediz Deltası’nı kuşlar için, çakallar, tilkiler için, köylüler, kentliler için, ülkemiz, dünyamız ve tüm insanlık için korumak boynumuzun borcudur.
Kaynak İzkuş

Kafeterya önünde bir bisikletçi lastiğiyle uğraşıyor. Kolay gelsin durum ne? -Gene patladı, daha az önce yamamıştım. İlgileniyorum, yardımcı olmak adına. (15.30). Birlikte yamıyoruz. Ve tanışıyoruz bu sebeple. Uygar, avukat, İzmir’de çalışıyor. 3 yıldır bu bisikleti kullanıyormuş, 29” Mtb. İlk defa 29’luk bir lastiği söküyorum. Ne de kocaman, 622x59.

Kuş cennetinde fazlaca vakit geçirdik. Saat 4’ü geçti. Nejat’ı arıyorum ve durumu söylüyorum. Nasıl geliriz, nerede buluşuruz, nasıl gideriz otogara vs.  Sonuçta buradan İzmir’in içine kadar gelen bir bisiklet yolu varmış. Harika, onu kullanın ve Bostanlı’dan gemiye binin der.

Uygar da aynı yöne gideceğinden bize rehberlik ediyor ve birlikte pedallıyoruz. (16.15).

Sağımızda kuşlar, Firuzan fotolarını çekmekte. Bir flamingo havalanıyor. İncecik bir gövde ve kocaman kanatlar. Müthiş bir aerodinamik form. Çoğunun kafası suda, yemek arıyorlar.

Bol bisikletlinin gidip geldiği yoldan, bisiklet yolu yani, İzmir e yaklaşmaktayız. Bugün uçaklarla ilgili bir yıldönümü varmış ve o nedenle de havadaki gösteriler yapılmaktaymış. Kalabalık bir araba konvoyu törenden dönmekte.

Doğal yaşam parkı sonrasında Kentsel Atıksu Arıtma Tesisleri’nin yanından geçmekteyiz. Koku adamın burun direğini kırıyor. Sonrasında sanayi var solumuzda.

Mavişehir denilen mevkide Uygar ayrılıyor bizden. (17.40).  Evi hemen yakında. Nazik davetini geri çevirmek zorunda kalıyoruz. Sanırım ucu ucuna yetişeceğiz otobüse.

6’da Bostanlı’dan Konak’a kalkan bir gemi varmış. Uygar onu öneriyor. Başka yere uğramadan direkt gider, Alsancak da çok uzak değil oradan der. Nejat da bunu onaylayınca basıyoruz pedallara 20 dk sonra kalkacak gemiye yetişmek için.

Bilet mesele oluyor. Kartın yoksa nasıl bineceksin, nereden alacaksın? TC vatandaşı olarak biz yerini bulamadıktan sonra elin adamı nasıl bulur? Neyse 2 genç kartlarını kullanarak binmemize yardımcı oluyorlar. Parasını ancak ısrarımız üzerine alıyorlar.

Gemi burnundaki bisiklet yeri bizim 35 kg’lık bisikletleri pek tartmıyor. Ön tekeri yerleştirdiğinde jant tellerine yaslanıyor. Ben başka bir yere, Firu da kendince dengeleyerek yola çıkıyoruz. 15 dk sonra Konak’ta Nejat’la buluşuyoruz. (18.15)

2 sene oldu görüşmeyeli. Son İzmir-Datça turumuzda kahvaltı etmiştik. Aslında programın başında onda kalıp Urla-Çeşme yapacaktık ama hem onun göz ameliyatı hem Çeşme’de Firuzan’ın teyzesinin olmaması programın değişmesine neden olmuştu.

Nejat bize kısaca yolu gösteriyor. İstasyon önünden dümdüz devam, zaten levhaları göreceksiniz. Teşekkürler dostum, kendine iyi bak ve İstanbul’a bir gel. (18.40).

Saat 7’ye gelmekte, kısaca 1 saatimiz var ve öncesinde şu bisi kıyafetlerinden de kurtulmak istiyoruz. 10 saat taytla oturmak istemiyorum!

İzmir’in  dış mahallerinden geçmekteyiz. Aynen İstanbul gibi burası da başka bir İzmir. Uzunca bir yoldan hızla otogara ulaşıyoruz. Karşısındaki Petrol Ofisi’nde üstleri değiştirip, benzincilerle kısa bir sohbet ve Kamil Koç’un aktarma istasyonundayız.

Tam zamanında geldik. Az sonra Didim’den gelen Travego’ya bisileri yerleştirip dönüşe geçiyoruz.












Yarı baygın vaziyette sabah 6'da Dudullu’da inip 5 dk sonra evde olmak kadar güzel bir şey yok.














Foça – İzmir
Foça-Bağlararası-Gerenköy-M.K.Atatürk-Seyrek-Tuzçullu-Mavi Şehir-Bostanlı-İzmir

Garmin yol bilgileri Foça–İzmir

Tur tarihi: 31 Mayıs 2015
Kat edilen mesafe: 82,45 km.
Ortalama hız: 12,0 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 6 sa. 51 dk., dışarıda geçen süre 9 sa. 57 dk. 
En yüksek sıcaklık 35 ˚C, en düşük 23 ˚C, ortalama 27,9 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış)  329 m, kaybı (iniş) 308 m.

Tur bilgisi: Foça çıkışı rampalı sonrasında hiç bölünmüş yola girmeden Gediz ovası üzerinden İzmir’e gidiliyor, Gerenköy-Tuzçullu üzerinden. Kuş Cenneti sonrası İzmir’e 25 km’lik bisiklet yolu ile giriliyor. Konak-Otogar arası şehir içi trafiği olan yol.

Bağlararası yiyecek-içecek mevcut. Büyük yerleşim yerlerinde var ancak küçüklerde olmayabiliyor. Benzincilerde bolca. Kuş cennetinde fazla yiyecek-içecek bulunmuyor. Yol durumu fazla bozuk olmayan ara yollardan.


Derya’ların 19. yy’dan kalma evleri. Foça




































Pers Mezar Anıtı. Foça

































Bisiklet kardeşliği Uğur ve Deniz ile. Foça





































Bağlararası pazarı

















































Her yer deniz börülcesi. İzmir Kuş Cenneti




































Bisiklet kardeşliği Uygar ile. İzmir Kuş Cenneti






























































İzmir Kuş Cenneti-İzmir arası 25 km bisiklet yolu var







Nejat ile. İzmir
Otogar yolunda. İzmir

1. gün: İstanbul – (otobüsle) Tekirdağ > Mürefte = 56,69 km
2. gün: Mürefte > Gelibolu = 74,14 km
3. gün: Gelibolu > Çanakkale = 44,77 km
4. gün: Çanakkale > Bozcaada = 62,25 km
5. gün: Bozcaada > Arıklı = 59,55 km
6. gün: Arıklı > Ayvalık = 80,83 km
7. gün: Ayvalık > Çandarlı = 62,43 km
8. gün: Çandarlı > Foça = 74,30 km
9. gün: Foça > İzmir – (otobüsle) İstanbul  = 82,45 km


Toplam = 597,41 km


Turun başı Tekirdağ-Mürefte







bisikletle]Türkiye: Tekirdağ – Çanakkale – İzmir / “Rüzgara Karşı”