17 Temmuz 2018

[bisikletle]Türkiye: Kommagene Krallığı (Bayburt IV)

Gece nedense tilki uykusundaydım. Sanki uyanıkmışım gibi uyudum. Sabah 7 gibi kalkıyorum. Yağmur olmazsa çıkacağım. Bakıyorum pencereden yağmıyor. Meteoroloji yağmur gösteriyor ama. Yolda yakalanırsam pek iyi olmaz, hazırlıklı olayım. Başlıyorum eşyaları toplamaya. Çantaların kılıfları hazır. Yağmur yağarsa üzerime giyeceklerim hazır. Ben hazır. Ama yağış başlıyor. Yani iyi mi kötü mü karar veremedim. Bekliyorum, ancak şiddetleniyor (Aslında yağacaksa yağsın da netleşsin durum, kafamdan geçen açıkçası bu.). Odadan çıkıp dışarıya bakıyorum, bayağı yağıyor. Şimdi yağmura çıkmak istemem. Hani yolda yakalanınca yapacak bir şeyin olmadığından devam ediyorsun ama bir acelem yok, zorunluluğum da. Rahatım yerinde. Tek sıkıntı bu odada kanal kokusu zaman zaman kuvvetli geliyor. O nedenle pencereler açık odada, havalandırıyorum.

Dün düğüne davet etmişlerdi, Konursu köyünde. Buradan 17 kilometre uzaktaymış. Bilemiyorum, belki giderim de nasıl olur, nasıl dönerim? Herhalde gidip gelen vardır. Gerçi bu durumda onlara tâbi olmak zorunda kalırım. Neyse bakacağım duruma.
Şükufezar

1886 yılında Osmanlı Maarif Nazırı Münif Paşa’nın eğitimli kızı Arife Hanım tarafından çıkarılan, ”Çiçek bahçesi” anlamına gelen ilk Müslüman kadın dergisi Şükufezar, batılılaşma ve modernleşme arasındaki ince çizgiyi özümseyen, biz de varız ve var olmaya devam edeceğiz görüşüyle hareket eden, belki de ciddi anlamda ilk feminizm hareketlerinin görüldüğü dergidir.Ve kadınlar bu dergide “saçı uzun aklı kısa” deyimine karşı mücadele başlatıyorlar. O tarihlerde Osmanlı’da okur yazar oranının kadınlarda %0,4, erkeklerde %7 olduğunu düşünürsek bu derginin varlığı daha iyi anlaşılır.

“Biz saçı uzun aklı kısa diye erkeklerin alaycı gülüşlerine hedef olmuş bir taifeyiz. Erkekliği kadınlığa, kadınlığı erkekliğe tercih etmeyerek bunun aksini ispat etmeye çalışacağız.” (Arife Hanım)

Burada Karayolları’nda yapılacak fazla bir şey yok. Pazar olmasından dolayı nizamiye dışında kimseyi görmüyorum. Yağmur aralıklarla yağıyor-duruyor. Kalmış olmam isabet oldu. Yağmur altında sürerken etrafı da seyredemiyorsun. Makine gibi bir an varayım istiyorsun. Uzanıp internette sörf yapıyorum. Dergileri, haberleri okumaktayım. 

Türkiye iki yıl önce bugün FETÖ’nün kanlı darbe girişimi ile sarsıldı. FETÖ’nün 15 Temmuz 2016’da başlattığı ve 249 kişinin yaşamını yitirdiği darbe girişimi, yurttaşların sokakta direnişi ve cuntacıların TSK’den umdukları desteği bulamamaları sayesinde bastırılabildi. Cunta girişimi en büyük zararı ise Türkiye’nin demokratikleşme mücadelesine verdi.

Darbe girişiminin üzerinden iki yıl geçmesine karşın FETÖ’nün siyasi ayağı ortaya çıkarılmadı. Siyasi ayak ortada kaldığı gibi, darbe gerekçesiyle ilan edilen OHAL’de, darbe karşıtlığı biline on binlerce muhalif işlerinden edildi, gazeteler kapatıldı. Darbecilerin hedefindeki TBMM ise OHAL koşullarında yapılan düzenlemelerle yetkisizleştirildi.

Öğlen 2 gibi acıkmaya başladım. Toparlanıp Karayolları’ndan çıkıp merkeze doğru yürüyorum. 4 kilometre uzaklıkta burası. TOKİ’lere çalışan dolmuşlardan biri gelince binip 175 krş’a indim şehre. Gece 10’a kadar araç varmış. Karayolları’nın önüne kadar da geliyor. Geçen gün boşuna taksiye 10 lira vermişim. 
Bu sadece bir fotoğraf. Herhangi bir
 animasyon veya özel bir efekt yok,
  göz yanılması. (Tıklayıp büyütün)
  
Yürüyerek Divan Lokantası’na geldim. Sanırım buranın en “lüküs” yeri gibi. Neyse bana göre zaten tek şey var bu memlekette: kuru. Yanına az bulgur ve ayran. Biraz ezme, yoğurt ve salata veriyorlar. Ardından da çay ile kadayıf alıyorum. Böylecene 27 lirayı buluyor bugünkü yemeğim. Bu arada yağmur gene indiriyor. Yarın için kahvaltılık yoğurt almam lazım, bir market bulayım. A101’de meyveli küçük yoğurtlardan 2 tane alıp minibüs durağına geldim. Saat kulesinin orada 15 Temmuz kutlamaları için hazırlık yapılıyor. Bir minik sahne kurulmakta. 

Çok sigara içiyor Bayburtlular, genci yaşlısı, kadını erkeği, kapalısı çarşaflısı herkesin elinde bir “cıgara”. Üstelik de sarma değil, paket. Yani bunlar 10 lira, topladın mı çok para ediyor yıl içinde, ömür boyu. Vah vah! 

Yolda yürürken, otururken etrafı izliyor, memleketimin insan profilini çıkartmaya çalışıyorum. Bazen umutlanıyor bazen umutsuzluğa kapılıyorum. Çok eksiğimiz var, başında eğitim geliyor. Öylesine cahil bırakıldılar ki ayırt edemiyor, sorgulayamıyor, koyun gibi peşinden gidiyor, at gözlükleriyle.

Odama geçtikten sonra gene güzel bir indiriyor yağmur. Meteo’ya göre çoktan kesilmiş olması gerekirdi. Umarım yarın devam etmez.


Bayağı yağıyor. Şimdi yağmura çıkmak istemem. 
Hani yolda yakalanınca yapacak bir şeyin olmadığından
 devam ediyorsun ama bir acelem yok, zorunluluğum da.


Yürüyerek Divan Lokantası’na geldim...  

.
... sanırım buranın en “lüküs” yeri gibi.


Saat kulesinin orada 15 Temmuz kutlamaları için
 hazırlık yapılıyor. Bir minik sahne kurulmakta. 

Coffee..., f’nin teki unutulmuş.

Odama geçtikten sonra gene güzel bir indiriyor yağmur. 
Meteo’ya göre çoktan kesilmiş olması gerekirdi. 
Umarım yarın devam etmez.


































































9. gün (devamı) Bayburt-Kelkit – 7. gün (öncesi) Bayburt III




[bisikletle]Türkiye: Kommagene Krallığı

Erzurum-Aşkale = 52,86 km

Aşkale-Bayburt = 77,09 km 

Bayburt-Kelkit = 83,50 km

Kelkit-Erzincan = 72,25 km 

Erzincan-Kemah = 53,05 km 

Kemah-İliç = 66,35 km

İliç-Divriği = 77 km

Divriği-Arapgir = 82,06 km

Arapgir-Keban = 43,15 km 

Keban-Elazığ = 49,81 km

Elazığ-Kale = 58,10 km 

Kale-Pütürge = 64,11 km



Nemrut-Kahta = 46,72 km

Kahta-Adıyaman = 34,64 km

Adıyaman-Gölbaşı = 66,34 km 





Kadirli-Kozan = 35,91 km

Kozan-Feke = 46,82 km

Feke-Saimbeyli = 33,29 km 


Tufanbeyli-Tomarza = 74,90 km

Tomarza-Develi = 30,76 km

Develi-Talas = 44,33 km

Talas-Kayseri = 14,68 km




İlginizi çekebilir [bisikletle]Türkiye: Kars