23 Temmuz 2021, Cuma / Eskişehir II (13. gün)
Bugün ikinci günüm Eskişehir’de. Sabah tembellik yapma hakkımı kullandım. 9 buçuk gibi DSİ’den çıkıyorum, Eti Arkeoloji Müzesi’ni gezmek üzere. Yolum
28 Mayıs 2011 tarihinde ziyarete açılmış olan Eskişehir Eti Arkeoloji Müzesi, ülkemizde özel sektör tarafından hayata geçirilen ilk müze olarak nitelendirilmekte. Dorylaion (Şarhöyük, Eskişehir-Merkez), Pessinus (Sivrihisar-Ballıhisar), Han Yeraltı Şehri, Yazılıkaya, Keçiçayırı, Çavlum Köyü Eski Hitit Nekropolü (Merkez-Alpu yolu), Demircihöyük (Çukurhisar yakınları), Küllüoba (Seyitgazi-Yenikent) gibi yerlerde yapılan kazılarda çıkan eserler arasında mermer heykel ve heykelcikler, mimari parçalar, steller, pişmiş toprak günlük kullanım kapları, idoller, cam kaplar ve boncuklar, metal kap ve silahlar, takılar, sikkeler bulunmakta. Çok güzel bir müze; hem yapısal özelliği, sergileme biçimi ve elbette barındırdığı eserleri ile.
Bir saatten fazla bir zamanı, büyük bir zevk ve heyecan içinde geçirdiğim müze sonrası sırada Odunpazarı Modern Müze (OMM) var. Geldiğim yolu bu sefer karşı kaldırımdan geri yürüyerek OMM’nin bulunduğu alana ulaşıyorum. Mimari açıdan çok dikkat çekici, hoş bir tasarım. Ancak buranın (bölgenin) bir kusuru bulunuyor; araçların girişine izin vermişler/vermekteler. Her yere park edilmiş. Odunpazarı Evleri denilmiş, dibinde yığınla otomobil duruyor. Yürümektesin araç geliyor yol vermen gerekiyor. Buna nasıl izin vermiş Büyükerşen anlamak mümkün değil!
Hava rüzgarlı ve serin. Sıcaklığın verdiği sıkıntı kalmadı. Zaman zaman serin bile olabiliyor. Müzeye girmeden önce acıkan karnımı peynirli çibörek ve 3 çayla sakinleştiriyorum, Malhatun Sultan Çibörek’te. Evet, dedikleri gibi lezzetli. Bandırma’da da severek yemiştim. Orta Asya’da Tatarların yaptığı bir yemek çeşidi. Adını Tatar dilinde “nefis, enfes, güzel” anlamına gelen ‘çi’ kelimesinden alıyor. Bazıları bunu “ğ” ile yazar ki yanlıştır.
OMM öncesi Kurtuluş Savaşı’nı anlatan müzeye 8 lira ile giriş yapıyor, izletilen video ile duygularım kabarıyor. O yokluk şartlarında nasıl bir mücadele verilmiş, inanılmaz bir durum. Yani sonu mağlubiyetle de bitebilir, komutanlar idam da edilebilirler-di!
Müze, Haziran 2015 projesinde bu amaçla restore edilen tarihi Mestanoğlu Halil Konağı'nda. Birinci İnönü Savaşı'nda (1921) Türk birliklerinin komutanı İsmet İnönü'nün bu konakta kalması, müze yerinin seçiminde önemli rol oynadığı yazılıydı.
OMM’ye giriş 65’lik indirimiyle 15 lira. Mekanın içi ayrı güzel, sergilenen eserler ayrı bir heyecan. Binası Kengo Kuma and Associates (KKAA) tarafından tasarlanıp Eskişehirli mimar ve koleksiyoner Erol Tabanca tarafından hayata geçirilmiş.
Odunpazarı'nın odun ticaretinin merkezi olduğunu öğrenen Kuma, Odunpazarı sivil mimarisi, Osmanlı kubbe mimarisi ve geleneksel Japon mimarisini harmanlayarak çalışmış. OMM'da kullanılan çam ağaçları, Rusya'daki sürdürülebilir ve endüstriyel çam ormanlarının ömrünü doldurmuş olanlardan seçilmiş.
Bir saatimi bu muhteşem mekanda inanılmaz işlerin arasında geçirdim. Çıkışta hemen yakınında bulunan kafeteryada bir salata ile biraz dinleniyor, sabahtan beri yaşadığım-gördüğüm heyecan verici işleri hazmetmeğe çalışıyorum (saat 14.00). Zaman tüneli içinden geçmiş gibiyim; tarih öncesinden gelip geleceğe doğru havalandım.
OMM sonrası Çağdaş Cam Sanatları Müzesi ve üst katındaki Kent Belleği Müzesi’ni de 8 liraya geziyorum (saat 14.30). Buralarda, yani belediyenin müzelerinde 65’lik olmak geçmiyor, sadece bir indirim sağlıyor.
Müze binası restore edilmiş üç Odunpazarı evinin birleştirilmesiyle oluşmuş. Türkiye'nin ilk cam sanatları müzesi olduğu söyleniyor (açılış 01.12.2007). Yerli ve yabancı sanatçıların işleri göz kamaştırıcı. Üst kat ise, Eskişehir’in geçmişinden bugüne gelişiminde rol oynayan ve Eskişehir’e özgü olan unsurların dijital ortamda kayıt altına alındığı yepyeni bir anlayışa dayanan, çağa yakışan tarzda bir müze.
Çıkışta güvenlikçiden alınan bilgilerle önce Devrim Arabası’nı sonra da Havacılık Müzesi’ni gezmek için uzun bir yürüyüş yaparak tren istasyonu yakınına geliyor ve efsanevi arabayı görüyorum (saat 15.30). Daha önce fotoğraflarda görmüştüm. O yılların araba modellerine benziyor. 60 yıl önce, 4,5 ay gibi kısa bir sürede üretilen araba için basının “Devrim arabası yolda kaldı“, “Harcanan milyarlar boşa gitti, araba bozuldu” manşetleri, verilen emeği, uykusuz geceleri, onur mücadelesini hiçe sayıp Devrim’e köstek, arkada dönen dolaplara destek oldu.
Sırada Hava Müzesi var. Ama uzakta, yürümek zor. Ayaklarım da yoruldu buraya gelene kadar. Güvenlikçi minibüse binersin demişti ama ya ben ya o yanlış anladı. Buradan oraya minibüs yok(muş). Taksi ancak gider denildiğinden, ben de karşı kaldırıma geçip her köşede bulunan butonların üzerindeki numarayı arıyor, tesadüf de durak taksisinin önümden geçmesiyle atladığım gibi Anadolu Üniversitesi yakınlarındaki müzeye gidiyoruz. Yol boyunca şoför çevreye ilişkin bilgi veriyor. Zamanın sanayii bölgesiymiş buraları. Tuğla fabrikaları, un fabrikaları, hatta Eti’nin bile ilk fabrikası buradaymış. Şimdi boş duran eski tesislerin önünden geçmekteyiz. Acaba nasıl değerlendirmeyi düşünürler? Belki bir Lezzetler Müzesi, belki de bir Bisküvi Müzesi... Hemen akla bu kelime geliyor: Fransızca biscuit “çifte kavrulmuş”, iki kez pişmiş kurabiye sözcüğünden alıntıdır... denilmiş. Ülker bu sayede var oldu, soyadını bile değiştirmeyi gerek gördü!
Kırımlı Devletler Ailesi; 1934 yılında “Berksan” soyadını almıştı, Asım ve Sabri Berksan kardeşler 1944 yılında “Ülker” markası altında bisküvi üretmeye başladı. Ürünlerinin markası zamanla soyadlarının önüne geçti. Bunun üzerine aile soyadını “Ülker” olarak değiştirdi.
Müzeye geldik, 20 lira tuttu (saat 16.00). Ama al sana müze! Aramadan gelirsen karşına “müze kapalı” lafı çıkar. Uzundur tadilatta. Hoppalaa durumları! Taksi kaçmadan geri çağırır ve Odunpazarı’na yönelirisin. Ama yolda “Doktorlar Caddesi” dedikleri yerde iner, 15 lira öder ve yürümeye başlarsın. Kalabalık ki ortalık sormayın. Bayram hali herhalde, herkes Eskişehir'e mi gelmiş nedir?
Eskişehir’de deniz yok ama martı var. Herhalde Porsuk Çayından dolayı. Yürürken gördüğüm Gondol Çibörek'çide ayranla bir porsiyonu götürüyorum, 23 liraya. Ve Odunpazarı’na doğru devam, yolda alınan 2 top dondurmayı ısırarak. Aynı dükkandan mı aldım, gene 8 lira tutuyor.
Dün gördüğüm “Deniz” yazısını almak için dükkanı arıyor, bir dairesel tur attıktan sonra buluyor ve 15 lira karşılığında benim oluyor.
Alaaddin Camii karşısındaki çay bahçesinde limonlu soda+çay (4-) ile biraz dinleniyor ve saatler de 6’yı gösterdiğinden DSİ’ye doğru yürürken şu Şelale Parkı’nı da bugün göreyim diye, bekleyen taksiye atladığım gibi “şahsımı” tepedeki parka çıkartıyorum, 15 liraya. Ne kalabalık var, amaniiim. Yerlisi Arabı dolmuşlar. Yapay bir şelale yapılmış, çocuk oyun alanları, mini amfi tiyatro, restoran, kafe, çay bahçesi, yürüme yolları. Gazino insan kaynıyor, durulacak gibi değil. Geldiğim gibi dönüyorum. Tepeden Eskişehir’e bakarak yokuş aşağı yürümekteyim. Tekrar Odunpazarı’na geliyor ve farklı bir yoldan dönüşe geçerek gene Millet Bahçesi içinden geçip 10 saat sonra yeniden DSİ’ye vasıl oluyorum.
Odunpazarı Evleri, Eskişehir |
Eskişehir Eti Arkeoloji Müzesi |
Adak Steli. MS 2. yy Roma Dö. |
Hygieia. MS 2. yy Germa Koloni Şehri / Herakles Heykeli. MS 2. yy / Zeus Heykelciği |
Lahit. MS 4. yy Roma Dö. |
Sanduka Mezar. MS 12.-13. yy Selçuklu Dö. |
Veli Beyzâde Ahmed Bey (1834/35) |
Ön Salon |
Üst Salon |
Hayvan Figürinleri |
Minyatür Testiler |
Yonca Ağızlı Testi. MÖ 900-500 Frig Dö. / Kulplu Testi / Yonca Ağızlı Testi. MÖ 900-500 Frig Dö. / Tankard (Törensel İçki Kabı) Erken Tunç Ça. MÖ 3000-2000 |
Afrodit Figürinleri / Herme Figürini (orta) / MÖ 30–MS 395 Roma Dö. |
MÖ 30–MS 395 Roma Dö. |
MÖ 30–MS 395 Roma Dö. |
Bronz Hz. İsa Heykeli / Kandiller / MS 395-1453 Doğu Roma Dö. |
Kandiller. MÖ 30–MS 395 Roma Dö. |
Silindirik ve Prizmatik Şişeler. MÖ 30–MS 395 Roma Dö. |
Çavlum Mezarlığı. Orta Tunç Çağı |
Figürlü Pişmiş Toprak Kap Parçaları. MÖ 900-500 Frig Dö. |
Kolyeler. MÖ 900-500 Frig Dö. |
Yonca Ağızlı Testiler. MÖ 900-500 Frig Dö. / Testi. MÖ 1. yy-MS 1. yy Geç Hellenistik-Erken Roma Dö. / Kyliks. MÖ 330-30 Hellenistik Dö. |
İyi Talih Kolyesi (Altın). Alpu Kocakızlar Tümülüsü. Hellenistik Dö.-Roma Dö |
Üst Salon |
Güneş Kursu (Bronz). MÖ 2400-2200 Erken Tunç Çağı III. Çorum Alacahöyük / Boğa Heykelciği. MÖ 3000-2000 |
Depas Amphikypellion (Törensel İçki Kabı). MÖ 3000-2000 Erken Tunç Çağı. Küllüoba / Skyphos (İçki Kabı). Şarhöyük |
Fibulalar (Kilitli İğne). MÖ 900-500 Frig Dö. |
Arka Salon |
Lahit. MS 3. yy. Roma Dö. / Naunas’ın Mezar Taşı |
Çağdaş Cam Sanatları Müzesi - Kent Belleği Müzesi. Eskişehir |
OMM. Eskişehir |
Atlıhan El Sanatları Çarşısı. Eskişehir |
Malhatun Sultan Çibörek |
Eskişehir Kurtuluş Müzesi |
Burası bir halkın ulus olma uyanışının, birleşmesinin, ayağa kalkıp destanlaşmasının yaşandığı topraklardır. Burası tarihin yeniden yazıldığı, ilkleriyle her zaman kalplerdeki yerini alan şehirdir. |
Burası bağımsızlık mücadelesine ilk el veren halkın yaşadığı şehir Eskişehir’dir. Burası Eskişehir’in Kurtuluş Müzesidir. |
OMM. Eskişehir |
Tanabe Chikuunsai IV (1973). İsimsiz 2019. Karışık teknik 107x72x34 cm. İllaki selfie çektireceksin! |
Ali İbrahim Öcal (1982). İsimsiz, 2017. 36 adet ağaç dalı, kürek ucu. Değişken boyutlar. |
Emin Mete Erdoğan (1982). Bitkiler, Hayvanlar ve Binalar II, 2019. Tuval üzeri akrilik kalem. Ø 175 cm |
İrem Tok (1982). Açık Hava Müzesi, 2019. Karışık teknik, kitap, liken, heykel. Üç cilt, 22x127 cm (her biri) |
Çağdaş Cam Sanatları Müzesi ve Kent Belleği Müzesi avlusu. |
Kent Belleği Müzesi |
Porsuk Çayı Eskişehir’e nefes aldırdığı gibi onu farklı da kılıyor. |
Devrim Arabaları Müzesi. Eskişehir |
K2200, Buharlı Lokomotif. Hafif yük ve yolcu taşımacılığı. Ray aralığı 1100 mm, dar hatlı. |
İlk yerli otomobil Devrim. |
DE24000 Tipi Lokomotif Makinist Kabini. 1970’li yıllarda TÜLOMSAŞ’ta üretilen ilk dizel elektrikli lokomotif. (üst) |
Havacılık Parkı. Al sana müze! Aramadan gelirsen karşına “müze kapalı” lafı çıkar. Uzundur tadilatta! |
İn cin top oynuyor! |
Eskişehir güzel, burada yaşanır. |
Gondol Çibörekçi |
Kimi yalar, ben ısırıyorum. Siz? |
Şartları var. |
Şelale Parkı’nı da göreyim diye, taksiyle “şahsımı” tepedeki parka çıkartıyorum. Yapay bir şelale yapılmış, çocuk oyun alanları, mini amfi tiyatro, restoran, kafe, çay bahçesi, yürüme yolları... |
Şöyle bir Eskişehir manzarası var. |
Şelale Park, Eskişehir |
Eskişehir’in dış mahallerinden geçmekteyim... |
... Bazı evler maddî durum farklılığını belli ediyor... |
... Yan yana durduklarında. |
14. gün (devamı) Eskişehir III - 12. gün (öncesi) İnhisar-Eskişehir
[bisikletle]Türkiye: Friglerin İzinde
İstanbul-Mudanya-Görükle = 44 km
Görükle-Keles = 65 km
Keles-Tavşanlı = 65 km
Tavşanlı-Emet = 44 km
Emet-Simav = 44 km
Simav-Gediz = 50 km
Gediz-Çavdarhisar = 39 km
Çavdarhisar-Kütahya = 58 km
Kütahya-Bozüyük = 78 km
Bozüyük-İnhisar = 53 km
İnhisar-Eskişehir = 49 km
Eskişehir-Çukurca = 69 km
Çukurca-Afyonkarahisar = 77 km
Afyonkarahisar-Sandıklı = 62 km
Sandıklı-Banaz = 77 km
Banaz-Çivril = 62 km
Çivril-Bekilli = 36 km
Bekilli-Dazkırı = 92 km
Dazkırı-Dinar = 33 km
Dinar-Burdur = 60 km
Burdur-Ağlasun = 36 km
Ağlasun-Isparta = 0 km
Isparta-İstanbul = 0 km
İlginizi çekebilir [bisikletle]Türkiye: Çoruh Nehri Boyunca (Şiran–Alucra)