5 Eylül 2018

İnsanlık İçin Büyük Bir Aşama

Keskin zekâsıyla ortalığı Acem kılıcı gibi kesip biçen Bernard Shaw gazetecilik için “Öyle bir alandır ki, bir bisiklet kazasıyla dünya savaşının başlangıcı ayırt edilemez” demişti.

Doğru söze ne denir!

Gazete “Avusturya Veliahtı Saraybosna’da bir suikasta kurban gitti!” diye haber yapar. Bu olayın, dünya savaşını tetikleyecek bir kıvılcım olduğunu ise daha sonra tarihçiler değerlendirir. 

İki gün önce gazetelerimizde, insanlık tarihini değiştirecek önemde bir haber vardı ama kimse fazla üstünde durmadı. Küçük bir haber olarak kaynadı gitti. Oysa insanlığın homo erectus (iki ayak üstünde yürüme) dönemine geçmesi, tekerleği icat etmesi, alet kullanması kadar önemli bir aşamayı müjdeliyordu bu haber.

Hollandalı bilim adamlarının laboratuvarda ürettikleri yapay etten söz ediyorum.

Bu buluş zamanla yayılacak ve tarihimizin “yamyamlık” dönemini kapatacak. Kendi adıma, yıllardır bekliyordum bu haberi. Çünkü insanlık bir gün, biyolojik olarak kendisine benzeyen, bir ana-babası, yavrusu, yüzü, duyguları olan, acı çeken, mutlu olan, başka canlıları hunharca öldürüp yeme cinnetinden kurtulacak.

Bundan adım kadar eminim.

Louis Corinth, 1893
İlerideki kuşaklar bizim çağımızı hayretle okuyacak ve “Sahiden mi? Canlıları öldürüp onların ölü gövdelerini mi yiyorlarmış?” diye inanamayacaklar.

Sentetik et, insanlığın barbarlıktan kurtuluşunun en önemli aşamalarından birisini vurgulayacak. Mezbahalar kapanacak, gizli gizli hayvan öldürenler ağır cezalara çarptırılacak. Buna karşılık et yüzü görmeyen yoksul milyarlar, bol bir protein kaynağına kavuşacak.

İnsanların birbirini öldürmesinde, hayvan öldürüyor olmanın büyük rolü olduğu kanısındayım. Çünkü canlıların birbirlerini öldürmeleri konusunda var olan doğal engel, hayvan öldürmek yoluyla aşılıyor. Acı çeken bir canlı katlediliyor, kafası kesiliyor, barsakları deşiliyor, böbrekleri, ciğerleri çıkarılıyor.

Normal olarak her insanda, hemcinsini öldürmeye karşı bir engel var. Ama hayvanları öldüre öldüre, onlarla aynı biyolojik koşullara sahip insanları da öldürmeyi doğal karşılıyorlar.

Bir örnek vereyim: Türkiye’deki birçok cinayette, katiller öldürmekle yetinmiyor bir de kurbanın kafasını kesiyor. Daha geçen hafta, Ankara’da aynı gün iki kadının kafası kesildi.

Bu korkunç “alışkanlık”ta, hayvanların kafalarını koparmanın, bu kanlı işlemi normal, hatta kutsal olarak algılamanın, çocuk yaştan itibaren izlemenin, lokantalarda gözleri size bakan ölü kafaları yemenin etkisi olmadığını mı sanıyorsunuz?

Uzun sözün kısası: Beni hiçbir şey bu haber kadar sevindiremezdi.

Hem zavallı hayvanlar, hem de insanın uygarlaşması açısından.
İleride tarih bu haftayı, “insanlığın en büyük dönüm noktası” olarak yazacak.

Zülfü Livaneli


Vejetaryen olan ünlüler
Oyuncular

Sporcular

Müzisyenler

Müzisyenler II