26 Nisan 2011

47. Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu




Başlangıç saati bir yerde 9:30, başka bir yerde 11:00 diye yazıyordu. Ancak sabah gazetede doğrusunu öğrenip alelacele evden fırladık. Barbaros yokuşunda, Yıldız Üniversitesi’nin önünden izleyecektik.

Yokuşu inip, parkın içinden geçip tekrar tırmanmamız gerekiyordu. Havada helikopterin sesini işitince panik olduk. Geliyorlardı! Daha start alalı 10 dk. olmuştu. Koşarak ancak köprü üstüne yetişebildik. Kalabalık bir bisikletçi grubu süratle altımızdan geçip Boğaz Köprüsü'ne saptı. Bu kadar mı olacaktı bu işin keyfi?

Nasılsa Bağdat Caddesi’nde defalarca tur atacaklardı. O zaman Kızıltoprak’a gidip devam edelim izlemeye. Beşiktaş’tan Kadıköy vapuruna binip oyalanmadan tam dönüş yapacakları köşede yerimizi alıp bekledik. Önde 4 - 5 bisikletçi ve ardından kalabalık bir topluluk burnumuzun dibinden öyle bir geçti ki, sormayın. Neredeyse kaskları sürtecekti. Bu kadar iç içe olmalarına rağmen kimse kimseye değmiyordu. Şaştım kaldım. Biz olsak, çoktan birbirimize girmiştik.

Bu şekilde son geçişlerine kadar orada durduk. Finişi TV'den izlemek için yakındaki bakkala girip, Andrea Guardini’nin muhteşem sprintinden sonra Kadıköy’de başka bir etkinliğe katılmak üzere ayrıldık.

Türkiye için önemli olması gereken bu organizasyonun duyurusunu şehrin hiçbir yerinde göremedik. Halbuki otobüslerin üstüne posterler, yollardaki direklere bez afişler asabilirlerdi. İstanbul’un bu konuya uzak durmasını anlamak mümkün değil.



Tüm sporculara başarılar dileriz.

24.04.11

16 Nisan 2011

29 inçler geliyor

Daha fazla kontrol, güvenli seyir ve arazide daha iyi – ekstra büyük tekerli dağ bisikletleri bir çok avantaja sahip. Özellikle dağ bisikleti binicileri karlı çıkabilir bundan. Geriye bir soru kalıyor: Peki, XXL bisikletlere neden hala bu kadar ender rastlıyoruz?

Mükemmel gidiyor! 29 inç tekerli bir Trek dağ bisikletinin üzerindeyim. Kendimi, yolda yüksek hızla giden bir traktörün şoförü gibi hissediyorum. Bugüne kadar bisikletçiler arasında pek de peşinde koşulmayan en büyük lastiklere sahip. Ama, 29-inçlik olarak da adlandırılan dağ bisikletleri bu durumu değiştirebilir.

Dağ bisikletinin 70’li yıllardaki icadından bu yana kutsal söz 26-inç idi. Bisikletlerin arazideki manevra kabiliyeti yüksek kalabilsin diye tekerler alışılagelmiş yol bisikletlerindeki kadar büyük olamıyordu. Ama bir kaç yıldır, Gary Fisher gibi 26-inç savunucuları bile, yeni standardın 29-inç olduğu nutkunu atıyorlar.

Bir şey açıklığa kavuşturulmalı: 29 inç aslında bir yalan çünkü 29-inçlerde 28 inç jant kullanılıyor, trekking bisikletlerinde olduğu gibi. Diğer bisikletlerden daha geniş yanaklara sahip olduklarından, uyanık pazarlamacılar teker boyutuna 29 inç deyivermişler.

Tabii başlangıçta dev tekerler klasik arazi sürücüsü için uygun olmayan bir istek: Sektör dergisi “Bike”, yeni akımı alaya alarak, “Eğer bir dağ bisikletçisi olarak 29 inç tekerle ortaya çıkarsanız, alışveriş sepeti ve çamurluklar almanıza az kalmış demektir.” diyor. 29 inç bir dağ bisikleti neredeyse ihanete eşit…

Daima dümdüz devam

Üretici rakamlarına göre 29-inçlerin çok daha iyi satıldığı Amerika’ya kıyasla, XXL dağ bisikletlerine Almanya’da şüpheyle bakılıyor.

Bu yeni bisiklet sınıfı, her şeyden önce acaba daha fazla bisiklet satabilmek için mi icat edilmiş?

Başlarda ben de inanmak istemiyordum ama dev tekerli bisiklete binmek inkar edilemez avantajlara sahip: Tekerin çapı ne kadar büyükse bisiklet o kadar düz gider. Asfalt üzerindeki sürüşlerde yararı olduğu kadar arazide de etkisi olumlu. Kısaca, 29-inç’in her şeyden önce daha rahat bir seyri var.

Peki neden?: Daha büyük teker daha iyi yol tutuşu demek. 29 inçlik teker 26 inçlik tekerden daha fazla bir alanla zemine temas ediyor. Yoldan kolaylıkla çıkılmıyor, virajlar daha iyi alınıyor ve arka teker o kadar çabuk boşa dönmüyor, en azından teorik olarak: Berlin Grunewald bölgesindeki Teufelsberg çevresinde yaptığım test sürüşlerinde, 29 inç tekerlere rağmen arka teker boşa dönmüştü. Ama 29-inçlerin onurunu kurtarmak adına, arazinin dik, zeminin yağmurdan dolayı oldukça yumuşak olduğunu söylemem gerek.

Taş, kökler ve kaldırım kenarları gibi küçük engellerde de 29-inç iyi puan aldı. Daha büyük olan teker çapına bağlı olarak çukurlara girme açısı daralıyor, çukurların üzerinden kayılıyor, zemin bozuklukları daha az hissediliyor. Büyük tekerler, çukurlara 26-inç’lerden daha az derin giriyor.

Değiştirilmiş Geometri

29-inç’lerin özel geometrisinde ağırlık noktası adamakıllı alçak konumlandırılmış. Bu büyük tekerin olumlu etkisini daha da arttırmakta. Sürücü, sanki bisikletin üzerinde iki tekerleğin arasında oturduğu hissine sahip.

Dev dağ bisikletlerinin avantajlarının yanı sıra bir kaç dezavantajı da var: Minyon yapılılar için uygun değil ve atak olduğu da söylenemez. Hızlanırken, büyük ve biraz daha ağır tekerleri döndürmesi için, sürücünün daha fazla enerji harcaması gerekiyor.

Büyük tekerler, kadro ve teker arasındaki boşluğu daraltıp mümkün olan maksimum yaylanma payını kısıtladığından, 29-inç’in “fully” yani ön ve arka amortisörlüsü yok. Sadece önden amortisörlü olan “Hardtail” modeli var. Oldukça dar yollarda, 26-inç’e genellikle yenik düşen 29-inç, benim gibi standart dağ bisikletçileri için yine de enteresan bir seçenek.

Holger Dambeck


Trek’in Gary Fisher Koleksiyonu’ndan deneme bisikleti: X tipi bisiklet, 29 inçlik tekerleri sayesinde yolda kusursuz gidiyor ve arazide başarılı. SRAM vitesler kolaylıkla geçiyor. İki disk fren bisikleti emniyetli bir şekilde durduruyor.

Karşılaştırma: 29 inçlik teker (solda) 26 inçlik tekerden açıkça daha büyük. Tekerler daha büyük olan çapları sayesinde bisikleti rahatlıkla kaydırıyor ve arazideki küçük engellerin üzerinden kolaylıkla geçiyor.

Ezber bozulması: 26-inç yıllardır dağ bisikletçileri için kutsal bir sözdü. Oldukça küçük olan tekerler arazide manevra kabiliyetini arttırmak için düşünülmüştü.

26-inç 29-inç’e karşı: VeloBerlin Fuarı’ndaki Cannondale çalışanları iki dağ bisikleti boyunun arasındaki farkı gösteriyor. Solda son derece hafif 26-inç Flash Ultimate (8200 avro), sağda 29-inç Flash HiMod 1 (5000 avro).

Kaynak SpiegelOnline


İlginizi çekebilir Mamut Trailers, Reklamlar

10 Nisan 2011

Bisqilēt

15. Boston Türk Kültür ve Sanat Festivali kapsamında düzenlenen belgesel ve kısa film yarışması sonuçlandı.

Boston Güzel Sanatlar Müzesi'nin Remis Sinema Salonu'nda gösterilen filmler yerli ve yabancı izleyiciden büyük ilgi gördü. Festival kapsamında toplam 34 film gösterilirken kısa film dalında birincilik Bisiklet filmiyle Serhat Karaaslan'ın oldu.

Konusu: Kentin kenar mahallelerinin birinde yoksulluğu evlerin tütmeyen bacalarıyla, karlı, çamurlu yollarıyla, bir büyük gölgenin ağır karartısında, baba oğulun, ellerindeki beyaz telisleri olduğu halde şehrin çöpüne doğru ağır ağır sessizce yürümeleriyle film başlar. Umutlarını koyacakları tek beyazlarıyla yağmakta olan sulu sepken karın altında üşüye üşüye giderler… Devamı



İlginizi çekebilir Dağ Filmleri Festivali

9 Nisan 2011

İşte Amsterdam

Şimdi bekleyelim bakalım, kaç sene sonra bu örneği ülkemizde görebileceğiz!!!
İlginizi çekebilir bisikletliler şehri: Kopenhag