15 Eylül 2022

[bisikletle]Türkiye: İç Anadolu, Türkiye’nin Tahıl Ambarı (Çubuk-Şabanözü)

 

13 Eylül 2022, Salı / Çubuk - Şabanözü, 50 km (21. gün)

 

Gece yarıma kadar Youtube’a takıldım. Sabah kahvaltı 7 buçuk demişlerdi. ÖE’nin odası pek bir zahmetli. Duble yatağı duvara dayamışlar. Açık kenarını eşyalara ulaşmak/çıkartmak için kullandım. Mecburen üstlerinden atlayarak geçmek zorundayım. Banyoda lavabo musluğu sabit, yüzünü yıkamak istediğinden önünde engel oluşturuyor. Yani 160 lira neye dayanarak istiyorlar anlamak zor.

 

Eşyaları bisiklete yükleyip kahvaltıya geçiyorum. Bir tabağa hazırlanmış 6 zeytin 2 dilim domates hıyar, helva, bir minik üçgen peynir. Reçel bal iade edip peynir istedim, dolap kapalıymış veremediler. Yani kahvaltısı da işe yaramaz. Dün dedim yüzlerine, Kulu 170 ise sizinki 70 zor eder.

 

Çubuk ÖE’den ayrılışım 8.02. Yakındaki fırından alınan iki poğaça ile  ortasında saat kulesi bulunan meydana gelip Şabanözü diye düz devam ediyorum. Hava serin, 14,7 derece. Kafamda buff, kolluklar ve yelek üstümde. Bugün yolum 45 km gibi, uzak değil yani. İki geçitten geçmem lazım; Çubukbeli (1220 m) ve Camilibeli (1240 m). Çubuk 995 metrede rakımda, fazla tırmanışım yok. Yavaş yavaş geride kalıyor Çubuk. Doğu yönündeyim. Yolda güvenlik şeridi var. 2’nci sınıf diyebiliriz asfaltın kalitesine. Çok pürtüklü değil ama. Bir ince döktü (yağmur), ama önemli bir şey değildi. Bulutlar biraz kara, yağmur göstermiyordu gerçi burası için. Umarım sürpriz olmaz. Bölge hayvancılık ve tarımla uğraşmakta. O nedenle de Çubuk’ta kıyamet kadar kasap-kebapçı vardı. Et-et-et...

 

Ana yola bağlanmamla tek şeritlik, güvenliği olmayan bir yoldayım. Asfalt 2’nci sınıf. Aşınmış, pütür kalmamış. İleride güzel bir yokuş gözüküyor. Kuzeydoğu yönündeyim. Daha çok araç bana doğru gelmekte. Ara sıra benim yönümde de giden var. (...) 1160 m.den tekrar 991’e indim. İleride hava kapalı, kara bulutlar da görünüyor. Güneş bulutların arkasına geçince çok soğudu ortalık, 12,3 °C’ye düştü ısı. Yokuş aşağı inildiğinde bayağı üşütüyor. Dondum resmen. Fermuarı boğazıma kadar çekip gömleği de içeriye soktum. Yani bacaklıkları da takabilirmişim. Hatta kolları da biraz daha sıcak tutabilirmişim, iyi gelebilirdi. Acaba durup içime t-shirt mi giysem? Aradan güneş çıktıkça ısıtıyor ama, çok da işe yarıyor... İşte böyle sürüyorum. Saat 8.45, 13,5 km oldu çıkalı. Ortalamam 20,9 km/s. 

 

Vay... Karşıya bir tilki geçti, geçmiş daha doğrusu. Duvara tırmanırken fark ettim. Ondan sonra hızla çıktı tepeye, koşturdu-kayboldu gözden. Kuyruğunun ucu beyazdı. İşte kızılımsı bir rengi var... Anlık, kısa da olsa bir heyecan yapıverdi... Süper, hadi güneş, çık dışarıya da oynayalım. Biraz göster yüzünü.

 

Handere-3 üzerinden geçtim. Bir dere. Kurumuş! 869 metreye indim. Saat 9.07. 21,5 km geride, ortalamam 22,1 km/s, hava 13,3 °C. Burada tepelerde inekler otluyor. Kuzeye döndüğümden bulutlar sağımda kaldı, hava biraz açar gibi. Güneş de arkasından çıkınca ısınıyor, ohh rahatlıyorum. İnsan nasılda nankör (bu da Farsça sözcük) bir şey; güneş çıkar gölge istersin, gölge gelir güneş dersin. Hep kendine uyanı beklersin.

 

Sağımda bir gölet, baraj gölü herhalde. Bu Koyunbaba Barajı olmalı. Haritadan gördüğüm, Kızılırmak'ın kolu Terme Çayı üzerinde kurulu. Sulama amaçlı olduğu anlatılıyor. (...) Ve Meşeli Deresini geçmemle Çankırı İl Sınırına girmiş oldum, 27. km.de. Güneş arada giriyor-çıkıyor. Önümde ileride yol üstünde bir köpek. Bakalım bizi nasıl karşılayacak? (...) Bir değil birkaç taneymiş. Ama aldırış etmediler, rahat geçirdiler. Yol kenarında tezgahlar kurulu. Bazılarında süt-yumurta, bazılarında kavun-domates satılıyor. Pek kimseleri göremiyorum ama ortalıkta. Burası Karamusa köyüne ait olmalı. Hemen sağ altımda. Yol dalgalı, enayi bir yol. Hopluyor zıplıyor. 19 km kaldığını gösterdi geçtiğim levha. Kilometreler eriyor ama geçit meçit halen gelmedi. Neredesiniz hanımlar? Aşağıda sağda kum-çakıl yığılı bir işletme. Kırıyorlar, makinalar falan var. Gürültülü, tozlu, hummalı bir çalışma.

 

Kuzeye gittiğimden önüm-tepem açık. Bulutlar doğu tarafında kaldı. İleride GES görüyorum. Bu yolda ikinci oluyor. Akıllıca biri iş. Böyle ortalıkta kimsenin olmadığı yerde santral kurmak. Yanımdaki poğaçanın tekini de yiyorum bu arada. Karayolları ekibi yol kenarındaki beyaz fosforlu çubukları çakıyorlar. Selamlaşıyoruz. İki köpek uzaktan koşarak -bir heves- gelip kovalıyor, ama geç kaldılar, uzaklaştım bile. Heh heh... Jandarma dekoru önünde çekilen foto. Hani yol kenarında dikiyorlar ya, kartondan. Bir araba, başında bir asker, bazen de polis oluyor. Sürücüleri korkutmak için. Görmüşünüzdür. 

 

Yaklaşıyorum ilçeye. Solda Paflagonya Oteli. Bunun burada işi ne diye merak ediyor insan. Şehrin dışında bir tesis. Kaçamak için mi? : ))


Paflagonya nedir/ne değildir bilirsiniz. ''Demir Atlar Ülkesi'' olarak da bilinen Paflagonya ülkemizin kuzeyinde, Karadeniz kıyısında eski bir bölgenin adı. Kastamonu, Sinop, Bartın, Çankırı ve Karabük bölgenin tamamen içinde olup, Çorum, Bolu, Zonguldak ve Samsun'un bir kısmı Paflagonya Bölgesi'nde yer alır. MÖ 1000 tarihinde bu bölgeye hakim olan Paflagonlar kendi adlarını bu coğrafyaya vermişler.

 

Sonunda Şabanözü geldi ve çekilen foto sonrası merkeze 1 km olan son kısmı iniş olarak tamamladım. Küçük bir ilçeye benziyor. Ancak her yer apartman olmuş. Yeni yeni binalar. Öyle küçük de değil, iri yapılar. Hiç mi eskisi kalmadı?  Bir iki görüyorum ama gerisi hep apartman. Bir şehir turu atıyorum ÖE’ye girmeden önce. Ortasından bir dere (Sanı Dere) akıyor ama bu mevsimde suyu pek bir cılız. Çınar ağaçlarının altındaki kahveye yerleşiyor, son poğaçayı iki çayla yiyorum. Çayın 1,5 olması inanılır gibi değil. Herhalde belediyenin burası ve maliyetine satıyor.


ÖE’de yerim ayrılmıştı. Müdür Soner Bey kaymakama gitmiş, yardımcısı Halime Hanım ile tanışıyor, birazdan müdür bey de gelince kayıt işlemleri ve ödeme nakit olarak (100 -) yapılıyor. Dün unuttum Çubuk’tan para çekmeyi, burada da İşbank yok. Elimde nakit azaldı. Her yerde kart da geçmiyor. Böyle durumlara hazırlıklı olmak lazım. Aslında ben hep bir kenara, kullanmamak üzere para sıkıştırırdım. Bu sefer unuttum.

 

Küçük bir ÖE. 5 nolu oda benim. Temiz ama oda. Banyo da düzgün sayılır. İnternet var ama sabit IP kullandıklarından bağlanmak sıkıntılı oldu. Telefon bağlandı, tablet dönüp duruyor. Başta telefon da dönüp durmuştu. Belki tablet de sonra bağlanır. Sıcak su elektrikli. Duş alıyor, biraz ayakları uzatıyor, çamaşır yıkama imkanı veriyor Soner Bey. 30 dk.lık programda hepsi tertemiz oluyor. Yardımcı Mustafa Bey ile tanışıyor. Bisiklet içeriye alınıyor. Çamaşırları kurutmak için askıyı bahçeye çıkartıyor (güneş+rüzgar altında daha çabuk kururlar), beklerken odada biraz kestiriyorum. Biri dışarıda çöpleri tutuşturmuş, tüm dumanı odaya doldu. Yuh desek az olur. Hemen camları kapatıyorum ama giren girdi!

 

Müdür beyin babası rahatsızdı. Odada konuşurken söylemişti. Covid’e yakalanmış, yaş da 71. Yoğun bakıma almışlar. Ancak az önce ölüm haberi gelmiş. Apar topar Konya’ya hareket etti dediler.


4 gibi eşyaları ipten alıp yeme için çarşıya yürümekteyim. İlk sorduğum Bol Kepçe Lokantası’nda az az kuru-pilav-yoğurt ve de yanına kuru soğan istiyor, acı turşu biberle karnımı doyuruyorum (30-). Küçük bir ilçe olduğundan fazla gidilecek yer de yok. Zaten bisikletle bir geniş tur atmıştım. Bir cami var, Paşasultan Camii. Onu görmeye, biraz içerlere doğru yürüyorum. Sağlık Mahallesiymiş burası. Merdivenlerden çıkıp camiyi bulmam zor olmuyor. İmam çıkarken ben giriyorum. 13’üncü yy.da gördüğümüz Beylikler Döneminde yapımı yaygınlaşan ahşap direkli camilerden. Kaynaklara göre: Caminin orijinal harimi mihrap yönünde uzunlamasına planlı ve üç sahınlıdır. Kuzey güney yönünde atılmış kirişler mihrap yönüne dik, her birinde üç adet iki sıra ahşap sütun tarafından taşınır. Kirişler üzerinde konsollar yer alır. Konsollar üzerinde yer alan kirişler üzerinde ise doğu batı yönünde atılmış ahşap direkler tavanı oluşturmaktadır. Orta sahın diğer sahınlara göre daha yüksektir. 1977 yılında son cemaat kısmına ikinci bir ibadet kısmı eklenmiştir.

ÇankırıİlKültür


ÖE’nin karşı tarafındayım. İlçenin bu kesimleri halen eski, tek veya iki katlı evlerden oluşmuş. Buraya apartmanlar gir(e)memiş. Şabanözü isminin nereden geldiğini merak eder misiniz? Şöyle anlatılmış: Şabanözü’nün, bugünkü Sanı Deresi Vadisi’nde, ormanlık alan olan Müsellim, Taşlıtepe, Sarımsakçı ve Evliyatepesi ile güneyde bulunan Günecer mevkii arasında kalan bölgenin Şaban Koca isminde bir şahıs tarafından kurulduğu söylenir. Bu yerleşim merkezinin içinden geçen Sanı Çayı’nın iki yakası söğütlük ve yeşillikle kaplı olduğundan böyle dere yataklarına da “öz” denildiğinden Şaban ile Öz kelimesinin birleştirilmesinden oluştuğu bilinmektedir.

ŞabanözüKaymakamlığı


Soner Bey ve Halime Hanım anlatmışlardı, burada işsizlik yokmuş. Özellikle elektrikli küçük ev aletleri, av fişeği, saçma, ses mermisi, ham madde ve havai fişek üretimi, mukavva kutu, çorap, un ve kepek imalatı gibi çeşitli sektörlerde fabrikaların bulunması nedeniyle çevre il ve ilçelerden sürekli göç alan bir konuma geldiği, o nedenle kiraların çok yüksek olduğu, tayinle gelenlerin yer bulmakta zorlandığı, ilçeden dışarıya göçün yok denecek kadar azaldığını söylemiştiler. Bir de MYO açılmış. Şimdi 130 öğrenci için konaklayacak yer arayışında kaymakam. Yatak sayısı da çok az ilçede. ÖE dışında bir otel, bir de şehir girişindeki Paflagonya...


 

Yandaki otelden (Tuğrul Otel) fiyat alıyorum (aynı zamanda pideci). Kişi başı 150. Kahvaltı, buzdolabı, klima yokmuş odalarda. Bravo doğrusu. Nasıl bir otelse? A101’den alınan çikolata ile belediye kahvesinde sade (5-) içiyorum. Hava soğuk. Üzerimde uzun kollu t-shirt, üstünde sarı mont da var. Ve de güneşte oturuyorum. Düşünün durumu.

 

Buranın tarihçesini belediyenin sayfasından okuyacak olursak: Tarihinin çeşitli devrelerinde Gasgaslar, Hititler, Makedonyalılar, Paflagonyalılar, Galatlar, Romalılar ve Bizanslıların idaresinde kalan Çankırı’da yerleşim yeri olarak Şabanözü’nden ilk defa Paflagonyalılar zamanında MÖ 217-117 yılları arasında söz edilmektedir. 1071 Malazgirt zaferi ile Çankırı bölgesi de Karatekin Bey tarafından fethedilmiş ve bu bölge Danişment topraklarına katılmıştır. Daha sonraki dönemlerde sırasıyla, Çankırı ile birlikte, Selçuklular, Çobanoğulları, Candaroğulları, İsfendiyaroğulları beylikleri idaresine geçmiştir. Daha sonraları Osmanlı İmparatorluğu toprakları arasında kalan ve hiç düşman işgaline uğramayan Şabanözü, Cumhuriyetin ilanı ile bugünkü ülke sınırları içerisinde yer almıştır. Şabanözü 1944 yılında ilçe merkezi olmuştur.

ŞabanözüBelediyesi


Biraz daha dolanıyor, iki pastaneden yarınki poğaça saatini öğreniyorum. Kahvaltı olmadığından yolluk olarak alırım. ÖE'ye dönüp odada internetin çektiği kadar biraz müzik dinliyorum. Ama ara ara kesilerek çalışıyor. Soner Bey bu durumu söylemişti. Sabit IP yüzündenmiş. Hava soğuk. Termalleri giydim. Yarın için de polar yelek, bacaklıklar, uzun kollu beyaz t-shirt hazır ettim. Aslında Adidas ceketi de almalıymışım, ve de kapalı ayakkabı. Yer tutar diye almadım, ama en dibe koyacaksın çantanın. Ağustos ayında lazım olmasa da eylülün ortasına geldin mi gerekiyor.

 

Şabanözü ÖE 0376 5181600 / 0551 9349535 Soner bey Md.

 




 













Çubuk - Şabanözü

Tur tarihi: 13 Eylül 2022

Alınan yol: 49,57 km
Ortalama hız: 20 km/s

En yüksek hız: 62,1 km/s
Bisiklete biniş süresi 2 s 28 dk, dışarıda geçen süre 3 s 35 dk

En yüksek sıcaklık 30 ˚C, en düşük 12 ˚C, ortalama 17,8 ˚C
Yükselti kazancı (çıkış) 498 m, kaybı (iniş) 466 m
En düşük yükselti 847,2,2 m, en yüksek 1165,4 m

 

Garmin yol bilgileri Çubuk-Şabanözü

 

Relive yol bilgileri Çubuk-Şabanözü


Çubuk ÖE’den ayrılışım 08.02. 

Ortasında saat kulesi bulunan meydana
 gelip Şabanözü diye düz devam ediyorum.


Prefabrik herhalde.

Hava serin. Kafamda Buff, kolluklar ve yelek üstümde.


Doğu yönündeyim. Yolda güvenlik şeridi var. 2. sınıf
 diyebiliriz asfaltın kalitesine.


Ana yola bağlanmamla tek şeritlik, güvenliği
 olmayan bir yoldayım.


Canlıdan cansıza... Çubuk’ta kıyamet kadar
kasap-kebapçı vardı. Et-et-et...



Burası hayvancılık ve tarımla uğraşmakta. Sağıma baktığımda
 besicilerin tesislerini görmekteyim.




Güneş bulutların arkasına geçince çok soğudu ortalık. Yokuş
 aşağı inildiğinde bayağı üşütüyor. Dondum resmen.


Hadi güneş, çık dışarıya da oynayalım. Biraz göster yüzünü.




Tepelerde inekler otluyor. Kuzeye döndüğümden bulutlar
 sağımda kaldı, hava biraz açar gibi.



İleride gözüken baraj gölü herhalde. Bu
 Koyunbaba Barajı olmalı.


Yol kenarında tezgahlar kurulu. Burası
 Karamusa köyüne ait herhalde.




Güneş çıkınca ısınıyor, rahatlıyorum.



Çankırı İ Sınırına girmiş oluyoruz Sayın İzleyiciler.

Sağda kum-çakıl yığılı bir işletme. Kırıyorlar, makinalar
 falan, gürültülü, tozlu, hummalı bir çalışma var.



Karayolları ekibi yol kenarındaki beyaz
 fosforlu çubukları çakıyorlar.


Çevirmeye yakalandık... : ))




Yaklaşıyorum ilçeye... 


... Solda Paflagonya Oteli. Bunun burada
 işi ne diye merak ediyor insan.




İç Anadolu Bölgesi Orta Kızılırmak sınırları içinde,
 Aydos-Eldivan Dağları arasında kurulu, deniz
 seviyesinden 1072 m yükseklikteki Şabanözü’ne vardım.





Küçük bir ilçeye benziyor Şabanözü.


Şabanözü Belediyesi

Ortasından bir dere (Sanı Dere) akıyor ama...


... bu mevsimde suyu pek bir cılız.



Bir şehir turu atıyorum ÖE’ye girmeden önce.




Her yer apartman olmuş. Yeni yeni binalar. Öyle
 küçük de değil, iri yapılar.
 


Şabanözü ÖE




Şabanözü Kent Meydanı

Bol Kepçe Lokantası



İyi numara...

Bujiciler her yerde...

Paşasultan Camii

Paşasultan Camii içi





İlçenin bu kesimleri halen eski, tek veya
 iki katlı evlerden oluşmuş.



Ara sokaklara girerek fotoğraf çekiyorum.




Kiralıkmış.
















Hiç beklemediğiniz bir paraya kısa
 sürede kavuşacaksınız.

























... onlardan kurtuluş yok! Bujicilerden.



























22. gün (devamı) Şabanözü-Atkaracalar - 20. gün (öncesi) Ankara Gölbaşı-Çubuk






[bisikletle]Türkiye: İç Anadolu, Türkiye’nin Tahıl Ambarı

 

İstanbul-Isparta 

 

Isparta–Eğirdir, 42 km 

 

Eğirdir-Yalvaç, 77 km 

 

Yalvaç-Hüyük, 66 km 

 

Hüyük-Seydişehir, 73 km 

 

Seydişehir-Bozkır, 56 km 

 

Bozkır-Hadim, 50 km 

 

Hadim-Başyayla, 49 km 

 

Başyayla-Ermenek, 28 km 

 

Ermenek-Gülnar, 83 km 

 

Gülnar-Mut, 58 km 

 

Mut-Karaman, 78 km 

 

Karaman II

 

Karaman-Karapınar, 82 km 

 

Karapınar-Eskil, 94 km 

 

Eskil-Cihanbeyli, 76 km 

 

Cihanbeyli-Kulu, 56 km 

 

Kulu-Haymana, 85 km 

 

Haymana–Ankara Gölbaşı, 59 km 

 

Ankara Gölbaşı-Çubuk, 80 km 

 

Çubuk-Şabanözü, 50 km 

 

Şabanözü-Atkaracalar, 59 km 

 

Atkaracalar-Boyalı, 47 km 

 

Boyalı-Araç, 42 km 

 

Araç-Kastamonu, 48 km 

 

Kastamonu II

 

Kastamonu III

 

Kastamonu-İstanbul






İlginizi çekebilir [bisikletle]Türkiye: Urartuların İzinde (Doğubayazıt-Çaldıran)