6 Eylül 2022, Salı / Karaman - Karapınar, 82 km (14. gün)
Genelde 4 gibi bir uyanıyor sonra gene dalıyorum. Neden acaba? Kafamda bir saat mı kurulu? Ama derler ki: “Uyandıktan sonra asla tekrar uyumayın”. Peki saat 4’te mi yola çıkayım, gün daha ağarmadan? Neyse 6’yı on geçe gözlerimi tekrar açıp 6 buçukta ayaklandım. Hazırlanıp bisikleti yüklemek ve kahvaltı salonuna inişim 7.15. Kahvaltı 7.30’da başlıyordu ama bu saatte de hazır. Kendime bir tabak hazırlayıp bahçedeki masalara yerleşiyorum. Kızarmış patates evde kahvaltıda yemediğim bir şey ama gezide yiyorum, hoşuma gidiyor. Böyle hazır önüme gelince : )) Kızarmış biber de birazdan geldi. Üzerine çökelek peynirinden döküp afiyetle götürüyorum.
7.55 ÖE’den ayrılışım. Resepsiyondan aldığım bilgi doğrultulusunda soldan, ışıklardan sağ, alt geçitten devam, Tekel bayiinden sola denilmişti. Aynen yapıyor ve Karapınar yolundayım. 80 km.lik dümdüz bir yolum var bugün. Artık rampalar yok, Konya Ovasındayım. Asfalt kaba, hava serin, 17 derece. Üzerimde yelek ve kolluklar var. 1033 m rakımdayım. Sağım solum mısır ekili. Arada elma bahçeleri var. Mısırlar olmuş gibi, toplanmayı bekliyor. Alt yapraklar kurumuş. Yolda ağır vasıtalar da var, geçiyorlar yanımdan. Güvenlik şeridi olmadığından çizgi üzerinden gidiyorum. Rüzgar kuvvetli esmekte. Önümüzdeki günlerde hava sıcaklığı fazla olmayacak. Rüzgarlı gösteriyor ama. Görüyorum tahminlerde.
Bugünkü yolumun üzerinde Karaman-Cumra ve Karapınar’ın ortasında yer alan Karadağ var. Üç yüksek tepenin (Baştepe, Kızıltepe, Mahalaç Tepe) birleşmesinden oluşmuş bu dağ volkanik. Baştepe'de 150 m çaplı bir kraterin bulunması, dağ kütlesinin içinde çokça ikincil tepenin yer alması, dağın farklı zamanlarda pek çok kez püskürdüğü var sayılmakta. Yüzyıllardır birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, çok sayıda kilise ve manastırı içinde barındıran bölge, bazı kaynaklarda Barata Antik Kenti olarak geçse de, antik dönemdeki adı henüz bilinmiyor.
Bahçelerden elmalar toplanıyor, kamyon-kamyonetlere yükleniyor derken bu iki kelime dilimize nereden girmiş? Fransızcadan. TDK.ya göre güncel Türkçede 111 binin üzerinde kelime var. Bunun 14 binden fazlası yabancı kökenli. Dünyada yaklaşık 200 milyon insan tarafından konuşulan Fransızca, pek çok dilden ödünç kelimeler aldığı gibi pek çoğuna da vermiş. Bunların arasında Türkçe de bulunuyor. İki dil arasındaki bu etkileşim Tanzimat dönemindeki batılılaşma sürecinde ülke Aydınlarının çevirileriyle en yoğun dönemini yaşamış ve bunun sonucunda Türkçeye Fransızcadan 5 binin üzerinde kelime geçtiği söyleniyor.
Kılbasan köyünü geçip kuzeydoğu yönüne, sağa döndü yol. Solumda, uzaklardaki tepeler-dağlar üzerinde, MS 2.-3. yüzyıllara tarihlenen Başdağ Kalesi, askeri yapıları ve Roma Havuzu var. Yoldan 7 km içeride gösterilmiş. Toprak yol. +14 daha yapmak istemediğimden pas geçiyorum. Sıfır eğimle sürüyor yolum. Saat 8.45, 16 km geride kaldı. 1016 m rakım, 19,5 °C sıcaklık ve 21,6 km/s ortalamam var. Gene uzaklarda, gene solda mevsimlik işçilerin çadırları gözüküyor. Bunların mavi malzemeleri var-örttükleri, belirgin bir şekilde belli ediyor kendini.
Bir ayçiçeği tarlası, hepsi kapkara, sonsuza kadar gidiyor. Ne oluyor, niye toplanmıyor? Dinek köyünü az geçince soldan Binbir Kilise, Yılkı Atları, Mahalaç Kilisesi diye gidildiği gösterilmiş, 9 km uzaklıkta. Gene +18 yapmak istemiyorum, devam. Ama Karaman İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün sayfasından okuduklarımı paylaşayım; Karadağ’ın en yüksek noktası olan (2283 m) Mahalaç tepesinde kesme taştan Latin haç planlı bir kilise, kilisenin kuzeyinde serbest haç planlı bir mezar şapeli, kilisenin batısında manastır binası ve aralarında kalan avluda da sarnıçlar bulunmaktadır. Bu yapılar taş dehlizler ile bir birine bağlanmıştır. 4.–6. yüzyıllar arasına tarihlendirilmektedir. Mahalaç kilisenin doğusunda, yüzeyi kiliseye dönük büyük bir taşın üzerinde Hitit hiyeroglifi ile yazılmış bir kitabe bulunmaktadır. Kitabede Hitit Kralı Hartapus’un adı geçmektedir. Ayrıca Hititlere ait bir sunak da tespit edilmiştir.
Karaman ve çevresi, en eski devirlerden günümüze kadar yerleşmenin hiç kesintiye uğramadan geldiği sahalardan birisi. Karadağ’ın hemen batısında 20 km uzaklıkta şimdilik 9 bin 400 yıllık tarihi ile ilk şehir yerleşkesi olan Çatalhöyük durmakta. Yine Karadağ’ın hemen batısında Süleymanhacı ve Ortaoba köylerinin arasında yaklaşık 11 bin yıl öncesine ait buluntu alanı olan ve avcı toplayıcı toplulukların yaşadığı Pınarbaşı Höyük bulunmakta. Karadağ’ın 20 km doğusunda 6-8 bin yıllık buluntuları ile Canhasan Höyük yer almakta. Ayrıca Karaman ve çevresi antik geçiş yolları ve güzergahları üzerinde olduğundan çok katmanlı arkeolojik buluntuların olduğu bir bölge. Hattiler, Luviler, Hititler, Asur Kolonileri, Akadlar, Persler, Medler, Büyük İskender, Selevkoslar, Helenistik Dönem, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular, Karamanoğulları ve Osmanlıları sayabiliriz. Aslında buluntular gösteriyor ki, Keltlerin de bir süre yaşam alanı olmuş. Yine bölgede Türk varlığı 1071’in çok öncelerine dayanmakta. Karamanoğulları bölgeye geldiğinde zaten Bulgar Dağlarında Bulgar Türkleri, Peçenekler, Kıpçaklar da bulunmaktalar. Karaman ve çevresi, geçiş kuşağı üzerinde yer aldığından Prehistorik Devirlerden başlayarak kesintisiz yerleşime sahne olan, değişik uygarlıklara beşiklik eden bir kent.
Yol 27’inci kilometrede sıcak asfalt oldu ve güvenlik şeridi çıktı. Oradan sürmekteyim. (...) Saat 9.33, 1020 m rakımda dümdüz sıfır eğimle devam, 31 km kat etmişim. Hava hafif ısındı, 20,8 derece, ortalamamsa 21,1 km. Şimdi kuzey yönündeyim. Sağda bir mescit, durup önündeki bankta biraz nefesleniyorum. (...) 40. km.de güvenlik şeridi kalktı, tekrar o eski tek şeritli 2. sınıf asfalt yola döndü. Çizgi üzerinde gidiyorum şimdi. Sağım solum mısır mısır mısır... Yol dümdüz, çevir babam çevir. Çok sıkıcı. Saat 10.33, 51,6 km.de, Ortaoba köyü sapağında ikinci bataryaya geçiyorum. 1010 m rakım, 22,5 °C sıcaklık, 20,4 km/s ortalama.
Zaman geçiyor, kilometreler bitmiyor. Saat 10.55, Hotamış köyü geliyor. Biraz büyükçe gibi duruyor. Yolun sağında sıra sıra römorklu traktörler, TIR.lar dizili. Kasaları ay çekirdeğiyle dolu. 55 km.dir pedallıyorum. Kıçım pişti. Bu köyde çaycı varsa dururum. Solda birileri oturmuş, soruyorum. Burası diyorlar. Bir U dönüşü atıp yanlarına ilişiyorum. Sohbet başlıyor. Nasılsınız, memnun musunuz diyerek güncel konumuza, ekonomik duruma geliyoruz. Tabii ki memnun değiller, memnun olan kim var ki? Hele köylü. Gübreyi 11-12 liradan alıyoruz çekirdeği 8-9 liradan satıyoruz. Buna nasıl dayanılır ki diye feryat ediyorlar. Askerliklerini İstanbul’da yapmışlar. İmamoğlu, iktidar, bisiklet yolculuğu konuşuluyor. Türkmen’iz diyorlar. Bölgede 24 Türkmen köyü varmış. 2 çay 1 soda içiyorum dinlenirken, bana yolluk iki elma veriyorlar. Misafirperverliklerine teşekkür ediyor ve 25 dk. sonra yanlarından ayrılıyorum.
Sıra bekleyen araçlar öyle böyle değil. Hotamış girişinden çıkışına kadar dizililer. Torku alıyormuş çekirdeği, yağ için dediler. Köy sonrası yol gene kaba asfalt oluyor, dalgalı, bozuk. Güvenlik şeridi kalktı. Hava ısındı, 28,5 °C oldu. Halen yelek ve kolluklar var üstümde. Şimdilik ortalamam 20 km/s. 58 km.yi geride bırakmışım.
Yolda oldukça kalabalık bir koyun keçi sürüsü çıkıyor karşıma. Üç çoban başında yönetmeye çalışıyorlar. Araçlar da var. Koyunlar bir kenardan araçlar diğer kenardan geçme çabasındalar. Ben de güzel videolar çekiyorum, onları izlerken.
Buralarda mısırın dışında gonca da ekili, büyük alanlarda. Dev sulama sistemleri geçiliyor. Hani böyle tekerlekli, 6 parçadan oluşan, tarla üzerinde hareket eden. Ne deniliyor bunlara? Yağmurlama mı? Kimi bir merkez etrafında dönüyor, kimi de ileri geri hareket ederek çalışıyor. Bunlardan Ceylanpınar tarafındaki TİGEM’de de görmüştüm. Neyse, durup Hotamış’ta ikram edilen 2 elmanın birini götürüyorum. Çok da güzelmiş tadı. İleride otoyol da gözüktü. Hızla iki yöne giden TIR.lar görüyorum.
Otoyola bağlanmamla sağa dönüyor ve bölünmüş, güvenlik şeridi geniş bir yola giriyorum. Kuvvetli yan rüzgar var. Karapınar’a 12 km kaldığı yazılı levhada. Konya-Ereğli-Adana yolu bu. Ağır araç trafiği olan, feci durumlar. TIR.lar yanınızdan geçtiğinde önce yan rüzgarı kesiyor, sonra kendi vakumu ve yan rüzgarın tekrar esmesiyle sağlam bir sarsıntı yaşatıyor. 140 kilo ile rüzgarın önünde savrulan bir yaprak gibiyim. Hele Karapınar levhasını çekerken bisikleti tutmak zorunda kaldım, devirecekti TIR’ların rüzgarları.
Şehir Merkezi girişi kapatılmış, yol çalışması nedeniyle, Otogar diye daha ileriden giriş yapıyorum. Google’dan oteli işaretleyip devam ediyorum. İlçenin içinden geçen ana artere bağlanıp solda Koçaklar Otelini görüp önüne dönebilmek için ilk ışıklara kadar gidip U dönüşüyle geri gelerek sokak içindeki girişine yanaşıyorum. Saat 13.14. 82 km yol geldim, 19,7 km/s ortalama ile. Şu an hava 28,5 derece, rakım 999 m.
İsminin Anıl olduğunu öğrendiğim otel çalışanı çıkıp karşılıyor beni. Yerim ayrılmıştı diyorum. Buluyor listede. Odayı bir göreyim demek geliyor içimden. 1. katta bir oda açılıyor. İçeride yatan iki çalışan kadın. Odanın gün ışığına açılan penceresi yok. Araya bakıyor. Yani in desek daha doğru olur. Burada kalmam, doğru dürüst oda göster. 201’e çıkıyoruz. Giriş sokağına bakıyor. Tamam, ama sigara kokusu sinmiş. Camlar açılıyor klima çalıştırılıyor, eşyalar iki kat taşınıyor, bisiklet resepsiyonda cam önüne dayanıyor.
Duş alıp biraz dinlenip 4’e doğru çıkıyorum. İlk lokantada etsiz yok, Şehir Lokantasına yönlendiriyor çalışanı. Burada az az kuru, pilav, yoğurt, onlardan söğüş ve kuru soğan ile 40 liraya doyuyorum. Lokanta temiz ve ferah. Hoşuma gitti. Otel şöyle böyle, zorla idare eder. Gerçi ilçede bir de girişte konaklayacak yer var (Dündarhan Otel), ama merkeze uzak, 45 lira daha pahalıydı. Doğru unuttum. Burası 175-. İlkin 220 dedi resepsiyonist. Nasıl, telefonda 175 gelince 220, ayıp olmuyor mu? Yeni fiyat diyor. Bana telefona çıkan Hakan Bey 175 demişti. Bunun üzerine Hakan Bey aranıyor ve 175 alınıyor, O.K. şeklinde. Bakalım yarın 7’deymiş kahvaltı başlangıcı, görece’z nasılmış.
Yemek sonrası ilçede önce Sultan Selim Külliyesi ve Camisini (*) gezmek istiyorum. Külliyenin içi AVM şeklinde, giyim kuşam, pabuç vs. satılıyor. Camiyi dıştan fotoluyorum. Tam da namaz saati, koştura koştura cemaat gelmekte.
(*) Konya’da Kanûnî Sultan Süleyman ve II. Selim tarafından yaptırılan cami ve imarettir. XVI. yüzyıl ortalarından itibaren değişik tarihlerde Mevlânâ Dergâhı ile şu anda ayakta olmayan türbe hamamı arasında inşa edilmiş cami ve imaretle iki adet medrese, kütüphane ve muvakkithâneden meydana gelen binalar topluluğudur.
Günümüzde Sultan Selim Camii olarak bilinen yapı kaynaklarda Câmi-i Cedîd, Câmi-i Şerîf-i Sultan Süleyman şeklinde kaydedilmiş, daha sonra bitişiğinde II. Selim’in inşa ettirdiği imaretten dolayı II. Selim’e mal edilmiş. Mevlânâ Dergâhı’nın batısında yer alan caminin inşa tarihi ve yapan hakkında farklı görüşler ileri sürülmekte. Araştırmacılar II. Selim’i işaret etseler de Kanuni devrine ait belgelerden caminin bu padişah tarafından yaptırıldığı anlaşılmakta. Mimarına dair herhangi bir kayda rastlanmayan eser bazı araştırmacılarca Mimar Sinan’a da dayandırılmakta.
Bahçesinin dışında bulunan, eskiden hamam olan (lokanta sahibi tarafından söylenen) Valide Sultan Müzesi kapısına zincir vurulmuş, kapalı. Karşısında bir yer var, boşaltılmış, Konya Büyükşehir Belediyesi kullanmakta. Yani ilçede sadece camii var görülecek gezilecek.
Tesadüf Karapınar ÖE’nin önünden geçiyorum. Merak ettim odalarını, sadece 4 odada WC var olduğunu söylemişti müdürü. ÖE 1 kat üstte, altta bir şey yok. Odalar 2 kat üstte. Fiyatı 110-150 arası. Tek kalmak istersen odadaki diğer yatakların %50’sini ödüyorsun. Yani 3 yataklıysa oda kalan iki yatağın. Genelde ÖE’lere destek olmak üzere otele tercih ediyorum ama burada isabet olmuş kalmadığım. Ne bisikleti koyacak yer bulurdum ne de 2 kat daracık merdivenden çantaları çıkartabilirdim. Üstelik te pahalı!
Sokak aralarında dolanıyor, Tartan Parkındaki işletmede bir sade (12,5), iki çay (2,5) içerek vakit geçiriyor, sonra ana cadde boyunca yürüyor, A101’den çikolata, Bim’den soda alarak dolanıyorum. Dükkanların çoğunda tarım-hayvancılık işleriyle ilgili alım-satın falan yapıldığı yazılı. Hava serin, rüzgar estikçe üşütüyor. Yıkık dökük evleri fotoluyor ve 7 gibi otele dönüyor, az buz çeken internetinden müzik dinleyerek, tabletten buranın tarihini okuyarak oyalanmaktayım.
Ova üzerine kurulu olan ilçenin çok eski yerleşim yerlerinden biri olduğu bilinmektedir. Tarihi İpek Yolu üzerinde bulunması, ilginç jeolojik yapısı, suları farklı özellikler içeren ve dünyada bir benzeri daha bulunmayan krater gölleri ile Türkiye'nin de sayılı turizm alanlarından biri olarak tanınan Karapınar, ayrıca erozyonun da önüne geçebilen nadir bölgelerden biridir.
1500 yılının başlarında Cilali Eşkıyaları ile Levent (Çiftbozan) eşkıyaları soygun yapmaya en uygun bulduğu bu boş ve tenha yerde yuvalanmışlardı. Çevredeki yerel halk eşkıyaların zulmünden korkmuş, Karacadağ eteklerine çekilmiş ve burayı tamamen boşaltmıştır. Karapınar boş, tenha, korkulu ve korunması güç bir yer halini almıştır. 1514 yılında Yavuz Sultan Selim Çaldıran seferine giderken, eşkıya korkusu ile çevreye kaçan halk padişahı “Kırkpınar” Karapınar konağında karşılamış ve güvenliklerinin sağlanmasını istemişlerdir. Padişah bölge halkının güvenliğinin korunması için Derbentçi (**) kurulmasını emir buyurmuştur. İşte bu önemli fakat geçilmesi zor ve korkulu yerde köy kurulmuş, imarı ise II. Selim’in Konya Valiliği döneminde olmuştur. Ana yollar üzerinde bir Derbent Köyü olarak kurulan Karapınar’ın daha fazla rağbet görmesi ve nüfusunun artması için büyük bir vakıf şeklinde cami (1563-1564), han, kervansaray, imaret, 39 dükkan, 2 yel değirmeni ve 5 çeşme gibi tesisler Mimar Sinan tarafından yapılmıştır. 1868 yılında çıkarılan bir fermanla ilçe olmuş, 1882 yılında ise belediye teşkilatı kurulmuştur. 1934 yılında Sultaniye ismi Karapınar olarak değiştirilmiştir.
(**) Derbent; Anadolu ve Rumeli'nin dağlık bölgelerinde bulunan geçit ve yolları korumak ve bu yollardan geçen yolcuların güvenliğini sağlamakla görevli olan teşkilattır. Bu teşkilât içerisinde görevli olanlara ise Derbentçi denilmekteydi.
Koçarlar Otel 0332 7556444 / 0536 8192164 / 0530 2892944
Karapınar ÖE 0332 7552299 / 0332 7553327
Dündarhan Otel 0332 7556449
Karaman - Karapınar
Tur tarihi: 6 Eylül 2022
Alınan yol: 81,94 km
Ortalama hız: 19,7 km/s
En yüksek hız: 35,7 km/s
Bisiklete biniş süresi 4 s 09 dk, dışarıda geçen süre 5 s 16 dk
En yüksek sıcaklık 30 ˚C, en düşük 16 ˚C, ortalama 23 ˚C
Yükselti kazancı (çıkış) 274,1 m, kaybı (iniş) 308,2 m
En düşük yükselti 991 m, en yüksek 1033,3 m
Garmin yol bilgileri Karaman-Karapınar
Relive yol bilgileri Karaman-Karapınar
Karaman ÖE'nin penceresinden bakış. |
07.55 ÖE’den ayrılışım. |
Resepsiyondan aldığım bilgi doğrultulusunda soldan, ışıklardan sağ, alt geçitten devam, Tekel bayiinden sola denilmişti. |
Aynen yapıyor ve Karapınar yolundayım. |
Dümdüz bir yolum var bugün. Artık rampalar yok, Konya Ovasındayım. |
Asfalt kaba, hava serin. |
Sağım solum mısır ekili. |
Güvenlik şeridi olmadığından çizgi üzerinden gidiyorum. Rüzgar kuvvetli esmekte. |
Solumda, uzaklardaki tepeler-dağlar üzerinde, MS 2.-3.yy.lara tarihlenen Başdağ Kalesi, askeri yapıları ve Roma Havuzu var. |
Karaman ve çevresi, en eski devirlerden günümüze kadar yerleşmenin hiç kesintiye uğramadan geldiği sahalardan birisi. |
Arada elma bahçeleri de görüyorum. |
Yol 27. km.de sıcak asfalt oldu ve güvenlik şeridi çıktı. |
Konya İl Sınırına girmiş bulunuyoruz sayın izleyiciler : )) |
Yol dümdüz, çevir babam çevir. Çok sıkıcı. |
Bunların yanınızdan geçerken çıkardığı sesi düşünsenize. Ürkütücü! |
Hotamış köyü geliyor. Biraz büyükçe gibi duruyor. |
Yolun sağında sıra sıra römorklu traktörler, TIR.lar dizili. Kasaları ay çekirdeğiyle dolu. |
Hotamış sonrası yol gene kaba asfalt, dalgalı, bozuk. Güvenlik şeridi yok. |
Yolda oldukça kalabalık bir koyun keçi sürüsü çıkıyor karşıma. Üç çoban başında yönetmeye çalışıyorlar. |
Dev sulama sistemleri geçiliyor. Hani böyle tekerlekli, 6 parçadan oluşan, tarla üzerinde hareket eden. |
İleride otoyol da gözüktü. Hızla iki yöne giden TIR.lar görüyorum. |
Otoyola bağlanmamla sağa dönüyor ve... |
... bölünmüş, güvenlik şeridi geniş bir yola giriyorum. Kuvvetli yan rüzgar var. |
Konya-Ereğli-Adana yolu bu. Ağır araç trafiği olan, feci durumlar. |
Öyle ki, bu aracın yükü güvenlik şeridine bile taşmıştı. |
İç Anadolu bölgesinde Konya ovasının güneydoğusunda kurulu, denizden 987 m yükseklikte olan Karapınar’a vardım. |
Şehir Merkezi girişi kapatılmış, yol çalışması nedeniyle, Otogar diye daha ileriden giriş yapıyorum. |
Koçaklar Oteli |
Karapınar |
Şehir Lokantası |
Sultan Selim Külliyesi ve Camisi |
Külliye çarşıya dönüştürülmüş. |
Sultan Selim Camii |
Sultan Selim Camii |
Valide Sultan Müzesi |
Valide Sultan Müzesi kapısına zincir vurulmuş, kapalı. |
Bu tarz cephe giydirmesi moda olsa, başka yapılarda da görüyorum. |
Tartan Parkı |
Bekar iseniz zengin bir evlilik yapacak, evli iseniz yeni bir ev, mal, zenginliğe kavuşacaksınız. |
Karapınar Şehir Konağı |
Konya Belediyesi böyle, ilçelerde konaklar inşa ettiriyor. Ne amaçla kullanılır? |
Tamircinin önü kalabalık. Konya ili Türkiye'nin en çok bisikletli sayısına sahipse şaşmamak gerek. |
Karapınar |
Sultan Selim Camii |
Koçaklar Oteli |
15. gün (devamı) Karapınar-Eskil - 13. gün (öncesi) Karaman II
[bisikletle]Türkiye: İç Anadolu, Türkiye’nin Tahıl Ambarı
Isparta–Eğirdir, 42 km
Eğirdir-Yalvaç, 77 km
Yalvaç-Hüyük, 66 km
Hüyük-Seydişehir, 73 km
Seydişehir-Bozkır, 56 km
Bozkır-Hadim, 50 km
Hadim-Başyayla, 49 km
Başyayla-Ermenek, 28 km
Ermenek-Gülnar, 83 km
Gülnar-Mut, 58 km
Mut-Karaman, 78 km
Karaman-Karapınar, 82 km
Karapınar-Eskil, 94 km
Eskil-Cihanbeyli, 76 km
Cihanbeyli-Kulu, 56 km
Kulu-Haymana, 85 km
Haymana–Ankara Gölbaşı, 59 km
Ankara Gölbaşı-Çubuk, 80 km
Çubuk-Şabanözü, 50 km
Şabanözü-Atkaracalar, 59 km
Atkaracalar-Boyalı, 47 km
Boyalı-Araç, 42 km
Araç-Kastamonu, 48 km