9 Mart 2020

Dünya Kadınlar Günü’nde bisikletle Riva

Clara Zetkin ve Rosa
 Luxemburg, 1910 Ocak
Bugün neredeyse tüm dünyada ses getiren eylemlere sahne olan 8 Mart'ın tohumları 1908 yılında, New York'ta 15 bin çalışan kadının daha kısa mesai süreleri, daha yüksek maaş ve seçme hakkı talep etmesiyle atılmıştı. Bu özel günü uluslararası hale getirme fikrini ortaya atan ilk kişi ise Clara Zetkin'di. 1910 yılında Kopenhag'da toplanan Uluslararası Emekçi Kadınlar Konferansı'nda 17 farklı ülkeden katılan 100 kadın, Zetkin'in önerisini oybirliğiyle kabul etti. İlk uluslararası etkinlikler ise 1911'de, Avusturya, Danimarka, Almanya ve İsviçre'de düzenlendi. 1975'te Birleşmiş Milletler Dünya Kadınlar Günü'nü kabul etti ve her yıl için özel bir tema belirlemeye başladı. Bu yılın teması "Çalışma hayatını değiştiren kadınlar: 2030'a kadar eşitlik". ... Kısa tarihini öğrendikten sonra ülkemizdeki durum nedir, onu da görelim. ... Türkiye'de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında, iki komünist kız kardeş Rahime Selimova ve Cemile Nuşirvanova'nın girişimi ile gerçekleştirildi. Bu tarihten sonra yıllar boyunca 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlamalarına izin verilmedi. 1975 yılında "Birleşmiş Milletler Kadın On Yılı" ilan edildi. Türkiye de bu kapsamda yer aldığı için 1975 yılında Türkiye'de "Kadın Yılı Kongresi" gerçekleştirildi. 12 Eylül Darbesi'nden sonra tekrar askeri cunta yönetimi tarafından dört yıl süreyle hiçbir kutlama yapılmasına izin verilmedi.1984'ten itibaren her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından kutlanmaya devam edilmektedir. ...  Ne var ki bu sene de İstanbul Valiliği Taksim’i kutlamalara kapattı, polisiye önlemlerle meydana girişi-çıkışı, her türlü ulaşımı engelledi (!)


BM verilerine göre çalışma yaşındaki kadınların sadece yarısı işgücüne katılıyor. Dünya Bankası'nın yayımladığı "Kadınlar, İş Dünyası ve Hukuk" adlı rapora göre dünya genelinde, erkek ve kadınlara yasal olarak eşit ekonomik haklar veren ülke sayısı sadece 6. Türkiye ise listede 187 ülke arasında 85. sırada yer almakta L

Biz de bu anlamlı günde Riva’ya pedal bastık arkadaşlarla. Sabah 9.15 Beylerbeyi buluşma noktasından İhsan, Orhan, Haluk ve Cengiz ile yola koyulduk. Uzundur birlikte olamadığımız Cengiz ile tekrar pedallamak ve sohbet etmenin keyfiyle. Çubuklu’da Cenap da dahil olunca 7’li olarak sıralandık.

İstanbul inanılmaz bir mevsim yaşıyor. Mart ayında bu hava? Gün boyu 20 °C’nin altına inmedi. Boğaz biraz daha serin olsa da iç kesimler öyle bir terletti ki, herkes üstündekileri çıkarır oldu. Bu güzel hava sadece bizi değil, öylesine çok bisikletçiyi yollara dökmüş ki, görmeliydiniz. Kimi zaman aralarında kaldık, kimi zaman önlerinde gerilerinde. Hele de Beykoz Belediyesi’nin etkinliği. Yüzlerce bisikletli, önde başkan, Beykoz’un caddelerini her pazar pedallıyorlar. Belediyenin bu etkinliğini kutlamak gerek, hem bisikleti sevdiriyor hem de ilçeye tanıtıyor.

Beykoz isminin nereden geldiğini bilir misiniz? Beykoz İstanbul’un fethinden çok önce, 1402 yıllarında Yıldırım Beyazıt tarafından Osmanlı İmparatorluğu topraklarına katılıyor. Bundan sonra Amikos olan adı Beykoz'a dönüştürülüyor. Kocaeli Beyleri’nin ikametgahına ayrılan Beykoz; “Bey” hecesini bu yöneticilerden, “Koz” hecesini de Farsçada köy anlamına gelen “Koz” kelimesinden almıştır. Beylerin Köyü, Beykoz.

Haluk’un börekçisinden alınan suböreği ile yolumuza devam ediyor Akbaba’daki çayevine yerleşiyoruz. Gelsin çaylar gitsin boşlar. Konu tek: bisiklet. Bitmeyen hikayeler... Yarım saatten fazla kalmışızdır. İhsan buradan dönüyor, üşütmüş, fazla yorulmak istemiyor. Sırf buraya bizim için gelmiş olması bile çok değerli. Sağ olasın.

Dereseki rampası ilk tırmanışımız. Ardından gelen iniş, yol kenarındaki satıcıdan alınan yumurtalar, otobüs bekleyen iki hanımla sohbet ve Riva yoluna sapış. Alibahadır köyünden geçiş, futbol tesisleri ve Riva.

Muhlama yediğimiz mekan bizden önce gelen bisikletçiler tarafından doldurulmuş. Neyse ki işleri bitmiş kalkmaktalar. Muhlama bilirsiniz, Karadeniz yemeği, bazı yörelerde kuymak da denilir; peynir, un ve tereyağından mamul. Çok iyi tok tutar. Mideye oturdu mu yerinden zor kalkarsın J

Masamıza yanaşan köpekleri hem doyuruyor hem de Firu uyuza karşı ilaçlarını yutturuyor. Zavallılar, yöre insanı da ne kadar ilgili ki? Belediye göstermelik işler yapıyor sadece.

Dönüş yoluna geçip Alibahadır’a kadar geri gidip sonra M.Şevketpaşa rampasını çıkıp Zerzevatçı’da bir mola sonrası gelen rampadan Acar’lara. Cenap buradan ayrılıp Çubuklu’ya, bizse Kavacık-A.Hisarı üzerinden Boğaz trafiğini yararak Beylerbeyi’ne. Burada arkadaşlardan ayrılıp sabah geldiğimiz yoldan geri dönüyoruz.

Havanın güzelliği insanları tüm İstanbul’da yollara dökmüş. Alibahadır ve Zerzevatçı taraflarındaki tezgahların önünde alış veriş yapanlar, lokantalar yemek yiyenlerle doluydu. Yol üzerinde giden gelen bisikletçiler de ayrı bir renk katıyordular. Akşam haberlerden öğrendiğimizle, Dünya Kadınlar Günü için yürümek isteyen kadınlara polisin Taksim’de uyguladığı orantısız güç, tutuklamalar... L Cesaretlerinden dolayı tüm kadınları kutlarız.












Dünya Kadınlar Günü’nde bisikletle Riva: Dudullu-Beylerbeyi-Beykoz-Akbaba-Riva-Alibahadır-M.Şevketpaşa-Zerzevatçı-Acarlar-Kavacık-A.Hisarı-Beylerbeyi-Dudullu

Tur tarihi: 8 Mart 2020
Kat edilen mesafe: 92,98 km.
Ortalama hız: 14,4 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 6 sa. 26 dk., dışarıda geçen süre 10 sa. 13 dk.
En yüksek sıcaklık 30 ˚C, en düşük 13 ˚C, ortalama 21,7 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 1620 m, kaybı (iniş) 1593 m.
En düşük irtifa 0 m., en yüksek 252 m.







Yüzlerce bisikletli, önde başkan, Beykoz’un caddelerini her
 pazar pedallıyorlar. Belediyenin bu etkinliğini kutlamak gerek,
 hem bisikleti sevdiriyor hem de ilçeye tanıtıyor





Akbaba’daki çayevine yerleşiyoruz. Gelsin çaylar gitsin boşlar...







Dereseki rampası ilk tırmanışımız. Adından gelen iniş...






Masamıza yanaşan köpekleri hem doyuruyor hem de
 Firu uyuza karşı ilaçlarını yutturuyor