15 Temmuz 2021, Perşembe / Emet - Simav, 44 km (5. gün)
Sabah ezanının odada patlamasıyla yataktan neredeyse düşüyordum :)) Pencereyi kapatarak az da olsa sesi kısabildim. Ardından gene uykuya dalmışım. Uyanmam 6’yı çeyrek geçe oluyor. Sabahın rutin toplanma işleri, tıraş, güneş kremi vs… Dün almış olduğum meyveli kefiri de bu arada götürüyorum.
ÖE’den ayrılmam 7.35 gibi. Sabahın serinliği var. Bugün 15 Temmuz nedeniyle resmi tatil. Emet içinden süren yolum yokuş aşağıya gidiyor, ardından anayola kadar düz devam ediyor. Simav yoluna bağlanmamla 800 metrelerden 500’lere doğru iniyorum. Yolun durumu kaymak, güvenlik şeridi geniş, yağ gibi kayıyorum. Esen rüzgar üşütüyor bile. Ama biliyorum ki bu keyif bir saat sonra kalmayacak, güneş yakacak. O nedenle ses etmiyorum.
Bölge keyifli. Yolum bugün 1500’lere doğru yükselip ardından Simav’a kadar inecek, 49-50 km. Yani ⅓’ü iniş olacağını görüyorum çıkarttığım haritada. Soldaki çeşmede suyumu doldurup devam. Biraz cılız akıyordu o nedenle çok da soğuk değil ama mataradakinden daha iyiydi.
Yol gene eskidi, sevmediğim 2’nci sınıf oldu. Parça parça yeniliyorlar anlaşılan. Eski yolu yer yer solumda görebiliyorum. Benzinci de orada kalakalmış. Gediz-Uşak ayrımı geldi. Bana düz devam deniliyor. Yolu geçmekte olan büyük bir kaplumbağa, güvenlik şeridine sağ salim ulaşmış. Ne büyük acı bunları ezilmiş görmek.
Firuzan arıyor, yurt dışına gidecek köpekler yola çıkmışlar. Rahatlamıştır, meraktaydı çünkü. [e] 18. km/08.30/%20 harcandı/R: 832 m/19,9 °C. %3’le tırmanıyorum. Yönüm güneybatı. Buralarda halen Tofaşlar-Toroslar kullanılıyor. Çokça görüyorum yollarda. [e] 22. km/08.49/%40 harcandı/R: 1044 m/22,5°C. Eğim %8 oldu. 1500’e kadar sürecek bu tırmanış. Sağda yol çalışması var. Destek duvarları için çimento döküyorlar.
Kafa radyomda Gato Barbieri (28.11.1932-02.04.2016) çalıyor. 60’larda müziğe ‘Free Jazz’ dalgasıyla başlayan, Latin ezgileri taşıyan parçaları ile ünlenen Arjantinli caz müzisyeni, besteci ve saksafoncu. İşte 2002 yılındaki Live from the Latin Quarter kaydından Grammy ödüllü bestesi; Last Tango In Paris (Paris’te Son Tango).
[e] 25. km/09.08/%60 harcandı/R: 1198 m/23,9 °C. %4’le devam yükselmeye. Geçtiğim bölgede kocaman çam ağaçları var. Böyle uzun bir gövde üzerinde tepede dallar-yapraklar şeklinde ağaçlar. Kaç yaşında acaba bunlar? (...) 1294’e geldim, yani rakım olarak. Düz gidiyorsun gibi geliyor yol ama %3’le çıkıyorsun. Kar çubukları var kenarlarda. Bu da kışın karlı olduğunu gösteriyor.
[e] 28. km/%80 harcandı/R: 1338 m/28,3 °C. %5’le sürüyor tırmanış. Çok güzel bu bölge. Güzelce yarmışlar yol için, sağ sol çam ağaçları. Yol, bazı yerler hariç, sıcak asfalt değil ama gene de iyi sayılır. 29,5 kilometrede ikinci bataryayı takıyorum. Saat 09.24. 1361 m rakımdayım. Hava sıcaklığı 27,5 derece. Ortalama hızım ise 17,3 km/sa.
Tırmana tırmana -ama öyle çok kırıcı olmayan- geldim tepe noktasına (saat 09.32). Gölcük Dağı demiş levha, 1370 m. Bir foto alıyor, biraz nefesleniyor, etrafı izliyorum.
Gölcük Yaylası: Simav'a 10 kilometre mesafede yer alan ve bölgenin nefes alma alanlarından biri olan Gölcük Yaylası, çam ormanları ile çevrili bir doğa harikasıdır. 1450 metre yükseklikle bir mesire alanına ev sahipliği yapan Gölcük Gölünün etrafı son derece keyifli bir yürüyüş parkurudur aynı zamanda. Özellikle bunaltan yaz sıcaklarında bir kaçış noktası olan Gölcük Yaylası, Simav'ın en özel yerlerinden biridir.
Ve devam. Sağımda taşları kıran bir alet çalışmakta. Ne deniliyor bilmiyorum, sivri bir ucu var, taşları 2’ye ayırmakta, ufaltıyor. Herhalde taş kırıcı deniliyordur. Bravo bana :))
Bu noktadan sonra iniş başladı. Mermi gibi uçuyorum. Arkamdan gelen olmadığından yolu az ortaladım. Asfaltın yamalarını falan ciddi kollaman lazım. Es kaza bir dengeyi kaybedersen havalanırsın… Sonun pek de iyi olmayabilir!
Bölgede çokça kaplıca var. Bilmiyordum Kütahya bölgesinin bu denli termal sularla dolu olduğunu. Şimdi gelen Eynal’da termal sularla seraları ısıtıyorlarmış (ne akıllıca değil mi?). O nedenle oldukça çok sera görüyorum etrafta.
Saat 10.01, Simav’a giriş yaptım. Ağır yükün altında inleyen eski bir kamyonet hem trafiği yavaşlattı hem de saldığı egzoz gazı bayıltacak kadar bana gelmekte. Kusacağım bu pis kokudan. Sağdan, ilk gördüğüm yoldan kaçarak ayrılıyorum arkasından. İlçe içinde bazı yollarda çalışma var, asfalt kalmamış-toprak olmuş, dalga dalga, zıplayarak gidiliyor. Erken geldiğimden levhasını gördüğüm Kent Müzesi’ne önce bir uğrayayım.
Müze bahçesinde çimleri sulayan bey ile sohbete başlıyor, velespiti girişin yanındaki duvara dayıyor ve galoşları giyip 65’likle 2 lirayı ödemeden gezmeye başlıyorum. Tahir Bey (çimleri sulayan) benimle gelerek bölümler hakkında aydınlatıcı bilgiler vermekte.
Bina eski ilkokul. Üç sene önce müzeye dönüştürülmüş. Etnografya, Kurtuluş Savaşı, Antik Dönem, Cumhuriyetin Kuruluşu, alet edevat gibi çeşitlerin sergilendiği sınıfları geziyor, bazı fotolar çekiyor ve sonra çay eşliğinde, motorcu olan güvenlikçi Yılmaz Bey de dahil olarak, bisiklet, ağustos sonu düzenlenecek bisiklet festivali, önceki festivaller, katılımcılar ve onlara ilişkin hikayeleri dinliyorum. Elbette kendi motor maceralarını, köpeğini de büyük bir sevinç ve heyecanla anlatıyor.
ÖE hemen müzenin arkasındaymış. 12 gibi giriş yapıyor, az resepsiyoncunun gelmesini bekliyor, kayıt sonrası ödeme (60- O.K.) ve 108 numaraya yerleşme. Şunu hemen belirteyim, tertemiz bir ÖE. 4x4’lük, banyosu, eşyaları, çarşafları falan mükemmel. Örnek alınması gereken bir durumda.
Duş sonrası biraz uzanıyor hafif kestiriyor, 4 gibi ayaklanıyorum. Ancak sabah güneşi alan oda istemiştim, burası öğle güneşi girmesiyle ısınmaya başladı. Resepsiyoncu Muzaffer Bey karşıdan bir oda ile değiştiriyor ve 104’e transfer oluyorum.
Simav’ın tarihine kısaca bakacak olursak: Hititlerin, kesintili de olsa uzun süre Simav’a hakim olduğu yörede, ilk önemli devlet kuranlar Friglerdir. Bu nedenle, en eski yöre adları Frigçe ve onlardan önce burada yaşayan yerli halkların dillerine aittir. Daha sonra Helence ve Romalılar zamanında, Latince kullanılmıştır.
Simav adının, o tarihte kullanılan dilde “göl” ve “tırmanılan yer” anlamına gelen “Anauwa”dan geldiği, daha sonra, MÖ 7. yüzyıldan sonra Helen döneminde değişime uğrayarak “Synaos” adını aldığı düşünülüyor. Ortaçağ başlarında Simav bir piskoposluk merkezi olmuş. Şehir merkezindeki kazılarda ortaya çıkan yapı duvarlarının ilk ve orta çağa ait olduğu görülmüştür.
Simav, Anadolu Selçuklu hükümdarlarından Kutalmışoğlu Süleyman Şah zamanında alınmıştır. Tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte 6 Mayıs 1073 yılına tarihlenmektedir. Germiyanoğlu, kızı Devlet Hatun’u, Yıldırım Beyazıt ile evlendirirken Tavşanlı, Emet ve Simav bölgelerini de çeyiz olarak Osmanlı devletine vermiştir.
Simav ilçesi Kurtuluş Savaşı döneminde üç defa Yunan işgaline uğramış üç kez de kurtuluşu yaşamıştır.
Simav’da belediye teşkilatı 1867 yılında kurulmuştur. Türkiye’nin en eski ilçelerinden biridir. Bu yüzden eski el sanatlarının bölgedeki merkezi haline gelmiştir. Şimdi bir kısmı unutulmaya yüz tutmuş bu sanatlardan bazıları: halıcılık, debbağlı (tabaklık), ağdacılık, hasırcılık, semercilik olarak sayılabilir.
ÖE’den çıkıp müzeye tekrar uğruyor, telefonlar alınıyor-veriliyor ve tavsiye üzerine (saat 16.44) Yörem Lokantası’nda az az bulgur+kuru+cacık, ikramları çoban ve kuru soğan ile gene aynı fiyata 22 lira +3’de bahşişle 25 liraya doyuyorum. Turun başından beri aynı yemekler çıkıyor karşıma. Anlaşılan bölgeyi böyle tamamlayacağım.
Simav kalabalık, Emet’ten çok daha fazla seçenek var; yiyecek içecek, giyim kuşam vs. Tavşanlı’ya kıyasla nasıl acaba? Sanki Tavşanlı daha canlı. Burada hava sıcak, gölgeleri kollayarak yürümekteyim. Simav’ın helvasını yemeden gitme demişleri Emet’te. Karaşerifoğlu da adres olarak verilmişti.
Manifaturacılar Çarşısına giriyor, akşamın hazırlığı için yıkanan Cumhuriyet Meydanında biraz oturuyor, 1 top meyveli dondurmayı tadıyor (2,5), dondurmacının “Bodrum’da 10 lira, halbuki aynı malzemeyi kullanıyoruz” serzenişine “orada kiralar daha yüksek” diye laf atıyor ve seyir terasına gitmek üzere taksi bekleyeşindeyim.
15 liraya anlaştığım taksi (Şafak Taksi) fazla uzak olmayan terasa beni bırakıyor. Bir sade eşliğinde şimdi Simav’a ve köylerine kuşbakışı bakan bir terasta oturmaktayım. Eşsiz bir manzara karşısında biraz keyif çatıyor, Ceynur ile telefonlaşıyor, içilen kahve ve soda sonrası (7+2=9 TL) Veral Konağı (*) ve Ulucami’yi (**) görmek üzere dönüşe geçiyorum. Mahalle aralarından süren yolum, alınan tarifler ve Google desteği ile Veral’ı buluyor, kapalı olduğundan ancak dıştan görebiliyor, fazla uzak olmayan Ulucami’yi de ne yazık ki dıştan fotoğraflayabiliyor ve merkeze doğru yöneliyorum. Karaşerifoğlu Helvacıları (Zeki ve Necati) yan yana, emmi oğullarıymış, ikisi de helva işindeler. Neden ayrılar bilmiyorum (***). Kütahyalı Gürallar gibi hasımlar mı acaba? Malumunuz üç kardeş, her biri diğerine düşman; Güral, Kütahya, Lav diye markaları var.
İstanbul’dan getirdiğim şapka kalın, kafamı terletiyor. Manifaturacılar Çarşısı’ndan geçerken dükkanın birinde müşterinin işaret ettiği, ince bir şapkayı 20 liraya alıyor, kelleyi güneşten ve terden kurtarıyorum.
(*) Simav’ın eski belediye başkanlarından Mustafa Veral’ın evi olarak bilinen ve Hazine adına satın alınarak tescili ile birlikte restorasyonu yapılan Veral Konağı ‘Simav Otantik Ahşap Kültür Evi’ olarak hizmet verecektir.
(**) Simav’ın en eski camisidir. Ulu Cami olduğu ve yapım tarihlendirmesinin 1425 yılına denk düştüğü sanat tarihçileri tarafından kaydedilmiştir. Mimar Sinan’ın kalfası Süleyman Çavuş tarafından 1551 yılında onarılmıştır. Ulu Cami, doğu batı doğrultulu olup, kesme taştan yapılmıştır. Sekizgen kasnak üzerine oturtulmuş kurşun kaplı kubbesi ve tuğladan yapılmış minaresiyle taş işçiliğinin güzel örneklerinden biridir.
(***) İşletme sahibi, 5 kuşaktır aile mesleği olan tahin helvasının üretiminde geleneksel yöntemlerden hiç ayrılmadıklarını, susam oranının yüksek oluşu, meşhur Simav helvasına ayrıcalıklı bir lezzet kattığını, helva üretimindeki en önemli farkın susamın yıkanışı, sıkılması, kavrulması ve elenmesi olduğunu anlatıyor. Tadı gerçekten çok güzel. Daha ince bir dokusu var. Mutlaka tadın buralara gelirseniz.
Akşamki 15 Temmuz gösterisini izlemek üzere yakınındaki kahveye (Çaylak Meydan Cafe) yerleşip iki çay eşliğinde saatin gelmesini beklemekteyim. İnsanları izliyorum, yaşlısı genci, kapalısı açığı, kadını erkeği… Davranışları, adetleri, alışkanlıkları, birbirleriyle ilişkileri falan..., gözlem yapmak için iyi bir yer burası. Gençlerin tıraşı hep aynı; kulakların üzeri kazınmış, tepede ada gibi bırakılmış saçlar... Böylece 1,5 saat çabuk geçiyor ve mehteranın davul ve zurna seslerinin duyulmasıyla meydan da dolmaya başlıyor.
2 ileri 1 geri diyerek, yüksek sesle mehter başının anonsları, Alparslan’dan Fatih’e, oradan Mustafa Kemal’e ve hain saldırıya geliniyor. Bayraklar dağıtılıyor, kimi 1 taneyle yetinmeyip 3 tane kapıyor -beleş ya-, ilave sandalyeler getiriliyor... ve bir süre sonra halkı coşku içinde bırakarak ÖE’ye dönmek üzere ayrılıyorum. Yoldan alınan bir “ice tea” ile odama giriyorum.
Bugün, malum FETÖ darbe girişimi yakın tarihimizin önemli olayı. Ancak bunun dışında 1983 yılında ASALA (Ermenistan'ın Kurtuluşu için Ermeni Gizli Ordusu) adlı terör örgütü Paris-Orly Havalimanı’nda THY kontuarında patlattığı bomba ile 8 kişiyi öldürmüş, 52 kişi yaralamıştı. Örgüt daha önce de (1982) Ankara Esenboğa Havalimanı’nda benzer eylemde bulunmuş ve 9 kişi hayatını kaybetmiş, 72 kişi yaralanmıştı. ASALA, Türkiye'nin 42 diplomatını da çeşitli eylemlerde öldürmüştür.
Simav ÖE 0274-5135380
Emet-Simav
Tur tarihi: 15 Temmuz 2021
Alınan yol: 44,28 km
Ortalama hız: 19,7 km/sa
En yüksek hız: 74,2 km/sa
Bisiklete biniş süresi 2 sa 15 dk, dışarıda geçen süre 4 sa 32 dk
En yüksek sıcaklık 31 ˚C, en düşük 17 ˚C, ortalama 22,2 ˚C
Yükselti kazancı (çıkış) 1302,4 m, kaybı (iniş) 1589,5 m
En düşük yükselti 925,3 m, en yüksek 1015,1 m
Garmin yol bilgileri Emet-Simav
Relive yol bilgileri Emet-Simav
Emet ÖE’den ayrılmam 7.35 |
Sabahın serinliği var. Emet içinden süren yolum yokuş aşağıya gidiyor, ardından anayola kadar düz devam ediyor. |
Esen rüzgar üşütüyor. Ama biliyorum ki bu keyif bir saat sonra kalmayacak, güneş yakacak. |
Bölge keyifli. Yolum 1500’lere doğru yükselip ardından Simav’a kadar inecek. |
Sağda yol çalışması var. Destek duvarları için çimento döküyorlar. |
Geçtiğim bölgede kocaman çam ağaçları var. Böyle uzun bir gövde üzerinde tepede yapraklar şeklinde ağaçlar. |
Tırmana tırmana geldim tepe noktasına (saat 09.32). Gölcük Dağı demiş levha, 1370 m. |
Eynal’da termal sularla seraları ısıtıyorlarmış. O nedenle oldukça çok sera var burada. |
Saat 10.01, Simav’a giriş yaptım. |
Atlı Figür (Pişmiş Toprak) Roma Dö. / Mezar Steli (MS 2. yy). Kent Müzesi, Simav |
Kent Müzesi, Simav |
Ahşap Orak Elliği (Üç Parmak) Cumhuriyet Dö. Kent Müzesi, Simav |
Kent Müzesi, Simav |
Simav ÖE |
Kent Müzesi, Simav |
Kent Müzesi, Simav |
Yörem Lokantası, Simav |
Simav |
Simav’ın helvasını yemeden gitme demişleri. |
Manifaturacılar Çarşısı, Simav |
Manifaturacılar Çarşısı, Simav |
Manifaturacılar Çarşısı, Simav |
Simav Belediyesi |
Üzüm Pazarı Camii, Simav |
Üzüm Pazarı Camii, Simav |
Üzüm Pazarı Camii, Simav |
Manifaturacılar Çarşısı, Simav |
Manifaturacılar Çarşısı, Simav |
İlçe içinde bazı yollarda çalışma var, asfalt kalmamış-toprak olmuş. |
Bir sade eşliğinde Simav’a ve köylerine kuşbakışı bakan bir terasta oturmaktayım. |
Bir yolun var, Yolun başında hazır bir at duruyor, yükünü tutmuş yolculuğa çıkacak gibi. |
Eşsiz bir manzara karşısında biraz keyif çatıyorum. |
Seyir Terası, Simav |
Acem Baba Türbesi, Simav |
Veral Konağı, Simav |
Ulucami, Simav |
Ulucami; 1425 tarihli olup Mimar Sinan’ın kalfası Süleyman Çavuş tarafından 1551 yılında onarılmıştır. |
Karaşerifoğlu Helvacıları yan yana. Simav |
Akşamki 15 Temmuz gösterisini izlemek üzere yakınındaki kahvede (Çaylak Meydan Cafe) saatin gelmesini beklemekteyim. |
6. gün (devamı) Simav-Gediz - 4. gün (öncesi) Tavşanlı-Emet
[bisikletle]Türkiye: Friglerin İzinde
İstanbul-Mudanya-Görükle = 44 km
Görükle-Keles = 65 km
Keles-Tavşanlı = 65 km
Tavşanlı-Emet = 44 km
Emet-Simav = 44 km
Simav-Gediz = 50 km
Gediz-Çavdarhisar = 39 km
Çavdarhisar-Kütahya = 58 km
Kütahya-Bozüyük = 78 km
Bozüyük-İnhisar = 53 km
İnhisar-Eskişehir = 49 km
Eskişehir-Çukurca = 69 km
Çukurca-Afyonkarahisar = 77 km
Afyonkarahisar-Sandıklı = 62 km
Sandıklı-Banaz = 77 km
Banaz-Çivril = 62 km
Çivril-Bekilli = 36 km
Bekilli-Dazkırı = 92 km
Dazkırı-Dinar = 33 km
Dinar-Burdur = 60 km
Burdur-Ağlasun = 36 km
Ağlasun-Isparta = 0 km
Isparta-İstanbul = 0 km
İlginizi çekebilir [bisikletle]Türkiye: Çoruh Nehri Boyunca (Zara–Sivas)