31 Mayıs 2016, Salı / Manavgat – Antalya, 84
km. (22. gün)
Dün otelden
ayrılmadım, yemeği de yedikten sonra odada yazarak, biraz TV’ye bakarak oyalandım.
TV’nin
karşısında sızmışım, sabah erkenden hazırlanıp kahvaltıyı otelde ettikten sonra
çıkmam gene 9.30’u buldu. Burası sıcak, hiç önceki günlere benzemiyor. Kısa
kollu tişörtü giyiyorum. Alışkanlık olarak gene de yeleği geçirdim. Otel
önünden hafif bir tırmanış sonrası otoyola doğru süzülüyorum. Açık bıraktığım
ön çantadan geçtiğim kasis teybi dışarıya fırlatıyor. İyi ki arkadan araç
gelmiyordu. Yoksa ezilmişti alet.
Bugün Antalya’ya
pedallayacağım. Şöyle 70-75 km. Ama sonra Osman’a da bir 25 km varmış. Şehrin
batı ucunda, Konyaaltı mevkiinde oturuyor.
Antalya
yolu düz, pek öyle bir tırmanışı yok. Sağda güvenlik şeridi işi
kolaylaştırıyor. Hava güneşli, yelek fazla geliyor, çıkartıyorum (10.20/17,2 km).
Solumdan sürekli araç geçmekte, arkası hiç kesilmiyor. Hızlı da gidiyorlar.
Çıkan ses kafa şişiriyor. Sağımda, güvenlik şeridi kenarında benle beraber
koşan, neredeyse bir karıştan büyük kertenkele ile yarışıyoruz. Beni kendine denk
mi gördü acaba :))
Yol
üzerinde turistlere yönelik pek çok dükkan, özellikle deri-kürk mağazaları, inşaat
malzemeleri, mobilya benzeri ev dekorasyon mağazaları, benzinciler, Antalya’ya
yaklaştıkça çilek satıcıları, arada boş araziler, dereler, köprüler, kavşaklar,
yol ayırımları geçe geçe geliyorum Expo Antalya’ya. Kule ve bir yarım küre
dışında pek göze çarpan bir şey yok. Daha gösterişli bir cephe beklerdim.
Belediye buralara kadar, yani Aksu oluyor burası, ray döşemiş, tramvay gelecek
herhalde. Başka nasıl taşıyacaksın insanı buralara, şehir merkezine 17 km uzaklıkta.
Expo 2016 Antalya “Gelecek Nesiller için
Yeşil Bir Dünya” felsefesi ve ‘Çiçek ve Çocuk’ teması ile düzenlenecek.
“Geleceği Yeşertmek” sloganının kullanılacağı organizasyonda tarih,
biyo-çeşitlilik, sürdürülebilirlik ve yeşil şehirler organizasyonun alt
temaları olacak denilmekte.
Kulağa ne de hoş geliyor. Ama, işte aması var. Bu lafları et sonra havaalanı,
köprü, HES, taş ocağı, bağlantı yolu, AVM, kışla... diyerek dal doğanın içine,
sesini çıkartanı da gazla. Perhizle lahana turşusu durumları.
[e], 65. km’de
ilk çentik gitti. Yol düz olduğundan fazla gerekmedi. Havaalanı da geride
kaldıktan sonra Antalya’nın doğu ucundan giriyorum. Artık Akdeniz’in en
turistik kentindeyim. Nasıl sıcak, kim bilir yazın ortasında nasıl oluyordur?
Salak bir otobüs şoförü sürekli arkamda korna çalmakta, çekilmemi istiyor ama
mümkün değil. Yanına varıp iki laf etmem lazımdı ama boş veriyorum.
5M Migros’a
doğru sür demişti Osman. Bir araçtan yol tarifi alıyorum. Epey gittikten sonra
bir taksi şoförünün verdiği ayrıntılı tarif neredeyse elimle koymuş gibi
bulduruyor bana evi. ‘Find my friends’
uygulamasını açmıştık karşılıklı Osman’la. Onunla da doğrulamasını yapıp şıp
diye Osman’ın evindeyim. Konyaaltı güzel bir bölgeymiş. Denize çok yakın, sakin
görünümlü. Kafeler, bistrolar falan bolca etrafta.
Osman’la
kucaklaşıp detaya dalmadan üzerimdeki tuzu akıtıyorum duşta, sonra bol bol
laflamaca, annenin dairesine çıkıp yemek yemece, çarşamba dönüş biletini cumaya
değiştirmece, arkadaşı Cüneyt’e yürümece, eve geri dönmece... Çevresi ne de
yüksek dağlarla çevrili Antalya’nın. Hepsi sivri sivri. Zeyneb de buradaymış,
telefonda görüşüp yarın için buluşma kararı alıyoruz.
Manavgat-Serik–Aksu-Antalya
Tur tarihi:
31 Mayıs 2016
Kat edilen
mesafe: 84,72 km.
Ortalama
hız: 20,8 km/sa.
Bisiklete
biniş süresi 4 sa. 4 dk., dışarıda geçen süre 4 sa. 53 dk.
En yüksek
sıcaklık 36 ˚C, en düşük 24 ˚C, ortalama 31,5 ˚C
İrtifa
kazancı (çıkış) 266 m, kaybı (iniş) 266 m.
En düşük
irtifa 2 m., en yüksek 62 m.
Tur bilgisi:
Yol düz, güvenlik şeridi var.
|
Expo 2016
Antalya
|
|
Antalya |
1, 2, 3 Haziran 2016, Çarşamba - Perşembe -
Cuma / Antalya. (23.,
24. ve 25. günler)
Antalya’da
bu kadar uzun kalmamıştım hiç. Gerçi bu da pek uzun değil ama nedense hep 1 gün
veya içinden geçilirdi. Buranın düz olması özellikle bisiklete çok uygun. Zaten
bu nedenle o kadar çok bisikletli var ki ortalıkta, yaşlısı genci, yerlisi
yabancısı bisiklet kullanıyor. Bu da, görüntü de çok hoş. Özellikle de günlük
kıyafetleriyle, kasksız binmeleri.
Çarşamba
günü çaya Zeyneb’e gittik. Kocası Guy ile tanıştım. Artık Antalya’dalar, burada
yaşayacaklar. Lara ayrı bir güzellikte, Antalya’nın en revaçta muhiti. Zeyneb
çay için hazırlık yapmış, kek, simit, kiraz, zeytin... Bolca çay içip, uzundur
görüşmemiş olmanın arasını kapatmaya çalıştık. Osman ve Zeyneb ile
arkadaşlığımız çoook eskilere gider. Ankara günlerine, 60’ların sonu 70’li
yıllara. Herkesin genç olduğu, az, belki de çok çılgın olunduğu zamana.
Perşembe
sabahı Fikri Bey ile buluşma. Osman’ın karşı komşusu, 87 yaşında bir bisikletçi.
Ve halen sele üzerine çıkıyor, Korkuteli’ne rahatlıkla gidip geliyor. Ki bu nereden
baksan 50 km’lik yol. Fikret Albay ve Hakkı Bey’den sonra tanıdığım üçüncü büyüğüm.
Kendisiyle yaptığım söyleşide çok keyifli bilgiler öğrendim. Buradan
okuyabilirsiniz
Akşam üstü
müzeye gitmek için bisikleti çıkardım. Çok etkileyici bir mekan, çok önemli
eserler var. Hele heykel bölümüne hayran kaldım. Ne de gerçekçi çalışılmış.
Müthiş bir anatomi bilgisi adamlarda.
Antalya Müzesi,
1922 yılında öğretmen Süleyman Fikri Erten tarafından 1. Dünya savaşından sonra
bölgeye gelen işgal güçlerinin yağmasından kurtarılan eserlerin korunması
amacıyla kuruldu. İlk olarak Kaleiçi'nde bulunan Alaaddin Cami'de, daha sonra
Yivli Cami'de yer alan Müze 1972 yılında bugünkü binasına taşındı. Antalya
Müzesi bugün 30.000 metre kareyi kaplayan bir alanda 14 sergi salonu ile heykel
ve değişik eserlerin sergilendiği açık hava galerileri ve bahçeden
oluşmaktadır. İnsanlık tarihine kesintisiz tanıklık etmiş Anadolu topraklarının
en zengin geçmişe sahip köşelerinden biri olan Antalya Bölgesinin sınırları
içerisinde yer alan üç antik kültür bölgesi Lykia, Pamphylia ve Pisidia'nın
önemli bir bölümü Antalya Müzesi'nin sorumluluk alanını oluşturur.
Müze 1988 yılında "Avrupa Konseyi Yılın
Müzesi Ödülü"ne layık görülmüştür.
Dönüşte, Osman’ın
oğlu Deniz’in arkadaşı Emre’yi tanımak ve dinlemek ayrı bir keyif kattı.
Permakültür ile ilgili, kompost hazırlanması ve değerlendirilmesi, yararlı
mikro organizmalar ve döngünün sürdürülmesinin ne denli önemli olduğu bir kere
daha ortaya çıktı. Emre eşi ile Datça’da sürdürüyor yaşamını. Kendisinden,
eşinin hazırladığı bir diş tozu aldım, diş macunu yerine kullanılan. Küçük bir
kutu 30 lira.
Organik maddelerin kontrollü bir biçimde
biyolojik bir süreçten geçtikten sonra koyu, kolayca ufalanan, toprak gibi
kokan bir forma dönüşmeleri ile elde edilen materyale kompost denir. Kesilmiş
çimler, kopan dallar, yapraklar ve en önemlisi mutfak atıkları rahatlıkla
komposta çevrilebilir.
Bugün
günlerden cuma. Sabah yakındaki pazarı gezdim. Çok keyifli, pazarlara
bayılıyorum zaten. Çilek ve kiraz biraz da yolculuk için kuru kayısı; gün
kurusu dediklerinden aldım. Dönüş biletini cumaya değiştirmiştim. Yani bugün
son günüm. Osman beni arabayla öğleden sonra yakındaki dağlara çıkardı ve
Antalya’yı kuş bakışı seyrettik. Yakın çevresindeki bu mesire yerleri çok
keyifli.
|
Konyaaltı, Antalya
|
|
Osman’ın
kedisi
|
|
Osman ve
Fikri Bey ile, Antalya
|
|
Osman,
Zeyneb ve Guy ile, Antalya
|
|
Sedir Restoran,
Lara, Antalya
|
|
Automoto, Fikri
Bey’in bisikleti
|
|
Fikri Bey, Konyaaltı,
Antalya
|
|
Fikri Bey
ile, Antalya
|
|
Konyaaltı, Antalya
|
|
Antalya
Müzesi
|
|
Skyphos, Antalya
Müzesi
|
|
İmparator
Hadrian, Perge, MS 2. yy
|
|
İmparator Rahibi,
Perge, MS 2. yy
|
|
Zeus,
Perge, MS 2. yy
|
|
Aphrodite,
Perge, Roma dönemi
|
|
İmparator Caracalla,
Perge, Roma dönemi
|
|
At Heykeli,
Perge, Roma dönemi
|
|
Mermer
Erkek Başı, Perge, MS 2. yy
|
|
Hermes,
Perge, MS 2. yy
|
|
Herakles
Lahdi, Perge, MS 2. yy
|
|
Herakles, Perge, MS 2. yy
|
|
Antalya
Müzesi
|
|
Konyaaltı
pazarı, Antalya
|
|
Osman ile, Hisarçandır, Antalya
|
|
Hisarçandır, Antalya |
|
Antalya
Limanı |
3 Haziran 2016, Cuma / Antalya – İstanbul (otobüsle). (25. gün)
Yedide
kalkacak otobüse yetişmek için 17.30’a doğru ayrıldım Osman’ın evinden. Hava
bugün kapalı, İstanbul’da yağmur varmış. Burada da yağar, neme lazım diye erken
çıktım. Otogar tabelasını takiben şehir dışında olan terminale ulaşıyorum.
Yarım saatten biraz fazla zamanımı alıyor. İlk gittiğim kapı sadece otobüslere
aitmiş. Beni geri yolluyorlar, yolcu girişine.
Kamil Koç
kontuarından biletimi bastırıp 12. perona geçiyorum. Bisiklet ilgi uyandırıyor.
2 genç, biri daha önce de muavinlik yapmış, bisiklet konusunda deneyimli, bana
otobüslerin bagajları hakkında bilgi veriyor. Travego dışında hepsi alçak. Ön
tekeri sökmeden girmez diyor. Benim bineceğim Safir, tek koltuklular, 2+1
dedikleri. Bu bisikletle de ilk defa otobüse, Safir’e bineceğim. Biraz ne–nasıl
olacak heyecanı içindeyim. Bir başka bey elindeki eski bisikletten söz ediyor.
Lastik bulamadığından tavana kaldırmış. 28 inç olmuyormuş, daha büyükmüş.
Herhalde çok eski, o zamanlar daha büyük veya norm dışı tekerler vardı
herhalde.
Otobüs yanaştı.
Muavin yardımsever. Dudullu için bana solu işaret ediyor. Ön tekeri söküp
rahatça sokuyorum. Çantalar da yanına. Aaaa o ne, bir bisiklet daha geldi. Onu
da yana aldılar. Bir kadın. Biraz yardım ediyorum.
“Sayın Kamil Koç İstanbul yolcuları, otobüsünüz
hareket etmek üzere, lütfen yerlerinizi alınız...” Vaktinde yola çıkıyoruz. 11 saatlik
yolculuğum başlıyor. Yerim rahat, tek oturuyorum, tabletten bazı sayfaları
okuyarak, cepten müzik dinleyerek, arada sızarak İstanbul’a varılıyor.
Afyon’daki molada bisikletçi kadının buraya pazar günü belediyenin düzenlediği
yarışa katılmak üzere geldiğini, adının İlknur olduğunu öğreniyorum. Ne hoş,
atlayıp Antalya’dan buralara gelmesi.
Ön tekeri
takıp çok yakın olana eve ulaşmak kadar kolay bir şey yok. Garaja bisikleti
park edip eve çıkmak, Firuzan’la kucaklaşmak, duş ve uzanmakla [bisikletle]Türkiye: Güney turu son
buluyor.
Şöyle bir
km’leri topladığımda 1102’yi görmek menzilin arttığını, bundan sonra daha
uzaklara gidebileceğimi müjdelemekte ;))
[bisikletle]Türkiye: Güney
Genel Toplam = 1102,08 km
Harcamalar: Geceleme 771- TL, öğle yemeği 250-
TL, ulaşım (Ayaş-Ankara/Antalya-İst) 105- TL, + kayıtlı olmayan
masraflar.