b i s i k l e t l e: [bisikletle]Türkiye: Trakya / “Fikret Albay’ın İzinden” (İpsala-Enez)

2 Haziran 2015

[bisikletle]Türkiye: Trakya / “Fikret Albay’ın İzinden” (İpsala-Enez)

13 Mayıs 2015, Çarşamba / İpsala – Enez (8. gün)

Biraz tembellik yaparak uyandım. Bugün yolum uzun değil. Üstelik de dümdüz.

Toparlanıp çıkmak 9 yirmide oldu. Hemen DSİ’nin yanından gidiyor Enez yolu. Çiftçiler çoktan tarlaya çıkmışlar. Kimi sürüyor, kimi kanalları açıyor, herkes çeltikle meşgul. Kahvaltıyı 8 km sonraki Paşaköy’de yapacağım.

Yolun sağı, Meriç’e doğru tamamen çeltik tarlaları. Küçük-büyük hepsi sular altına. Leylekler de içinde kahvaltılıklarını çıkartmaya çalışıyorlar. Solda dikkat çekici bir sulama sistemi kurulmuş (9.35). Yan yana 15-20 m aralıklarla dikili, tekerlekli ayaklar üzerinde hareket edebilen bir sistem. Artezyenden havuza bastıkları su bir boruyla sisteme gidiyor ve oradan da serpiliyor tarlaya. Pivot sulama deniliyor. Bir merkez kabul edip 360 derce dönebiliyormuş. Ama burada bir çiftlik yüzünden 270 dereceden geri dönüyor diyor kenarda konuştuğum teknisyen Aytaç bey. Sistem ABD’de yaygın kullanıldığı gibi Arabistan’da çölde kullanılıyormuş. 15 bin dolar dedi bir ünitesi. Burada 9 ad varmış. Siz hesaplayın artık tamamını. Tarla 7 yıllığına kiralanmış, yonca yetiştirmekteler. Yılda 7-8 defa biçebiliyorlarmış. Yani yonca bu kadar değerli. Olmaz mı, hayvan yemi!!!

Aslında hayvan beslemek için gerekli ot yerine sebze ekildiğinde açlık sorununa çözüm gelebiliyor. 1 kg et için 7 kg tahıl gerektiğini düşünecek olursak vejetaryen olmamak mümkün değil. İlk kez 1842'de kullanılmaya başlanan vejetaryen sözcüğü, Latincede "sağlam, canlı, yaşam dolu" anlamına gelen vegetus sözcüğünden gelir. Bazı insanlar hayvanları yemek için beslemenin ve öldürmenin yanlış olduğunu düşünürler ve bundan dolayı et yemezler. Öte yandan, etsiz beslenmenin daha sağlıklı olduğu gerekçesiyle etyemez olanlar da vardır.

Kaynak Vikipedi

Paşaköy, ilk kahvede, solda mola. Önceki gelişimizde de durmuştuk. Kahveciye hatırlatıyorum kendimi. Tam olmasa da hatırlıyor veya gibi yapıyor :)) 3 çay yudumluyorum, bir yandan peynir+ekmek, diğer yandan da kahveciyle sohbet. Ne mi konuşuluyor? Memleket meseleleri. Hele de seçimin bu kadar yakın olduğu bir zamanda herkes merak ediyor sonucu. Ben de. Kahveci adaşım, aydın fikirli. Her görüşün temsili şart diyor. Beğen beğenme parlamentoda olmalı ki konuşulsun!

10.55, gene sele üzerindeyim. Hava süper. Bisiklet havası, uzun hava, gurbet havası, yol havası...

Uzun hava. Geleneksel Türk halk müziğinde genel olarak serbest ritimli (usulsüz) olarak söylenen ezgi türü. Başlıca formları, bozlak, gurbet havası, hoyrat, divan, yol havası, Arguvan ağzı, çamşıhı ağzı, maya, barak ağzı ve müstezattır. Bu uzun havalar usul ile çalınmaz, her sanatkarların arzusuna göre serbestçe çalınır. Güneydoğu bölgesinde yaygındır.
Kaynak Vikipedi

Yol da zaten zorlamıyor. Fazla gitmeden Yenikarpuzlu geliyor. İçinden geçip devam ediyorum. Ortalıkta zaten fazla insan göremiyorsun, satıcılar dışında.

Gala Gölü’ne yaklaşıyorum. Gözün görebildiği her yer çeltik. Su kanalları, batık tekneler, pompalar, kapaklar, inek sürüsü, vinç, traktör... bunlardan başka bir şey yok etrafta. Tabii en önemlisi kuşlar. Burası göç yolları üzerinde. Koruma altında olan bölge. 2005 yılında milli park ilan edildi. 111 kuş türünü barındırdığı söyleniyor.

Gala Gölü’ne toprak yoldan gidiliyor (12.00). Uzaktan görebileceğim şekilde izliyorum. Çoban Ahmet ile laflamalar. 140-150 kadar koyunu şu an önümüzden geçiyor. Tamamı 240’mış. 2 köpek yardımıyla güdüyor. Şehirden çok farklı bir yaşam...

Enez’e 5 km kala bir küçük tırmanış. Eşantiyon cinsinden. Sonra lay lay lom...

Enez çok gelişmemiş bir görünüm veriyor. İlçe olmasına karşın sadece ZiraatBank var. Öğretmen evi kapanmış :((

Önce Murat Otel’e yer soruyorum. 1 kişi 20-TL, ama banyo tuvalet dışarıda, umumi. Sonra Ege Otel’e gidiyorum. 35-TL (50 liradan pazarlık sonucu. Otelde 2 k. 75- / 3 k. 90-). Tamam diyorum. Hikmet bey ile bir sohbet, yandaki kafede içilen çay ve bize katılan eczacı çırağı, bisiklet tutkunu...

Temizlenmekte olan odanın işi bittiğinde ben de yerleşiyorum. Rutin işler, duş ve aletlerin şarja bağlanması...

Enez’de turluyorum. Çok küçük, 2 nokta arası 200 m bile değil. Çay bahçesinde gazetemi okuyarak kahvemi içiyorum. Yan masadaki beyler hararetle tartışıyorlar.

Karnımı doyuracak yer arayışındayım. 1-2 yer dolaştıktan sonra Özkan Restoran’da karar kılıyorum (17.35). Az kuru+az taze fasulye+az bulgur+yoğurt+ayran+çoban salata+su+çay=15-TL’ye doyuyorum tıka basa. Yarın için 2 muz ve ekmek, akşam oda için de meşrubat alıp otele dönüyorum.

Gece Tv ve internet önünde geçiyor.