3 Eylül 2022

[bisikletle]Türkiye: İç Anadolu, Türkiye’nin Tahıl Ambarı (Başyayla-Ermenek)

 

1 Eylül 2022, Perşembe / Başyayla - Ermenek, 28 km (9. gün)

 

Akşam serin oldu. Pencere de açık yattığımdan kollukları taktım, yorgan da üzerimde. 4 gibi bir uyanıyorum sonra tekrar dalıp uyanmam 6 buçuk. Eşyalar toplanıp çantalara yerleştirilip bisiklet aşağıya indirilip çantaların yüklenmesi, 7.35’de ayrılıyorum Başyayla Konukevi’nden. Hemen karşısından giden yoldan saldım kendimi. Bugün yolum Ermenek. Uzun değil, 30 km. 

 

Sabahın serinliği, yelek ve kolluklar üzerimde, iniyoruz, uçuyoruz. Asfaltın durumu iyi, rahat gidiliyor. Saat 7.44 ve hava 18.7 °C sıcaklıkta. 895 m rakıma indim. Yönüm doğu. Güzel bir coğrafyada sabahın yatık ışığında kayarak iniyorum, pedal çevirmeden. 4 buçuk kilometredir sürüyor ve halen devam ediyor. Nasıl bir yere kurulmuş bu ilçe? Sırf yokuş. 


Soldan Kışla diye bir köye yol ayrılıyor. Geçmişi 1277 yılına kadar giden bu köyün kurulu olduğu, şu anki bölgede kışın hava şartları uygun olduğundan, Karamanoğulları burasını asker kışlası olarak kullanırmış. Bundan dolayı da ismi ”Kışla” olarak kalmıştır şeklinde anlatılmakta.

 

10 km sonra ine ine geldim 785 m rakıma (saat 07.58). Dün de indiğim bölümü sayarsak burada 17-18 km.lik bir rampa var. Bunun çıkışı adamı bayar doğrusu.

 

Bir üç yol ağzından sola, Ermenek diye sapmamla önüme bir tırmanış geliyor. Ağır ağır çıkmaktayım. Sabahın serinliğinde sıkıntı yok. Öğle sıcağı olsaydı yanardım. Bu saatte bile yelek ve kolluklar fazla geliyor. İlk etapta 895 m.ye çıktım, %9’la. 11’i de gördüğüm yerler oldu. 13’üncü kilometrede sağda çuval çuval elmalar bekliyor. Kimi çuval yırtılmış, elmalar saçılmış ortalığa. Ne iş? Ama canım da çekmedi değil. Bir düzlüğe bisikleti park edip, iki elma alıyor, birini direkt orada götürüyorum. Nefis bir tat, yeşil elma. Bu arada üzerimdekileri de çıkarttım, çok ısındı hava.

 

Tırmanmaya devam. Ara sıra karşı yönden gelenler olsa da fazla trafik yok. 1002 m.de yol düzeldi-yumuşadı, hatta hafif de bir iniş var. Görebildiğim kadarıyla düz devam ediyor. (...) Çık çık çık ve 1079 metrede, Kuşak dağının eteklerinde kurulu olan Güneyyurt geliyor. Bir kasaba. 1522 yılı kayıtlarında Gargara, 1665 yılı kayıtlarında ise Gargar olarak geçmekte (imiş) adı (ne demek ki?). Ancak öncesinde gene yol kenarında kasalarla-çuvallarla dizili elmalar vardı. Bu ne iştir gerçekten merak eder oldum? Birileri için hazır edilmiş bekliyor, besbelli.

 

Güneyyurt, ana yol boyunca dizili bir kasaba. Ticari birimler, belediye binası, sağlık ocağı ve eğitim tesisleri bu yolda. Salaş bir otel de görüyorum geçerken, Güven Otel (kasabada 3 otel varmış). Elma yediğim yerde ilanını görmüş bir şey sanmıştım ama çok eğreti bir görünümü var dıştan. Dimdik bir merdivenle çıkılıyor. Hani 1. kattan başlayan otellerden. 

 

Poğaça simit falan alabileceğim, çayla kahvaltı edebileceğim yer bakınarak geçtim ama gözüme ilişen olmadı. Sadece bir fırın vardı, önünde sıraya girmiş insanların olduğu. Herhalde ekmek sırasıydı. Ne desek, Güneyyurt sonrası devam tırmanmaya. Asfaltın durumu düzeldi, bir de güvenlik şeridi var şimdi. Vay be, bu ne? Solumdan geçen, egzozundan çıkan gazla her tarafı zehirleyen haydut ortalığı mahvetti. Nefes alınacak gibi değil, kusturacak. Durup dağılmasını bekliyorum. Bayılaca'm!

 

18’inci km.de, Toros dağlarının bu güzel yöresi içinde Ermenek Baraj Gölü çıkıyor karşıma (1161 m R, 24 °C, 08.48, 18,1 km/s ortalama). Sağımda tüm görkemiyle geniş bir alana yayılmış. 2002 yılında Göksu Nehri üzerinde elektrik üretmek amacıyla inşa edilip, Görmeli Köprüsü gibi pek çok alanı su altında bırakmış. Tüm baraj gölleri gibi tarihi yutan cinsten. Hep aynı konu, başka seçenek yok muydu? Tarih mi-elektrik mi-günümüz mü? Bir kaç foto-video alıp önümdeki yokuştan saldım bisikleti. 


Eski çağlarda Maraspolis ve Germenikopolis isimleriyle anılan, Romalıların kurduğu on şehrin de (İsauria Dekapolis) merkezi olan, sarp kayaların bulunduğu bir platoda, doğal kayalıklarla çevrili bir kalenin önüne konuşlanan Ermenek (böyle tarif edilmiş, ne diyeyim), tarihi derinliği ile karşıma çıkıyor. Şehir Merkezi diye soldan ayrılıyorum. Ana yol düz devam ediyor. Biraz sonra yol çatallanıyor. Gene soldan gitmeyi tercih ediyorum, doğru seçim yaptığımı çarşısına girdiğimde anlıyorum. Bir hazırlık da var burada, herhalde yarınki festival için olsa.

 

Gözlüğün vidası gevşemişti, onu sıktırabileceğim bir gözlükçü arayışındayım. Solda bir tane gözüme ilişiyor. Bisikleti yandaki lokantanın masalarına dayayıp-girip rica ediyorum sıkmasını. İçeride bir bey ve hanım, müşteriler, zor olmuyor mu bisikletle diye konuşmaya başlayınca, yaş-baş-kaç derken ahbaplık kuruluyor. Haliyle ben hep daha büyük çıkıyorum : ))

 

Turkuaz Konukevi nerede? Düz git çataldan sola devam et deniliyor. Hafif hafif olan rampa çatalda (sağda karakol var) bir dikleşiyor ki! Üstelik de parke yol. %15 olan 150 m.lik yokuş çıkılıyor ama desteği bile High olarak kullanmak zorunda kalarak. Yani yani durumları...


Bahçesine bisikleti sokuyor, duvara dayıyor ve sahibi olduğunu tahmin ettiğim Mustafa Bey ile tanışıyorum; önce bisikletten, sonra buranın işletilmesinden, eski işinden, benim işimden, 15 gün sonra yapacağı Doğu seyahatinden, eşinden vs. konuşarak...

 

İnterneti var. Ben de faydalanarak eşe dosta video yolluyor ve ilçenin tarihçesini okuyorum: Kentin tarihteki adı Germenikopolis. Kimi zamanlarda Ermenak (yükseklerde yaşayan yiğit insanların ülkesi) olarak da anılan ilçe, Karamanoğulları Beyliği'ne başkentlik de yapmış olan ve nüfusunu Avşar Türkmenleri'nin oluşturduğu önemli bir yerleşim iken, bu beyliğin yıkılması ve ardından gelen Osmanlı dönemiyle birlikte, Adana Eyaleti'ne bağlı İçel Sancağı'nın "Paşa Hassı" olarak yönetilmiştir. 1845 yılında Konya Eyaleti'ne bağlı sancak merkezi olmuş, 1910 yılında ilçe yapılmış, önce Konya'ya sonra Mersin'e bağlanmıştır. Cumhuriyetin ilanı ile beraber yeniden Konya'ya bağlanmış, 1989'da Karaman'ın il olmasıyla Karaman'a bağlanmıştır. Dünyanın önemli mağaralarından biri olan Maraspoli'yi de içinde bulunduran ilçe, denizden oldukça yüksekte, Göksu Nehri kıyısına yerleşmiştir.

Vikipedi


Oda temizlenmekte. Hazır olunca bisikleti koyacak yer sorusu doğal olarak tarafımdan sorulmakta. “Dışarıda kalsın bir şey olmaz”. İşte bam telimden vuran bu laf sinirlendiriyor-kasıyor beni. Marmaris’te de aynı laf edilince kalmamış-ayrılmıştım ÖE’den. Bisiklet araba değil, motor değil, sokakta bırakılacak araç hiç değil. (...) Neticede binanın arka kapısından giriş yapıp kullanılmayan bir köşeye -içeride tabii- park ediliyor. Çantalar sökülüp kat 2, oda 204’e çıkıyorum. Tek yataklı, yandan Ermenek’e bakmakta. İnternet burada zayıf. Neyse, açıl-saçıl durumları, duş alıp uzanıyorum. 3 gibi karnımın açlığını yanımdaki elmayla dindirip 4 buçuk gibi yemeğe inmek üzere ayrılıyorum.


Yürü yürü, merkezin çok uzağında bu otel. Yoldan bir minibüse binip 5 liraya çarşıya iniyorum. Yarınki festival nedeniyle yolun bir kısmı trafiğe kapalı. Çadırlar-tezgahlar kurulmaya başlanmış bile. Oteldeki çalışanlardan sulu yemek için yer sormuştum. Beyzade lokantasının karşısında bir esnaf lokantası önerilmişti. Aranıyor bulunuyor ama kapalı gibi görünüyor. Gözlükçünün yanındaki İmren Lokantası öneriliyor. Oraya geri dönülüyor ama kuruda et suyu olduğundan çıkılıyor, Beyzade’de de kuru etli, neresi var derken, kapalı otoparkın karşısında bir yer öneriliyor, Özlem Lokantası. Oraya inilip biraz aranıp dolanıp bulunup az az, kuru+pilav+yoğurt, onlardan ikram salata ile 40 liraya çıkılıyor.


Burada görülecek yerler arasında Tolmedrese tadilatta, göremiyor, Çarşı Caddesinde üzüm helvası satan yeri bulmaya çalışıyorum. Toros Gıda; küçük paket 27,5. Alıyorum. Derken gözlükçüdeki aile içeri giriyor. Ne tesadüf diyerek sohbet ediyoruz. Aslen buralı ama Konya’da oturuyorlar. Çarşı boyunca birlikte yürümekteyiz. Bana Ermenek’le ilgili bilgiler veriyorlar. Batırma (*) diye bir yemekten söz ediliyor. Yarın festivalde ikram edeceklerdir deniliyor. Ama ben yarın ayrılacağım buradan. Aslında festivale kalmalıymışım. Hata ettim : (( Burada zeytin yetiştiğini duymak şaşırtıyor beni. Zeytin ağacı Akdeniz ikliminin hakim olduğu bölgelerde yetişmez mi? Halbuki Ermenek, kışların sert ve bol karlı geçtiği dağlık bir yörede. Nasıl oluyor da zeytin yetişiyor? Şöyle açıklandı: Yaklaşık 10 yıl önce Ermenek Barajı’nın faaliyete girmesiyle iklimde hissedilir derecede değişme olmuş. Yöre, Akdeniz’e yakın ve ayrıca ülkenin en güneşli yerlerinden biri olması nedeniyle zeytin ağaçlarının uyum sağlayabildiği bölgeye dönüşmüş. Bunun sonucunda da yörede önceleri tamamen ihtiyaç doğrultusunda yapılırken, son yıllarda zeytin yetiştiriciliği hız kazanmış. Dünyada en yüksekte, 800 ile 1250 m.de yetişen zeytinlerden elde edilen de bir yağları varmış.


(*) Batırma; düğü, domates, biber, maydanoz, susam ve cevizin yoğrulup soğuk su ile sulandırılmasından elde edilen bir tür çorbadır. Hazırlanan sulu karşımın yanında haşlanmış lahana, acur, salatalık, kelek, biber, taze patlıcan, asma yaprağı ve domates tüketilir.

 

Pazarcılar tezgahlarını kurmuşlar bile. Sebze meyve satışı başlamış. Giyim kuşam bölümü de hazır gibi. Yürüyoruz aralarından, satıcılar hummalı bir çalışma içindeler. Buranın meşhur helvasını tatmak için Toros 1964 mağazasına giriyoruz. Şık bir yer, dekoru falan. Cevizli Ermenek Taktak Helvası tadıyorum. Sert bir şey, şeker gibi eme eme yiyorsun. Kırmaya kalkarsan dışın gider. Herhalde Taktak ismi de buradan gelmekte.


Taktak dedim de, aklıma ressam arkadaşım Yusuf geldi. Uzundur rastlaşmadık. Bu şekilde kulaklarını çınlatayım. Çalışmalarında bisikleti de resmeder. Son zamanlar neler yapıyor görmedim, halen bisiklet var mı bilemiyorum. 1996 yılında “Üçgen, Bisiklet ve Merdiven” başlıklı sergisinde “Çadırdan kaynaklanan üçgenler mekanı ifade ediyor. Bisiklet insanı, merdiven yaşamı anlatıyor” demişti.

 

Baraj gölüne bakan bir banka oturup çay eşliğinde siyasetten çocuklara, evden yazlığa gibi konuları konuşarak vakit geçirmekteyiz. Gençliğinde burada baraj olmadığından iklimin farklı, çok daha sert geçtiği, yüksek dağ ve tepelerle çevrili olup, ekilebilir toprağının azlığından ama orman ve su bakımından zengin olduğunu, hayvancılığın önemli geçim kaynaklarının başında geldiğini ve işletilen linyit madenlerini anlatıyor.

 

Dönüşte onlar otelleri Konerkon’a, ben biraz daha çarşıda ileri geri yürüyüp, içilen bir soda (3,5), yenilen bir top dondurma (10-), alınan 2 armut (7-) ve su (2,5) ile dönüş için geri yürümeye başlıyorum. Minibüsün saati geçmiş, taksi 30 lira. Keşke merkezde mi kalsaydım diye düşünmeden edemiyorum. Yani bunları eklediğimde Konerkon’un fiyatına erişiyorum zaten. Neyse, yoldan geçenlere parmak sallamanın sonucunda bir işçi minibüsü alıyor ve sağ olsun beni otele kadar götürüyor. İlerideki şantiyede çalışmaktaymış. Aslen Muşlu bu arkadaşa buradan tekrar teşekkür ediyorum.

 

Odada gezi notlarını yazıyor, Kaya’nın aramasıyla uzunca konuşuyoruz; hem Ermenek, yollar, e-bisikleti vs. vs. Yolda olunca arkadaşlarla konuşmak-temas etmek keyifli oluyor. İnsan bağlarıyla iletişimde olmak/kalmak istiyor, bir türlü. Bazı duygular, ihtiyaçlar kendini bu turlarda belli etmekte.

 

Ermenek Turkuaz Konukevi 0536 7186393 Mustafa bey

Konerkon Otel 0338 7001003

 














 

Başyayla - Ermenek 

Tur tarihi: 1 Eylül 2022

Alınan yol: 27,54 km
Ortalama hız: 16 km/s

En yüksek hız: 62,6 km/s
Bisiklete biniş süresi 1 s 43 dk, dışarıda geçen süre 2 s 19 dk

En yüksek sıcaklık 30 ˚C, en düşük 16 ˚C, ortalama 22,1 ˚C
Yükselti kazancı (çıkış) 803 m, kaybı (iniş) 583,8 m
En düşük yükselti 765,7 m, en yüksek 1369,8 m

 

Garmin yol bilgileri Başyayla-Ermenek

 

Relive yol bilgileri Başyayla-Ermenek


07.35’de ayrılıyorum Başyayla Konukevi’nden.



Hemen karşısından giden yoldan saldım kendimi.


Sabahın serinliği, yelek ve kolluklar üzerimde, iniyoruz, uçuyoruz. 

Güzel bir coğrafyada kayarak iniyorum, pedal çevirmeden. 

Soldan Kışla diye bir köye yol ayrılıyor.


Ermenek için sola sapmam lazım.



Tırmanıyorum %9’la. 11’i de gördüğüm yerler var.


Sağda çuval çuval elmalar bekliyor. Kimi çuval
yırtılmış, elmalar saçılmış ortalığa. Ne iş?



Kuşak dağının eteklerinde kurulu olan Güneyyurt geliyor.


Gene yol kenarında kasalarla-çuvallarla dizili elmalar var.



Poğaça simit falan alabileceğim, çayla kahvaltı edebileceğim yer
 bakınarak geçiyorum ama gözüme ilişen olmuyor.


Tezgahını yola kurmuş, mermer kesmekte. Çıkan
 toz ortalığı kaplamış umurunda değil!


Bir de böyle binalar var. Bu kadar kata izin ne gerek buralarda?!



Toros Dağlarının bu güzel yöresi içinde
 Ermenek Baraj Gölünün ucu gözüktü bile.


Çimento ocağının tüm tozu havada uçuşuyor-yayılıyor : ))

Toroslarda denizden 1196 m yükseklikte dağlık bir
 yerleşim yeri olan Ermenek’e vardım.


Yokuş aşağı, hızla Ermenek'e yaklaşıyorum.

Mimari olarak çağdaş tasarımlar olmasalar da gene Selimiye taklidi
 olmamaları nedeniyle gözüme hoş geliyorlar.



Kayaların içindeki oyukları hayvan barınağı olarak kullanmışlar.

Bir hazırlık var, herhalde yarınki festival için olsa.



Ermenek Taşeli Kültür, Sanat ve Sıla Festivalimize Hoş Geldiniz




Turkuaz Konukevi 






Konukevi'nin bahçesi de güzel.

Bu da ne böyle? Tepeye bu kadar yüksek dikmeye izin olur mu?

Odadan Ermenek böyle gözüküyor.

Ana cadde boyunca dizili iş yerleri.




İmren Lokantası 


Ermenek sokaklarında dolaşıyorum.




Festival nedeniyle pazar da kurulmuş.




Toros 1964 mağazası. Şık bir yer, dekoru falan.


Olmadık yerleri yok bunların : ))






Dondurmacının meraklı bakışları arasında...











































10. gün (devamı) Ermenek-Gülnar - 8. gün (öncesi) Hadim-Başyayla






[bisikletle]Türkiye: İç Anadolu, Türkiye’nin Tahıl Ambarı

 

İstanbul-Isparta 

 

Isparta–Eğirdir, 42 km 

 

Eğirdir-Yalvaç, 77 km 

 

Yalvaç-Hüyük, 66 km 

 

Hüyük-Seydişehir, 73 km 

 

Seydişehir-Bozkır, 56 km 

 

Bozkır-Hadim, 50 km 

 

Hadim-Başyayla, 49 km 

 

Başyayla-Ermenek, 28 km 

 

Ermenek-Gülnar, 83 km 

 

Gülnar-Mut, 58 km 

 

Mut-Karaman, 78 km 

 

Karaman II

 

Karaman-Karapınar, 82 km 

 

Karapınar-Eskil, 94 km 

 

Eskil-Cihanbeyli, 76 km 

 

Cihanbeyli-Kulu, 56 km 

 

Kulu-Haymana, 85 km 

 

Haymana–Ankara Gölbaşı, 59 km 

 

Ankara Gölbaşı-Çubuk, 80 km 

 

Çubuk-Şabanözü, 50 km 

 

Şabanözü-Atkaracalar, 59 km 

 

Atkaracalar-Boyalı, 47 km 

 

Boyalı-Araç, 42 km 

 

Araç-Kastamonu, 48 km 

 

Kastamonu II

 

Kastamonu III

 

Kastamonu-İstanbul






İlginizi çekebilir [bisikletle]Türkiye: Çoruh Nehri Boyunca (Kars-Sarıkamış)