15 Eylül 2021, Çarşamba / Tire - Selçuk, 41 km (11. gün)
7’ye doğru gözlerimi açıp yataktan kalkıyorum. Kahvaltı 7 itibariyle demişlerdi. Toparlanıp eşyaları asansörle -olması ne mutlu edici- 3. kattan indiriyorum. Bisiklet 1’inci katta. Onu da döner merdivenden, zar zor sığdırarak indirip otel önünde çantaları takıp kahvaltıya geçiyorum.
En boş konuşmalardan: “Kapının önüne koyun, güvenlik kameraları var”. İyi de var olunca ne oluyor? Çalınmıyor mu? Çalındığında çalanı görüyorsun ama izini süremiyor, bisikletine veda ediyorsun!
Kahvaltı zayıf. Otel de pek matah değil, 120 lira da pek fazla ama başka seçenek olmayınca. Olan zaten daha pahalıydı.
08.19 ayrılış saatim. Hava açık, dünden eser yok. Güzel bir gün. Döner kavşaktan geçip devamla sağdan Selçuk yazısına sapıyorum. Zaten dün de buradan sapıp bir miktar gitmiş, yağmurun şiddetlenmesiyle kahveye sığınmıştım. Aynı kahvenin önünden geçiyor ve sorarak Selçuk yönüne devam ediyorum. Yolum uzak değil, 40 km olmalı. Bunu dün yapacaktım, 2’ye bölmüş oldum. Fena olmadı. Tire pazarını gördüm gezdim. Tire güzel yer, hoşuma gidiyor.
Batıya doğru, %1-2 ile inerek tek şeritli bir yolda çizgi üzerinden gitmekteyim. Asfalt pütürlü değil. Araç trafiği var. Biri hariç çoğu mesafeli geçmekte, veya uygun konumu beklemekte. Gözüm sürekli dikiz aynasında ama. Gelen varsa pozisyonumu alıyorum. Yeşil bir bölge. Tarlalar biçilmiş. Sağım zeytin solum incir. Tepelerde, solda rüzgar pervaneleri görüyorum. Geçen gelişimde oradan tırmanıp İncirliova’ya inmiştim. Saman-Silaj bulunur diye koçman bir yazı. Silaj nedir, ilk duyuyorum. Yeşil ve su bakımından zengin yemlerin havasız ortamda fermantasyona uğratılarak (ekşitilerek) saklanmasına silolama, bu işlem sonucu elde edilen yeme de silo yemi veya silaj denir. Silaj kısaca hayvan turşusu olarak da bilinir.
Bir besi çiftliği geçtim. Amma çok inek vardı. Belki 100 belki de daha fazla. 18 km’de yol duble oluyor. Güvenlik şeritli kaymak asfalt. Bir kısmını yapmışlar, anlaşılan yenileyecekler bu yolu. İsabet olur, çok dar çünkü. Sağ sol şeftali veya kayısı ağaçları. Büyük bir bahçe, uzunluğuna gidiyor. 26. km’de gene tek şeride düşüyoruz. Saat 9.33, hava 23,2 °C, ortalamam 22,8 km, rakım 11 m. Solda tepede paralı yol göründü, viyadüklerin üzerinden gidiyor. Sağımda bir sulak alan geçiliyor, az içerlek, gözümün ucuyla görebildim. Yollarda falan ne çok çöp şiş, köfte, döner, mangal... sürekli olarak etle ilgili duyurular var. En çok sevdikleri bu mu insanların, et yemek?
GQ diye bir dergide yazıyordu: Vahşi de olsa, sağlıksız da olsa; en delikanlı yiyecek kırmızı et. (...) Journal of Consumer Research tarafından ABD'de yapılan araştırma sonuçlarına göre hem erkekler hem de kadınlar kırmızı etin en maskulen yiyecek olduğunda hemfikir. Sırayla orta pişmiş biftek, hamburger, iyi pişmiş biftek, acılı yahni ve tavuk en erkek yiyecekler. Yine sırayla çikolata, şeftali, tavuklu salata, suşi ve tavuk ise en dişi olanlar. Tavuk her iki cinsiyet için de beşinci gelen ortak paydada bir yiyecek. (...) Bu sonuçlar Türkiye'ye uyarlanırsa da sonuçların pek farklı olmayacağı gerçek. Dönerimiz, kebabımız, mangalımız, ocak başımız; bunlar Türk erkeğinin vazgeçilmezleri... Zaten brokoliyle ne işimiz olur ki?
Belevi geldi. Biraz nefeslenmek için çorbacıda duruyor, sorumu yanlış anlayıp “kelle paça” diyor ama ben soda istiyorum. O çorba anlamış. Burada içki içiliyor ki fazlasıyla Tekel renkleriyle mekan panoları görüyorum. Hani sarı üzerine kahverengiyle yazılan yazılar.
Belevi sonrası Aydın otoyoluna girdim. Şimdi güvenlik şeridi var, asfalt kaymak, trafik feci, gelenin geçenin arkası kesilmiyor. [e] 32. km/10.11/%20 harcandı/R: 38 m/26,7 °C/22,3 km/sa ort. Sağımda nar, ayva ve zeytin bahçeleri, yol kenarı boyunca derinlemesine uzanıyor. Yol kenarında nar suyu ilanları.
Selçuk’un en önemli özelliklerinden biri de tarihi MÖ 6000 yıllarına dayanan bu toprakların üç dinin yayılmasını ve genişlemesini sağlamış olmasıdır. Eski çağlarda Putperestlik dünyasında burası Paganizm merkezi olmuştur. En güzel örneği dünyanın yedi harikasından biri olan Artemis Tapınağı’dır. St. John ve havarilerinin bu topraklardan tüm dünyaya yaydığı Hıristiyanlık dönemine ait en iyi örnekler Meryemana Evi, Meryem Kilisesi, St. John Kilisesi ve mezarıdır. İslamiyet devrine tanıklık eden en iyi örnek ise İsa Bey Cami’dir.
Selçuk’a girdim. Foto çekmiyor devam ediyorum. Kilit taşlı bir yoldayım. Selçuk kalesi göründü. Bu palmiye ağaçlarını çok seviyorum. Bulvar boyunca dikilmiş. ÖE nerede derken levhası karşıma çıkıyor ve sağa dönüp fazla derine girmeden soluma geliyor.
Odanın parası ödenmiş, hatta dün yerine bugüne kaydırılmıştı. Kayıt kuyut, 408 nolu oda. Bisiklet için yer az bir sorun olmaya ramak kalıp deponun gösterilmesiyle çözülüyor. Hatta sonradan gelen haberle akşam bina içine alabileceğim de söyleniyor. Oda hazır olduğundan 4’üncü kata çıkıyorum, asansörle :))
Oda tek yataklı, küçük. Ne yapalım, 120 liraya demek bunu veriyorlar. Açılıp saçılıp duş alıp biraz uzanıp hafif kestirip kendime gelme saat 3’ü geçe oluyor. Fazla da oyalanmadan müze vs. gezeceğim yerler var diye çıkıyorum ÖE’den.
Selçuk Efes Arkeoloji Müzesi, Ephesos Antik Kenti'nde 19. yüzyılda başlayan kazılar sonucu ortaya çıkarılan eserlerin saklanabilmesi için 1929 yılında depo işlevinde kurulmuş, 1964 yılında yeni bölümün inşasıyla genişlemişti. Efes Müzesi, sonraki yıllarda sergi değişiklikleri ve yeni eklerle bugünkü haline geldi. Müzede, Ephesos ve yakın çevresinde bulunan tarihöncesi dönemlerden başlayan buluntularla, Miken, Arkaik, Klasik, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı devirlerine ait önemli eserler sergileniyor. Ephesos Artemis'ine ait dünyaca ünlü iki heykel de bu müzededir.
Müze hemen ÖE’nin karşısında. Yoldan geçip ulaşmak kolay oluyor. 65’le giriş yapıyorum. Çok güzel eserler var. Sergileme de iyi. Bir saatimi, belki daha fazlasını burada geçiriyorum. Tek sıkıntı ziyaretçiler. Grup olarak gelenler sessiz konuşmayı akıl edemiyorlar. Bu da huzursuzluk veriyor bana. Hani şöyle eserlerin içinden dalıp gitmek istiyorum…
Müze, arkeoloji ve etnografya olarak iki bölüme ayrılmakta ancak etnografya ve hamam kısmı kapalı. Zaten illaki bir şeylerin kapalı olması lazım. Daha önceki gelişimizde müze de kapalıydı.
Yemek için lokanta arayışındayım. Firuze Restaurant’ta yoğurtlu kızartma, az pilav ve çoban salat, su dahil 30 liraya çıkıyorum. Yemek fiyatları bölgeye göre artış gösteriyor.
Bizde temizlik imandan geldiği için her yerde pisiz. Tarihi eserler içinde bile çöpünü, sigarasını, şişesini atabiliyor vatandaşım. Aziz Yahya, yani St. John’un mezarı ve onun anısına yaptırılan bazilika ile Ayasuluk Kalesini görmek üzere tepeye doğru çıkmaktayım. Kale saat 16.30’da kapanıyormuş, St. John 18.30’a kadar açık. 65’le gene giriş yapıyor ve muhteşem alanı geziyor fotoğraflıyorum. Burasını Firu’yla da gezmiştik vakt-i zamanında. O zamanlar birlikte pedallıyorduk, artık tekim :((
St. John Kilisesi. 12 havariden biri, en sevileni, en genci. Hz. İsa’nın annesini emanet ettiği Aziz Yahya, diğer adıyla St. John Theologos burada yaşadı, burada İncili yazdı, hatta burada öldü. 37-38 yıllarında Efes’e geldiği bilinen St. John Efes’te Hristiyanlık inancını yaymak için uğraş verip cemaatine yeni inananları ekledi. Aziz Paulus da bir süre Efes’te kaldı daha sonra buradan ayrıldı. 67 yılında Aziz Pertus ile İncil’i vaaz etmeye başlayan St. John, zamanın imparatoru Domitianus tarafından iki kez öldürülmek istendi ve her ikisinden de mucizevi şekilde kurtuldu. 81 yılına gelindiğinde Patmos Adası’na sürgüne gönderilen St. John 95 yılında tekrar Efes’e döndü. Son yıllarını Efes’te (Ayasuluk Tepesi’nde) geçiren Aziz Yahya, kendi adıyla anılan İncil’i ve mektuplarını burada yazdı. Yaklaşık 100 yaşında burada öldü ve vasiyeti üzerine Ayasuluk Tepesi’ne gömüldü. Hristiyanlığın yayılmaya başladığı 300 yıllarında mezarı üzerine bir Martyrion (Anıt Mezarı) yapıldı. Elli yıl kadar sonra bu anıt mezar ahşap çatılı bir bazilika (350 yılları) içine alındıysa da 6. yüzyıl başındaki depremler nedeniyle kullanılamaz hale geldi. 527-565 yılları arasında bu bazilikanın yerine İmparator Justinianus ve karısı Theodora tarafından haç planlı, kubbeli yeni bir kilise yaptırıldı. Efes halkının 7. yüzyıldan sonra tamamen Ayasuluk’a taşınması ile St. Jean Kilisesi Efes’teki eski Piskoposluk kilisesinin yerini alarak bir hac kilisesi olarak kabul edildi. O zamandan günümüze kadar Ortodoks camiası için çok önemli bir hac merkezi olarak kabul edilen St. John Kilisesinde her yıl 8 Mayıs tarihinde (Azizler Yortusunda) Hristiyan inancına göre St. John’ın manevi huzurunda burada ayinler yapılır... denilmiş kaymakamlığın sayfasında.
Çarşı denilen bölgede dolanıyorum. Sokak araları alış veriş, turiste yönelik mağazalar, lokantalar, kafeler ve birahanelerle dolu. Kuruyemişçiden alınan cevizli sucuk, Pehlivan marketten alınan Eti çikolata (A101’de 2,95, burada 2,75 TL), yakındaki kahvede içilen bir sade (4,5), yanda oturanların mavralarını dinlemek ve ardından sokak aralarına devam. Tren istasyonuna gidiyor, sergilenen bir lokomotifi fotoluyor ve havanın hafiften kararmaya başlamasıyla ÖE’ye geri dönüyorum.
Selçuk ÖE 0232-8926850
Tire-Selçuk
Tur tarihi: 15 Eylül 2021
Alınan yol: 40,34 km
Ortalama hız: 22 km/sa
En yüksek hız: 39,5 m/sa
Bisiklete biniş süresi 1 sa 50 dk, dışarıda geçen süre 2 sa 19 dk
En yüksek sıcaklık 27 ˚C, en düşük 20 ˚C, ortalama 23 ˚C
Yükselti kazancı (çıkış) 159,2 m, kaybı (iniş) 255,4 m
En düşük yükselti 2,4 m, en yüksek 115,4 m
Garmin yol bilgileri Tire-Selçuk
Relive yol bilgileri Tire-Selçuk
Koç Otel, Tire |
08.18, yola çıkmaya hazırım. Tire |
Hava açık, dünden eser yok. Güzel bir gün. |
Batıya doğru, tek şeritli bir yolda çizgi üzerinden gitmekteyim. |
Yanda yeni yol hazırlığı var. |
Yeşil bir bölge. Tarlalar biçilmiş. |
Güvenlik şeritli kaymak asfalt. Bir kısmını yapmışlar, anlaşılan yenileyecekler bu yolu. İsabet olur, çok dar çünkü. |
Tepede paralı yol göründü, viyadüklerin üzerinden gidiyor. |
Uzaklarda gene oyma-patlatma işleri yapılmakta. |
Saat 09.35 |
Belevi; biraz nefeslenmek için çorbacıda duruyor, sorumu yanlış anlayıp “kelle paça” diyor ama ben soda istiyorum. O çorba anlamış. |
Aydın otoyolundayım. Güvenlik şeridi var, asfalt kaymak, trafik feci, gelenin geçenin arkası kesilmiyor. |
Nar, ayva ve zeytin bahçeleri..., |
... yol kenarı boyunca derinlemesine uzanıyor. |
Varmam 10.24 |
Ayasuluk Kalesi göründü bile. Selçuk |
Palmiye ağaçlarını çok seviyorum. |
Selçuk’un en önemli özelliklerinden biri de tarihi MÖ 6000 yıllarına dayanan... |
... bu toprakların üç dinin yayılmasını ve genişlemesini sağlamış olmasıdır. |
Selçuk ÖE |
Kadın Heykelleri (MS 1. yy) / Dionysos (MS 150-200). |
Erkek Başı (MÖ 1. yy) / Komutan Başı (MS 2. yy) |
Zeus Başı (MS 69-96) / Lysimachos Başı (MÖ 300) / Yatan Satyr (MS 2. yy) |
Desen çalışan Akademi öğrencileri. |
Meandros ve Sokrates (MS 4. yy) / Marcus Aurelius (MS 2. yy) |
Mermer Masa (MS 2.-3. yy) |
Avcı Artemis (MÖ 1. yy) / Mozaik (MS 2.-3. yy) |
Bes, Horoz ve Asklepios Figürinleri (Pişmiş Toprak) |
Oinochoe (MÖ 470, Bronz) |
Fildişi Friz (MS 2. yy) |
İmparator Büstü (Mermer) |
Ayaklı Kandil, Athena Heykelciği, Alem ve Kertenkele Figürini (Bronz), |
Kulpsuz Vazo, Gaga Ağızlı Testiler ve Matara Tipi Kap (Pişmiş Toprak) |
Belevi Lahti (Mermer) MÖ 3. yy |
Gladyatör Steli (Mermer) Geç Roma Dönemi |
Gryphon Heykeli MÖ 3. yy ve Miğfer Kabartmalı Blok MÖ 3.-2. yy (Mermer) |
Müz’lü Lahit (Mermer) MS 3. yy |
Kybele (Ana Tanrıça) |
Tanrıça Heykelciği (Altın) MÖ 580 |
Güzel Artemis Heykeli (MS 2. yy) / Büyük Artemis Heykeli (MS 1. yy) |
Hadrianus Tapınağı Frizi (MS 3.-4. yy) / Part Anıtı Kabartmaları (MS 161-180) |
İmparatoriçe Julia Paula Büstü (MS 1. yy) |
İmparator Domitianus Başı ve Kolu (MS 81-96) / Girlandlı Kaide (Roma Dönemi) ve Günümüzden Bir İnsan :)) |
Marcus Aurelius (MS 121-180) |
Selçuk Efes Arkeoloji Müzesi |
Uğur Mumcu adına dikilmiş anıt. |
Akıncılar Camii, Selçuk |
Şirin bir çarşısı var Selçuk’un. |
Firuze Restaurant |
St. Jean Kilisesi, Selçuk |
Takip Kapısı ile Aziz Yuhanna Kilisesi arasındaki dört ayaklı ve üç kemerli anıtsal giriş... |
... sonrası St. Jean Kilisesi. |
Kiliseden iç kaleye geçerken bu kapı kullanılır. |
İsabey Camii (1375), Selçuk |
St. Jean Kilisesi kalıntıları. |
St. Jean Kilisesi’nden Selçuk’un mahallerine bakış. |
Kiliseden iç kaleye geçerken kullanılan kapı. |
St. Jean aslında Aziz Yuhanna olarak bilinmekle beraber İncil’i yazdığına da inanılmaktadır. |
Vaftiz havuzları 5. ve 6. yy’larda Hristiyanlığın hızla yayıldığı dönemlerde vaftiz törenleri sonrası kiliseye girmeye hak kazanan yetişkin kişiler için kullanılmıştır. |
Ayasuluk Kalesi, Selçuk |
Ayasuluk Tepesi-Eski Efes–Apasas’dan bakış |
Aziz Yuhanna (St. Jean) 90 yaşlarına kadar burada yaşamış ve vasiyeti üzerine buraya gömülmüştür. |
St. Jean Kilisesi Ören Yeri, Selçuk |
Selçuk Efes Kent Belleği Merkezi |
Bizans dönemi su kemerleri. |
Cafe Carpouza |
Leylek yuvası da ne güzel yakışmış su kemerlerine. |
Mehmet Aksoy’un Kurtuluş Yolu Anıtı. Selçuk |
Süpersiniz... |
Yüreğin kabarmış ama çok güzel günler yakında... |
Kara Tren Gecikir Belki Hiç Gelmez Dağlarda Salınır Da Derdimi Bilmez Dumanın Savurur Halimi Görmez Gam Dolar Yüreğim Gözyaşım Dinmez |
Selçuk Tren Garı |
Giremez, Girilmez, Yasak! Bu bizi iyi anlatıyor :(( |
İshak Bey Camii (1375), Selçuk |
Ahmet Ferahlı, Selçuk’un eski Belediye Başkanı. |
12. gün (devamı) Selçuk-Söke - 9. gün (öncesi) Salihli-Ödemiş
[bisikletle]Türkiye: Misya’dan Karya’ya
İstanbul-Bandırma-Gönen = 61 km
Gönen-Akbaş = 66 km
Akbaş-Orjan = 69 km
Orjan-Bergama = 84 km
Bergama-Kırkağaç = 59 km
Kırkağaç-Gölmarmara = 57 km
Gölmarmara-Salihli = 40 km
Salihli-Ödemiş = 66 km
Ödemiş-Tire = 36 km
Tire-Selçuk = 41 km
Selçuk-Söke = 43 km
Söke-Ekindere = 62 km
Ekindere-Yalıkavak = 84 km
Yalıkavak-Torba-İstanbul = 23 km
İlginizi çekebilir [bisikletle]Türkiye: Kommagene Krallığı (İliç-Divriği)