10 Eylül 2022, Cumartesi / Kulu - Haymana, 85 km (18. gün)
Kulu ÖE’nin odası rahattı. İyi uyudum ama pike ince geldi. Pencereyi de kapatmak istemedim. Biraz üşüdüm. Kahvaltı 8’de olunca ben de ağırdan alarak hazırlandım. Orta şeker bir ikram, açık büfe, iki çeşit peynir, helva falan. Çeşitler pek fazla olmasa da açık olması iyi. Bazıları hazır tabak sunuyorlar, yemediğin şeyler geliyor.
ÖE’den ayrılışım 8.38. Hava açık. Gene yelek-kolluk ve buff üstümde. 981 m rakımdan başladım. Bugün Haymana, 88 km yolum var. Uzun, bir kısmı dünkü yoldan, Ankara yolundan sürecek. Sonra ayrılıp Haymana diye, bu sefer iki tepe aşılacak. Dik olmayan rampa gösteriyor Bikeroll.
Ankara yolunda güvenlik şeridi geniş, asfalt sıcak. Rahat gidiliyor ama trafik çok. Ağır vasıtalar bol. Gürültülü bir yol. Havalar tekrar ısınmaya başladı. Buff fazla geliyor çıkartıyorum. 11 km sonra ilk kavşak geliyor, Kulu Kavşağı denilmiş. Sağdan Konya-Adana tarafına, düz ise paralı yola (Ankara-Niğde), bense soldan Ankara diye devam ediyorum.
Karşı şeritte yol kenarında iki tur bisikletçisi yürümekte, kadın erkek. Bir çoban köpeği, Kangal da onları havlayarak kesiyor, sürüsünü koruyor. Adamlar da ağır ağır sessizce çaktırmadan yanından geçme çabasındalar. Böyle durumlarda insan tedirgin olabiliyor. Köpeğin nasıl davranacağı bilin(e)mez.
Bir çeşme işareti, yanaşayım, bakalım suyu soğuk mu? Yanımdaki de bitmek üzere. Ehh, çok soğuk olmasa da tazelemekteyim. Bir motorcu da durmuş motosikletiyle uğraşıyor. Sanırım Goldwing. Öyle teferruatlı görünüyor ki. Sanki yok yok.
Son bir kaç gündür 900-1100 metre rakım aralığında –Karapınar-Cihanbeyli-Haymana arasında- pedallıyorum. Buraları için İç Anadolu Platoları denilmekte. Bunlar, hafif yarılmış aşınım platoları olan Yukarı Sakarya, Haymana, Cihanbeyli, Obruk ve Bozok platolarıyla, volkanik yapılı Niğde-Kayseri platoları ve bir peneplen plato olan Uzun Yayla’dır.
Haymana-Cihanbeyli, 1000-1200 m yüksekliğe sahip masa görünüşlü bir platodur. Kuvvetli akarsu olmadığı için fazla parçalanmamıştır. Kuru tarım yaygındır. Burası aynı zamanda tiftik keçisinin vatanıdır.
Şoförler Federasyonunun Dinlenme Tesisleri ve Oteli geliyor. Bir mola vermek için yanaşıyorum. Bisikleti gölgeye dayayıp kendime bir çay alıp (3-) ÖE’den aldığım helvayla götürüyorum. Aslında şöyle de yapılır(mış); Kulu yerine 30 km daha gidip buradaki otelde kalıp, ardından 60 km sonra Ankara’ya ulaşmak. Ama ben Haymana’yı da görmek istediğimden böyle yapmadım. Kulu’yu da görmüş oldum. Görmüşken de saç tıraşı oldum : ))
10 dakika kadar kalıp, tesisten ayrılırken kollukları çıkartıyorum. Firu arıyor ama tam yokuş indiğimden uzun konuşamıyorum. 45’inci km.de Haymana ayrımı geldi. Sola sapıyorum. Yol tek şerit ama sıcak asfalt ve güvenlik şeridi var. Düz bir yol, oldukça geniş. Burası bir düzlük. Düzlüğün ortasında betonarme iki katlı yapı çıkmış, çayırın ortasında. Kaba inşaat olarak bekliyor. Bunun burada ne işi olabilir ki? Sağda solda inek sürüleri görünüyor, otlayan. Yanlarından geçerken merakla bana bakıyorlar. 5 km sonra sıcak asfalt yerini 2’nci sınıfa bırakıyor. Güvenlik şeridi de varla yok arasına giriyor, evsafı bozuluyor, dalga dalga oluyor. Durup yeleği çıkartıyor ve elmanın tekini yolda pedallayarak yiyorum. İleride ilk rampa göründü bile. Öncesinde 2’nci bataryaya geçeyim. Saat 11.59, 65,3 km, 31,5 °C, 1171 m R, 21,9 km/s.
2,5-3 km kadar %6 ile tırmanıldı, 1344 m.ye çıkıldı. Saat 12.24, 32,9 °C, 21,2 km/s. 15-16 kilometrem kaldı. Şimdi uzunca bir inişteyim. Asfalt, hani zamanla araçlar geçe geçe aşındırıp (kaymak bir zift mi desem) üstü pürüzsüz bir hal alıyor ya, o durumda. Biraz tedirgin edici. Sanki tekerin tutunacağı bir yüzey değil gibi. (...) Uçarak indik. Ayçiçeği tarlaları, mısır tarlaları geçiliyor ve 2’nci rampaya geliniliyor. 2 buçuk kilometre %7 ile çıkılıp 1368 m.den sonra Haymana fazla uzak değil artık, 6 km gibi. 78,67 km.dir yoldayım. Saat 12.54, hava 32,7 °C, ortalamam 21,2 km/s.
Öyle güzel iniyorum ki durup Haymana yazısını çekmiyor devam ediyorum. Geldiğim kavşaktan sağ Ankara’ya gidiyor, yarın buradan devam edeceğim. Bugünse 2 km daha Şehir Merkezi diye sürüp ÖE’yi aramaktayım. Ama öncesinde bir şehir turu atıyorum. Girdiğim bir sokakta kahve önünde oturan iki kişi beni çaya çağırıyorlar. Yanlarına oturuyor, tanışıyor, sohbete koyuluyoruz. Nereden gelir-nereye gider-nerelisin?… Kulu’dan deyince bana köy içinden giden, daha kısa olan yollar tarif ediliyor. Aslında düşünmüştüm ama sanki daha uzun diye girmemiştim. Belki bir daha gelirsem bu yolları kullanırım. Ana yola tercih ederim her zaman iç yolları.
Laf lafı açıyor, kalacağım ÖE’nin sorumlusu beylerin köylüsü çıkıyor. Aranıyor, gelişim duyuruluyor. Bu arada öğreniyorum ki, 12 Eylül Haymana’nın kurtuluşu. O nedenle bugün festival da varmış burada. Haymana adının da Hayma Ana’dan (*) geldiği anlatıldı. Bir diğer bilgi ise, Haymana Karası denilen çoban köpeği. Görünüş olarak komple siyah ya da göğüs kısmı ve patileri beyaz, vücudu siyah olan, tüyleri kısa, sıcağa ve soğuğa dayanıklı, 85-95 cm boylarında, yüz yıllardır Haymana’da olduğu ve koyun yetiştiricilerin canavarlardan sürülerini korumak için bu ırkı beslediği şeklinde.
(*) Hayme Hâtun veya Hayma Ana, Osmanlı Devleti'nin kurucusu olan Osman Gazi'nin ninesi, Ertuğrul Gazi, Sungurtekin Bey, Gündoğdu Bey ve Dündar Bey'in annesidir.
ÖE fazla uzak değil. Kapısındaki rampadan velespiti içeri sokuyor Fahrettin Bey ile tanışıyor, odayı görüyor; No 206, tek yatak, küçücük bir yer, hücre adeta. Sonra kayıt, nakit 60- ve eşyaların taşınması, 2’nci kata. Off anam off durumları... Duş alıp önümüzdeki günlerde kalacağım yerleri arıyorum. Ankara Gölbaşı ÖE’de yer kalmamış. Halbuki internetten alınıyormuş, aradığım kadın söylememiş(ti). Bileydim alırdım. Zaten o gün de bugün de son derece soğuk, ilgiden uzak bir davranışları var telefondakilerin. Sinir edici. Bu durumda Gölbaşı’nda otel arıyorum. Gölpark Otel 300 lira diyor, ayırtıyorum. ÖE’de zaten 270 idi. Yani bir 30 lira daha fazla ödeyece’m. Burası turun en pahalı konaklaması olacak. Şabanözü için pazartesi sabahı aramam söyleniyor. Müdüre cebinden ulaşıyorum.
Fazla dinlenmeden çıkıyorum yemek bulmaya. Cumartesi olduğundan bu saate kalmamış. Ne etsem, Yayla’nın hazır yemeğini mi alsam diye düşünürken festival yakınında kadın girişimcilerin (Yeşilyurtlu Kadınlar Tarımsal Kalkınma Koop.) gözleme büfesi gözüme ilişiyor. Patlıcanlı ısmarlıyor, Cimcime Park’ta bir masaya ilişip büyük çayla götürüyorum. Çok çok lezzetli yapmışlar. Böyle bir park ve çay bahçesi aramıştım Kulu’da, yoktu. Burası ne güzel düşünmüş. Bu arada belirteyim, gözlemeler de 20’şer lira, çaylar 3 lira. Doymadım, bir gözleme daha ısmarlamaya gidiyorum. Bu sefer patates peynir karışık. Havuz kenarında bir masaya yerleşiyor, koltuklara yayılıyor, gözlemenin ardından bir sade içiyor, Kemal’le telefonlaşıyor, saat 6 gibi küçük bir şehir turu atıyorum. Termal oteller var ilçe içinde. Balkonlarında havlular bornozlar asılı. Malumunuz, Haymana kaplıcaları ile ünlü. Birçok hastalığın tedavisinde kullanılan kaplıcaların Hitit dönemine kadar uzandığı anlatılır. Merkezde tarihi yapı yok, tek Cimcime Sultan diye, şifa bulmak isteyenlerin dua ettiği bir türbe var. Şöyle de bir hikaye anlatılıyor burayla ilgili: Çocuğu olmayan bir aile Cimcime'yi evlat olarak almış. Ailenin zaman içerisinde bir de kız çocukları olmuş. Öz kızları Cimcime'yi kıskanmış ve ailesini ondan kurtulmaları için ikna etmiş. Baba bir gece Cimcime’yi, şu anki türbenin bulunduğu sıcak su kaynağının olduğu bölgeye bırakmış. Kız uyandığında her yerinde yaraların olduğunu fark etmiş, korkmuş. Bir şekilde buradaki sıcak su kaynaklarında banyo yaparak bütün hastalıklarına şifa bulmuş. Zaman içerisinde bu durum duyulmuş ve buraya kaplıcalar yapılmış. Kızın son isteği ise ölünce buraya gömülmek olmuş. O gün bugündür burası "Cimcime Sultan Türbesi" olarak anılmaya devam etmiş.... Masalımız da burada bitmiş.
Odadan tableti alıp tekrar parkta, bu sefer koruk suyu ısmarlayarak -buranın özel içeceğiymiş- günün notlarını yazıyor ve buranın tarihçesini okuyorum: İlçenin değişik yörelerinde bulunan tarihi kalıntılar ve kazılarda çıkartılan eserlerin incelenmesi, bölgede Hitit, Frig, Roma ve Bizans uygarlıklarının bir süre var olduklarını göstermektedir. Bölge, Anadolu'nun Türkleşmesinden sonra sırayla Selçuklu ve Osmanlı devletlerinin yönetimine girmiştir... denilmekte. Az uzağımdaki festival meydanından açılış konuşmaları, anonslar ve müzik sesleri duyuluyor. Haymana eğleniyor. Sahneyi Zara alıyor. Yer yerinden oynuyor. Belli ki beklenen, bilinen bir sanatçı. Ne yazık ki uzağım bu kültürden. Ama merak ettim ve baktım, kimmiş-neymiş... 1976 yılında İstanbul'da doğdu. Gerçek adı Neşe Yılmaz'dır. Çocukluğu İstanbul-Üsküdar'da geçti. Aslen Adıyaman-Kahta'lıdır. Yüksek eğitimini İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Şan Eğitim Bölümünde tamamladı. Çocukluk yıllarında "Neşecik" adı ile sekiz albüm çıkardı. İsmini ise sonradan değiştirip "Neşe Zara Yılmaz" yapmıştır. 1991 yılında Milliyet Gazetesi'nin açtığı liseler arası müzik yarışmasında "Türk Halk Müziği Kız Solist" dalında Türkiye birincisi, 1993'te aynı yarışmada ikinci kez birinci oldu... Ve devamında Altın Kelebek ödülleri, program sunuculuğu, film artistliği, jüri üyeliği, ZR müzik şirketi, albümler şeklinde sürüyor. Ama bir de ne görüyorum, ikinci evliliğini Erdoğan’ın bir vakitler (araları bozulana kadar) basın danışmanlığını sürdüren Akif Beki ile yapmış (kızının da babasıymış). Kimdir bu şahıs? 1990’da gazeteciliğe muhabir olarak başlayıp, Zaman gazetesinde, Flash TV’de, Yeni Şafak, Yeni Yüzyıl ve Turkish Daily News, son olarak Kanal 7 televizyonunun Ankara temsilciliği görevini yürütmüş... Çalıştığı yerlere bakarsanız rengi belli, ancak bugünlerde yön değiştirmiş gibi görünüyor.
Odaya dönmeden bir bilgi daha vereyim, Son Kale Haymana: Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Ankara’nın tarihinde önemli bir yere sahip, Milli Mücadelenin en önemli safhası, Mustafa Kemal Atatürk’ün tarihe geçen: “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır, o satıh bütün vatandır” sözünü söylediği, Sakarya Meydan Muharebesinin geçtiği ve kazanıldığı topraklar Haymana’dır.
Haymana, hedefi TBMM’nin merkezi Ankara’ya ulaşmak olan Yunan ordusunun ilerleyişinin kırıldığı, durdurulduğu ve hezimete uğratıldığı son nokta, Son Kale’dir.
Haymana ÖE 0312 6580828 / 0536 9751971 Fahrettin bey
Kulu - Haymana
Tur tarihi: 10 Eylül 2022
Alınan yol: 84,53 km
Ortalama hız: 21,3 km/s
En yüksek hız: 59,5 km/s
Bisiklete biniş süresi 3 s 58 dk, dışarıda geçen süre 5 s 16 dk
En yüksek sıcaklık 35 ˚C, en düşük 18 ˚C, ortalama 26,8 ˚C
Yükselti kazancı (çıkış) 983,3 m, kaybı (iniş) 757,3 m
En düşük yükselti 984,6 m, en yüksek 1377,2 m
Garmin yol bilgileri Kulu-Haymana
Relive yol bilgileri Kulu-Haymana
Kulu ÖE’den ayrılışım 08.38. |
Ankara yolunda güvenlik şeridi geniş, asfalt sıcak. Rahat gidiliyor ama trafik çok. Ağır vasıtalar bol. Gürültülü bir yol. |
Dinek'in inekle bir ilişkisi olabilir mi : )) |
Bu çayırda inekler yiyecek ne buluyorlar ki?! |
25 gr et 25 gr kemikten oluşan zavallı bir kuşun bazı insanlar tarafından yenen kısmıdır. |
Ankara İl Sınırına girdik Sayın İzleyiciler. |
Tesiste bir mola veririm artık. |
Bir dev geçti yanımdan! |
Yazıya dikkatinizi çekerim! |
Bir de çevresine! |
Benim yolum burada ayrılıyor. |
Büyükbaşlar yayılmışlar. |
Düz bir yol, oldukça geniş. |
Yol kenarına kadar gelip beni selamlamakta. İnekçeyle bir iki kelime ediyorum. Memnun oluyor : )) |
Çalış köyü/mahallesi içerlerde görünüyor. |
Sıcak asfalt yerini 2. sınıfa bırakıyor. Güvenlik şeridi de varla yok arasına giriyor, evsafı bozuluyor, dalga dalga oluyor. |
Tırmanışın işareti geldi. |
Asfalt, hani zamanla araçlar geçe geçe aşındırıp üstü pürüzsüz bir hal alıyor ya, o durumda. |
Ayçiçeklerinin bu durumunu merak ediyorum. |
İç Anadolu Bölgesinde yer alan, 1259 m rakımda, “Suyu Sıcak, Havası Sert, İnsanı Mert” Haymana’ya vardım. |
Göbekten merkeze uzunca bir yoldan gidiliyor, 2 km kadar. |
Osmanlı Redif Taburu Karargâhı (M.Eğ.Md.) |
Hamana ÖE |
Hamana ÖE binası |
Kadın girişimcilerin gözleme büfesinden patlıcanlı ısmarlıyor, Cimcime Park’ta bir masaya ilişip büyük çayla götürüyorum. |
Yeşilyurtlu Kadınlar Tarımsal Kalkınma Koop. |
Havuz kenarında bir masaya yerleşiyor, koltuklara yayılıyor, gözlemenin ardından bir sade ısmarlıyorum. |
Üzüntü, dert ve kederden artık kurtuluyorsunuz. |
Her yerde termal oteller var; Çağ Hayme Sultan Modern Tesisleri. |
Küçük bir şehir turu atıyorum. |
Yeni eski yan yana. |
Ne de büyük traktörler var. |
İçeriye sığmamış mı yoksa dışarıda mı oturuyorlar? |
Bir düğün. Uzunca bir masa etrafında oturanlar, orkestra yeri, nikah masası ve dans etmek isteyenler için alan. |
“Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır, o satıh bütün vatandır” M.Kemal |
Duvar edebiyatı! |
Koruk suyu, ham üzümlerin suyu çıkartılarak yapılır. |
19. gün (devamı) Haymana–Ankara Gölbaşı - 17. gün (öncesi) Cihanbeyli-Kulu
[bisikletle]Türkiye: İç Anadolu, Türkiye’nin Tahıl Ambarı
Isparta–Eğirdir, 42 km
Eğirdir-Yalvaç, 77 km
Yalvaç-Hüyük, 66 km
Hüyük-Seydişehir, 73 km
Seydişehir-Bozkır, 56 km
Bozkır-Hadim, 50 km
Hadim-Başyayla, 49 km
Başyayla-Ermenek, 28 km
Ermenek-Gülnar, 83 km
Gülnar-Mut, 58 km
Mut-Karaman, 78 km
Karaman-Karapınar, 82 km
Karapınar-Eskil, 94 km
Eskil-Cihanbeyli, 76 km
Cihanbeyli-Kulu, 56 km
Kulu-Haymana, 85 km
Haymana–Ankara Gölbaşı, 59 km
Ankara Gölbaşı-Çubuk, 80 km
Çubuk-Şabanözü, 50 km
Şabanözü-Atkaracalar, 59 km
Atkaracalar-Boyalı, 47 km
Boyalı-Araç, 42 km
Araç-Kastamonu, 48 km
İlginizi çekebilir [bisikletle]Türkiye: Kommagene Krallığı (Kale-Pütürge)