6 Eylül 2022

[bisikletle]Türkiye: İç Anadolu, Türkiye’nin Tahıl Ambarı (Mut-Karaman)

 

4 Eylül 2022, Pazar / Mut - Karaman, 78 km (12. gün)

 

Kahvaltı 7 buçuktaydı. Tam zamanında -çantaları bisiklete yükleyip girişteki duvara dayayıp- kahvaltı salonuna giriyorum. Kokusu asansörden inerken burnuma gelmişti, patates patlıcan biber kızartması, bir de en güzeli karpuuuz : )) Kendime nefis bir tabak hazırlayıp fazla oyalanmadan kahvaltımı edip 7.49 ÖE’den ayrılıyorum. Geldiğim ana yola çıkıp sola, inen yokuştan sabahın serinliğinde kayıyorum. Bulvarın ortasında palmiye ağaçları var. Ne de şık duruyorlar. Palmiyeler çok hoşuma gider, bana Karayipler’i, Akdeniz kıyılarını hatırlatır. Nedense, reenkarnasyon varsa eminim o bölgede yaşamışımdır. Yol yokuş aşağı sürmekte, %5’le iniyorum, irtifa hızla düşüyor, 221-211-201... halen iniyorum. Uzakta 6 tane rüzgar pervanesi görünüyor. Bilmiyorum arkasında daha var mı? 


191 m.ye indim. Mut bitti. Burada düğün salonları gibi yerler var. İleride solumda bir tepe görünüyor, yumurta gibi. Tepesinde bir rüzgar pervanesi de dönüyor. Saat 8.05 ve hava 22,5 °C. 179 m.ye düştü rakım. İnce ince inmeye devam ediyor, kuzeybatı yönündeyim. Mut sembol olarak zeytini seçmiş. İlçede kavşakta dikiliydi, sembolik olarak. Bölgenin zeytinle ilişkisini bilmezdim. Bugün yolum Karaman’a, 75 km. Ama turun en uzun tırmanışı olacak. 1650 m.de Sertavul Geçidini aşmam lazım. Böylece Akdeniz Bölgesinden çıkıp İç Anadolu Bölgesine girmiş olacağım.

 

Peş peşe köyler geçiliyor. Ortaköy bitti, Yapıntıköy diye bir levha çıktı. Konya bölgesine geldiğimden beri her tarafta Etli Ekmek... Etli Ekmek... Sağımda eski antik bir köprü, 5 kemerli. Ortada bir büyük, solunda iki küçük. Sağ tarafı toprağa gömülü gibi, ağaçların arkasında, göremiyorum. Böyle arada kalmış zavallıcık. 


172 m.den %3’le başlayan tırmanış ince ince artıyor. Yol duble, güvenlik şeridi var, sıcak asfalt. Bölgede çokça zeytin yağı fabrikaları görünüyor. Tuvaletini kullanmak üzere birine yanaşıyor (Adrasos), biraz da tesis hakkında bilgi alıyorum. Kontini sistem. Taş baskı değil. Erken hasat kasımda çıkarmış. Ben de bekliyorum kasımı ısmarlamak için. Bakalım bu sene kaç para olacak?

 

Saat 8.26, hava  23,2 °C ve 203 m rakımdayım. Daha esas rampaya gelmedik. İç Anadolu bölgesi haliyle Toroslardan daha sıcak. Kollukları takmadım. Şimdi de yeleği çıkarttım. Önümdeki rampa beni yeteri kadar ısıtacaktır. Tırmanış %7 oldu. 11 km.lik bir hızla çıkıyorum. Dur, bu işin çerezi. Bakalım daha neler görece’z?

 

Çocuk bezini de hiç utanmadan yola atıyorlar arabadan. Dün de Mut’ta, adamın biri çıktı dükkandan, elindeki çöpü şak diye önündeki kaldırıma atıverdi : (( Bizde sokak çöplük olarak algılanmakta... Ne desek?!

 

Saat 9.35, 956 m rakımdayım ve 2’nci bataryayı takıyorum, 22,2 km.de. Ortalamam haliyle düşük, 14,8 km/s.

 

Alahan Manastırı’na sağdan yol ayrılıyor, ama sapmıyorum. Gücüm tırmanışa kalsın. Önümde 6 km.lik %6’dan tırmanışın işareti yolun sağında gözüme batarcasına dikili. Geldiğimin iki katından fazla yolum var daha. Ancak manastırın fotolarını gördüm, çok güzel bir yere benziyor. Belki bir başka sefer, bu yolu tersten yaparsam girmek isterim. 2 km derinlikte, 1300 m rakımdaymış. Yani oraya da tırmanmak lazım. 

 

MS 440-442'de yapıldığı tahmin edilen yapı, biri yıkılmış iki kilise, kayalara oyulmuş keşiş odaları ve vaftizhaneyi barındırıyor. Doğu ve batısındaki yapıları, sütunlu bir yürüme yoluyla birbirine bağlanan Alahan'daki kilisenin arkasında, suyu bir kaynak tarafından sağlanan hamam yapısı da bulunuyor. Ayasofya Müzesi'ne benzer mimarisi ve süslemeleri nedeniyle "Mersin'in Ayasofya’sı" olarak da bilinen manastır, Hristiyanlığın geçiş yolu olarak da önem taşıdığı için bu dinin hac yollarından biri olarak anılıyor. UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde yer alan Alahan'ın 17. yüzyılda Evliya Çelebi tarafından da ziyaret edildiği bilinirken, Çelebi seyahatnamesinde, manastırı "Ustasının elinden yeni çıkmış gibi duruyor" sözleriyle tanımlıyor.

AA


Solda da Ala Oda Kilisesi ve Nekropol Alanı var. Bir U dönüşü atıp bakıyorum ama görünmüyor. Ya altlarda, ya da ağacın arkasında kalmış olmalı kalıntıları. Ancak durum böyle değil, şöyle: Al Oda Kilisesi’nin içinde yer aldığı manastır kompleksi Göksu Vadisi’ne bakan derin bir uçurumun kenarındadır. Günümüzde manastır iki ayrı bölümden oluşmakta ve iki bölüm arasında derin bir uçurum bulunmaktadır. Manastırın faal olduğu dönemde bu iki bölüm arasında, bir köprü bulunuyor olması mümkündür. Anlaşıldığı kadarıyla manastıra ait mekanların bir kısmı doğal mağaralardan yararlanılarak şekillendirilmişlerdir.

Yumuktepe


Bu demin yumurta gibi dediğim tepenin üstü 5-6 değil, bir hayli fazla rüzgar paneliyle dolu. Muhtemel 20-25 tane vardır şu anda görünen. Süper!

 

2021 yılı Aralık ayı itibari ile Türkiye'deki rüzgar enerjisi türbin sayısı 3868'e, toplam kurulu güç ise 10.58 GW'a ulaştı. 1 Nisan 2022 tarihinde 189 bin 258 megavatsaatle tüm zamanların en yüksek rüzgar enerjisi üretimi gerçekleşti. Bu üretim kapasitesinin toplam enerji üretimindeki payı ise %22.67 oldu. Yuppiii...

Vikipedi


Ve 24’üncü kilometrede yolun durumu bozuluyor, yamalı oluyor. Güvenlik şeridi de gidilmez vaziyette. Saat 9.58 ve tırmanmaya devam. Yer yer dağdan kopan kayalar yolun kenarına kadar inmiş. O bölgeleri beton bariyerlerle koruma altına almışlar. Suyum bitti sayılır. Soldaki kebapçıya (Akgedik Kısmet Et Lokantası) yanaşıyor su istiyorum. Mataramı dolduruyorlar. Sağ olun var olun. Devam... Çok sert karşı rüzgar var. Bu da ayrı bir dert. Önümde hafif bir iniş gözüküyor, sonra tekrar çıkılacak Sertavul’a doğru. Şu an 1300’lerdeyim, 1650’yi bulmam lazım. Bölgede, çevremde, yamaçlarda, tepelerde gördüğüm ormanlar herhalde anlatılan çam, ardıç ve meşeden oluşmakta-dır. 

 

Red Bull sayfasında Dünyanın En Zorlu Bisiklet Tırmanışları başlığı altında sıralanmış parkurlar var. Bunlardan bir tanesi Paso Internacional Los Libertadores: Şili ve Arjantin arasındaki And Dağları'nda yer alan zorlu parkur dağların Şili yamaçlarından başlıyor ve U şeklinde kıvrılan dönüşleriyle 3800 metredeki Kurtarıcı İsa Heykeli'nde son buluyor. Geçilen ilk 29 dönüş boyunca yol, vadi tabanından 600 metre yükseklikten 2800 metreye kadar taşınıyor. Bu noktadan 5 kilometre ileride Şili gümrüğü var ve 2 kilometre uzunluğundaki eski bir yol vasıtasıyla zirveye çıkma imkanınız bulunmakta. Zirve tırmanışı; yükseklik etkisi, kayalık yol ve daha da dikleşen tırmanış açısı nedeniyle oldukça zorlu. Bütün bu etkenlerin üzerine bir de sert rüzgar eklenince tırmanış bir kat daha zorlaşıyor, fakat Güney Amerika'nın en yüksek noktası olan Aconcagua'ya ulaştığınızda karşılaşacağınız manzaranın bütün yorgunluğunuzu unutturacak güzellikte olduğunu da unutmamak lazım. Önemli bir ipucu: Mutlaka soğuğa hazırlıklı gelin. 2013 yılında 15 bin Şili vatandaşı kar fırtınasından dolayı Arjantin tarafında mahsur kalmıştı.

RedBull


Akçeşme’den geçiyorum, 1411 m.de. Solda bir kalabalık, yol içinde pazar kurulu. O nedenle sağa-sola araçlar park etmiş vaziyette. Pardon, yanlışım var. Sertavul’muş burası. Yan yana iki yer. (*) 1500 metrelerde yayla yerleşimi olan Sertavul’a hafifçe iniliyor. Bakkallar, et lokantaları sağlı sollu. Önlerinde mola vermiş araçlar, şehirlerarası otobüsler. Lokantanın simsarları yola atlamış, müşteri kapma yarışındalar. Güp Otel diye bir de otel-restoran görüyorum. Sertavul Yaylası resmi olarak Mut’un Narlıdere Köyü’ne bağlı. Burada her yıl 30 Ağustos Zafer Bayramında, “Mut Sertavul Yaylası ve Yörükleri Koruma, Yaşatma ve Dayanışma Derneği” tarafından, “Sertavul Yörük Festivali” düzenlendiği anlatılmış internet sayfalarında.

 

(*) Sonra öğreniyorum ki Akçeşme, Sertavul’un üç mahallesinden biriymiş.

 

Saat 11.01, 41,6 km.de 3’üncü bataryaya geçiyorum. 1519 m.deyim. Hava 24,2 derece sıcaklıkta. Ortalamam 14,4 km/s. Rüzgarlı bir gün, karşıdan esiyor. Gölgede soğuk, üşütüyor da. Asfaltın durumu bozuldu. Yeni dökülmüş ama silindir iyi düzlememiş. Dalgalar var. Güvenlik şeridi de yok. Çizgileri sarı, kardan dolayı olsa.

 

11.25, Sertavul Geçidine ulaştım, 1650 m. Aynı zamanda Karaman İl Sınırı oluyor. 14,2 km/s ortalama ile çıktım. Geride 42 km kalmış. Hava burada 24,2 °C. Hayatımda bu kadar uzun tırmanmadım, 27 km sürdü buraya ulaşmak. 3,5 saattir pedallıyorum. Yetmiyormuş gibi bir de sert karşı rüzgarla mücadele et. Üç gündür belki de dört, bölgede en kısası 10 km, tüm iniş çıkışlar maksimum uzunlukta. Dün Gülnar’dan Mut’a 20 km indim. Önceki gün 17 km çıktım. Daha evveli günler 1855-1890 m.lere yükseldim. Bozkır’a inmek ayrı bir dert, öncesi başka türlü bir macera. Bölge tam bir sürpriz oldu benim için. Böylesini beklemiyordum. Şimdi iniş önüm, önce sert sonra yumuşak. Ancak bu kadar tırmandım, hemen gitmem buradan. Biraz nefeslenip etrafı izliyorum, serin dağ havasını içime çekerek. 

 

İç Anadolu’yu Akdeniz’e bağlayan iki geçişten biri olan Sertavul (diğeri Gülek Boğazı) eski çağlardan beri kullanılmakta olduğu, bölgede/yaylada tarihi hanlar ve kalıntıların bulunduğu, kanyon yamaçlarına oyulmuş antik mezarlar, gözetleme kulelerinin görülebildiği anlatılmış. Kışın, şubat-mart aylarında sık sık “Sertavul Geçidi, yoğun kar yağışı, tipi ve sis nedeniyle ulaşıma kapandı” haberlerini hep duyarız. Bu dağlar, Orta Toroslar, Akdeniz iklimi ile İç Anadolu iklimi ve de bitki örtüsü arasında bir duvar gibi ayırıcı özelliğe sahip. 

 

Zirve sonrası kalan 35 km gibi bir yolu da tamamlamak üzere harekete geçiyorum. Yolun ortası bariyerle ayrılmış durumda. Solda bir çimento fabrikası veya beton üreticisi. Kamyonlar dizili beklemekte. Buralarda olduğu söylenen “Amcam Çeşmesi”ni göremiyorum. Çok şey okumuştum hakkında. Suyunun soğuk ve tatlı olduğu, bölgeye özgü ürünlerin sergilendiği/satıldığı; bal, pekmez, salça, turşu, üzüm, elma... İndikçe bitki örtüsü değişiyor, elma ağaçları olan bahçeler, içlerinde evler geliyor. (...) Yol bol inişli çıkışlıydı ama sonra sırf iniş oldu. Hafif hafif pedal çevirerek, güvenlik şeridinden gidiyorum. 50. km.de sarı çizgili yol bitiyor, güvenlik şeritli, sıcak asfalt başlıyor. Sağda gene bir kalabalık. Gene pazar. Daha minik. Dalıyorum, matarayı doldurmak için çeşmeye yanaşıyorum. Köylü kadının hıyarı hart diye ısırması iştahımı açıyor, ben de tezgahtan bir hıyar kapıyor, para teklif ediyor ama pazarcı hanım helal olsun diyor, almıyor. Isıra ısıra yokuşu -%2 ile inmekteyim. Soldaki mavi çadırlar mevsimlik işçilerin olmalı. Saat 12.12. 56,26 km geride kalmış. Ortalamam yükseldi, 15,7 km/s. Kuzey yönündeyim, 1396 m.ye indim, hava da 25,6 derece oldu.

 

58,5 km, tırtıllı güvenlik şeridi başladı. Sağ-sol ormanlık. Eksi 2 ile inmeye devam ediyorum. Artık böyle Karaman’a kadar. (...) Ve Karaman geliyor. Yazısı önünde çekilen foto, şehir merkezi için sağ göstermiş ama müze için de düz diyor. Müze yarın (pazartesi) açık mı kapalı mı, internette açık denmiş ama tam emin değilim. Genelde pazartesi kapalı olurlar. Müzesini gezmeden gitmek istemiyorum, o nedenle düz devam, müzeye bakmam lazım.

 

Karaman’ın dışından giden çevre yolundan sağ yapıp müze diye geliyorum önüne. Kapasında pazartesi kapalıyız demez mi? Yaaa... Bu iyi oldu, gelmem. Bahçesine bin yıllık bir taşa velespiti dayayıp giriş ücretsiz olan müzeye dalıyorum. Teşhir salonu iki bölümden oluşmuş. Arkeolojik eserler bölümünde Kalkolitik devirden Geç Bizans çağına kadar çeşitli dönemlere ait eserler sergilenmekte. Bunlar Canhasan’dan çıkan pişmiş topraktan yapılmış çanak-çömlekler, insan ve hayvan figürinleri, taş baltalar, obsidiyenden ok uçları, kemik kazıyıcılar, iğneler, kolyeler, bilezikler, süs eşyaları, ayrıca Sısanın Höyüğü ve Gökçe köyünden çıkan eserlerin yanı sıra Yortan kültürüne ait objeler; Mersin-Gelindere, Muğla-İasos, Adıyaman ve çevresinden gelmiş olan lekitos ve tabaklar, Bizans çağına ait ahşap kapaklar, kutular, özellikle Roma ve Bizans çağlarına ait cam şişeler bolca. Etnografik eserler bölümünde ise Selçuklu, Anadolu Beylikleri, Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemlerine ait eserler yer almakta. Bunların başında çiniler, mozaikler, alçı kabartmalar, bakır eserler, sedef kakmalı çekmeceler, nalınlar, kahve değirmenleri, ayna kapları ve kahve soğutucuları gelmekte. Ayrıca bu bölümde 1798 yılında yapılmış olan Hacı Emin Ağa Evi’nin çökmesi ile müzeye getirilen dolaplar, şömine ve alçı vitraylar da bulunuyor. Müzedeki yazma eserler bölümünde, Karaman Beyliği ile Osmanlı dönemine ait tezhipli Kuran’lar, fermanlar, şeriat mahkemelerinin kararları görülmekte. 

 

Küçük ama zengin ve heyecan dolu müze sonrası bahçesini de geziyorum. Çoğunluğu Roma Dönemine ait mezar stelleri olmak üzere Doğu Roma ve Türk-İslam Dönemine ait eserler bulunuyor. Buradan ayrılıp Google ve vatandaş yardımıyla ÖE kolaylıkla bulunuyor. Lokalinde soda içeyim dedim ama çay bile yok. Ne hikmetse! Resepsiyonda çalışana önce internet sistemlerinde yaşadığım sorunu aktarıyorum. Net çalışmıyor. Bir yığın soru çıkıyor, rezervasyon hangi tarihe kadar tutuluyor, iptal demesine rağmen satın alınıyor… vs. vs. Pek bir karışık! Hani, meseleye acemi olanın belki de hiç beceremeyeceği durumda!

 

Bisiklet lokalin diplerine bir köşeye, bense 206 No’ya. Burası da Gülnar ÖE’ye ulaşamadı, oda standardıyla. Buzdolabı var ama soğutmuyor. Açıl-saçıl-yayıl durumları sonrası duş alıp, biraz uzanıp, azıcık kestirip 4’ü az geçe çıkıyorum keşfe. İlkin Kirişçi Mahallesindeki Karamanoğulları Dönemi'ne ait Yunus Emre Camii. ÖE’ye çok uzak da değil. Cemaat namazda olduğundan gir(e)miyorum. Cami, türbe, zaviye ve hazire bölümlerinden oluşan külliyenin, 14’üncü yy.da yaptırıldığına, türbede Yunus Emre ile şeyhi Taptuk Emre'nin gömülü olduğuna inanılıyor. Yunus Emre’nin de ne çok mezarı var! Araştırdığımda 15 yer çıkıyor: Bursa, Çayköy, Erzurum Duzcu Köyü, Ünye, Döğer, Tire, Sivas Hafik, Aksaray-Ortaköy, Kırşehir, Bolu, Keçiborlu, Uluborlu, Kula-Salihli arası, Karaman, Eskişehir Sivrihisar.


Sırada Tartan Konağı var, ama pazar diye kapalı, yarın tekrar gelece’m (mecburen). Hemen yakınında Çeşmeli Kilise, o da kapalı. Ancak etraftaki iki farklı kişiye sordum, kimse kiliseyi bilmiyor, orasına hapishane diyor. Halbuki girişinde tarihçesi ile anlatılmış. Gerçi haksız d değiller, 1980’e kadar hapishane olarak kullanılmış (kilise-hapishane; ne ilişki diyebilirsiniz!). 2007’de Kültür Bakanlığınca restore edilmiş. Devam yürümeye, Hürrem Dayının Evine. Nedir, nasıl kullanılıyor bilemiyorum. Giremedim zaten. Bunların hepsinin pazarları kapalı olması şaşılası bir durum. Belediyeye ait yerler nedense tatil günlerinde açık değil, halbuki en çok ziyaretçinin gelebileceği gün. Yürümeye devam. Yol üzerinde Yunus Emre Evi yazan bir konak, fotoluyorum. Bu da kapalı. Bölgede restorasyonu yapılan evler görülmekte. Burası Eski Karaman olmalı, eski evler var çevrede, bolca. Edindiğim bilgi üzerine merkeze, piyasanın olduğu bölgeye doğru yürümekteyim, yolda aldığım dürüm çiğ köfte ile. Böylelikle anlıyorum ki bir daire çizmişim. Bugün ÖE’ye gelirken ki yola çıkıyorum, bulvar olarak gördüğüm.


Pazar nedeniyle kapalı olan çarşılarından geçip Kuğulupark’ta bir banka yerleşip etrafı kesmekteyim. Ortada havuz, fıskiyelerden sular fışkırıyor. Yaramaz 5 bebe birbirlerini ıslatarak içinde dışında eşek şakası oyunlar oynuyorlar. Kimsenin itirazı olmuyor. Anlaşılan hoşgörülü buranın insanı : ))

 

Gel gelelim burayla ilgili okuduklarıma bakacak olursak; Karaman’ın ilk kuruluş tarihi kesin olarak bilinmediği, ancak arkeolojik kazılar, burası ve çevresinin MÖ 8000 yıllarında yerleşik iskana sahip olduğunu göstermiş. Hititler zamanında bir askeri ve ticaret merkezi, daha sonra Firigya ve Lidyalıların egemenliğine geçmiş, MÖ 322’de Yunan Kralı Perdikkos ve Filippos'un işgaline ve talanına uğramış, 13. yy.da ise Anadolu Selçuklu Devletinin zayıflamasından sonra kurulan Karamanoğlu Devletinin başkenti. O dönemde adı Larende.

KaramanBelediyesi


Bir müddet sonra ayaklanıp dolanmaya devam ediyor, Kuğulupark’ın hemen yakınında bulunan çay evinde 2'şer çay+ada içip, bir süre de burada oturup (3- ad.) tekrar harekete geçiyorum. Başka ne yapabilirim ki? Otur otur kes kes bir yere kadar... : )) Alınan dondurmalı irmik helvasını yiyerek dönüş yolundayım. Yol üzerinde gördüğüm bir sepette satılan çoraplardan Firu’ya renkli bir tane alıyor (seviyor böyle cicili bicili çorapları), gelen Migros’tan alınan soda+su+elma ile ÖE’ye dönüyorum. Soğutmayan buzdolabı başka bir dolapla değiştiriliyor ve bisiklet de lokanta köşesinden resepsiyon arkasına alınıyor.

 

Odada yazılar-fotolar-ses kayıtları... Her günün sonunda yapılması gereken işlerle uğraşmaktayım. Yatmadan internette geziniyorum. Karaman diye arattığınızda 10 yıl geriye giden, utanç verici bir haberle karşılaştım: Karaman’da Ensar Vakfı ve Karaman Anadolu İmam Hatip Lisesi Mezunları Derneği’ne (KAİMDER) ait evlerde kalan 9-10 yaşlarındaki çok sayıda erkek çocuğa, 2012-2015 yılları arasında cinsel istismarda bulunulduğu ortaya çıktı. Dönemin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, “Bir kere olması, karalamak için gerekçe olamaz” dedi. Çocuk istismarının önlenmesi için TBMM’de verilen araştırma komisyonu kurulması önergesi, AKP oylarıyla reddedildi. : ((

 

Karaman ÖE 0338 2135802  > karamanogretmenevi.com.tr

 















 

Mut - Karaman 

Tur tarihi: 4 Eylül 2022

Alınan yol: 78,14 km
Ortalama hız: 17,3 km/s

En yüksek hız: 47 km/s
Bisiklete biniş süresi 4 s 31 dk, dışarıda geçen süre 5 s 56 dk

En yüksek sıcaklık 34 ˚C, en düşük 22 ˚C, ortalama 27 ˚C
Yükselti kazancı (çıkış) 1942,9 m, kaybı (iniş) 1246,7 m
En düşük yükselti 158,1 m, en yüksek 1663,9 m

 

Garmin yol bilgileri Mut-Karaman

 

Relive yol bilgileri Mut-Karaman


07.49 Mut ÖE’den ayrılıyorum.


Geldiğim ana yola çıkıp sola, inen yokuştan sabahın
 serinliğinde gidiyorum. Bulvarın ortasında palmiye
 ağaçları var. Ne de şık duruyorlar.


Yol yokuş aşağı sürmekte, %5’le iniyorum, irtifa hızla düşüyor.



Clup Mutuan. Nasıl bir yerse?



Solumda uzakta bir tepe var, yumurta
 gibi. Tepesinde de bir rüzgar pervanesi görünüyor.



Sağımda eski antik bir köprü, 5 kemerli. Sağ tarafı toprağa
 gömülü gibi. Böyle arada kalmış zavallıcık.
 




Yumurta tepe buradan daha iyi görünüyor.



Tırmanışın işareti geldi. Bugün Akdeniz Bölgesinden çıkıp
 İç Anadolu Bölgesine girmiş olacağım.




Bölgede, çevremde, yamaçlarda, tepelerde...


... gördüğüm ormanlar herhalde anlatılan
 çam, ardıç ve meşeden oluşmakta.
 


Alahan Manastırı’na sağdan yol ayrılıyor.



Solda Ala Oda Kilisesi ve Nekropol Alanı var.



Kopan kayalara dikkat!


1500 m.lerde yayla yerleşimi olan Sertavul’a hafifçe iniliyor.


Asfaltın durumu bozuldu. Yeni dökülmüş ama silindir iyi
 düzlememiş. Dalgalar var. Güvenlik şeridi de
 yok. Çizgileri sarı, kardan dolayı olsa.


Hayatımda bu kadar uzun tırmanmadım, 27 km
 sürdü buraya ulaşmak.

Sertavul Geçidi (1650 m)



Yaylalara gidiliyor ama yolu toprak.


Şu çirkinliği gözden uzak yapamıyorsunuz değil mi?

Zirve sonrası kalan 35 km.yi tamamlamak üzere
 pedallamaktayım. Yolun ortası bariyerle ayrılmış durumda. 


Yol bol inişli çıkışlıydı ama sonra sırf iniş
 oldu. Hafif hafif pedal çevirerek gidiyorum.

İndikçe bitki örtüsü değişiyor, elma ağaçları
 olan bahçeler, içlerinde evler geliyor.


Sağda gene bir kalabalık. Gene pazar. 

Solda mavi çadırlar, mevsimlik işçilerin olmalı. 

Tırtıllı güvenlik şeridi başladı. Sağ-sol ormanlık. Eksi 2 ile iniyorum. 


İç Anadolu bölgesinin güneyinde yer alan, deniz seviyesinden
 yüksekliği 1033 m olan, ova görünümündeki Karaman’a vardım.


Şehir merkezi için sağ göstermiş ama müze için de düz diyor.



Karaman’ın dışından giden çevre yolundan
 sağ yapıp müze diye sapıyorum.


Bir bisiklet yolu : ))

Hatuniye Medresesi


Karaman Müzesi içi.


Sidemara Lahti

Figürin. Geç Roma


Tabak. Piş. Top. Bizans / Figürin. Çini. Bizans  


Gözyaşı Şişesi, Vazo, Koku Şişesi, Şişe. Cam. Roma.


Figürin. Piş. Top. Roma



Testi, Çanak, Çömlek. Piş. Top. Bronz Çağı


Kahve Değirmeni


Edik (Deri Çizme)


Çekmece. 19.yy 



Hayvan Figürini. Piş. Top. Orta-Geç Kalkolitik





Müzenin bahçesi de zengin eserlerle dolu.


Müzeden ayrılıp ÖE’yi aramaktayım.



Karaman ÖE



Elbise ayrı, sigara ayrı, turban ayrı...


Çıkıyorum keşfe. İlkin Kirişçi Mahallesindeki
Karamanoğulları Dönemi'ne ait Yunus Emre Camii.


Yunus Emre Türbesi


Yunus Emre Camii

Sokak aralarından, Google yardımıyla yürüyorum.


Sırada Tartan Konağı var, ancak pazar diye kapalı.


Karamanoğlu Yeni Hamam

Hemen yakınında Çeşmeli Kilise, o da kapalı. 

Kilise 1980’e kadar hapishane olarak kullanılıp, 2007’de
 Kültür Bakanlığınca restore edilmiş.





Devam yürümeye...

Buraları Eski Karaman olmalı, çok güzel evler var.

Hürrem Dayının Evi. Nedir, nasıl kullanılıyor
bilemiyorum. Giremiyoru zaten. Bunların hepsinin
 pazarları kapalı olması şaşılası bir durum.



Buna da Yunus Emre Evi denilmiş. Ne çok mezarı ve evi varmış!

Bisikletli görmek beni mutlu ediyor. Algıda seçicilik mi dersiniz?

Burada ışık çok güzeldi. O nedenle çektim...


Kent içinde böyle paytonla dolaşılıyor...

Kuğulupark


Kuğulupark’ta bir banka yerleşip etrafı kesiyorum. Ortada
 havuz, fıskiyelerden sular fışkırıyor.


İlginç bir aralık/sokak. Yan yana dükkanlar var.



Aynı sokak. Yan yana dükkanlar var.


Alınan dondurmalı irmik helvasını yiyerek dönüş yolundayım.















13. gün (devamı) Karaman II - 11. gün (öncesi) Gülnar-Mut






[bisikletle]Türkiye: İç Anadolu, Türkiye’nin Tahıl Ambarı

 

İstanbul-Isparta 

 

Isparta–Eğirdir, 42 km 

 

Eğirdir-Yalvaç, 77 km 

 

Yalvaç-Hüyük, 66 km 

 

Hüyük-Seydişehir, 73 km 

 

Seydişehir-Bozkır, 56 km 

 

Bozkır-Hadim, 50 km 

 

Hadim-Başyayla, 49 km 

 

Başyayla-Ermenek, 28 km 

 

Ermenek-Gülnar, 83 km 

 

Gülnar-Mut, 58 km 

 

Mut-Karaman, 78 km 

 

Karaman II

 

Karaman-Karapınar, 82 km 

 

Karapınar-Eskil, 94 km 

 

Eskil-Cihanbeyli, 76 km 

 

Cihanbeyli-Kulu, 56 km 

 

Kulu-Haymana, 85 km 

 

Haymana–Ankara Gölbaşı, 59 km 

 

Ankara Gölbaşı-Çubuk, 80 km 

 

Çubuk-Şabanözü, 50 km 

 

Şabanözü-Atkaracalar, 59 km 

 

Atkaracalar-Boyalı, 47 km 

 

Boyalı-Araç, 42 km 

 

Araç-Kastamonu, 48 km 

 

Kastamonu II

 

Kastamonu III

 

Kastamonu-İstanbul






İlginizi çekebilir [bisikletle]Türkiye: Lidyalıların İzinde (Muğla–Çıtlık)