Pendik’e geldiğimizde asfalt yoldan devam kararı aldık, Dragos Belediye tesislerine kadar. Ama mangalcılar, piknikçiler ve onların araçları her yerdeydiler. Aniden yola çıkan veya duran, sinyalsiz dönen, çıkıp yavaşlayan, sonra tam biz onları geçerken hızlanan, ne isterseniz vardı ortalıkta. Tabakhaneye bok yetiştirircesine araba kullanıyorlar. Sen de aralarından, kah kızarak, kah gülerek yolunu bulmaya çalışıyorsun (yolsuzluk kötü birşey). Çok merak ediyorum, belediye bisiklet yolu yapacakmış, yok 600 km, yok 1000 km’ye çıkartacaklarmış! İnsanlara birşeyler öğretilmedikce, bisikleti ciddiye almadıkça yol olmuş – olmamış ne değişir ki? Adam yolun üzerine arabasını koyup gidiyor. Laf ettin mi sana hakaret edebiliyor. Tüm dernekleri (şoförler, minibüsçüler, kamyonetçiler vs) bu konuda sürekli uyarmak, hatırlatıcı bildiriler dağıtmak, kısaca eğitmekle başlamak lazım işe.
Şimdi bu “tabakhaneye bok yetiştirmek” lafı nereden çıkmış bakalım. Bu konuda bilgisine güvendiğim arkadaşım Ozan bakın neler diyor:
Osmanlı döneminde deri tekeli vardı. Safranbolu’ da derinin tabaklanması için o dönemin ileri gelenleri çeşitli tedbirler almışlar. Safranbolu`da tabaklanmayan deriyi satanlardan o dönemin tüccarları alış veriş yapmazlar ve mecburen Safranbolu`da tabaklananlar satılırdı. O dönem çok para kazanan Safranbolu iş adamları köşkler, konaklar ve 99 odalı evler yaptırmış. Bazı evlerin içine çeşme dahi getirilmiştir.
Safranbolu da taze köpek dışkısı için tabakhanelerde yaygın olarak binlerce köpek beslenirmiş. Ham deri, kıllardan, yağ ve et tabakalarından mekanik olarak temizlendikten sonra kimyasal olarak işlendiği sama safhasında, taze köpek dışkısı enzimlere ihtiyaç duyulduğundan, tabakhanelerin olduğu yerleşim yerlerinde çoluk çocuk ellerinde teneke maşrapalar, köpek dışkısı toplarlar, sama işlemi ancak dumanı tüten taze dışkıyla yapılabildiğinden koşa koşa tabakhanelere yetiştirirlermiş. Hayvanların derilerinin işlendiği atölyeler köpek dışkısı için yanar tutuşurlarmış. Çünkü bir tek taze köpek dışkısı içinde bekletilen deri yumuşacık, kıl köklerinden arınmış, gözenekleri açık, ince, homojen yani kaliteli olabilirmiş. Bu nedenle köpek çiftlikleri kurulmuş. Binlerce köpek beslenmiş, üretilmiş ve hatta köpeğin dışkısını sıcak ve kurumadan yetiştirmek için sistemli bir iş örgütlenmesi kurulmuştur.
Bugün dericilik tamamen ölmüş olup, yapay olarak yeni kimyasallarla da aynı sonuç elde edilmeye başlanınca köpeklerin de, dışkı toplayıcıların da pabucu dama atılıvermiş, "tabakhaneye bok yetiştirmek" de yeni kuşakların nereden geldiğini bilmediği, merak ettiğini de sanmadığım bir deyiş olarak - belki de içinde bok kelimesi geçtiğinden günümüze kadar gelebilmiş.
Safranbolu’da deriyi işleyip kullanılabilir hale getiren meslek erbabına: "Tabak mısın; it bokuna muhtaçsın” denilirmiş.