Çatalca Yarımadasının Marmara Denizi kıyısında, İstanbul'un 15 ile 27 km batısında iki önemli göl vardır. Bunlardan birisi Küçükçekmece Gölü, diğeri de Büyükçekmece Gölü’dür. Her iki göl Marmara Denizi’nden bir kıyı kordonu ya da koy şeddiyle ayrılmıştır. Bu göller denize bir gideğenle bağlıdırlar. Küçükçekmece Gölü’nde bu gideğen gölün doğu kenarında, Büyükçekmece Gölü’nde ise gölün güney ucunda ve orta kesimindedir. Her iki gölü de denizden ayıran set, Kuaterner’de teşekkül etmiş bloklu, çakıllı, kumlu, killi malzemeden ibarettir. Bu alüvyal dolgunun oluşumunda batı rüzgârlarının ve akıntıların rolü olmuştur. Esasında Küçükçekmece ve Büyükçekmece gölleri denizin kara içine doğru ilerlemiş girintileridir. Her iki göl çukurluğu Eosen ve Neojen formasyonları içinde bulunmaktadır.
Küçükçekmece Gölü yer altından deniz suyu ile bağlantılıdır. Bu sebeple suyu Büyükçekmece Gölü’ne göre tuzludur. Deniz sularının zaman zaman Lodos’un etkisiyle göle doğru ilerlediği de vakidir.
Küçükçekmece Gölü 15 km2 yüzölçüme sahiptir. En derin yeri 20 m’dir. Büyük ölçüde kuzeyinden gelen akarsularla (Kartal, Eskinoz, Sazlı, Menekşe ve Nakkaş dereleri) beslenir. Küçükçekmece’de İstanbul'a içme suyu sağlayacak baraj da gölün kuzeyinde Sazlıdere üzerinde DSİ tarafından inşa edilmiştir.
Büyükçekmece Gölü ise 10 km2 yüzölçüme sahiptir. En derin yeri 3,5 m’dir. Bu haliyle Küçükçekmece Gölü’ne göre sığdır. Burada 1986 yılında bir baraj inşa edilmiştir. Tahtaköprü ve Karasu Dereleri de Büyükçekmece Gölü’ne sularını boşaltmaktadır.
İstanbul’a çok yakın bu iki göl bisiklet için ideal bir rota. Hele de Marmaray ile Halkalı’ya gidip tura oradan başlayıp bitirmek, şehir içinde fazladan pedallamayı da ortadan kaldırıyor. Biz de İhsan ile sabah erken yola koyulduk. Ben Bostancı’dan İhsan Ayrılıkçeşmesi’nden trene bindik, Mustafa Kemal’de indik. Saat 9, selenin üzerinde Küçükçekmece Gölü kıyısında pedallıyoruz bile. Hava kapalı geçecek gibi, hatta rüzgarlı. Sabah nedeniyle fazla insan yok ortalıkta. Rotayı şöyle belirledik: Mustafa Kemal-Avcılar-Ambarlı-Gürpınar-Büyükçekmece-Ahmediye-Bahşayiş-Halkalı.
Daha önce bu rotaya ilişkin çokça bilgi verdiğimden ayrıntılarına buradan ulaşabilirsiniz: Keşif Turları; Halkalı-1, Halkalı-2, Halkalı-3, Küçükçekmece’den Büyükçekmece’ye, oradan Hezarfen Havaalanı’na bisikletle..., bisikletle Bahşayiş.
Ambarlı dolum tesisleri üzerinden giden yolda son gelişimizde başlayan yol çalışması tamamlanmamış, sürmekte. Bu da yolun bazı kısımlarının tek şerit olmasına, daralmasına neden. Yoldan da zaman zaman büyük-geniş araçlar geçmekte. Haliyle tedirgin edici olabiliyorlar. Buradaki çalışma bunca zamandır tamamlanmamış olması işin daha uzun süreceğine işaret ediyor.
Gürpınar sahiline kadar süren yol eskisi gibi. Sadece yol boyunca inşaatlar almış başını, ancak halen yerleşim ol(a)mamış. Çevredeki ilanlarda Arapça görmemiz alıcıların Arap olacağını göstermekte. Belki de tamamen onlara yönelik bir yatırım. Eskiden ülkeler savaş ile kazanılırdı, bugün para ile kazanılmakta. Arap sermayesi yavaş yavaş buraları satın almakta. İleride nüfus yoğunluğu arttığında kendi belediye başkanlarını falan seçebilirler. Zaten “Kanal” olacak diye pazarlanan Sazlıdere tarafı Katarlılarca kapatıldığı biliniyor.
Dolgu alanı üretilerek inşa edilen Gürpınar Su Ürünleri Hali’nde duyurulduğu gibi “halka açık rekreatif su dünyası ve balık kültürünün interaktif deneyimlendiği sosyal alanlar, deniz müzesi, tematik deniz mutfağı gösterileri alanı, konferans salonu, kafeler ve restoranlar” faal mi bilemiyorum. Görünüşe göre değil.
Gürpınar kıyı şeridinde her yer ayağa kaldırılmış, kazılmış, kapatılmış, yıkılmış durumda. Ne zamandır böyle bilemiyorum ama işletmeler zor konumda gibi görünüyor. Önceki gelişlerimizde ortalık insan kaynardı, bugünse “in cin...” durumları.
Büyükçekmece’de E5’in karşısına geçmek için kullandığımız üstgeçit sökülmüş alt geçit yapılmış. Ancak ona da rampa yapmadıklarından tekerli aracı nasıl geçireceksin?! Bu nedenle daha ilerideki araba alt geçidini kullanıyoruz.
İlçenin sembolü Mimar Sinan’ın eseri, 450 yıllık Kanuni Sultan Süleyman Köprüsü yerli yerinde duruyor. Buralara kadar gelip üzerinden geçmemek olmaz, mutlaka geçin. O koca taşlar nasıl da özenle yerleştirilmiş. Dikkatli olun ama, ince tekerler araya girip sıkışabilir. Hani nasıl olmuş da üzerine asfalt dökmemişler?! Turlarımın birinde Van’ın Muradiye ilçesinde gördüğüm 200 yıllık Şeytan Köprüsü’ne asfalt dökmüşlerdi de sonra gelen tepkiler üzerine kazımışlar. Bizde olur, cehalet bu boyutta kaldığı sürece!
İşte başarılı bazı restorasyon örnekleri:
Büyükçekmece’nin tarihine bakacak olursak: MÖ 7. yy’da ilk yerleşimin başladığı Büyükçekmece’nin kurucuları Helenlerdir. MÖ 2. yy’da Bizans egemenliğine giren Büyükçekmece Athyra adıyla bilinmekteydi. Helenlerin ardından Büyük Hun İmparatoru Atilla, MS 447’de ordusuyla Çatalca’dan geçip Büyükçekmece’ye girmiş ve Bizans’ı vergiye bağlayarak geri dönmüştür. Avar Türkleri 616’da, Bulgarlar ise Kurum Han komutasında 813’te Çatalca üzerinden İstanbul’a kadar gelmişlerdir. 1090 yılındaysa Peçenekler Büyükçekmece’ye ulaşmışlardır. Türkler 1357 yılında Bizans deltasına yerleşmişler ancak Çekmece bölgesi uzun bir dönem Bizans egemenliği altında yaşamaya devam etmiştir. İstanbul’un fethinden sonra Osmanlı İmparatorluğu’na bağlanan Büyükçekmece bir sayfiye ve tarım beldesi, ayrıca Bizans ve Osmanlı döneminde orduların konaklama yeri olduğundan bölgede yoğun bir yerleşim olmamıştır. Osmanlı döneminde bir av ve kışlak yeri olarak kullanılan Büyükçekmece’ye özellikle 1829 Osmanlı-Rus savaşından sonra çok sayıda Türk göçmen yerleşmiştir...
Göle paralel süren Çatalca yolunda yol çalışmasının olduğu bölümler daha tamamlanmamış, tek şeride düşen yerler haliyle sıkıntı yaratıyor. Ahmediye bu dairenin orta noktası, sonrasında dönüş başlar. Çok kuvvetli bir karşı rüzgarla boğuşarak buraya kadar gelip Büyükçekmece’yi dönüyor ve suyu çekilmiş gölün kıyısında balık tutmaya çalışanlar, park etmiş araçlar arasından geçiyoruz. Buralarda değişiklik olmamış.
Büyük ve Küçük, bu çekmecelerin adı nereden geliyor? Köprü olmadığı zamanlarda üzerinde yer alan ve çekmece ismi verilen elle çekilen sallardan. Ve de Büyükçekmece Gölü sanıldığı gibi Küçükçekmece Gölü’nden daha büyük değil. Sadece bulunduğu ova daha büyük olduğu için bu ismi almış.
Abdi İbrahim ilaç şirketini önü asfaltlanmış, iyi olmuş, eskisi delik deşik bir yoldu. Buralarda halen dev yükseklikte inşaatlar sürmekte. Ve halen kimse oturmamakta. Herhalde buraların da bitmesini Araplar bekliyor olmalı. Yoksa bu kadar insan bugün nerede ki?
Altınşehir tarafları her zamanki gibi yoğun araç trafiğiyle kaplı. Bazı yerlerde bisikletle bile geçmek zor oluyor. Kuvvetli karşı rüzgar bugün hızını hiç kesmedi. Normalde mermi gibi bir hızla indiğimiz rampaları aheste aheste iniyor, Küçükçekmece Gölü’ne bakarak Halkalı tren istasyonuna ulaşıyoruz.
15.28, trenimiz hareket ediyor. Bu durumda molalarla birlikte iki gölü dönmek 6 buçuk saatimizi almış. Yolun uzunluğu da 80 km tutmuş. 4 mola verdik: Ambarlı-Gürpınar-Bahşayiş-Halkalı; çay ve kahve içtik, sandviç ve künefe yedik...
bisikletle Büyükçekmece Gölü: Dudullu-Bostancı-(tren) Mustafa Kemal-Küçükçekmece-Avcılar-Ambarlı-Beylikdüzü-Gürpınar-Büyükçekmece-Ahmediye-Bahşayiş-Karaağaç-Altınşehir-Halkalı-(tren) Bostancı-Dudullu.
Tur tarihi: 22 Ağustos 2021
Alınan yol: 92,70 km
Ortalama hız: 18,7 km/sa
En yüksek hız: 54 km/sa
Bisiklete biniş süresi 4 sa 57 dk, dışarıda geçen süre 10 sa 11 dk
En yüksek sıcaklık 34 ˚C, en düşük 21 ˚C, ortalama 27,4 ˚C
Yükselti kazancı (çıkış) 1083 m, kaybı (iniş) 1104 m
En düşük yükselti 0 m, en yüksek 188 m
Garmin yol bilgileri bisikletle Büyükçekmece Gölü
Relive yol bilgileri bisikletle Büyükçekmece Gölü