1 Ağustos 2021

[bisikletle]Türkiye: Friglerin İzinde (Banaz-Çivril)


30 Temmuz 2021, Cuma / Banaz - Çivril, 62 km (20. gün)

 

Babacığım doğum günün kutlu olsun, ışıklar içinde uyuyasın.

 

Yoldan geçen arabaların gürültüsü, özellikle de motorcular, hele şu mobilet tarzı cırtlak sesliler yok mu, adamın sinirlerinin ucuna kadar dokunuyor. Bir ara dayanamadım kalkıp pencereyi kapattım. 

 

Uyanışım 6 buçuk oldu bu sabah. Toparlanıp kahvaltıya inmem 7 buçuğu geçti. Kahvaltıda fazla bir şey yoktu. Hızlıca edip otelden ayrılışım 08.13. Yandaki fırından yol için alınan bir poğaça ve zaten ana yolun üzerinde olan otelden yola bağlanmam kolay oluyor. Bugün Çivril, 55-60 km gibi bir uzaklık. Fazla sertliği olmayan. Bir tek 995 m.de bir geçit gözüküyor haritada.

 

Banaz 923 m rakımda. Hava 26,2 °C (08.18). Bu yol Denizli-İzmir yolu. Acayip trafiği var. Özellikle TIR’lar çokça geçmekte. Bir yerden ayrılmam lazım. İlkin Hocalar-Sandıklı ayırımı geliyor. Bu olmamalı diye düz devam ediyorum. Google’dan bir navigasyon çekip sapağın daha çok sonra geleceğini görüyorum. Uşak buradan fazla uzak değil, 29 km. İlk gelen benzincide soruyorum gene de sapağı. 20 km diyor. Olur mu, Uşak zaten o kadar.

 

10,5 km.de sapağın gelmesiyle bu gürültülü yoldan ayrılıyor ve bisiklet tadında bir yola giriyorum. Trafiği olmayan, etrafı yemyeşil olan, asfaltı o kadar iyi olmasa da sakin. Bir tren yolu önümde, dikkatlice geçiyorum. Banaz’da da vardı tren rayı. Galiba sadece yük taşıyormuş ama. Öyle demişti hanımın biri. Güney yönündeyim. 4 km sonra Kızılcasöğüt geliyor. Burası kasaba mı ilçe mi anlayamadım. Ama pek de büyük görünmüyor. (Sonra okuduklarıma göre, 2,7 km kuzeybatıda bulunan Nohutova Höyüğü'nde Erken Tunç Çağından Geç Antik Çağa uzanan yerleşime işaret eden buluntulara rastlanılmış.) İçinden geçip biraz yokuş inip çıkıp geldiğim noktada solda şehitlik, sağda karşısında, güneş panelleri monte etmek için hazırlanmış bir yer çıkıyor. Bu arada bir köpek de iki hav bir hamle gösterip geri çekiliyor. Ses kaydıyla meşgul olduğumdan sürpriz çıkışı bir heyecan yaratıyor bende.

 

Şimdi %4 eğimle iniyorum gene. Bu hız, bu durum çok keyifli… Biraz hızlanıyorum eğim artınca. Virajlar da var. Dikkatlice ileriyi keserek, gelen giden var mı? Ağaçların arkasında kalmış olmalı, görmemişim. Dönerken sola karşıma çıkıveriyor. Biraz da içerden almışım, toparlamam zor oluyor. Sağa doğru viraj dışına kayarken düzeltip içeriye dönüyorum ama kenardaki mıcırlara girseydim uçardım herhalde. Bilye gibi tekeri yoldan çıkarıyorlar. [e] 19. km/09.11/%20 harcandı/R: 954 m/27,7 °C.

 

Tek şeritli bir yol, dalgalı asfalt, inişli çıkışlı. Bu şekilde keyifle devam ediyorum, geçtiğim köylerde kimsecikler görünmüyor, sanki ortalık boşaltılmış gibi. Yemyeşil etraf, ağaçlık, bahçeler, tarlalar ekili biçili. 26’ıncı kilometredeyim, rakım 806 m, sıcaklık 28,2°C, saat 09.23, ortalamam 23,6 km/sa.

 

Ve otoyola bağlanmamla bu keyif sonlanıyor, hem sıcaklaşıyor ortalık, hem sevimsizleşiyor. Kaba asfalt, duble yol, güvenlik şeridi olmayan. Hafif de %1-3’le çıkılıyor. Banaz Çayı’nın üzerinden geçtim ama suyu kurumuş. Halbuki Uşak'ın önemli bir akarsuyu. Büyük Menderes'in yukarı havzasının bir kısmını oluşturan çay 165 km uzunluğunda-imiş. Bir de kışın görmek lazım karar vermek için. [e] 33. km/09.45/%40 harcandı/R: 906 m/29,8 °C. Bu şekilde sıkılarak Çileğin Başkenti Sivaslı’ya geldim (10.00, 928 m, 28,3 °C, 22,7 km/sa). Burada her sene mayıs veya haziran aylarında çilek festivali yapılmaktaymış. Pandemi nedeniyle 2020 ve 21 iptal edilmiş ama. 

 

Sağdan, Sebaste (*) antik kentine gidiliyor, 2 km denmiş. Bakıyorum internetten, fazla bir şey kalmamış. Vatandaş da sadece temeller var diyor. Pas geçiyor devam ediyorum. Hava da sıcak burada, esinti hiç yok. Bunalttı beni.

 

(*) Sebaste şehri, Roma imparatoru Augustus tarafından MÖ 20 yılında Sebaste adıyla kurulmuştur. Roma Dönemi’nde 12 önemli şehirden biridir. MS 9'uncu yüzyılda yakın çevresindeki kentlerin piskoposluk merkezi haline gelmiştir. En görkemli çağlarını Bizans Dönemi'nde yaşayan kentte büyük ve küçük olmak üzere iki kilise bulunmaktadır.

Neredekal, Kültürportalı 


Sivaslı çıkışı benzinciden alınan küçük su ve devam. Pınarbaşı Belediyesi süsleme yapmış. Yol kenarına dikili bir kayanın üstündeki testiden sular akıyor. 23 km kalmış hedefime. 43,5 km.de Denizli İl Sınırı geliyor. Saat 10.30 olmuş bu arada. 985 m rakım, 31,4 °C sıcaklık, 22,3 km/sa ortalamam. %1’le yükselen bir yol. Adı gibi kurumuş bir dereden geçiyorum, Kuruçay. Tepelerde ilerideki dağı yemişler, taş çıkartacağım diye. [e] 45. km/10.36/%60 harcandı/R: 981 m/31,5 °C/22,2 km/sa ort. 15 kilometrem kaldı Çivril’e. Yanımdan bir traktör geçiyor, direksiyonda bir kadın. Süper, kaptırmış gidiyor. Geçen kamyonun kasasındaki kumlar, üstü örtülü olmadığından ortalığa saçılıp duruyor. Ben de nasibimi alıyorum.

 

52’nci kilometrede yolun durumu düzeliyor. Asfalt kaymaklaştı, güvenlik şeridi çıktı ortaya. 6 kilometrem kaldı. 993 m, 32,2 °C, 22,3 km/sa, 11.00. %2 ile iniyorum. [e] 55,5. km/11.04/%80 harcandı, 32,5 °C.

 

Geldim haritada görülen geçide, 1024 m İğdir Geçidi (saat 11.07). Alınan foto sonrası salıyorum kendimi, 3 kilometrelik bir iniş var önümde. Yağ gibi kayıyor bisiklet ama rüzgar fazla sert esiyor. Kapanıyorum, ne var ki zaman zaman sallıyor, frenleyerek biraz hızımı hafiflettim. Ama gene de hızlıyım-uçuyorum. Çivril yazısında hiç resim alamayıp devam uçmaya.

 

Nedense şehir merkezi levhası çıkmıyor karşıma. Sağdaki balık lokantasından çıkan kişi soldan otogar levhasından sapmamı söylüyor. Yapıyorum ama Google da kafa karıştırıyor bazen. Aktifleşmesi ancak hareket edince başladığından ileri mi geri mi anlayamadım. Küçük bir bisikletçi çocuk düz devam olarak anlatıyor. Bakkaldan alınan soda, adamın hemen otogarın orada demesi ile oraya yöneliyor ama göremeyince tekrar soruluyor ve çocuğun doğru söylediği çıkıyor ve düz içeriye doğru pedallıyorum kilit taşlı bir yoldan.


Geldiğim noktada tekrar sorup sağdan sapıp 150-200 m sonra geliyor Emre Otel. Park edip kaydımı yaptırıyor, ayrılmış odam, ama fiyatı 90’dan 110’a çıkmış 1 ay içinde. Pazarlıkla 100’e, orta noktaya iniyor, bisiklet yandaki depoya, ben 104 no’ya. Odaları sigara içilir-içilmez diye ayırmışlar. Bravo. Büyük otellerde olan bir durumun burada uygulanmasına sevindim. İçen içmeyen aynı odada kalması ne saçma. Eskişehir DSİ’de koku perdelere sinmişti, üç gün havalandırdım geçmedi.

 

Açılıp-saçılıp-yayılıp-yıkanıp-uzanıp-kestirip-acıkıp... ortaya çıkma 4’e doğru. Resepsiyonun yönlendirmesiyle Akdoğan Restaurant’ta gene az az kuru bulgur ve de cacık ve de sade kahve = 20 TL. Bu arada bisiklet dostu Erkan Beyi arıyor, turdan döndüğünü öğreniyor ve evine davet ediliyorum. Arkadaşlarla buradayız diyor. Bindiğim taksi beni 25 liraya kolayca oraya ulaştırıyor. Merkezin dışında bir site.

 

Sırasıyla bisikletçilerle tanışıyorum. Ev sahibi Erkan Bey, eşi ve oğlu, Mehmet Bey ve eşi Duygu Hanım, Dilek Hanım ve bir genç bisikletçi daha, masa etrafında oturulmuş yemek yenilmekte, çay içilmekte.

 

Haliyle konu bisiklet, nereden nereye, onlar da üç günlük Denizli tarafındaki bir şelaleye tur yapmışlar. Sanki 40 yıllık dostlar gibi kaynaşıyoruz. Fotolar çekiliyor, bisikletler tanıtılıyor. Ve adres alırken Dilek Hanımın tanıdık çıkması güzel bir sürpriz oluyor. 2016 yılında Seçil ile birlikte gelmişti, Kemerburgaz’a pedallamıştık. Ne güzel bir tesadüf tekrar karşılaşmak. Daha sonra veteriner Ömer Bey ve hanımı da dahil olunca sohbet daha da renkleniyor, takılmacalar, espriler, hediye edilen bir forma, 10 Eylül Çivril Bisiklet Turu, 3 Ağustos Van Gölü Turu…

 

Yarın gideceğim Bekilli için bana otoyol dışında daha kısa olan ve köy yollarından geçen bir yol tarif ediliyor. Isparta yolcularının ayrılmasıyla Ömer Bey de beni merkeze bırakıyor. Biraz dolanıp Eski Hükümet Konağı’nı fotoğraflayıp, iki top dondurma (5-) alıp biraz daha yürüdükten sonra alınan bir soda (1,5) ile otele dönüyorum.

 

Çivril adına tarihte ilk kez Myriokephalon savaşını anlatan Bizans belgelerinde rastlıyoruz. 12. yüzyıldan kalma bu belgelerde Çivril adı Rum yazımı ile "Tribritzi" ve Latin yazılımı ile "Cyybrilcimani" diye geçiyor. Çivril adı Selçuklular döneminde Anadolu'ya göç eden Çağatay Türklerinin kullandığı Çağatay Türkçesine ait bir tanımlamadır ve anlamı "suyu bol olan yer", "sulak yer" demektir. Anadolu'da birçok bölgede Çivril adı vardır. 

 

Tarihçi Niketas "Tarih" adlı yapıtında savaşın yapıldığı geçidin adını "Tribritzi" biçiminde yazmıştır. Gerek eski, gerek yeni Helen dilinde C harfinin ve bizdeki okunuşuyla C harfinin karşılığı yoktur. C sesini vermek için tz, Ç sesinin vermek için ts kullanılır. Diğer yandan yeni Helen ağzında B harfi bizdeki V'nin değerindedir. Demek ki geçidin adı "Tribritzi" diye yazılmakla birlikte bizim okuyuşumuzdaki Civrici ya da Çivrici'nin değerindedir.

 

Bu adın içindeki ‘Çivr’ Luwi dilinde "bol su, gür su" anlamında, adın sonundaki -il ise "geçit, boğaz" anlamındadır. Bunların tümü içinden suyun aktığı bir doğal geçit'e işaret eder. Çivril adının işaret ettiği bu tür bir geçit ise doğu yanı başındaki "Küfü Çayı Vadisi'dir".

Vikipedi



Emre Otel 0258-7139000

 


















Banaz-Çivril

Tur tarihi: 30 Temmuz 2021

Alınan yol: 62,54 km
Ortalama hız: 22,8 km/sa

En yüksek hız: 81,4 km/sa
Bisiklete biniş süresi 2 sa 44 dk, dışarıda geçen süre 3 sa 21 dk
En yüksek sıcaklık 34˚C, en düşük 19 ˚C, ortalama 25,1 ˚C
Yükselti kazancı (çıkış) 613,7 m, kaybı (iniş) 699,5 m
En düşük yükselti 784,1 m, en yüksek 1023,3 m

 

Garmin yol bilgileri Banaz-Çivril

 

Relive yol bilgileri Banaz-Çivril




Banaz’dan ayrılışım 8.13.


Bu yol Denizli-İzmir yolu. Acayip trafiği
var. Özellikle TIR’lar çokça geçmekte. 




10,5 km.de Kızılcasöğüt sapağının gelmesiyle 

bu gürültülü yoldan ayrılıyor...


...  ve bisiklet tadında bir yola giriyorum. 


... Trafiği olmayan, etrafı yemyeşil olan, asfaltı 

o kadar iyi olmasa da sakin.



Tek şeritli bir yol, dalgalı asfalt, inişli çıkışlı. 


Bu şekilde keyifle devam ediyorum, geçtiğim köylerde 

kimsecikler görünmüyor, sanki ortalık boşaltılmış gibi. Yemyeşil 

etraf, ağaçlık, bahçeler, tarlalar ekili biçili.


Otoyola bağlanmamla bu keyif sonlanıyor, sıcaklaşıyor 

ortalık. Kaba asfalt, duble yol, güvenlik şeridi olmayan.






Çileğin Başkenti Sivaslı’ya geldim.


Sağdan, Sebaste antik kentine gidiliyor. Bakıyorum 

internetten, fazla bir şey kalmamış. Vatandaş da sadece 

temeller var diyor. Pas geçiyor devam ediyorum.






Tepelerde ilerideki dağı yemişler, taş çıkartacağım diye.

Denizli il sınırına giriyorum.





52’nci kilometrede yolun durumu düzeliyor. Asfalt
kaymaklaştı, güvenlik şeridi çıktı ortaya. 

İğdir Geçidi (1024 m)


Çivril 

Emre Otel. Çivril





Çivril

Akdoğan Restaurant



Ev sahibi Erkan Bey, eşi ve oğlu, Ömer Bey, Dilek 

Hanım, Mehmet Bey ve eşi Duygu Hanım ile.


Şemsiye asma işi Banaz’da da vardı.





Eski Hükümet Konağı, Çivril





İki top dondurma alıp biraz daha dolaşıyorum.


Çivril by Night


Gurme Esnaf Lokantası. Çivril








21. gün (devamı) Çivril-Bekilli - 19. gün (öncesi) Sandıklı-Banaz

 

 

 




[bisikletle]Türkiye: Friglerin İzinde 

 

İstanbul-Mudanya-Görükle = 44 km

 

Görükle-Keles = 65 km

 

Keles-Tavşanlı = 65 km

 

Tavşanlı-Emet = 44 km

 

Emet-Simav = 44 km

 

Simav-Gediz = 50 km

 

Gediz-Çavdarhisar = 39 km

 

Çavdarhisar-Kütahya = 58 km

 

Kütahya-Bozüyük = 78 km

 

Bozüyük-İnhisar = 53 km

 

İnhisar-Eskişehir = 49 km

 

Eskişehir-Çukurca = 69 km

 

Çukurca-Afyonkarahisar = 77 km

 

Afyonkarahisar-Sandıklı = 62 km

 

Sandıklı-Banaz = 77 km

 

Banaz-Çivril = 62 km

 

Çivril-Bekilli = 36 km

 

Bekilli-Dazkırı = 92 km

 

Dazkırı-Dinar = 33 km

 

Dinar-Burdur = 60 km

 

Burdur-Ağlasun = 36 km

 

Ağlasun-Isparta = 0 km

 

Isparta-İstanbul = 0 km


 

 

 



İlginizi çekebilir [bisikletle]Türkiye: Lidyalıların İzinde (Uşak–Eşme)