7 Ağustos 2018, Salı / Kahramanmaraş II (31. gün)
Arada bir gün dinlenmek iyi oluyor. Tembellik ettim. 7 buçuğa kadar uyumuşum. Gece biraz sıcak oldu odanın içi. Klimayla da uyumak istemiyorum. Pencereyi açık bırakmıştım ama karşılığı olmadığından esmiyordu.
Kahvaltıya inmeden önce Maraş’a ilişkin bilgilerimi tazeleyeyim.
Maraş kentinin adı ile ilgili en eski, en önemi yazılı kaynaklar MÖ 9. yüzyıldan başlayıp 8. yüzyılın sonlarına kadar takip edilebilen Asur metinleridir. MÖ 9. yüzyıl ortalarına rastlayan Asur Krallarından Tiglatplazer zamanından itibaren başlayıp, II. Sargon zamanına yani MÖ 8. yüzyıl sonlarına kadar hüküm süren kralların her yıl Anadolu'ya yaptıkları askeri seferlerden söz edilen yıllıklarda, Gurgum krallığı ve bu krallığın başkenti Markas veya Markasi’den söz edilmektedir.
Maraş adının Hititlerden geldiğini doğrulayan Asur kaynaklarında da şehrin adı Markaji şeklinde ifade edilmektedir. Asur kralı Sargon zamanından kalan Boğazköy yazıtlarında Maraş'ın adı yer almaktadır. Geç Hitit Devleti'nin önemli merkezlerinden biri olan Maraş'ın adı bu dönemde Gurgum olarak belirtilmektedir. MS 1. yüzyılda Roma İmparatorluğu bölgeyi ele geçirince Maraş'ın adı Germanicia olarak değiştirilmiştir. Roma ve Bizans İmparatorluğu döneminde bu adla anılan şehir, Müslümanlar tarafından fethedilince ilk şekli olan Maraj ismi kullanılmaya başlanmıştır. Arap alfabesinde “j” harfi olmadığından şehrin adı Mer'aş şeklinde yazılmıştır. Bu görüşlerin yanı sıra Maraş adının Arapça “zelzele-titreme” anlamına gelen “Re'aşa” fiilinden türeyerek “Meraş” şeklinde yazıldığı da ifade edilmektedir. Osmanlılar döneminde, bölgede Dulkadiroğulları Beyliği'nin kurulmasından dolayı şehrin adı Zülkadir şeklinde de yazılmıştır.
Buradan anlaşıldığı üzere Maraş’ın 3 bin yıl öncesine kadar bilinen bir adı ve 7 bin yıl öncesine kadar giden bir tarihi var. Başka nesi var, onu da bugün göreceğiz.
Saati 9 ettik, yarım saat sonra kaldıracaklar kahvaltıyı. ÖE kalabalık, dolu herhalde. Salonda bayağı insan karnını doyurmakla meşgul. Kendime bir tabak hazırlayıp boş bir masaya oturdum. Karpuz da koymuşlar. Sulu sulu, tam istediğim gibi. Müdür Yardımcısı Mustafa Bey masama geliyor, sohbet ediyoruz. Öğleden sonra iki buçukta beni Seyir Tepesi’ne çıkaracak. Harika, buna seviniyorum. Kendisinden Maraş’ta gezilecek yerlere ilişkin bilgi de alıyorum bu arada.
Bugün ilk olarak müzeye gideceğim. ÖE’den fazla uzakta değil. Kolay bulunuyor. 65 yaş ile beleş girmek ayrı bir keyif. Müzede Paleolitik, Neolitik, Kalkolitik, Tunç, Demir, Grek, Roma ve Bizans dönemlerine ait eserler ile Geç Hitit eserlerini ve Germanicia mozaiklerini büyük bir hayranlıkla izlemekteyim. Hele Latince adıyla ”Elephas Maximus Asurus” olarak bilinen Büyük Asya Fili’nin ayağa kaldırılmış iskeleti olağan üstü. Müze etkileyici, düzenleme güzel olmuş. Tek sıkıntısı ışıklandırma. Bazı spotlar yanmıyor, eserler karanlıkta kalmış. Bazı ışıklar kırpıştırıyor, gözü rahatsız ediyor. Müze müdürü beye durumu aktardığımda, elektrik düzeneğinde olan sorun yüzünden defalarca ampulleri değiştirmelerine rağmen düzelmediğini söylüyor. Üzücü bir durum tabii.
Türkiye’deki ilk müzeciliğin izlerine Selçuklular Döneminde Kahramanmaraş’ta rastlanmış olup Dulkadiroğlu Beyliği Döneminde ise dünyada eşsiz öneme sahip olan Geç Hitit Stelleri Kahramanmaraş Kalesinde sergilenmiştir. Kahramanmaraş’ta ilk Müze 1947 yılında Taş Medrese’de kurulmuş olup 1961 yılında Kahramanmaraş Kalesine, 1975 yılında ise bugünkü mevcut Müze binasına taşınmış olup Mayıs 2012 yılında eserlerin farklı sergilenmesi ile Çağdaş Müzecilik Anlayışına uygun şekilde tasarlanarak aynı yerinde hizmet vermektedir.
Ayrılırken kapıda güvenlik memuresi ve müze personeli bir hanım ile konuşurken yakındaki Germanicia mozaiklerine gideceklerini öğrenmemle müdür beye dahil olma istediğimi iletiyor, kabul ediliyorum. Yakındaki bir mahallede sergilenen, koruma altına alınmış mozaikleri böylecene görme fırsatım olacak. Milattan sonra 300-400 yıllarına ait olan Germanicia Antik Kenti'nin mozaiklerinin bir bölümü, kaçak kazılar yapılırken ihbar üzerine ortaya çıkmış. Bugün burada gördüğümüz sadece buz dağının görünen yüzü denildi. Şimdilerde Kahramanmaraş'ın arka mahalleleri olan bu bölgede, Roma döneminde zenginlerin kullandığı yamaç villalarının yer aldığı belirtiliyor. Mozaikler de bu yamaç villalarının taban döşemeleri. Burada her biri 15-20 odalı 100'ün üzerinde tarihi yamaç villalarının bulunduğu tahmin edilmekte.
Kalabalık bir heyet giriş yaptı. İl Kültür ve Turizm Müdürü Seydihan Bey ve misafirleri. Ayrıntılı olarak mozaikler tekrar dinliyorum (Gelenlere anlatılıyor.), fotolar çekiliyor, tanışılıyor. Daha sonra Seydihan Beyin makam otosu beni Kültürpark içindeki Panorama Müzesi’ne kadar götürüyor. Tam da öğle tatiline denk geldi, 45 dakika gölgede açılmasını bekledim. Müze bu sene başı hizmete açılmış. Önce Maraş’ın Kurtuluş Tarihi’ni ve Milli Mücadele’sini videodan izleyip ardından mankenler ve duvar resimleriyle oluşturulmuş koridorları gezmekteyim. Sütçü İmam’ın hikayesi, Kuva-i Milliye, işgal kuvvetlerine karşı başlatılan başkaldırı ve 12 Şubat Kurtuluş Günü...
Mustafa Beyle buluşmadan önce bir şeyler yemek üzere dün keşfettiğim Suriyelilerin lokantasında falafel ve humus ile karnımı 6 liraya güzelce doyurdum. Çok da lezzetli bu yemekler. Ardından elimde minik karton bardaktaki “doppio espresso” (3,-) ile ÖE’nin yolunu tutmaktayım. Şehir hareketli, kalabalık. Araçlar vızır vızır.
Ve Mustafa Beyin arabasıyla Seyir Tepesi’ne doğru çıkıyoruz. Kuzey çevre yolu çalışmaları etrafın durumunu bozmuş. Toprak bir yol. Yukarı aşağı yapıyoruz sonunda varıyoruz hedefimize. Tepeden Maraş’ı izleyerek, Mustafa Beyin “ErasmusPlus” projesi, iki ay sonra bu nedenle Berlin’e yapacağı seyahat, eğitimin ne kadar önemli olduğunu tekrar vurgulayarak, bağ evi, çocukları, spor ve enstrümanlar üzerine keyifli bir sohbet sonrası dönmekteyiz merkeze.
Akşam üstü oldu bile bu arada. Görmek istediğim Mutfak Müzesi’ni dar bir sokağın ucunda bulup yetkiliden aldığım bilgilerle iki katlı binayı gezerek devam ediyorum Maraş’ın keşfine. Tam olarak yapım tarihi ve yaptıranı bilinmeyen ancak mimari özellikleriyle 19’uncu yy Osmanlı dönemine ait olduğu değerlendirilen konağın avlusu, odaları ve birbiri üstüne yükselen balkonları derin köklere sahip Kahramanmaraş mutfağının zahire, gıda hazırlama ve yemek sunumunu sessizce gözler önüne seren ögelerle bezenmiş. Mutfak Müzesi, Maraş mutfağının geleneksel lezzetlerinin gelecek kuşaklara aktarılması amacıyla sıklıkla atölye çalışmalarına da ev sahipliği yapmakta.
Mutfak Müzesi’nden çıkıp hemen yakınındaki, çekiç ve çarkların susmayan ahenkli sesleri arasında Demirciler Çarşısı’nda yürümekteyim. Geleneksel el sanatlarının sergilendiği ve satıldığı bu çarşı uzunca bir yokuşun iki kaldırımı üzerinde kurulu. Geçmişi 500 yıl olan bu çarşı geçen sene restore edilmiş. Kapalıçarşı’nın hemen bitişiğinde yer alan Taşhan’da içilen bir soda, biraz nefeslenerek etrafı izlemekteyim. Esnaf yavaş yavaş dükkanını toplamakta. Kapanış saati yaklaşıyor herhalde. Burası 1650 yılı civarında Hatipzadelerden Mehmet Efendi, Kalender Çelebi ve Ahmet Çelebi tarafından inşa ettirilmiş. Kare avlu çevresinde iki katlı bir yapı. Önceden ‘Yolcu hanı’ olan yapının alt katındaki mekanlar ahır ve depo olarak, üst katındaki odalar ise yolcuların kalması amacıyla kullanılırmış. Çarşı kompleksi ile organik bir bütünlük oluşturan Taşhan, şehre gelen kervanların malları indirip ikamet etmeleri için inşa edilmiş. Günümüzde hanın dükkan ve depo şeklinde kullanıldığını görmekteyim. Sodanın ardından Maraş’ın en kalabalık ana caddesi üzerinde bulunan Yaşar Pastanesi’nde yenilen bir dondurma ile keşif günümü noktalıyorum. Yol hazırlığına başlamak üzere ÖE’ye dönmekteyim. Yarın Başkonuş Yaylası’na çıkacağım. Gene güzel bir tırmanışım olacak.
Latince adıyla”‘Elephas Maximus Asurus” olarak
bilinen Büyük Asya Fili’nin ayağa kaldırılmış iskeleti olağan
üstü. Kahramanmaraş Müzesi.
|
Pişmiş Toprak Kaplar
|
Fırtına Tanrısı Teşup, Geç Hitit
|
Mezar Steli, Geç Hitit
|
Maraş Aslanı, Geç Hitit
|
Mezar Steli, Geç Hitit
|
Germanicia Antik Kenti ve Kente Ait Roma Dönemi Taban Mozaiği
|
Asklepios Heykeli
|
Arsinoe’nin Mezar Taşı, Roma
|
Roma Döneminde Ölü Gömme
|
Büyük İskender (Bronz)
|
Lektyhoslar (Yağ şişeleri)
|
Testiler
|
Hitit Kapı Aslanı
|
MS 300-400 yıllarına ait olan Germanicia Antik Kenti'nin
mozaiklerinin bir bölümü, kaçak kazılar yapılırken
ihbar üzerine ortaya çıkmış.
|
Falafel ve humus.
|
Suriye Lokantası
|
Firik
|
Adaşım Mustafa Bey ile. Seyir Tepesi.
|
Reklamın böylesi (!)
|
Zahire Odası (Aşgana). Mutfak Müzesi
|
Mutfak
|
Oturma Odası
|
Gelin Oturma Odası
|
Gelin Yatak Odası
|
Mutfak Müzesi Avlusu |
Demirciler Çarşısı
|
Taş Han
|
Kapalıçarşı
|
Maraş dondurması |
32. gün (devamı) Kahramanmaraş-Başkonuş Yaylası – 30. gün (öncesi) Çağlayancerit-Kahramanmaraş
[bisikletle]Türkiye: Kommagene Krallığı
Erzurum-Aşkale = 52,86 km
Aşkale-Bayburt = 77,09 km
Bayburt-Kelkit = 83,50 km
Kelkit-Erzincan = 72,25 km
Erzincan-Kemah = 53,05 km
Kemah-İliç = 66,35 km
İliç-Divriği = 77 km
Divriği-Arapgir = 82,06 km
Arapgir-Keban = 43,15 km
Keban-Elazığ = 49,81 km
Elazığ-Kale = 58,10 km
Kale-Pütürge = 64,11 km
Pütürge-Karapınar (Yandere) = 49,97 km
Karapınar (Yandere)-Nemrut = 11,50 km
Nemrut-Kahta = 46,72 km
Kahta-Adıyaman = 34,64 km
Adıyaman-Gölbaşı = 66,34 km
Gölbaşı-Çağlayancerit = 41,99 km
Çağlayancerit-Kahramanmaraş = 63,14 km
Kahramanmaraş-Başkonuş Yaylası = 50,87 km
Başkonuş Yaylası-Kadirli = 66,39 km
Kadirli-Kozan = 35,91 km
Kozan-Feke = 46,82 km
Feke-Saimbeyli = 33,29 km
Saimbeyli-Tufanbeyli = 38,43 km
Tufanbeyli-Tomarza = 74,90 km
Tomarza-Develi = 30,76 km
Develi-Talas = 44,33 km
Talas-Kayseri = 14,68 km
İlginizi çekebilir [bisikletle]Türkiye: Çoruh Nehri Boyunca (Tokat II) -A-