19 Temmuz 2018

[bisikletle]Türkiye: Kommagene Krallığı (Kelkit-Erzincan)

17 Temmuz 2018, Salı / Kelkit – Erzincan, 72 km. (10. gün)

Kışlık yorgan vardı, üşümedim, bilakis sıcakladım. Pencereyi aralık bıraktım. Gerçi sineklere karşı uyarmışlar, kapatmamı söylemişlerdi. Evet ya, ne çok sinek var bu bölgede. Kelkit’te yemek yiyemiyorsun kovmaktan. Erken kalkıp hazırlandım. Biraz enerjimi toplamam zaman aldı. 3’üncü kattan indirilen eşyalar, bodrumdan alınan bisi ve ÖE’den ayrılışım 8’i beş geçe.

Hava güzel, gök masmavi, bulut yok. Bugün de üzerimde ince yelek var. ÖE’nin karayoluna yakın olması iyi, hemen bağlanıp Erzincan yönüne pedallıyorum. Kısa bir tırmanış ilçe dışına kadar (4,4 km) sonra düz bir yol. Trafik polisi karşıdan gelenler için kontrol noktası kurmuş, ama çevirmeye başlamamışlar daha. 

Yolun evsafı pek parlak değil. Yer yer iri yamalarla dolu. Neyse ki güvenlik şeridi var. O iyi bir şey. Bugün 2100 metrelere doğru tırmanacağım. Erzincan şöyle 70 kilometre gibi bir uzaklıkta. İnceden %2’yle başladık. Çok güzel bir coğrafya var bu bölgelerde. Hava tertemiz. Yani senede iki-iki buçuk ay temiz hava soluyorum, ciğerlerim bayram ediyor, kalan 10 ayın kirini temizlemek için.

Trafik daha çok karşı şeritte, arada yanımdan da geçen var. Yol duble. Yer yer kaba asfalt şeklinde. Saat 8.45 oldu. 13,4 kilometrede Deredolu beldesini geçmekteyim. Düz yolda Eco’yla gidiyorum ama eğim %2-3 gibi olunca Normal’e aldım.

Sağımdan kıvrıla kıvrıla bir çay akmakta bana doğru. Küçücük incecik sinekler uçuşuyor havada. Bataklık mı var? Genişçe mısır ekilmiş tarlalar geçiliyor. Bu kaba asfalt hoş olmadı. Hem tırmanış, hem sürtünme, yavaşlatıyor adamı. [e] 19,8 km/09.07/%20 harcandı. Yer yer Normal kullanıyorum. Hâlihazır 1573 metredeyim. 2100’lere çıkmak için daha çok yolum var.

20,5’inci kilometrede Demirözü ayırımı. Bundan sonra asfalt iyicene aşınmış, bazı yerler erimiş gibi oldu. Böylecene kaba kısmı kalmadı. Daha mülayim bir asfaltla devam ediyorum.

Demirözü yönüne sapılacak olunursa Satala Antik Kenti’ne gidilmekte. Fırat sınırını muhafaza amacıyla kurulmuş bu karakol kenti antik devirde büyük öneme sahipti. Bugün burada, Meşeiçi dağlarının doğu eteğinde kurulu Sadak köyü bulunmakta. Tarihte bilinen Satala Savaşı, Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu ile Sasani (Pers) İmparatorluğu arasında 530 yazında burada olmuş (Perslerin yenilgisiyle.).

Güneye doğru yönüm bugün. Aslında havada rüzgar yok, rüzgar benim hareket etmemle oluşuyor. Sağımdaki nehir halen keyifle bana doğru akmayı sürdürmekte. Yol son günlerini yaşıyor olmalı. Ne çizgi kalmış ne zemin. Asfalt yakında eriyecek herhalde. Geçmemi bekliyor :))

1752 metreye geldim. [e] 37,9 km/10.11/%40 harcandı.Garip bir yol bu. Çift şerit ama sağı küçük bilye gibi taşlarla kaplı. Üzerinde sürmen imkansız, kayar düşersin. Mecburen diğer şeritte gidiyorum. Haliyle araçlar yakın geçmekteler bu durumda. Onlar da mıcıra girdiklerinde hem taş sıçratıyor, hem de tozu dumana katıyorlar. Bu hengame içinde sol ileriden kocaman bir koyun sürüsü yola doğru yaklaştığını görüyorum. İki Akbaş bekçilik ediyor. Çobanla laflamaya başlıyoruz. Adı Samet. 200 koyunu var, yukarıdaki köyden, Yeniyol köyü. Gittiğim bu yolun yeni yapıldığını söylüyor (Köyün adı buradan gelmiyor herhalde!). Merakını gideriyor, geliş sebebim vs. anlatıyorum. Hoşuna gidiyor ama İstanbul çok uzak onun için elbette. Bir hatıra fotosu almazsak olmaz (WA’sı var, yollayacağım ona da. Çobanlar dahi WA kullanıyorlar. Düşünün ne kadar yaygın bir uygulama.). Bu sürünün peşinden bir başka sürü daha geliyor. Yaklaşık o da 200 baş gibi duruyor. Çok muhteşem bir görüntü. Böylesine kalabalık bir sürü, çıkarttıkları sesler, yaydıkları toz, kokuları, peşlerinden gelen köpekler... Sahneyi gözünüzün önüne getirebildiniz mi?

Tırmanış derecesi yükselmekte. Sağda jandarma karakolu, sonra bir ilkokul geçiliyor. 1826 metreye geldim. Saat 10.30 ve 40,6 kilometre geride kalmış. 5 kilometrelik %10’dan tırmanış –nihayet- başladı. İlkin 7-8, ama sonra 10, hatta dönemeçlerde 11 oluyor eğim. Mecburen karşı şeride geçip dıştan almaya çalışıyorum. Hatta yer yer desteği High konuma getirip tırmanmaktayım. Kafamdan terler akmakta, tuz gözümü yakıyor. [e] 41,8 km/10.38/%60 harcandı. 1927 metre oldu rakım. 42-43’üncü kilometre gibi zirveye ulaşmam lazım. Gözüm kilometre saatinde ve yükseklik göstergesinde. 2 bin metrelere çıktım bile, son 200 metreler. [e] 43,3 km/10.50/%80 harcandı. 2069 metre oldu rakım.

İlk zirveye geldim, 2102 metre (44,1 km/10.54). Sıkıydı tırmanış ama. Kop’tan daha fazla zorladı. Neyse ki baştaki yolun berbat durumu sürmedi, kaymak olmasa da kayan asfalttı. Haritadan hatırladığım küçük bir tırmanış daha gelmeli. Soldaki çeşme-WC-mescit karışımı yerde ihtiyaç gideriyorum. Başkaları da durmuş, gelenler var, fotolar çektiriliyor. Birden insanla doldu ortalık.

Evet, Ahmediye Geçidi az ilerideymiş. 2’nci bataryayı taktım. Buraya kadar getirdi birincisi, 10 kilometrelik gücü kalmıştı. Şimdi kısa bir iniş sonrası gelen, fazla zor ve uzun olmayan tırmanışla geçide ulaştım. 2120 metre, Ahmediye Geçidi. Güzel esiyor. Biraz nefesleniyor, etrafın keyfini yaşıyorum. Ara sıra geçen araçlar var. Sonsuzluğu görebileceğini sanıyor insan bu yükseklikte. Burası Gümüşhane-Erzincan il sınırı aynı zamanda. Kışın acaba buraları nasıl oluyordur? Kapanıyor mudur yollar? Hemen yakınında Karayolları Bakım Evi’nin bulunması kapandığına işaret ediyor. Fotolar çekip bırakıyorum kendimi yer çekimine. Çıkarken yaşanan sıkıntı anında unutulup inişe konsantre oldum. Çıktığım gibi iniliyor, 5 kilometre ve %10’la. Yuppiii, çıkışın mükafatı bu. Fakat rüzgar var, yandan üstelik, ve de kuvvetli! Araçlar için yol kenarlarına paravanlar dikmişler, rüzgara ve kara engel olsun diye. Ama pek faydası yok bana. 140 kilo zaman zaman sarsılıyor. Aman, bu hızla bir de yapışmayayım asfalta! Kapanıyorum bisikletin üzerine. Hızla iniyorum, uçuyorum adeta. Gidonu öyle bir kavramışım ki kollarım kaslarım ağrıyor sıkmaktan.

Erzincan’a kadar iniş sayılır, ufak tefek çıkışları saymazsan. Yol burada kaymak. Yalnızbağ beldesinden sola sapıp direkt Erzincan’ın içine giren bir yol görmüştüm haritada. Soruyorum vatandaşlara, evet diyorlar, bunu kullan, yokuş aşağı gidersin. Ama önce belediye kahvesinde ısmarlanan çayı içiyorum. Buralı bir vatandaş davet ediyor, motoru da varmış. Seviyor 2Teker’i. Biraz buranın havasından suyundan konuşuyor sonra veda ediyorum.

Evet, dedikleri gibi yokuş aşağı Erzincan’a girdim. Navigasyonla sokak aralarından giderek (Dut ağaçlarının altına fileler gerilmiş.) Mete Otel’i buldum. 70 liradan anlaşmıştık, O.K. şeklinde. Park edip resepsiyonda Selim Beyden odayı göstermesini rica ediyorum. Sigara içilmiş, havalansa da batar bana. Sigarasız odamız var derler ama doluymuş. İki gece paramla ne diye bu kokuya katlanayım. Başka otel arayışına geçiyorum. ÖE illaki yanına adam vermek istiyor. Mümkün değil biriyle yatmam. Bunu nasıl kabul ediyorlar anla(ya)mıyorum. Parasından herhalde. %50 fark istiyor ÖE oda kapatınca. Erzincan’da da otel fiyatı öyle ucuz değil. Elize Butik Otel 90’a iniyor. Daha ucuzunu bulmam lazım diye düşünürken aklıma Turizm Müdürlüğü geliyor, onlara sorayım otel.

Uzun arayışlar ve soruşlar sonu Turizm İl Müdürlüğü’ne ulaştım. Tabela falan yok etrafta. Park edip müdüre çıkıyorum. Sekreter hanım gayet nazikçe beni kabul ediyor, müdürün yerinde olmadığını yardımcısıyla görüştürebileceğini söylüyor. Bekleme sırasında bir soda ikram ederek. Oğuzhan Bey (Md. Yrd.) dikkatle hikayemi dinliyor ve uygun otel arayışında bana yardımcı olmaya çalışıyor. Aklına gelen TEDAŞ misafirhanesi. 2 kilometre kadar merkez dışında ama her açıdan uygun. Düz ayak, bisiklet için kolaylık, yeşillik içinde, ferah ferah. Daha iyisi can sağlığı. Yerimi eğitim müdürü Mehmet Beyden ayırtıyor, 56 lira gecesi. Bu arada müdür Arda Bey de gelmiş, dahil oluyor konuya. Ve kendi odasında Oğuzhan Bey, Erzincan Bisikletliler Derneği temsilcisi Hakan Bey ile bisiklet ve sporu, Eurovelo, sağlık, sigara ve bağımlılığı gibi konuları keyifle kahve eşliğinde konuşarak zamanı geçiriyorum. Ufak hediyeler alıyorum: Fosforlu yelek, tükenmez kalem. 

Bu nazik ve ilgili insanlardan bir hatıra fotosu sonrası ayrıldım. Hakan Beyin eşliğinde (Bisikletle gelmiş.) TEDAŞ yönüne pedallıyoruz. Kavşakta beni bırakıyor, TEDAŞ’ta Murat Kerim Beyin beni karşılayacağını söyleyerek. 1,5 kilometre gibi sonra TEDAŞ geliyor. Eğitim dairesini buluyor, 1’inci kata çıkıyorum. Mehmet Beyle tanışma sohbetindeyiz. İşler yoğun, giren çıkan çok. Eğitim var herhalde, çokça öğrenci dolaşıyor kat aralarında.

Murat Tarık Bey beni misafirhaneye yerleştirdi. Bisikleti bodruma, beni 208 No.ya. Duble yataklı bir oda. Eşyalar açılıp duşa, bir iki çamaşırı lavaboda yıkıyor, akşam üstü merkeze bir otobüsle (2,5 TL) ulaşıyorum. Yemek yiyecek yer bulamadım. Yani sulu sebze na:mümkün. Na:mümkünü mümkün kılmak da na:mümkün olduğundan tek seçenek peynirli pide ve ayran. Yanına ikram edilen küçük bir salata ile 13 liraya hal oluyor yemek işi Erzincan Döner’de. Ama üç defa gidip geldim caddede, deli danalar gibi dolanarak. Çok yere sordum, burası et de et, başka şey bilmiyor.

Saat Kulesi ve İnönü Heykeli’ni görüyorum. Sokaklarında dolanıyor, fındıklı köme alıyorum. Hakan Beyin Vodafone dükkanına uğruyor (Cebi de orada unutuyorum.) sonra biraz daha dolanıp yarın için meyveli yoğurt ve su alıp 6 numaralı otobüsle TEDAŞ’a dönüş yapıyorum.

Erzincan Adının Kaynağı

Erzincan'ın kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Asur kaynaklarında geçen Zuhma (Suhma), yörenin bilinen en eski adıdır. Erzincan adının Eriza'dan geldiği sanılmaktadır. Eriza adı Selçuklular tarafından Erzingan olarak kullanılmış, daha sonra da Erzincan olarak anılmıştır.

Erzincan adı bir söylenceye göre, eski çağlardaki "Azzi" bölgelerinden dolayı Aziriz olarak bilinmekteydi. Selçuklular, Aziriz adını çok beğenmiş ve buna "Rahmet yağarsa can Aziriz can" rahmet yağmazsa "Yan Aziriz yan" biçiminde bir tekerleme uydurulmuş, bu tekerlemedeki Aziriz sözcüğü zamanla değişerek, Erzincan biçimini almıştır. Erzincan da bu sözcükten türemiştir.

Buraları Ermenilerin yaşadığı bölgeler, Ermeni Krallığı toprakları. Ermeniler, Erzincan’ın “ince ve uzun” anlamında olan Yeriz'den geldiğini söylemekteler. Selçuklu dönemindeki adının ise Vahramşah olduğu bilinmekte. Herkes buralarda yaşamış. Birbirini kova kova. Nasıl bir iş değil mi, toprağa sahip çıkma... Fetih duygusu! Sadece ”insan” olarak göremiyoruz birbirimizi. Hepimiz sahibi olmak istiyoruz her şeyin. Bu hesap bugün halen sürmekte. Herhalde dünya döndükçe de devam edecek.















Kelkit - Erzincan
Tur tarihi: 17 Temmuz 2018
Kat edilen mesafe: 72,25 km.
Ortalama hız: 18,1 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 3 sa 59 dk., dışarıda geçen süre 5 sa 35 dk. 
En yüksek sıcaklık  38 ˚C, en düşük  19 ˚C, ortalama 25,6 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 925 m, kaybı (iniş) 1110 m.
En düşük irtifa 1207 m, en yüksek 2123 m.

Garmin yol bilgileri Kelkit-Erzincan

Relive yol bilgileri Kelkit-Erzincan

        

Erzincan ÖE 0446 2262411-12
Erzincan DSİ 0446 2241600
Mete Otel 0446 2241606 – 2241707
Eriza Butik Otel 0446 2234545


Kelkit ÖE penceresinden.

3’üncü kattan indirilen eşyalar, bodrumdan alınan
 bisi ve ÖE’den ayrılışım 8’i beş geçe.

ÖE’nin karayoluna yakın olması iyi, hemen
bağlanıp Erzincan yönüne pedallıyorum. 




Yolun evsafı pek parlak değil. Yer yer iri yamalarla
 dolu. Neyse ki güvenlik şeridi var. 


Çok güzel bir coğrafya var bu bölgelerde. Hava tertemiz.


Deredolu beldesini geçmekteyim.

Kıvrıla kıvrıla bir çay akmakta. Küçücük 
incecik sinekler uçuşuyor havada.




Minyatür


Demirözü yönüne sapılacak olunursa
 Satala Antik Kenti’ne gidilmekte. 

Yol son günlerini yaşıyor olmalı. Ne çizgi kalmış ne zemin.

Sağımdaki nehir halen keyifle bana doğru akmayı sürdürmekte. 

Camilerin minareleri bölgede incecik.

Fly Camp; ne acaba?

Garip bir yol bu. Çift şerit ama sağı küçük bilye gibi
 taşlarla kaplı. Üzerinde sürmen imkansız, kayar düşersin.

Sol ileriden kocaman bir koyun sürüsü yola 
doğru yaklaştığını görüyorum.

Çok çalışmış olmalı...


Samet ile.

Bir başka sürü daha geliyor. Yaklaşık 200 baş gibi duruyor.

Tepede solda telle çevrilmiş, doğal gaz yazan, beyaza boyanmış
 borular, kırmızı vanalar falan... Var da, nedir bu?

Sonsuzluğu görebileceğini sanıyor insan bu yükseklikte.
Burası Gümüşhane-Erzincan il sınırı aynı zamanda. 

Çıktığım gibi iniliyor, 5 kilometre ve %10’la.
Yuppiii, çıkışın mükafatı bu.






Dut ağaçlarının altına fileler gerilmiş.

Sadece 8 km mi?

Oğuzhan Bey, Arda Bey ve Hakan Bey ile.

Terzibaba Cami

TEDAŞ Misafirhane

Dörtyol




Erzincan Döner

Saat Kulesi

İnönü Heykeli







Her şey; yazım yanlışı.

































11. gün (devamı) Erzincan II – 9. gün (öncesi) Bayburt-Kelkit




[bisikletle]Türkiye: Kommagene Krallığı

Erzurum-Aşkale = 52,86 km

Aşkale-Bayburt = 77,09 km 

Bayburt-Kelkit = 83,50 km

Kelkit-Erzincan = 72,25 km 

Erzincan-Kemah = 53,05 km 

Kemah-İliç = 66,35 km

İliç-Divriği = 77 km

Divriği-Arapgir = 82,06 km

Arapgir-Keban = 43,15 km 

Keban-Elazığ = 49,81 km

Elazığ-Kale = 58,10 km 

Kale-Pütürge = 64,11 km



Nemrut-Kahta = 46,72 km

Kahta-Adıyaman = 34,64 km

Adıyaman-Gölbaşı = 66,34 km 





Kadirli-Kozan = 35,91 km

Kozan-Feke = 46,82 km

Feke-Saimbeyli = 33,29 km 


Tufanbeyli-Tomarza = 74,90 km

Tomarza-Develi = 30,76 km

Develi-Talas = 44,33 km

Talas-Kayseri = 14,68 km