18 Ağustos 2018

[bisikletle]Türkiye: Kommagene Krallığı (Develi-Talas)

16 Ağustos 2018, Perşembe / Develi – Talas, 44 km. (40. gün)

Rahat bir ÖE burası. İnsanın daha uzun kalası geliyor. Toparlanıp bisikleti depodan çıkartıyor yükleyip yola hazır ediyorum. Kahvaltı salonu 3’üncü katta. Mütevazı bir ikram var. Kendime bir tabak ayarlayıp karnımı doyurdum. 

ÖE’den ayrılmam 7.55. Hava açık, bulut dahi yok. Ana caddeye çıkıp sola, meydana doğru ilerliyorum. Dün öğrendiğim üzere, ara yoldan dümdüz gitmem gerektiği söylenmişti ve bu noktadan başlıyor yokuş. Buralarda daha hafif. Bugün 2 bin metreyi geçeceğim. Erciyes’in eteklerinde süreceğim. 16 kilometrelik bir çıkış var.

3,5 kilometre sonra Develi bitti yazısı geldi. %4-5’le başladım tırmanmaya. Dörtyol ağzı. Sol Kayseri, sağ Tomarza, düz Erciyes. (Yazılmamış ama.) Ben gene de benzinciden teyidini alıyorum.
16.08.1960 - Joseph
 Kittinger, New Mexico'da
 yaklaşık 31.330 m.
 yüksekteki bir balondan
 paraşütle atladı ve üç 
rekoru kırdı: Yüksekten
 atlama, serbest düşüş,
 ve en hızlı insan. Bu 
rekor 2012’de ancak 
Red Bull’s Felix 
Baumgartner tarafından
 kırılabildi.

Yol duble. Asfalt sıcak. Güvenlik şeridi var ama camlara dikkat. Fazla kırık var. Erciyes uzakta, solda beni bekliyor. Ağır ağır tırmanıyorum. 1350 metreden başladım. %5-6 ortalama ile sürüyor yol. Araç trafiği var. Boş bir yol değil. Öyle sürekli olmasa da. [e] 7,7 km/08.42/%20 harcandı. 1545 metreye geldim. Eco’yla tırmanıyorum. Yol arada dikleşiyor %9-10-11, bazı yerlerde 13’ü görüyorum. Kıvrılarak çıkmaktayım. Ara sıra biraz duruyor uyuşmuş organlarımı canlandırıyor, devam ediyorum. Şu anda 1548 metre, 8,4 kilometre ve saat de 8.48. Yerde yatan 1 lira, durup alıyorum. Atamızı yerde asla bırakmam.

Arkama girmiş, peşimden gelen bir araç. Aynadan kontrol etmekteyim. Ne istiyor bu? Şimdi sollamaya başladı. 38 plakalı bir Dacia Duster. Geçti beni, arkasında bisiklet taşıyıcısı var. 10 metre gittikten sonra sağ sinyali verip kenara yanaşıyor. Tam kapama yolumu diyeceğim şoför kapısından bir hanım inip, bana doğru: “Yardıma ihtiyacınız var mı?” Şaşırıyorum, ne güzel ne ince bir düşünce. Medeni tavrına hayranım. Olmaz mı diyecektim ama nazikçe teşekkür ediyor, pedallamayı sürdürüyorum. Yolu çıkmak istiyorum, merak da ediyorum rampayı. Özellikle bisikletin ve kendi performansımı gördükçe ilerideki turlara referans oluyor. Nemrut’u çıkarken de iki teklif almıştım. Demek ki bu yaşa rağmen halen cazibemi korumaktayım :))

[e] 12,3 km/09.19/%40 harcandı. 1943 metreye geldim, Eco‘yla halen devam ediyor. %6’lık bir yoldayım. 14,5 kilometrede 2 bin metreye vardım. Saat 9.40 ve hava sıcaklığı burada 27,6 derece. Rüzgar daha serin esmeye başladı.[e] 17,3 km/10.05/%60 harcandı. 2158 metre... Ve sabırla çevrilen pedallar sonunda zirveye ulaştım, 2172 metre (17,8 km/10.15/27,1 °C). Hava muhteşem. 2 bin metreye yaklaştığımda rüzgar başlamıştı bile. Burada nefis esiyor. Sağda büyük bir alan var. Üzeri çadırlarla dolu. Anlaşılan Kayserililerin yaylası burası. Biraz nefesleniyor, fotolar alıyor buranın keyfine varıyorum.

Kentin simgesi haline gelen ve tepesinde her zaman duman ve kar bulunan Erciyes Dağı 3916 metre yüksekliğinde dev volkanik bir dağdır. Püskürttüğü lavlar sonucunda Peri bacalarını oluşturan dağ antik çağlarda eteklerinde yaşayan Mezeke haklını o kadar etkilemiştir ki, Mezekeliler sikkelerinde tepesinden lav püsküren Erciyes Dağını resmetmişlerdir. Dağa çıkmayı ilk başaran 1837 yılında W.J. Hamilton'dur. Dağa çıkan ilk Türk ise 1924 yılında Miralay Cemil Cahit Beydir.

Yaylada ilerledikçe oteller gelmeye başladı. Solda teleferik istasyonu. Sağlı sollu oteller peş peşe dizili. Kışın kim bilir ne güzel bir manzara vardır burada. Ve de kalabalık. Bu nedenle alış veriş dükkanları, yeme içme yerleri bolca. Oteller bu mevsimde kapalı görünüyor. Ancak dükkanlardan çoğu açık. Yazın da bir trafiği var anlaşılan. Belediyenin kurduğu, üstleri kapalı kamelyalar sıralı, sağda solda. Bir uçlarına ocak da koymuşlar. Buradan sonrası artık yokuş aşağı gidiyor. Soldan karşıdan formalı bir küçük bisikletçi grubu geçmekte. Selamlaşıyoruz. Ağır ağır yer çekimiyle kaymaktayım. Foto ve video çekerek. Gene aynada, arkadan hızla yaklaşan bir yol bisikletçisi görünüyor. Kaptırmış. Solumdan “Kolay gelsin.” diyerek geçti. Bir kadın bisikletçi. “Durun, beni bekleyin...” Uçtu gitti, gözden kayboldu. Anlaşılan bu bölge antrenman yapmak için tercih ediliyor.

Bisikletin üzerine kapandım, rüzgar direncini kırmak için ve hızla inmekteyim. Yol geniş ve asfalt düzgün olduğundan sıkıntı yok. Gene de çok dik dönemeçlerde frenlemek gerekiyor. Yol bir noktada ikiye ayrıldı. Soldan Hacılar üzerinden Kayseri’ye gidiliyor. Ben düz devam ediyorum, Talas’a doğru.

Merkeze yaklaştıkça lokantalar beliriyor. Ve Hisarcık mahallesi. Burada dükkanlar çokça. Kalabalık bir yerleşim olsa. Sağda bir çaycıya yerleşip biraz dinleniyor, WA’dan mesajlar alıp yolluyorum. Bir de üniversitenin uygulama otelinin yerini işaretleyip navigasyonu çalıştırıyorum.

Bundan sonrasını navigasyona bıraktım, bana rehberlik etsin diye. Tepeden beri pedal çevirmiyorum. İn in in durumları. Ana yoldan indikten sonra sağdan ayırıyor beni navigasyon. Güzel bir yerleşim bölgesinden geçmekteyim. Sık olmayan bir düzende villalar ve bağ evleri var. Etraf yeşil ve havadar. Sanırım bu bölgeler Kayseri’de oturmaktan daha iyi. Talas güzel bir ilçe.

Dolana dolana iniyor yolum. Erenköy Mahallesi, Şişli Çıkmazı gibi isimler okudum. Ve sonunda ana yola, tramvayın yoluna çıkmış oldum. Burasını söylemişlerdi otelden adres sorarken. Google bazen net bilgi ver(e)miyor, veya ben karıştırıyorum. Sola döndüm. Öğrenci olduğunu tahmin etiğim hanım kıza İlahiyat Fakültesi girişi soruluyor. İleride diyor. 

Öyle veya böyle neticede üniversite alanı içinden geçip biraz dolanarak Hızıroğlu Uygulama Oteli’nin önüne gelmiş oldum. Kırmızı tuğla kaplı iki katlı bir bina. Yerim ayrılmıştı. Öğrenciler çalışmakta. Nazikler, ilgililer. Bana 203 nolu oda veriliyor. Bisiklet çamaşırhaneye alınıyor. Oda temiz ve düzenli. Bu turun konforlu bölümüne girecek. Gecesi 60 lira, O.K. şeklinde. Yayılıyorum, duş alıyor, ayakları uzatıyor, biraz gözlerimi kapatıyor, dinleniyorum.

Yöredeki ilk yerleşimcilerin MÖ 1500 yılarında Talas’ın 1 kilometre doğusundaki Derevenk bölgesinde yaşadıkları bilinmekte. Bunun dışında, tarihi süreç içinde ilçede egemenlik kuranlar: Mazaklar, Kapadokyalılar, Kayrus, İskender, Romalılar ve 1071 Malazgirt zaferinden sonra Danışmentliler, Anadolu Selçukluları, İlhanlılar, Karahanlılar ve 1467 yılından itibaren Osmanlılar. 1510 yılında, Şah İsmail’in baskıları sonucu İran’dan kaçan Ermenilerin bir kısmı da yöreye yerleşmiş. 

Saat 16, ayaklanma vakti. Eski Talas denilen bölgeye gitmek üzere resepsiyondan alınan bilgilerle tramvay durağına yürümekteyim. Çok yakın değil ama. Neyse nasıl bineceğim? Bilet nereden alınır vs.? Duraktaki güvenlik memuruna sorarken öğreniyorum ki, bayram nedeniyle yabancı illerden gelen 65’liklerin kartları kabul olsun denilmiş. Yuppiii. Bunu kullanarak tramvaya binebiliyorum, beleş :))

Osmanlı Sokağı’nı belediye turizm ve eğlenceye açmış. Okumuştum internette. Sokağa girmeden şu Meşhur Çorbacı’da karnımı doyurayım. Bana göre mercimek var. Beraberinde yeşillik de geliyor. Bir de su. 12 lira ödeyerek güzelce doydum diyebilirim.

Osmanlı Sokağı öncesi güvenlik memurundan görülesi yerlerin nerede olduğunu öğreniyor ve dalıyorum sokağa. Burası eski Ermeni mahallesi. Bu mimari tarz çok hoşuma gidiyor. Taş malzeme, rengi ve yapıların dış görünümü ve konumlandırılması. Develi’de bir iki örneği vardı. Burada bolca. Ancak bizimkiler burayı panayıra dönüştürmüşler. İlavelerle güzelliği bozulmuş. Işıklar, şemsiyeler, fenerler falan sallanıyor. Çalan müzik, sunulanlar... birbirinin tekrarı şeklinde. Yani hep aynı müzik, aynı hava, aynı tarz. Bir iki farklı şey vardı. Biri bir antikacı, diğeri takıcı. Bu arada tesettürlü gelinler ve damatlar foto çektirme yarışındalar. Ermeni mahallesine Osmanlı Sokağı denilmesi de pek bir manidar. 

Mahalleyi dolaşıyor, tepelere çıkıyorum. Sonuna doğru bir işletmede çaldıkları müziği kapatmaları şartıyla bir kahve ısmarlıyorum (kahve 7 liraymış, ayrılırken öğrendim. Bozukları olmadığından 5 lira aldılar). Bir sadeyle etrafı izlerken sahibi ve şirin küçük kızı da geliyorlar. Küçük hanım kahvenin lokumlarına tav. Böylecene bir diyalog kuruyoruz. Bana yeni dore sandaletini gösteriyor. Babayla da günümüz siyasetini konuşmaktayım. İktidar karşıtı. Sayıp sövüyor. Ancak konuşma ilerledikçe idam-Kürt düşmanlığı-ülkenin bölünmesi-ülke mozaiği vb konulardaki fikirleri kaygı verici olduğu anlaşılıyor. Bu kafalarla nasıl toplumsal barışı elde eder bu ülke, zor. Asarak-keserek-öldürerek sonuç alınamadığı halen anlaşılamadı mı? Sürekli bunu mu deneyeceğiz?

Osmanlı Sokağı’ndan çıktım ve karşı mahalle aralarına girdim. Gene Ermeni mahallesi, gene evler ve sokaklar muhteşem. Güneş de hafif indi, ortalık  güzel bir kızıl ışığa büründü. Vatandaştan aldığım bilgilerle sokak aralarında dolanıyor, fotolar çekiyor ve hayranlıkla mimari yapıları izliyorum. Tepelerde kiliseden devşirme Talas Yeni Cami. Yıkılmış, yıkılmaya bırakılmış evler, kemerler... Ermeni, Rum ve Türkler tehcir ve mübadele dönemlerine kadar birlikte yaşamışlar burada. O dönemlerde Talas yöresinin ismi Rumca “Mutalaski” olarak da bilinmekte. Işık ve saat çok etkili, sanki bir zaman tüneli içinde dolaşıyor gibi hissediyorum. Buraların dolu olduğu, Ermenilerin yaşadığı günleri düşünüyorum. Nasıl bir hava vardı, sesler, insanlar... Ve sonra ortalığı saran korku, kaygı ve terk ediliş. Bu Suriye savaşı sonrası insanların yurtlarından barklarından kaçmalarını çok düşünür oldum. Çok zor olsa, çok acı olsa. Kaç, kurtul ve yabancı bir ülkede var olmaya çalış. Sonra o ülke insanları seni istesin veya istemesin. Çatışmalar, yanlışlar, acılar, ölümler...

Hava kararmakta. Tekrar tramvay durağına geldim ve 8 kilometre uzaktaki Kayseri Cumhuriyet Meydanı’na doğru etrafı seyrederek gitmekteyim. Şehre yaklaştıkça renkler çoğalıyor, ışıklar artıyor, dükkanlar bollaşıyor.

Geçen gelişimden bildiğim “self servis” tartıyla yemek satılan bir lokanta vardı. Bir AVM’nin üstünde. Orayı buluyorum. Görmeyeli o katta daha çok “fast food” dükkanları açılmış. Kendime mezelerden barbunya, patates salatası, turşu ve ezme gibi malzemeler alıp 11,40 lira ödeyerek terastaki boş bir masaya yerleşiyorum. Gecenin karanlığında, ışıklandırılmış Cumhuriyet Meydanı’na bakarak yediğim yemek sonrası tekrar aynı hakla, 65 yaş meselesi ile tramvaya binip Kızılay Kan Merkezi’nde inip otele dönmekteyim. Çikolata, bisküvi ve elma suyu almıştım Kayseri’den. Onlardan biraz yiyerek-içerek ve de uzundur bakmadığım TV’den bir tartışma programına takılarak gecenin yarımını buluyorum.















Develi - Talas 
Tur tarihi: 16 Ağustos 2018
Kat edilen mesafe: 44,33 km.
Ortalama hız: 14,3 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 3 sa 6 dk., dışarıda geçen süre 4 sa 19 dk. 
En yüksek sıcaklık  36 ˚C, en düşük  21 ˚C, ortalama 26,3 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 1027 m, kaybı (iniş) 1147 m.
En düşük irtifa 1097 m, en yüksek 2216 m.

Garmin yol bilgileri Develi-Talas

Relive yol bilgileri Develi-Talas

        

Hızıroğlu Uygulama Oteli 0352 2076666/17000
Erciyes Üni. Sosyal Tes. 0352 4370187

ÖE’den ayrılmam 7.55. 

Hava açık, bulut dahi yok. %4-5’le başladım tırmanmaya.

Bugün 2000 m.yi geçeceğim. Erciyes’in
 eteklerinde süreceğim. 16 km.lik bir çıkış var.

Yol duble. Asfalt sıcak. Güvenlik şeridi var ama
 camlara dikkat. Fazla kırık var. Erciyes uzakta, beni
 bekliyor. Ağır ağır tırmanıyorum. 

Yol arada dikleşiyor %9-10-11, bazı yerlerde
 13’ü görüyorum. Kıvrılarak çıkmaktayım. Ara sıra biraz
 duruyor uyuşmuş organlarımı canlandırıyor, devam ediyorum. 

Sabırla çevrilen pedallar sonunda zirveye ulaştım,...  

... 2172 m. Hava muhteşem. 2000 m.ye
 yaklaştığımda rüzgar başlamıştı 
bile. Burada nefis esiyor. 

Sağda büyük bir alan var. Üzeri çadırlarla
 dolu. Anlaşılan Kayserililerin yaylası burası.



Yaylada ilerledikçe oteller gelmeye başladı.  


Sağlı sollu oteller peş peşe dizili. Kışın kim bilir
 ne güzel bir manzara vardır burada. Ve de kalabalık. Bu 
nedenle alış veriş dükkanları, yeme içme yerleri bolca. 


Oteller bu mevsimde kapalı görünüyor. Ancak
 dükkanlardan çoğu açık. Yazın da bir trafiği var anlaşılan. 


Farklı mimaride yapılar.



Belediyenin kurduğu, üstleri kapalı kamelyalar
 sıralı, sağda solda. Bir uçlarına ocak da koymuşlar. 


Merkeze yaklaştıkça lokantalar beliriyor. Ve Hisarcık
mahallesi. Burada dükkanlar çokça. Kalabalık bir yerleşim olsa. 

En azından Sinan’ı kopyalamamışlar.

Talas


Hızıroğlu Uygulama Oteli



Cemil Baba son durağı.


Meşhur Çorbacı

Eski Talas

Osmanlı Sokağı

Burası eski Ermeni mahallesi. Bu mimari tarz çok hoşuma
 gidiyor. Taş malzeme, rengi ve yapıların dış
 görünümü ve konumlandırılması.




Ancak burayı panayıra dönüştürmüşler. İlavelerle güzelliği
 bozulmuş. Işıklar, şemsiyeler, fenerler falan sallanıyor. Çalan
 müzik, sunulanlar... birbirinin tekrarı şeklinde. Yani 
hep aynı müzik, aynı hava, aynı tarz.

Tarih marih hak getire.



Her oyuğa yerleşilmiş.




İstediğiniz şeylerden sizi uzaklaştırmak isteyenler var, dikkat.

Osmanlı Sokağı’ndan çıktım ve karşı mahalle 
aralarına girdim. Gene Ermeni mahallesi, gene
 evler ve sokaklar muhteşem. 



Güneş hafif indi, ortalık  güzel bir kızıl ışığa büründü.


Ermeni, Rum ve Türkler tehcir ve mübadele
dönemlerine kadar birlikte yaşamışlar burada. 


KTB, Fatma-Kemal Timuçin Halk Kütüphanesi

Harman Cami, 16. yy.



Talas Han Camisi, 1899


Buraların dolu olduğu, Ermenilerin yaşadığı
 günleri düşünüyorum. Nasıl bir hava vardı, sesler, 
insanlar... Ve sonra ortalığı saran korku, kaygı ve terk ediliş.


Geçen gelişimden bildiğim “self servis” tartıyla yemek 
satılan bir lokanta vardı. Akşam yemeğini burada yiyorum.





































41. gün (devamı) Talas II – 39. gün (öncesi) Tomarza-Develi




[bisikletle]Türkiye: Kommagene Krallığı

Erzurum-Aşkale = 52,86 km

Aşkale-Bayburt = 77,09 km 

Bayburt-Kelkit = 83,50 km

Kelkit-Erzincan = 72,25 km 

Erzincan-Kemah = 53,05 km 

Kemah-İliç = 66,35 km

İliç-Divriği = 77 km

Divriği-Arapgir = 82,06 km

Arapgir-Keban = 43,15 km 

Keban-Elazığ = 49,81 km

Elazığ-Kale = 58,10 km 

Kale-Pütürge = 64,11 km



Nemrut-Kahta = 46,72 km

Kahta-Adıyaman = 34,64 km

Adıyaman-Gölbaşı = 66,34 km 





Kadirli-Kozan = 35,91 km

Kozan-Feke = 46,82 km

Feke-Saimbeyli = 33,29 km 


Tufanbeyli-Tomarza = 74,90 km

Tomarza-Develi = 30,76 km

Develi-Talas = 44,33 km

Talas-Kayseri = 14,68 km