13 Temmuz 2021, Salı / Keles - Tavşanlı, 65 km (3. gün)
Nefis bir uyku çektim. Saat 3 civarı bir ara uyanır gibi oldum ama sonra tekrar uykuya dalınca 6 buçuktu gözlerimi açtığımda. Serindi oda, uzun kollu tişörtümü giymek zorunda kaldım. Keles yüksekte, Bursa gibi sıcak değil.
Toparlanıp hazırlanmak ve yola koyulmak; saat 7 buçukta binanın dışına çıkmış, ilk fotoyu almıştım bile. Benzinciden öğrendiğime göre Tunçbilek levhalarını takip etmem gerekirmiş.
Bulunduğum yerden sıkı bir rampayla (%10) 2 km gibi iniliyor merkeze. Sabahın serinliğinde mermi gibi uçuyorum. Aklımdan da -ne hikmetse- unuttun mu bir şeyi tekrar bu rampayı geri çıkmak kabus diye geçiyor. Durun dinleyin. Aptala malum mu olur yoksa olacakları önceden görüyor muyum? :)) Keles’e inip hemen diğer taraftan aynen indiğini çıkıyorsun. Başladım tırmanmaya, kaptırdım gidiyorum. Bir yudum su içeyim diye mataraya el attım, ne göreyim? Unutmuşum odada!!! :(( Nasıl kızıyorum kendime bilemezsiniz. Çıkmam rampayı bu sinirle. Mataram da kıymetli, üstelik de gerekli. Ne edersin? Merkeze geri döner, taksi durağından araba çağırır, bisiyi karşısındaki dükkana emanet eder ve arabayla yukarıya çıkıp-alıp geri dönersin. 10 TL karşılığında matarana kavuşursun :))
Başlarsın yeniden tırmanmaya (%7). Neyse coğrafya çok güzel, ormanlık burası, hava püfür püfür, etraf yemyeşil. Bu insana neşe veriyor. Keles’e doğru ara sıra araçlar var, gelmekte olan. Asfalt haliyle tek şerit, kalite 2’nci sınıf, ama etraf 1’inci sınıf, tam bisikletlik bir yol. Fotolar çekiyor, kısa sesli notlar alıyor, hafif çıkıp hafif iniyorum. Etrafta kiraz toplayanlar var. (...) Bu şekilde Keles’in Alpagut Mahallesi’ne geldim. Adının Aygut Alp’ten geldiğini, zamanla Alpagut’a dönüştüğünü, bu kişinin Kara Ali’nin babası, Timurtaş ve Umur Bey’in de ataları olduğu yazılı.
Bir iniş ki sormayın, uçuyorum adeta. Traktör falan gerilerde kaldı. Dönemeçlerde yavaşlamasam fırlayıp gideceğim. Kapandım bisikletin üzerine. Rüzgar direncine meydan okurcasına 1000 metrelerden 530’lara indim, 7-8 km en azından vardı bu yokuş. Kıvrıla kıvrıla dar bir yol. Geldiğim yer “Rafting Başlangıç Noktası”. Bir çay akıyor, bir de çeşme var. Sularımı tazeliyorum ve başlıyorum indiğimi çıkmaya. 500 metre tekrar yükselmek gerekecek. Sorun değil, Normal'le sıkıntısız yol almaktayım. %5-6-7 ile ince ince tırmanıyorum. İnişe göre çıkış daha uzuna yayılmış. Etraf kiraz ağaçları ile dolu, vişneler de olmak üzere, cevizler yerlere saçılmış, kavak ağaçları boy boy, kuş-böcek sesleri ortalığı kaplamış… Anlatılır gibi değil, yaşamak lazım. Cennetten bir parça sanki :)) [e] 12. km/08.53/%20 harcandı/R: 577 m.
Ve tırmanarak geldim ormanlık bir bölgeye, şimdi çam kokusu-reçine kokusu hakim. Yol biraz daha genişledi burada. Videolar çekiyor, bolca foto alıyorum. Köylerde kimsecikler görünmüyor. Nadiren birine rastlıyorum. Sanırım herkes kiraz toplamakla meşgul. Taksi şoförü de anlatmıştı. Kilosu 5-6 liradan gidiyormuş. Özel bir çeşit varmış, Lambert Kirazı, o 15 liradan alınıyormuş. [e] 20. km/09.12/%40 harcandı/R: 768 m. Daha var, 1000 metreyi bulmam lazım. Durak (1) diye bir köyden geçmekteyim. Yol kaba asfalt burada. Hani zift üzeri mıcır, geç silindirle al sana yol durumları. Dangıl dungul. Ama bölge son derece keyifli, değiyor yani. Çok nadir araç geçiyor.
(1) Durak; 1908 Yıllığı’na göre Harmancık bucağına bağlı bulunan köy zamanında Osman Bey tarafından Edebalı'ya mülk olarak verilmiş, o da zaviyesine vakfetmiş.
Bir iki diyerek köyler geçiliyor. Harman Demirci (2); geldiğim köyde geçen hanıma merhaba derken sohbet ediyoruz. Kirazdan geliyormuş. Sana vereyim gel diyor, evine doğru giderken kirazdan dönen bir başka hanım koca bir dal kirazı elime tutuşturuyor. Al ye diye. Bu kadarını nereye koyarım, alamam, taşıyamam diye teşekkür ediyor, yarısını orada kenardaki bankta mideye indiriyorum. Nefis, açık kırmızı rengi vardı. Süper lezzet.
(2) 1927’lerden itibaren Orhaneli ve Büyükorhan’ın diğer Timurcu (Demirci) köylerinden ayırt etmek için -Harmancık’a bağlı Demirci köy anlamında- Harmancık Demirci denmiş, sonra da “Harman Demirci” olmuş.
[e] 23. km/09.44/%60 harcandı/R: 928 m. 40-45 km kadar kaldı Tavşanlı’ya. Yolun üçte birini geride bırakmışım, devam pedallamaya. 1010 m rakıma geldim bu arada. İşbu yükseklikte hafif inip hafif çıkacağız galiba. (...) İndim indim ve 869 m.den %7-8 ile tırmanıyoruz gene. Kütahya İl Sınırı geçildi. 29 km geride kalmış. Saat da 10 oldu. 2 buçuk saat geçmiş çıkalı. [e] 30,9 km/10.09/%80 harcandı/R: 912 m. Bataryayı da değiştiriyorum bu noktada.
Eşen (3) köyünde ilk defa bir bakkala rastlayınca soda (1,25) içmek üzere duruyorum. Kenarda oturan köylü Tunçbilek yerine Derbent’ten Balıkesir yoluna saparsam daha kısa olacağını söyleyince, bakkaldan da krokili tarif almamla rotayı döndürüyorum. Gerçi Google haritada bu yolu görmüştüm, ama emin değildim. Demek varmış. iyi oldu bu bilgi.
(3) Köy, 1912 yılından beri aynı adı taşımaktadır. Adını buraya yerleşen Eşenli Yörük Türkmen Cemaatinden almıştır. 1894 yılındaki arşiv kayıtlarına göre Adranos (Orhaneli) Kazası-Harmancık Nahiyesi’ne bağlı bir köydür. 1944'te Kütahya'nın Tavşanlı ilçesine bağlandı.
Geçtiğim yolun üzerindeki köyler Yunan işgali sırasında yakılıp yıkıldığı gibi insanları da işkence görmüş-öldürülmüş. İşgale karşı direnişler vb. çokça olay okudum gelmeden. (...) Yol inip çıkıyor. 1086 m.ye çıktım ve iniyorum gene. Elmaağacı köyünü geçiyorum. Mataranın üzerinde bir mayıs böceği benle seyahat etmekte. Akıllıca, hazır giden varken faydalanmak :)) Bu bölgede asfaltta erimeler başlamış. Karşı şeridi boydan boya kumlamışlar. Araç geçince toz kalkıyor. Benim taraf temiz ama. Gene 1082 m.ye çıktım ve iniyoruz. Tam bir deve sırtı; in çık durumları.
Derbent’te (R: 1031 m) 20 dk.lık bir mola. Çay ve Oralet (1’er lira), Firu’yla telefon konuşması ve Balıkesir yoluna çıkmamla sözü edilen tek şerit, trafik kazası olmuş yoldan Tavşanlı’ya doğru pedal basıyorum. Asfalt güzel ama dağ yolunun havası yok. [e] 46,5 km/12.11/%40 harcandı-II/R: 995 m. Doğuya doğru gidiyorum şimdi. Rüzgar karşıdan kuvvetli esmekte. Sol tarafta ağır elektrik hatları var. Dev direkler. 2 km sonra yol çalışması bitiyor ve tek şeritli bir yola bağlanıyoruz. Asfaltın durumu kötüleşti. Eskimiş bir yoldayım. Büyükbaş hayvancılık var herhalde bu bölgede ki 2’nci besi çiftliğini görüyorum. %-1 ile gidiyoruz. Parçalı yamalı kalitesiz bir asfalt.
Saat 12.49, sonunda leblebisiyle (4) ünlü Tavşanlı’ya dış mahallesinden giriş yapıyorum. Uzunca, ortası ayrılmış bir yol. Huzur Oteli arayıp belediyenin yakınında olduğunu öğreniyor ve iki sorguyla önüne varıyorum. Bisikleti içeriye al, 100 lirayı öde, biraz lobide nefeslen, ayrılmış odaya çık, soyun-yayıl-yıkan ve ayakları uzat...
(4) Tavşanlı leblebisi dünyaca ünlü olup Fransa’da Dünya Kalite Ödülü verilmiştir. Aynı zamanda Tavşanlı’nın sade leblebisi Paris’te ödül alıp 2003 yılında tescillenmiştir. Çeşitli baharatlar ve şekerlerle tatlandırılmış, susamlı, haşhaşlı, sakızlı, kahveli, keçi boynuzlu, tarçınlı, çikolatalı gibi çeşitleri bulunan leblebinin ana vatanı olarak bilinin Tavşanlı’da çok sayıda leblebi imalathanesi vardır.
5 gibi çıkıyorum sahneye. 2 camisi, 1 Belediye Müzesi var görebileceğim. Müze hemen yanımızda ama kapalı. Belediyeden durumunu öğrenirken taşınma nedeniyle kapalı olduğu, daha fazla bilgi için arkeolog Mehmet Ali Beyin telefonu veriliyor.
Saat 17.20, Beyaz Zambak lokantasında az az kuru+bulgur ve de ayran, onların ikramı çoban salata ile doyuruyorum karnımı (12-). Mehmet Ali Beyi arıyor, gelmesiyle uzun ve keyifli bir sohbete başlıyoruz. Frigleri anlatıyor, bölgedeki Tümülüs’ü ve köylerdeki tarihi malzemeleri. Sonra motoru ile beni Tümülüs’e, Mülayim Tepe’ye (5), Kavaklı Cami (6) ve Ulucami’ye (7) götürüyor. 3 arkadaşıyla tanışıyor, közde kahve ve çay içiyor, uzun poz fotoğrafçılığı gibi konuları konuşarak -araya vejetaryenliği de sıkıştırarak- zaman geçiriyor, sonra deri tasarım işleri yapan Tahsin Beyin -müze gibi- atölyesinde günün kokuşmuşluğu, İslam dini, gerçek dindarlıkla bugünkü şarlatanları karşılaştırarak, soda-çay eşliğinde keyifli bir sohbetle tamamlıyoruz programı.
(5) Mülayim Tepe; “Hace’ül-Haram” ve “Mülayim Ded” adlarıyla bilinen Dedebali, Anadolu Türk birliğinin sağlanmasında önemli görevler almış, sevilen ve hayırseverliği ile bilinen bir halk bilgesidir. 1394 yılında vefat etmiş, Mülayim Tepe adıyla bilinen ve günümüzde mesire yeri olarak kullanılan tepeye defnedilmiş ve üzerine türbe yaptırılmıştır. Türbenin etrafı havuz ile çevrilidir.
(6) Kavaklı Cami; Tavşanlı’da yapılan ilk camidir. Hayırsever bir Yörük tarafından 1118 yılında yaptırıldığı bilinmektedir. Osmanlı döneminde, 1798’de tamir görmüş, en son olarak 1946’da restore edilmiştir.
(7) Ulucami; yapım tekniği olarak erken Osmanlı eserlerini çağrıştıran yapının kitabesi yoktur. Araları hatıllı kesme taştan yapılmış olup, ortada köşeli ve dört ayaklı kemerler üzerine büyük orta kubbe, kenarlarına sekiz küçük yarım kubbeler oturtulmuştur.
Otelin önüne beni geri bırakıyor, telefonlarımı veriyorum, hoş sohbet bir dost tanımış oldum. Bu gezilerin güzel yanı, hiç beklemediğin yerde-zamanda karşına çıkan sürpriz insanlar, onların dünyaları ve anlattıklarını dinlemek-tanımak… İşin güzel yanı, keyifli yanı.
Tavşanlı tarihi: Yapılan araştırmalarda elde edilen buluntular, tarihin Kalkolitik Çağda başladığını göstermektedir. Daha sonra yörenin “Küçük Frigya” olarak isimlendirildiği ve yerleşildiği görülür. İlçe merkezinde, çeşitli yerlerde yapılan araştırmalarda bulunan mermer, stel, lahit, lahit kapağı ve bazı mimari yapıtlarda yoğun bir Roma yerleşmesinin bulunduğu görülür. Roma İmparatorluğunun ikiye ayrılmasından sonra Bizans topraklarında kalan kent, Türklerin Anadolu’ya girmesiyle Anadolu Selçuklularına ve daha sonra ise Germiyanoğulları’na bağlanmıştır. 1378 yılında Germiyanoğlu Süleyman Şah, kızı Devlet Hatun’u Yıldırım Beyazıt ile evlendirince, bölge toprakları Osmanlılara çeyiz olarak verilmiştir.
Yöreye Tavşanlı adının verilmesine de bu zamanda rastlanır. Kasaba yakınlarındaki fundalıklar içinde çok tavşan olmasından ve bu civarda bolca tavşan avlanmasından dolayı Yıldırım Beyazıt tarafından bu bölgenin adının “Tavşanlı” olarak söylendiği rivayet edilmektedir.
2006 yılında, Çardaklı mahallesi yakınlarında bulunan 100 metre karelik mozaik, Roma dönemine ait bir evin kalıntılarıdır. Bu mozaiğin tahrip olmamış kısmı ise 52 metre karedir. Çıkan bu kalıntının en önemli özelliklerinden birisi de, üzerinde cam mozaiklerin olmasıdır.
Eski adı olan “Harguş” Farsçada “tavşan” anlamına geliyor. Bu nedenle, günümüzdeki adı “Tavşanlı” olarak değişe gelmiştir. Bir diğer söylentiye göre Arapçada “tav” leblebi anlamında kullanılmaktadır. Bu yörenin leblebisi meşhur olduğundan, “tavı şanlı” olarak adlandırılan ilçenin ismi, günümüze “Tavşanlı” olarak ulaşmıştır.
Tavşanlı Huzur Otel 0274-6142166 / 0530-2409606 Hasan Bey
Keles-Tavşanlı
Tur tarihi: 13 Temmuz 2021
Alınan yol: 65,66 km
Ortalama hız: 18,8 km/sa
En yüksek hız: 64,6 km/sa
Bisiklete biniş süresi 3 sa 29 dk, dışarıda geçen süre 5 sa 33 dk
En yüksek sıcaklık 37 ˚C, en düşük 17 ˚C, ortalama 27,1 ˚C
Yükselti kazancı (çıkış) 1302,4 m, kaybı (iniş) 1589,5 m
En düşük yükselti 519,3 m, en yüksek 1124,6 m
Garmin yol bilgileri Keles-Tavşanlı
Relive yol bilgileri Keles-Tavşanlı
7.30, Keles’ten ayrılıyorum. |
Bulunduğum yerden sıkı bir rampayla iniliyor merkeze. Sabahın serinliğinde mermi gibi uçuyorum. |
Asfalt haliyle tek şerit, kalite 2’nci sınıf, ama etraf 1’inci sınıf, tam bisikletlik bir yol. |
Coğrafya çok güzel, ormanlık burası, hava püfür püfür, etraf yemyeşil. Bu insana neşe veriyor. |
Bir iniş ki sormayın, uçuyorum adeta. Traktör falan gerilerde kaldı. Dönemeçlerde yavaşlamasam fırlayıp gideceğim. |
Kıvrıla kıvrıla dar bir yol. Geldiğim yer “Rafting Başlangıç Noktası”. Bir çay akıyor, bir de çeşme var |
Etraf kiraz ağaçları ile dolu, vişneler de olmak üzere, cevizler yerlere saçılmış, kavak ağaçları boy boy, kuş-böcek sesleri ortalığı kaplamış… |
Kirazdan dönen hanım koca bir dal kirazı elime tutuşturuyor. |
Ormanlık bir bölgeye geldim, şimdi çam kokusu-reçine kokusu hakim. Yol biraz daha genişledi burada. |
Parçalı yamalı kalitesiz bir asfalt. |
Balıkesir yoluna çıkmamla sözü edilen tek şerit, trafik kazası olmuş yoldan Tavşanlı’ya doğru pedal basıyorum. Asfalt güzel ama dağ yolunun havası yok. |
Büyükbaş hayvancılık var bu bölgede. |
Rüzgar karşıdan kuvvetli esmekte. Yol çalışması bitiyor ve tek şeritli bir yola bağlanıyoruz. |
Saat 12.49, leblebisiyle ünlü Tavşanlı’ya dış mahallesinden giriş yapıyorum. |
Uzunca, ortası ayrılmış bir yol. Tavşanlı |
Huzur Oteli arayıp belediyenin yakınında olduğunu öğreniyor ve iki sorguyla önüne varıyorum. |
Huzur Otel, Tavşanlı |
Tavşanlı Belediyesi |
Tavşanlı |
Beyaz Zambak Lokantası, Tavşanlı. |
Tümülüs, Tavşanlı |
Mülayim Tepe, Tavşanlı |
Mülayim Tepe, Tavşanlı |
Mülayim Tepe, Tavşanlı |
Dede Bali Türbesi, Tavşanlı |
Kavaklı Camii, Tavşanlı |
Kavaklı Camii içi, Tavşanlı |
Ulucami, Tavşanlı |
Ulucami içi, Tavşanlı |
Tavşanlı by Night |
4. gün (devamı) Tavşanlı-Emet - 2. gün (öncesi) Görükle-Keles
[bisikletle]Türkiye: Friglerin İzinde
İstanbul-Mudanya-Görükle = 44 km
Görükle-Keles = 65 km
Keles-Tavşanlı = 65 km
Tavşanlı-Emet = 44 km
Emet-Simav = 44 km
Simav-Gediz = 50 km
Gediz-Çavdarhisar = 39 km
Çavdarhisar-Kütahya = 58 km
Kütahya-Bozüyük = 78 km
Bozüyük-İnhisar = 53 km
İnhisar-Eskişehir = 49 km
Eskişehir-Çukurca = 69 km
Çukurca-Afyonkarahisar = 77 km
Afyonkarahisar-Sandıklı = 62 km
Sandıklı-Banaz = 77 km
Banaz-Çivril = 62 km
Çivril-Bekilli = 36 km
Bekilli-Dazkırı = 92 km
Dazkırı-Dinar = 33 km
Dinar-Burdur = 60 km
Burdur-Ağlasun = 36 km
Ağlasun-Isparta = 0 km
Isparta-İstanbul = 0 km
İlginizi çekebilir [bisikletle]Türkiye: Çoruh Nehri Boyunca (Sivas–Yıldızeli)