19 Şubat 2019

Alibahadır; Nefret Cinayetlerine Son

Sabah soğuk başlayan gün öğlene doğru güneşin çıkmasıyla muhteşem bir keyfe dönüştü. Üşümüştük güzel ısındık. İlk buluşma noktasına biraz gecikerek ulaşabildik. Yeni bir yol deneyelim diye bambaşka yerlere çıkınca dolanmak zorunda kalmamız yüzünden. İhsan’ı umudunu kesmiş ayrılmak üzereyken yakaladık. Recep de bizim arkamızdan gelince 4’lü olarak Beylerbeyi’nden Beykoz’a doğru hızla pedallıyoruz. Sabah sabah yol bisikletçileri de her iki yönde gruplar halinde sürmekteler.

Beykoz’da Gültekin ve Varujan da eklenince, Kamil ve Osman’ın da yolun ilerisinde beklediklerini öğrenmemizle 6’lı olarak devam ettik Akbaba’ya doğru. Vardığımızda 8’lemiştik.

Tarihte Bugün; elbette çok şeyler olmuştur. Aralarından bir tanesi oldukça önemli: Giordano Bruno’nun yaşamı.
Giordano Bruno

Giordano Bruno (1548, İtalya, Nola -17 Şubat 1600 İtalya, Roma); İtalyan
filozof, rahip, gökbilimci ve okültist. Rönesans felsefesin biçimlendiren filozofların en önemlilerinden biridir ve şair yönüyle de edebiyata en yakın duranıdır. Ona “doğacı coşkunluğun düşünürü” de denilebilir. Aristotelesçi kapalı evren görüşünden ilk sıyrılanlar arasında yer alan İtalyan filozof,
Kopernik'in tezini savundu. Evrenin sonsuz ve eş dağılımlı olduğunu ve evrende, dünyadan başka birçok gezegenin bulunduğunu söyledi. Aykırı görüşler beslediği için 1600 yılında Roma Katolik Kilisesi'nin Engizisyon mahkemesinde yargılanıp “sapkın” ilan edildi ve Roma'da 17 Şubat 1600 tarihinde diri diri yakılarak idam edildi.

Bruno, insanlığın yaratılış yazgısının yeniden gözden geçirilmesi gerektiği sonucuna varmıştı. Kilise için bu olacak iş değildi. Çünkü Kiliseye göre yaratılış Ademle başlamış, kıyametle sona erecekti.

Bruno, hiçbir insanca duygusunu göz ardı etmeden, inandığı değerler uğruna mücadele vererek, çok uzun süre işkence görme ve yakılarak ölme pahasına "din baskısını" reddeder. "Ne gördüğüm hakikati gizlemekten hoşlanırım, ne de bunu açıkça ifade etmekten korkarım. Aydınlık ve karanlık arasındaki, bilim ve cehalet arasındaki savaşa her yerde katıldım. Bundan dolayı her yerde zorlukla karşılaştım ve cehaletin babaları olan resmi akademisyenlerin yanı sıra kalın kafalı çoğunluğun öfkesinde hedef olarak yaşadım."

Bugün bize tartışmasız doğru gelenler için insanların yaşamlarını vermeleri; karşısında saygıyla eğiliyorum. Acaba yarınkiler bugüne nasıl bakacaklar?

Akbaba kahvaltı noktamız. Fırından alınan simitler eşliğinde karnımızı doyuruyoruz. Çaylar halen 1 lira. Güneş içimizi ısıtıyor. Herkes deneyimlerini paylaşmakta; konu haliyle “bisiklet”. Nereye gittin, nasıl kaldın, ne yedin, kiminle... Bitmiyor, her pazar yenisi ekleniyor. 

Dereseki çıkılıp tepede toparlanıp kendimizi yokuş aşağı saldık. Çıkışın ödülüdür bu yokuş. Riva yoluna kadar kayarak inersin. Asfalt da tertemiz olunca yağ gibi süzülür velespit. Kavşaktan sonra da yol Alibahadır’a kadar iniştir. Arada küçük bir çıkış hariç.

Alibahadır isminin nereden geldiğine ilişkin birkaç rivayet mevcut. Köylülerin ifadesine göre köyde yüzyıllar önce Allah dostu iki veli zat yaşarmış. Birinin adı Ali, diğerinin adı Bahadır’mış. Dolayısıyla köyün isminin bu iki zatın isimlerinden birleşiminden oluştuğu söylenmekte. Birbirine yakın zamanlarda hayata veda eden bu iki ulu kişinin kabirlerinin şu anda köy mezarlığında yan yana olduğu da söylenmekte. Bir diğer ifadeye göre köyün ismi Çayağzıköyü Kalesi’nin fethinde şehit düşen Ali Bahadır isimli kumandandan gelmekte.

Alibahadır Köyü uzun yıllar üzüm bağları ile meşhur bir yer olarak varlığını sürdürmüş. Bu üzümleri İstanbul’un çeşitli bölgelerine satarak geçinen köy sakinleri zamanla zorunlu olarak hayvancılığa ve bahçe tarımına yönelmiş. 1936 yılından itibaren köy ormanlarının kamulaştırılması üzüm bağlarının yetiştiği alanları daraltıp süreç içerisinde ortadan kaldırınca bu tarımsal etkinlik kendiliğinden sonlanmış.
Mahmut Şevket Paşa

1950’ler de Kastamonu’dan göçen insanların büyük çoğunluğu oluşturduğu Alibahadır sonrası çok güzel bir coğrafyada, tertemiz havada köy yolundan devam ediyoruz Mahmutşevketpaşa’ya. Burası da Beykoz’un şirin bir köyü. Adını 31 Mart Olayı ardından İstanbul'a yürüyen Hareket Ordusu'nun komutanı Mahmut Şevket Paşa’dan alır. Malumunuz, siyasilerin sıkça dile getirdiği “Taksim Kışlasını Yapacağız (!)” saplantısı. 31 Mart Olayı (13.4.1909) askeri bir isyan olarak ortaya çıkmasına karşın isyana dahil olan softaların propagandaları sonucu sonradan dini bir hal almıştır. II. Abdülhamid tahttan indirilmiş V. Mehmed Reşad tahta çıkarılmıştır.

Zerzavatçı’ya inmeden tepe noktasındaki otobüs durağında toparlanıyor, güzel bir foto aldıktan sonra yokuş aşağı bırakıyoruz bisikletleri serbest.

Son mola noktamız Zerzavatçı; ayranlar, çaylar, kahveler içilerek, fotolar çekilip şamataya devam ederek geçilmekte. Görele’de Gültekin’in ayrılmasıyla 7’ye düşen sayı, Kavacık’a kadar dağılıp toparlanarak süren yolumuz burada da Kamil ve Osman’ın ayrılmasıyla 6’ya iniyor. Çengelköy’de Varujan ayrılınca biz de 4’lü olarak Nakkaştepe’yi tırmanıyoruz. 15 Temmuz tepesine olan yoğun ilgi burayı kilitlemiş. Zabıta trafiği çözme gayretinde. Altunizade önce İhsan’ın sonra da Recep’in ayrılma noktası oluyor. Biz de yeni dönüş yolları bulmak üzere, az kaybolarak, az kalsın düşerek (Firuzan dik rampayı çıkamayınca düşmekten zor kurtuldu.), sora sora doğru yola girerek saat 5 gibi eve varmış oluyoruz.

Bugün, 4 yıl önce kartopu oynarken bıçaklanarak öldürülen gazeteci Nuh Köklü’yü sevgi ve saygıyla anıyoruz. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu anma mesajında: “Nuh Köklü’nün öldürülmesinin bir nefret cinayeti olduğunu yeniden hatırlatıyoruz. Tüm siyasetçileri nefret söylemlerinden uzak durmaya, demokrasiyi geliştirmeye, barışı ve kardeşliği sağlayacak adımları atmaya tekrar davet ediyoruz.” denildi.














Alibahadır; Nefret Cinayetlerine Son: Dudullu-Beylerbeyi-Beykoz-Akbaba-Alibahadır-MŞP-Zerzavatçı-Kavacık-Beylerbeyi-Nakkaştepe-Altunizade-Dudullu
Tur tarihi: 17 Şubat 2019
Kat edilen mesafe: 82,48 km.
Ortalama hız: 15,5 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 5 sa.18 dk., dışarıda geçen süre 8 sa. 02 dk. 
En yüksek sıcaklık 15 ˚C, en düşük 6 ˚C, ortalama 10,7 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 1525 m, kaybı (iniş) 1498 m.
En düşük irtifa 0 m., en yüksek 253 m.




        
        







































Foto katkıları için Gültekin ve Varujan’a teşekkürler.



Bölgeye yapılmış geziler Alibahadır, Yağmurdan Sonra