3 Eylül 2022, Cumartesi / Gülnar - Mut, 58 km (11. gün)
ÖE rahattı. 5 yıldız alır. Banyosu, aydınlatması, oda mobilyaları vs. hepsi yeniydi. Tek tuhaf durum hafta sonu kahvaltı vermemesi ve aynı ücreti alması. Gerçi nasıl bir kahvaltı veriyor acaba, tabağa konulmuş hazır bir iki malzeme mi yoksa açık büfe mi?
6 buçuk gibi hazırlanmaya başlıyor, 7 buçuk gibi çantaları bisiklete yüklemiş oluyorum. Karşıdaki pastaneden alınan 2 poğaça (8-) ile yola çıkış saatim 7.50 oluyor. Bugün kuzeye yönelece’m, yolum Mut’a, 60 km gibi. Başta bir tırmanaca’m, sonra uzunca inece’m ve Silifke yoluna bağlanaca’m.
Mut yön levhasını izleyerek sürüyorum. Kısa ama dik bir yokuş karşılıyor beni, %10-11 gibi, ardından daha mülayim bir eğimle sürdürüyorum tırmanmayı. Tek şerit bir yol, 2’nci sınıf asfalt. Trafiği var. Cumartesi nedeniyle belki daha az olabilir ama boş bir yol değil. Hava sıcaklığı şu sıralar 23 °C.
Virajlı yolda yükseliyorum. Gülnar 950 metrelerdeydi, benim 1250’lere çıkmam lazım. Yaklaşık 200 m irtifa kazanacağım sonra iniş gelecek. Yol dar, ağır vasıtalar geçince bana bile fazla yer kalmıyor. Çıktım çıktım 1121’e geldim. Belediyenin taş ocağı geçiliyor ve çık-in-çık sonrası 1222 metre herhalde zirve olmalı ki ardından iniş başlıyor.
Bölge çok güzel, yol kıvrılarak sürmekte. Gülnar’ın coğrafi yapısı şöyle anlatılmış: Akdeniz’den itibaren 800 m.ye kadar makilikler, 1400 m.ye kadar kızılçam ormanları, 1200 m.den sonra sedir, köknar gibi Akdeniz dağ kuşağı ormanları yer alır. 1500 m.ye kadar yer yer meşelikler görülür.
Sürekli iniyorum, öyle dik yerler var ki frenlemek zorundayım. Dönemeçlere keserek giriyor ama karşıdan gelen olabilir diye de tedirginim. 14 km durmaksızın inip ardından Zeyne geldi (*). 370 metre rakımdayım. Bu kadar tek başına bir rampa görmedim hiç. Saat 8.58, şu an hava 26,8 °C. Buraya kadar 24 km gelmişim. Bu kadar iniş olunca ortalamam da 22,8 km/s oldu.
Zeyne, Toros Dağlarının Göksu vadisinde kalan bölümünde kurulmuş şirin ve yeşillikler içinde bir yerleşim merkezidir. Toroslardan doğup Silifke ilçesinden denize dökülen Göksu Irmağı Zeyne sınırları içerisinden geçmektedir... denilmekte. Bir de burada var olan türbeden söz ediliyor; geniş bir bahçe içerisinde bulunan Zeyne Türbesi. Ayriyeten yakındaki Pınarbaşı mevkiindeki 720 yıllık Çınar ağacı. Çevresi aynı zamanda mesire yeriymiş. Çok güzel bir bölge.
(*) Eskiden beri "Zeyne" olan yerleşimin adı 1968'de "Sütlüce" olarak değiştirilmiş, daha sonra 16 Mart 2007 tarihli kararla "Zeyne" adı iade edilmiştir.
Zeyne’de yol biraz düzleştiyse de sürekli indim. 1222’den 120 metreye düştüm. 20 km kesintisiz bir iniş. Böylesini hiç yaşamadın. Gülnar-Mut yolu acayip, tersi çok zor (**). Şimdi düz bir bölgede ilerliyor, gür akan bir nehir üzerinden geçmekteyim, Kesik Çayı. Suyu bol, nereden geliyorsa? Haritaya baktığımda adı Göksu olarak gözükmekte. Belki de kollarından biri. Etrafta zeytin ağaçları var. Bir de yağ fabrikası geliyor, Taşeli Zeytinyağı yazılmış kapısına. Kışla Mahallesi burası. 158 m rakımda pedallıyorum. Yol artık böyle hafif iniş-çıkış devam edecek. Bir 25 km yolum daha var, yarıladım sayılır.
(**) 20 km kesintisiz inişin tersi 20 km kesintisiz çıkış değil mi?
Red Bull sayfasında Dünyanın En Zorlu Bisiklet Tırmanışları başlığı altında sıralanmış parkurlar var. Bunlardan bir tanesi Mont Ventoux: Fransa'nın bilinen en zorlu ve korkulan tırmanış parkuru. Provence Devi olarak bilinen 1912 metre yüksekliğindeki dağ, büyük bir düzlüğün ortasında tek başına dikiliyor. Bédoin'dan başlayan tırmanış, toplam 21,8 kilometre sürüyor. Başlangıçtan itibaren yaklaşık %10 eğimle yükselen asfalt yol aslında bisiklet kullanmak için ideal gözüküyor, fakat yolun çevresindeki bitki örtüsü ve ağaçlar azaldıkça rüzgarın zorlayıcı etkisi tırmanışı inanılmaz derecede zorlaştırıyor. Bütün fiziksel zorluklarının yanı sıra, 1967 yılında yüksek dozda amfetamin kullanmaktan dolayı Mont Ventoux tırmanışında hayatını kaybeden İngiliz bisikletçi Tom Simpson'ın hikayesi de parkurun kötü şöhretine katkıda bulunuyor.
32 km sonra Silifke karayoluna bağlandım. Saat 9.20, ortalamam 23,1 km/s. Hava 27,4 °C, üstümdekileri çıkartaca’m, sıcak geldi. Şimdi 178 m rakımdayım. Yolun asfaltı berbat, yamalı, çatlak, boyluca yarıklar, dalgalar. Trafiği de yoğun. Güvenlik şeridi de yok. Nasıl kalmış halen böylesine düşük evsafta. Önemli de bir ana yol değil mi burası? İç Anadolu’yu Akdeniz’e bağlayan.
Buradaki coğrafyaya başka, değişti. Gülnar’dan inerken ki değil artık. Sağımdaki kum rengi tepelerin üzeri maki bitkileriyle kaplı. Sol tarafta mısır ekili, bir de çay akmakta. Herhalde burayı o suluyor olmalı. Hava sıcakladı da.
Kemenli köyünde bir mola veriyorum. Soldaki çaycı set üstü, bisikleti gözden kaybederim, sağda başka bir yer daha var. Oraya giriyor, bisiyi duvara dayayıp masa etrafındaki üç kişinin yanına konuşlanıyorum. Sohbet başlıyor, biri ayağından rahatsız uzatmış. Diğerinin yaşı 92 çıkınca hayretler içinde kalıyorum. Hiç o yaşta durmuyor. Dinç. İnanmayınca kimliğini gösteriyor (Abisinin olmasın. Köyde ölen çocuğun kimliğinin verildiğini çok duymuşuzdur). Çobanmış. Okula gitmedim diyor. Okumayı askerde öğrendim. Tek yaşıyorum, kendi işimi kendim görüyorum. Çocuklardan hayır yok diye de ekliyor. Biraz köydeki üretimden konuşuyoruz. Büyükbaş hayvancılığı yapılmaktaymış. Her gün yem gelirmiş kamyonlarla. Mısır ekili, kayısı var, ıspanaktan bu sene iyi kazanmışlar. 1 çay içiyor (2,5) ve 20 dk. sonra ayrılıyorum yanlarından. 17 kilometrem kaldı. Yol iniyor hafif çıkıyor. Pek bir sevimsiz trafiği var ama. Poğaçamı yiyemedim adamların yanında, gelen benzinciye girip bir sandalyeye çöküp poğaçayı mideye indirip devam ediyorum.
Buralarda zeytin de görüyorum. Evet ya, unutmadan söyleyeyim; Gülnar’da Mersin Belediyesinin Misafirhanesi de varmış. Tanıştığım kişi ÖE’de yer bulamayınca orada kalmış, 26 liraya. Bileydim keşke daha önce kalırdım. 200 bayılmazdım ÖE’ye.
Saat 10,56, 54,2 km’de 2’nci bataryaya geçiyorum. Hava 35,3 °C oldu. 227 m rakımda 22,3 km ortalamayla sürdürüyorum pedallamayı. 5 km sonra Mut’a giriş yapıp Google yardımıyla ÖE’yi bulmak zor olmuyor. Az merkez dışı gibi. Doğalgaz için kazılmış ortalık, toz toprak. İlçeye benzemeyen bir manzara, kasaba havası var Mut'un.
ÖE’de odam ayrılmıştı. 200 lira karttan çekiliyor, bereket asansörlü, bisiklet merdiven altına ben 206’ya. Fiyat aynı ama Gülnar 5 yıldızsa burası ancak 3 alır. O da zorlamayla.
Açıl-saçıl-yayıl-duş al-kestir durumları. Tabletten az okumaca ve 5’e doğru Mut keşif turuna çıkmaca. Güneşin altında çarşıya doğru yürümekteyim, gene Google yardımıyla. İlkin giyimcilerle karşılaşıyorum, sağda solda yayılı vaziyetteler. Devam... Görülecek yerler arasında Taşhan öncesi Laal Paşa Camii’ni dıştan fotoluyorum. 1444 yazılı girişinde. Kare planlı ve orta kubbeli olan cami düzgün kesme taşlarla inşa edilmiş. Bahçesinde iki sivri külahlı kümbet bulunuyor. Evliya Çelebi Seyahatnamesine göre Laal Paşa bu kümbetlerin birinde gömülüymüş. Peki kimdir Laal Paşa? Karamanoğlu Alaüddin Bey’in kölelerinden idi. Alaüddin Bey kölesini sevdiğinden onu okutup terbiye etmişti. Laal Ağa'da gördüğü kabiliyeti takdir eden Alaüddin Bey, onu azad edip, hür bir adam olmasını sağlamıştır. Hususi ve resmi devlet işlerinde gösterdiği yüksek başarıdan dolayı kendisini Niğde kalesi dizdarı yapmıştır. Laal Paşa Mut'ta bulunduğu sırada kasabanın içine cami, medrese, hamam yaptırmış, bu yapıların ayakta kalması için vakıf gelirleri koymuştur. Laal Paşa’nın her kölede olduğu gibi doğum tarihi ile Karamanoğulları’na nasıl intisap etmiş olduğu belli olmadığı gibi, mezarı ve ölüm tarihi de belli değildir... denilmiş.
Ve Taşhan’a giriyorum. Değerini bulamamış bir mekan. Gelin damat fotoları için dekor olmuş. Bulunduğum saatlerde iki ayrı çift geldi çekime. Tarihçesine bakacak olursak; İçel mutasarrıfı Hacı Sunullah Paşa tarafından 1723-25 tarihleri arasında yaptırılmış bu dikdörtgen planlı yapı, han ve katırlık olmak üzere iki bölümden oluşup, han işlevi sona erince yapı bir süre demircilik, semercilik, kalaycılık ve lehimcilik gibi işler yapan zanaatkarlar tarafından kullanılmış, ancak son 30 yıl kullanım dışı kalmış. Eski Mut Belediye Başkanı, Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Selahattin Arslan ailesinin mülkiyetinde olan han, 2020 yılında Mersin Belediyesi tarafından kadınlar pazarı olarak hizmete verilmiş. İç avlu etrafında 39 odası bulunan, revaklı kesme taştan inşa edilmiş olan han odalarının 2’sinde kayıntı (mama yani) durumları var. Birinden semiz otu+patates karışımı bir gözleme ve ayran ısmarlıyorum. Sunum zayıf olsa da tadı güzeldi. Hanıma şöyle yapsanız daha güzel görünür babında bir iki ipucu vermeyi ihmal etmiyorum. Hani yemek stilistliği dersim var ya... : ))
Diğer uçta, boncuklardan takı üreten, taş boyayan, nakış oyalarını değerlendiren Cemile Hanım ile tanışıyoruz. Lisede müzik öğretmeni. El emeği göz nuru derler ya, sabırla iki senedir bu işleri üretmekte. Mersin Belediyesi kira almıyormuş, odaları kullananlar elektrik vs. harcamaları için aralarında para toplayarak varlıklarını sürdürmekte olduklarını öğreniyorum kendisinden.
1 k. 300- / 2 k. 560- (O.K.) |
Mut’un bir de kalesi var, yapım tarihi bilinmeyen. Bir demir kapı, üzerinde asma kilit, kapalı ama. Kısmen enkaz haline gelmiş burçları ve surları ile çevrili kale içinde ortaokul binası, bir de restoran -kebapçı kılığında- bulunuyor. İç kale diye adlandırılan bir kulesi var. Burada da gene düğün fotoları çekilmekte. Bu işe de ne çok merak var? Dikkat ettim de genelde gelinler tesettürlü. Damat moder(e)n! Neyse ben tepeden Mut’a kuş bakışı bakıyor, dönüşe geçip ana caddesine iniyor, içilen bir çay (2,5), Kooperatif’ten alınan su, ayran ve iki armutla ÖE’ye geri dönüyorum.
Burası elbette Gülnar’dan çok daha büyük bir ilçe. Üç tarihi eseri var. Geçmişini okursak: Yontma Taş ve Cilalı Taş Devri izlerini taşımakla birlikte ilçenin kuruluşunun Hititlere dayandığı ve o zamanki adının Yenika veya Yenikande olduğu ve ismin "Yenişehir" anlamına geldiği söylenir. İlçenin Romalılar dönemindeki ismi Claudo Polis olduğu, Mut kalesinin batı kısmındaki kitabeden anlaşılmaktadır. MÖ 334 yılında Büyük İskender tarafından Makedonya topraklarına katılan ve Büyük İskender'in komutanlarından Muts veya Mut'yos isimli bir komutanın yaşadığı ve ilçenin bugünkü isminin komutanın adından geldiği sanılmaktadır. Abbasi Halifelerinden Harun Reşit zamanında (786-809) Mut Müslümanların eline geçer. 11. yy.da Selçuklu Oğullarının bir boyu olan Yörük Beyleri, Mut ve yöresinin yönetimini ellerine geçirmiştir. Selçuklulardan sonra Karamanoğulları'nın eline geçen yöre, 1466 yılında Fatih Sultan Mehmet'in vezirlerinden İshak Paşa tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır. İshak Paşa Mut kalesini onarmıştır. 1. Dünya Savaşı sonunda İtalyanların işgal bölgesine düşen Mut fiilen işgal edilmemiş, işgal edilen komşu ilçelerinin yardımına koşarak Kurtuluş Savaşına getirilen katkılarından dolayı Ulu Önder Atatürk'ten tebrik telgrafı almıştır... denilmekte.
Bilir misiniz, Mut aynı zamanda bir tanrıça. Nasıl mı? Maut ve Mout olarak da bilinen Mut, Eski Mısır'da tapılan bir ana tanrıçaydı. Adı, eski Mısır dilinde kelimenin tam anlamıyla ‘anne’ anlamına geliyor. Mut'un binlerce yıllık eski Mısır kültürü boyunca değişen ve gelişen birçok farklı yönü ve niteliği vardı... denilmekte.
Mut ÖE 0324 7441629
Gülnar - Mut
Tur tarihi: 3 Eylül 2022
Alınan yol: 58,12 km
Ortalama hız: 21,7 km/s
En yüksek hız: 68 km/s
Bisiklete biniş süresi 2 s 40 dk, dışarıda geçen süre 3 s 34 dk
En yüksek sıcaklık 38 ˚C, en düşük 23 ˚C, ortalama 28,2 ˚C
Yükselti kazancı (çıkış) 918,8 m, kaybı (iniş) 1549,2 m
En düşük yükselti 84 m, en yüksek 1229,5 m
Garmin yol bilgileri Gülnar-Mut
Relive yol bilgileri Gülnar-Mut
Gülnar’dan yola çıkış saatim 07.50 oluyor. |
Mut yön levhasını izleyerek sürüyorum. |
Sürüsünü gezdiren çoban. |
Tek şerit bir yol, 2. sınıf asfalt. |
Virajlı yolda yükseliyorum. Gülnar 950 m.lerdeydi, benim 1250’lere çıkmam lazım. |
Yol dar, ağır vasıtalar geçince bana bile fazla yer kalmıyor. |
Zeytin Dalı Harekatı ve Gülnar Şehitleri Hatıra Ormanı denilmiş. |
14 km durmaksızın inip ardından Zeyne geldi. |
Zeyne |
Şimdi düz bir bölgede ilerliyor,... |
... gür akan bir nehir üzerinden geçmekteyim, Kesik Çayı. Suyu bol, nereden geliyorsa? |
Haritaya baktığımda adı Göksu olarak gözükmekte. Belki de kollarından biri. |
Etrafta zeytin ağaçları var. Bir de yağ fabrikası geliyor. |
Silifke karayoluna bağlandım. |
Yolun asfaltı berbat, yamalı, çatlak, boyluca yarıklar, dalgalar. Trafiği de yoğun. Güvenlik şeridi de yok. |
Kemenli köyünde bir mola vereyim artık. Yanımdaki poğaçayı da yerim. |
Akan çay yola daha yakın şimdi. |
Toros dağları eteklerinde, Göksu Nehri kıyılarında kurulu, 314 m rakımlı Mut’a vardım. |
Mut ÖE |
Mut keşif turunda,... |
... güneşin altında çarşıya doğru yürümekteyim. |
Laal Paşa Camii |
1444 tarihli, kare planlı ve orta kubbeli olan cami düzgün kesme taşlarla inşa edilmiş. |
Patpat'ın bir üst versiyonu : )) |
Taşhan’ın girişi. |
Taşhan, değerini bulamamış bir mekan. |
Gelin damat fotoları için dekor olmuş. |
Han odalarının 2’sinde yiyecek içecek durumları var. |
Mutfakların birinden yiyecek bir şeyler ısmarlıyorum. |
Boncuklardan takı üreten, taş boyayan, nakış oyalarını... |
... değerlendiren Cemile Hanım’ın çalışmaları. |
Mut’un bir de kalesi var, yapım tarihi bilinmeyen. Bir demir kapı, üzerinde asma kilit, kapalı ama. |
Kısmen enkaz haline gelmiş burçları ve surları ile çevrili kale içinde ortaokul binası, bir de restoran bulunuyor. |
İç kale diye adlandırılan bir kulesi var. Burada da gene düğün fotoları çekilmekte. |
Kaleden Mut. |
Karacaoğlan Çınaraltı Parkı |
12. gün (devamı) Mut-Karaman - 10. gün (devamı) Ermenek-Gülnar
[bisikletle]Türkiye: İç Anadolu, Türkiye’nin Tahıl Ambarı
Isparta–Eğirdir, 42 km
Eğirdir-Yalvaç, 77 km
Yalvaç-Hüyük, 66 km
Hüyük-Seydişehir, 73 km
Seydişehir-Bozkır, 56 km
Bozkır-Hadim, 50 km
Hadim-Başyayla, 49 km
Başyayla-Ermenek, 28 km
Ermenek-Gülnar, 83 km
Gülnar-Mut, 58 km
Mut-Karaman, 78 km
Karaman-Karapınar, 82 km
Karapınar-Eskil, 94 km
Eskil-Cihanbeyli, 76 km
Cihanbeyli-Kulu, 56 km
Kulu-Haymana, 85 km
Haymana–Ankara Gölbaşı, 59 km
Ankara Gölbaşı-Çubuk, 80 km
Çubuk-Şabanözü, 50 km
Şabanözü-Atkaracalar, 59 km
Atkaracalar-Boyalı, 47 km
Boyalı-Araç, 42 km
Araç-Kastamonu, 48 km
İlginizi çekebilir [bisikletle]Türkiye: Çoruh Nehri Boyunca (Sarıkamış–Horasan)