12 Eylül 2022, Pazartesi / Ankara Gölbaşı - Çubuk, 80 km (20. gün)
Emperyalist, gerici ve faşist bir darbe olan 12 Eylül’ün bugün 42. yıldönümü. Hukukçular, darbenin yarattığı zararın bugün hâlâ varlığını koruduğunu söylerler.
Otel odasını hiç sevmedim. Gece yarısına kadar alttaki kebapçıda müşteri vardı. Odanın içine kadar geldi kokusu. Klima da yok, pencereyi kapatsan sıcak basıyor, gerçi o da sonunda kapanmaz oldu. Vasistas tipi pencere kilitlendi. ÖE ne güzel bir bahçe içindeydi.
Kahvaltı 7’de olunca ben de erken kalkıp (6) hazırlandım. Bisikleti yükleyip 4’üncü kata çıkışım 7’ye 5 kala. Hazır etmişler malzemeleri. Kendime bir tabak hazırlayıp karnımı doyurdum. Karpuz vardı ki çok hoşuma gitti. Otelden ayrılışım 7.34. Bugün Çubuk, 74 km gibi bir yol. Şehir içinden (66 km) gitmeyip çevre yolunu kullanaca’m. Belki biraz daha uzun olacak ama trafik konusunda daha rahat. Hava açık. Kolluk yelek üstümde. Yolun karşısına geçip rampayı çıkıyorum. 3 km sonra havaalanı ayırımı geliyor. Koca bir yoncayı dönüp bisiklete girişin yasak olduğu işaretle gösterilmiş çevre yolundayım. 4 şerit+güvenlik şeridi, sıcak asfalt, sürmek çok rahat. İniliyor ardından çıkılıyor. Eğim en fazla %6. Ama bir taraftan tedirginim de, acaba gelip yoldan çıkarırlar mı diye. Gerçi paralı değil bu kısım. Ama kim bilir?
Unuttum sanki söylemeyi, Gülnar’da kaldırımda 5 lira bulmuştum. Burada da bir somun anahtarı yatıyor. Daha önceki bir başka gezimde bıçak vardı. Yani bereketli oluyor bu açıdan da turlar : )) 1000 m rakımda sürüyor yolum. Hava 19,3 °C. Saat 8.03. Sağdan Polis Akademisi diye bir çıkış, sonrasında da yol kenarında Toma tarzı ağır bir araç, herhalde güvenlik amaçlı olsa, beklemekte.
Viyadükler geçiliyor, çıkışlar geçiliyor, 20. km.de tamirat yapılan bir bölümde yol karşı şeride veriliyor, bisikletin gidebileceği kısım haliyle daralıyor. Neyse ki 2 km sonra tekrar kendi yolumuza dönüyoruz. Devam pedallamaya. 23. km.de sıcak asfalt yerini pütürlü asfalta bırakıyor. Kabalaşıyor yani. Demin, acaba tamir yapılan bölümden gidebilir miyim diye düşünmüştüm ama kontrol eden kişi gitmeme izin vermemişti. İyi ki vermemiş çünkü yol sonra asfalt-zift oldu. Gidemezdim, geri dönmek zorunda kalırdım, batardım yoksa.
Ankara amma da büyümüş. Dört tarafa genişlemiş. Yeni kentler, bloklar, mahalleler… Bayındır Barajı geçiliyor. Bu da Kayaş yakınlarına geldiğimin işareti. 1965 tarihli bu baraj içme suyu temini için. Bugünlerde adı Mavi Göl, Ankaralıların piknik ve dinlenme alanlarından. Başta hafif olan araç trafiği artık daha kalabalık oldu. Şimdi Çubuk Barajı geçiliyor. Burasını bilirim, çocukluğumda gidilirdi. Açılışı 1936’da Atatürk tarafından yapılan, Cumhuriyet döneminin ilk betonarme barajıdır. Bundan önceki belediye başkanı marifetiyle batıl hale getirilmişti. Neyse ki yeni başkan baraj ve çevresini tekrar Ankaralıların kullanıma sundu. Atatürk'ün baraja geldiğinde kullandığı ev restore edilerek ziyarete açıldı.
46’ıncı kilometrede Havaalanı-Çubuk diye ayrılıyorum çevre yolundan. Ayrılmamla kalabalık bir şehir trafiğindeyim. Sarı çizgili bir yol, daracık, bazen genişleyen bir güvenlik şeridi olan. Daha 30 km yolum var. Böyle mi sürecek? Trafik gürültüsü, hız, stres... Bu şekilde giderek geldiğim kavşakta, 57. km.de düz havaalanı devam ediyor, Çubuk ise sağdan ayrılıyor. Şimdi 3 şeritli bir yoldayım. Güvenlik şeridi yok, yarım metrelik bir boşluk var ama çizgi üzerinde gidiyorum. Esenboğa Havaalanı sağımda, kenarından devam etmekteyim. (...) Çubuk’a yaklaştıkça kır düğün salonları gözükmeye başladı. Bir de dün biten, 3 günlük bir festivalin duyuruları. 15. diye yazıyordu panoda. Git git kaidem pişti. Bir benzincide (TP) mola vermekteyim. Alınan soda (4-) ve su (3-) ile yanımdaki dünden kalan poğaçayı da indiriyorum mideye. 10 dk sonra tekrar yoldayım.
Çubuk ve civarı Anadolu’nun Türkler tarafından fethi sırasında ilk ele geçen yerlerdendir. Bu bölgeyi, Selçuklu komutanlarından Çubuk Bey ele geçirmiştir. Çubuk isminin buradan gelmiş olabileceği konusunda görüşler bulunmaktadır. Çubuk, Türklerin fethinden sonra yoğun bir şekilde Oğuz Boyları’nın iskanına sahne olmuştur. XVI. yüzyıldan kalan Osmanlı tahrir defterlerindeki köy adları, Alayundlu, Çavundurlu, Eymür, İğdir, Kınık, Peçenek ve Yazır boylarından bazı grupların bu bölgede yerleştiğini ortaya koymaktadır. Ayrıca Karakeçili ve Akçakoyunlu aşiretleri de Çubuk’a yerleşmişlerdir. Türk aşiretlerinin birçoğu Çubuk’a geldikten sonra zamanla yerleşik hayata geçmişlerdir. XVI. yüzyılda aşiretlerin hemen hemen tamamı konar göçerliği bırakmış ve köylerde oturarak, zirai üretim ve hayvancılıkla uğraşmaya başlamıştır. Bölgede, bu dönemde sadece iki aşiret yerleşik hayata geçmemiş, yayla hayatını sürdürmeye devam etmişlerdir. Bunlar Murad Fakihlü ve Işık Gazilü cemaatleridir.
Saat 11.09, Çubuk geldi. 73,76 km.de. ÖE levhalarını izleyerek geldiğim kavşakta saat kulesinden sola, Ziraatbank’ın oradan sağdan gir demişlerdi. Kuyumcu önündeki vatandaşa tekrar soruyor ve su kanalının üzerinden geçip bir daire çizerek geldiğim ÖE’ye hemen girmiyor, bir şehir turu atıyorum.
Minik bir ilçe. Tarihsel önemini 1402 yılında Timur ve Yıldırım Beyazıt arasında yapılan Ankara Savaşından almakta. İlk kez 1902’de ilçe, 1910’da bucak ve 1921’de tekrar ilçe statüsü kazanarak bugüne gelir. Bölgedeki köylerin çoğu adını Ankara Savaşına ilişkin olaylardan ya da bu savaşa katılan komutanlardan almış; Kışlacık, Yaylak, Okçular, Melikşah, Büğdüz…
ÖE’de fiyatlar değişmiş. Nedense ben nereye gitsem değişiyor. 140 denilen 160 olmuş. Kahvaltı ekledik deniliyor. Oda 3’üncü katta, çatı arası gibi. 305 No, duble yatak. Ehh durumları! Yani Kulu 170 ise burası da ancak 70 eder. Bu ÖE’ler gerçekten fiyat konusunda çok tutarsızlar.
Duş alıp biraz uzanıyor 4 gibi yemeğe çıkıyorum. Üç lokanta geziyor, sulu yemek bulamıyorum. Her yer et-kebap-işkembe-sakatat durumları. Açıktım da, pide istemedi canım. Çiğ köfte dürüm (16-) yaptırıyorum. Yiye yiye dolaşmaktayım. Çarşıdaki Park Otelden fiyat alınıyor. ÖE’de 160 olan otelde 150. ÖE’den daha ucuz yani, üstelik asansörü de var.
Bekir Ağalar Konağı olarak da bilinen Çubuk Şehir Müzesi, 2013’de onarılıp 2015’de hizmete girmiş. Ücretsiz olan müzeye giriyor, etnografik odaları geziyorum. Geçmişten günümüze gelen yaşantı ve meslekler cansız mankenlerle anlatılmış; kunduracı, nalbant, kalaycı, terzi vb… Yanı sıra eski gazetelerden sayfalar, esnafların yer aldığı tarihi fotoğraflar, sportif faaliyetler panosu ve başarı tablosu da görülmekte. Ayriyeten Ankara Savaşı da minik askeri figürlerle canlandırılmış.
Gelirken gördüğüm kahveciye yürümekteyim, Black Deer. Espresso var mı? Kaça? 14-, doppio 18-. Doppio olsun. Hava kapadı. Kahvemi içerken inceden damlalar düşüyor. İçeriye geçiyorum. Yaz yağmuru gibi. Güneş de var yağmur da. Kafenin internetini kullanmaktayım. Yağmur uzun oturmama neden oluyor. Bir de filtre kahve ısmarlıyorum (21-). Burası yeni açılmış, 2’nci gün denildi. Üniversitenin açılmasını bekliyorlarmış resmi açılış için. Kartları yok, pasta gibi tatlıları da yok daha. Bana Ülker’in bir çikolatamsı çubuğunu ikram ediyorlar, çikolata sorunca.
Hava serinledi. Gerçi yanıma sarı montu almıştım ama arada güneşli bölgeler sıcak olduğundan giymiyorum. Biraz farklı yönlere yürüyerek Çubuk’ta dolanmaktayım. İki otelden daha fiyat alıyorum. Bunlar iyicene tutarsız, asansörü kahvaltısı yok. Üstelik teki, kadın erkek soyadları tutmazsa almıyoruz demez mi? Soyadı tutmayan iki erkek/iki kadın oluyor da kadın+erkek neden olmuyor? Yani homoseksüellere izin var, heteroseksüellere yok mu demek istendi?! Benzeri durumu Batman’da da dinlemiştim. Resepsiyoniste çıkışta, “Ayol, bana 2 kişilik oda ayır, akşam kalacağım” dediğimde suratını görmeliydiniz : ))
Dolanıyorum bir müddet daha sokak aralarında. İlçe içinde bir kaç eski ev dışında tarihi eser yok. Ancak geçmişte Hititlerin yaşadığına dair kanıtlar arasında Aktepe mevkiinde bulunan kale yıkıntısı ve Karadana köyündeki Oyulu Kaya mezarı gösterilmekte. Hititlerden sonra Frigler, Galatlar, Persler, Romalılar, Bizanslılar ve Selçuklular görülüyor.
ÖE’nin yolundayım, A101’den alınan meyveli yoğurt-soda-kefir ile. Bahçesinde içilen çay ile gezi notlarını yazmaktayım. Akşam hava karardıktan sonra yatmadan önce bir şehir turu daha atıyor, yakınındaki fırından bir poğaça yiyorum. Yarın sabah buradan bir şeyler alırım, yolluk. Lezzetli şeyleri var.
Çubuk ÖE 0312 8372788
Ankara Gölbaşı - Çubuk
Tur tarihi: 12 Eylül 2022
Alınan yol: 79,53 km
Ortalama hız: 22,2 km/s
En yüksek hız: 58 km/s
Bisiklete biniş süresi 3 s 35 dk, dışarıda geçen süre 4 s 39 dk
En yüksek sıcaklık 31 ˚C, en düşük 18 ˚C, ortalama 23,5 ˚C
Yükselti kazancı (çıkış) 816 m, kaybı (iniş) 788 m
En düşük yükselti 933,2 m, en yüksek 1151,4 m
Garmin yol bilgileri Ankara Gölbaşı-Çubuk
Relive yol bilgileri Ankara Gölbaşı-Çubuk
Otelden ayrılışım 07.34 |
Hava açık. Kolluk yelek üstümde. Yolun karşısına geçip rampayı çıkıyorum. 3 km sonra havaalanı ayırımı geliyor. |
Bisiklete girişin yasak olduğu işaretle gösterilmiş çevre yolundayım. 4 şerit+güvenlik şeridi, sıcak asfalt, sürmek çok rahat. |
Aman dikkat, 80'i aşma : )) |
Viyadükler geçiliyor, çıkışlar geçiliyor, tamirat yapılan bir bölümde yol karşı şeride veriliyor, bisikletin gidebileceği kısım haliyle daralıyor. |
Dev adam kimi seyrediyor acaba? |
Bayındır Barajı geçiliyor. Bu da Kayaş yakınlarına geldiğimin işareti. |
Sizce bu yazı etkili midir? |
Bulutlar ne güzel değil mi? |
Sıcak asfalt yerini pütürlü asfalta bırakıyor. Kabalaşıyor yani. |
Bu yoldan ayrılık vakti geldi... |
Ayrılmamla kalabalık bir şehir trafiğindeyim. Sarı çizgili bir yol, daracık, doğru dürüst bir güvenlik şeridi de yok. |
Hindistan'a benzetmişler başkenti. |
Trafik gürültüsü, hız, stres... |
Bu şekilde giderek geldiğim kavşakta, düz havaalanı devam ediyor, Çubuk ise sağdan ayrılıyor. |
Şimdi 3 şeritli bir yoldayım. Güvenlik şeridi yok, çizgi üzerinde gidiyorum. |
Esenboğa Havaalanı sağımda, kenarından devam etmekteyim. |
Kim bilir nereye uçuyor? |
Halen at kullananlar var, eski günlerde gibi. |
Sarı canavar gürültülü bir şekilde yanımdan geçmekte. |
Hiç durmadan geldim. Kıçım pişti. Bir mola vereyim benzincide. |
Vay be, Golden Mosque : )) |
Tower'ı solda... |
... AVM'si sağda |
Dün 4 günlük bir festival bitmiş. |
Çubuk |
Çubuk ÖE |
Çubuk ÖE dıştan |
Belediyenin önünde... |
... güzel bir park var. |
Atatürk Parkı |
Çarşısı, sokak araları keyifli. |
Bekir Ağalar Konağı olarak da bilinen Çubuk Şehir Müzesi. |
Ücretsiz olan müzeye giriyor, etnografik odaları geziyorum. |
Tarım aletleri. |
Mutfak ve Oturma odası. |
Yorgancı ve Terzi. |
Kalaycı ve Nalbant. |
Dokumacı. |
Saat kulesi her ilçede bulunuyor. Çok da hoşuma gidiyor. |
Black Deer’de içilen espresso. |
Boy boy... |
İlçenin ortasından Çubuk Çayı geçmekte... |
... ve yanı başında keyifli bir yeşil alan bulunmakta. |
21. gün (devamı) Çubuk-Şabanözü - 19. gün (öncesi) Haymana–Ankara Gölbaşı
[bisikletle]Türkiye: İç Anadolu, Türkiye’nin Tahıl Ambarı
Isparta–Eğirdir, 42 km
Eğirdir-Yalvaç, 77 km
Yalvaç-Hüyük, 66 km
Hüyük-Seydişehir, 73 km
Seydişehir-Bozkır, 56 km
Bozkır-Hadim, 50 km
Hadim-Başyayla, 49 km
Başyayla-Ermenek, 28 km
Ermenek-Gülnar, 83 km
Gülnar-Mut, 58 km
Mut-Karaman, 78 km
Karaman-Karapınar, 82 km
Karapınar-Eskil, 94 km
Eskil-Cihanbeyli, 76 km
Cihanbeyli-Kulu, 56 km
Kulu-Haymana, 85 km
Haymana–Ankara Gölbaşı, 59 km
Ankara Gölbaşı-Çubuk, 80 km
Çubuk-Şabanözü, 50 km
Şabanözü-Atkaracalar, 59 km
Atkaracalar-Boyalı, 47 km
Boyalı-Araç, 42 km
Araç-Kastamonu, 48 km
İlginizi çekebilir [bisikletle]Türkiye: Çoruh Nehri Boyunca (İspir–Baksı)