14 Eylül 2021

[bisikletle]Türkiye: Misya’dan Karya’ya (Gölmarmara-Salihli)

 

12 Eylül 2021, Pazar / Gölmarmara - Salihli, 40 km (8. gün)

 

Gece tahminimden serin oldu. Pencere açık yatıyorum ama yarım açık. Zaten vasistas (*) tarzı bir şeydi. 7 buçuk gibi ayaklanıp 8 on beş gibi de selenin üzerindeyim. Güzel bir gün, sabahın serinliği, kolluklar ve ince yelekle başlıyorum artık. Hareket edince ve de yokuş inerken serin oluyor. Ter de varsa üşütüyor.

 

(*) Birçok insan bu ilginç kelimenin dilimize Almancadan geçtiğini düşünse de aslında vasistas kelimesi Türkçeye Fransızcadan geçmiş. İlk kez 18. yüzyılda kullanılan ve küçük pencere anlamına gelen bir sözcük: va'sistas.

TDK


Hemen otelin karşısından dimdik sürerek anayola bağlanıyorum. Dünkü yol, kaymak asfalt ve güvenlik şeridi var. Son derece sıkıcı. Sağda tepelerde rüzgar pervaneleri dönmekte. Ama bugün rüzgar yok. Neydi o geçtiğimiz günlerdeki durum, üzerinde durulamıyordu, düşürecekti neredeyse. Solda Marmara Gölü Sulak Alanı diye bir ok görüyorum. Ama göl kurumuş. Bomboş duruyor, üzerinde otlar bitmiş. Zaten köylü de tarım alanı olarak kullanmaya başlamış. 


Marmara Gölü ortalama 6 bin hektar büyüklüğünde bir alüvyal set gölü. Yer altı su kaynakları, Gördes çayı ve besleme kanalları ile dolması gereken göl, ağustos ayı içinde tamamen kurudu. Kışı gölde geçiren yaklaşık 65 bin su kuşunun yaşamı tehdit altında... denilmiş gazete haberinde ve devamında... Gölün ve göldeki yaşamın hakkı olan suyun verilmesini talep eden Doğa Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dicle Tuba Kılıç “Marmara Gölü’nü kurutan ne iklim krizi ne de kuraklık. DSİ’nin gölün suyunu güvence altına almadan Gördes Barajı’nı projelendirmiş ve inşa etmiş olması. DSİ, Ramsar Sözleşmesi yürürlükte olmasına rağmen Önemli Doğa Alanı olan bir gölü kuruttu. DSİ’nin ivedilikle Ahmetli Regülatöründeki pompaları çalıştırarak göle su vermesini talep ediyoruz” diye konuştu.

Cumhuriyet


Bizde göllerle ilgili su politikası son derece yanlış seyrediyor. Ülkenin pek çok gölü kuruma tehdidi altında, pek çoğu da kuruyup yok oldu zaten. İnsanın beyinsiz olması lazım bu denli yanlışlık yapması için. Bir kere de bir şey olsa da, desek ki doğru yapmışınız. Neresini tutsan elinde kalıyor. Zavallı ülkem!

 

Tellerde kuşlar oturuyor. Yaklaştığımda uçup kaçıyorlar. Uçuşları da dalgalı, inip kalkarak. Zeytin, her yer zeytin. Sonsuza kadar gidiyor ağaçlar. Dün Mahir Bey anlatmıştı, buranın zeytinini Gemlik’te oranın zeytini diye satıyorlarmış.

 

Karşı yolda peş peşe giden üç minibüs, arkalarında da römorkları. Araçlarda hiç bir yazı yok. Neyin fesi ki bunlar?

 

Sağımdaki zeytinliklerin arasında dolaşan traktör ağaçları ilaçlamakta. Karşı şeritten geçen bir ağır vasıta, bir TIR üzerinde koca bir yük, 10 km ile ağır ağır gidiyor. Arkasında uyarı aracı. Üzerinde Cengiz yazıyor. Ama altını okuyamadım. Cengiz İnşaat mı? Bu arada saman yüklü kamyonlar geçiyor, öyle bir yüklemişler ki sağdan soldan yola taşıyor. Genç zeytin ağaçlarının dikili olduğu bir bölge geçtiğim yer. Bir ağacın meyve vermeye başlaması için 7-8 sene beklemek gerekirmiş. 35 yaşına kadar da verimi artar sonrasında azalır deniliyor. 

 

[e] 22. km/09.22/%20 harcandı/R: 114 m/20,9 °C/21,6 km/sa. ort. %-2 ile hafiften iniyorum. Solda uzakta parlayan koca bir alanı su zannettim. Ya  dedim, buraya su nereden gelmiş ki? Sonra yaklaşınca görüyorum ki siyah naylon. Herhalde çilek ekilmiş altına. Tarlada çalışanlar bir şeyler ekiyor olmalılar. Ne zahmetli iş böyle bükülerek çalışmak! Kolay mı sanırsınız çiftçiliği? Okumuştum da, Karadeniz’in zorlu arazi koşullarında çalışan kadınların bel, sırt ve omuz ağrılarından şikayetçi olup, çoğunun fıtık ameliyatı olduğu.

 

Bugün rüzgarsız bir gün. Yol da dümdüz olduğundan arabalar da hızlı geçmekte. Felaket! Bir de kavşaklarda yere yapıştırılmış beyaz bantlardan geçtiklerinde çıkarttıkları gürültü felaket üstü felaket.

 

Acıkma belirtileri başladı, yanımdaki muzu yemek için sağdaki petrol ofise giriyorum. Park ederken çalışanlar çay ikram ediyorlar, yanlarına oturup sohbet ediyorum. Daha açılmamış, işlemleri sürmekteymiş. Bisiklet, benzincilik, bölgede yetişenler gibi konuları konuşarak yarım saatimi yanlarında geçiriyor, 2 çay içiyor, muzu yiyemiyor, patronun gelmesiyle de teşekkür edip yoluma devam ediyorum. Saat 10.30, rakım 84 m, ortalama 21,8 km/sa, hava 23,1 °C, 30 km geride kalmış, güneydoğu yönündeyim.

 

İlk ışıklardan sağ demişlerdi, zaten levhası da var. Salihli’nin binaları şimdiden gözüküyor. Yol bozuldu, tek şerit, yamalı çukurlu gidiyoruz. Buraya gelmeden önce, Karapınar sonrası da bir yol vardı Salihli’ye gelen. Ama orası için daha bozuk dediler benzincide. Yönbul yardımı ve sorarak ÖE’yi arıyorum. Daha önce gelmiştim ama diğer taraftan girmiştim. (*) Ancak demiryolunun üzerinden geçip sola sapınca uzunca ağaçlı bir yoldan ilerleyerek ÖE’ye varıyorum. Sağımda bu sefer. Hatırladım, büyükçe bir bina idi. [e] 39. km/11.05/%40 harcandı/24,6 °C/20,8 km/sa. ort. Rampadan bisikleti kapısına çıkarıyor resepsiyonda ayrılmış yerimin (no 220) parasını ödüyor (90-) ancak odanın hazır olmaması nedeniyle beklemem gerektiği karşısında bahçede bir sodayla oyalanıp sonra salonda biraz kestiriyorum. Saat 1 gibi hazır olmasıyla bisikleti bodruma, eşyaları 2’nci kata çıkarıyorum. Bu sevdiğim ÖE’lerden, asansörü var. Oda da fena değil. Yayılıp saçılıp duş alıp biraz uzanmaca, tablette internette gezinmece ve 3 buçuk gibi yemek için çıkmaca.

 

(*) bkz. [bisikletle]Türkiye: Lidyalıların İzinde (Manisa–Salihli)


Geçen gelişimdeki yer iyiydi, onu bulmak üzere demiryolundan geçip Atatürk Caddesi denilen geniş kaldırımlı yolda yürümekteyim (önceki gelişimde inşa halindeydi buraları). Sol taraf gölgede. Hava sıcak. Güneye indikçe ısınıyor. Burada daha çok pideci ve köfteciler ile kafeler var, bir de baklavacılar. Yolun sonuna kadar gidiyor, sulu yemek için lokanta soruyor, geçen yediğim yeri kaçırmışım, orası tavsiye ediliyor ve Migros’un karşısında olan Cansu Odun Köfte ve Çorba Salonu’nda az mercimek çorbası ile yoğurtlu kızartma, onlardan çoban salata ikramı ve bir de su için 39 lira ödeyerek doymuş oluyorum.

 

Burada gezilecek bir şey yok. Bir hamam ve cami sadece. Onları bulmak ve böylece Salihli’yi de görmek üzere Google yardımıyla arıyor, bulup fotolarını çekiyor, biraz caminin bankında dinlenirken etrafı kesiyor ve tren garına doğru yürüyorum. Lokantaların bol olduğu Sevgi Yolu’ndan geçerek gara varıyorum. İçten dıştan fotolarken bir de tren geliyor, İzmir-Uşak. Bu trenlere bisiklet alsalar ne olurdu ki? Her şeyimiz saçma, bu kadar kafasızlar tarafından yönetilmek de insanı delirtiyor. Aslında oy bile vermemek lazım.

 

ÖE’ye dönmeden (işaretlemişim, ne hesapla bilemedim) Bizim Kafe ismindeki yere yöneliyor, Salihli’nin 5 Eylül Kurtuluşu için dikili heykeli görüyor, Şht. Fevzi Tüzünalp Parkı içinden geçerek dönüşe geçiyorum. Burada da çingene mahallesi var. İncir alımı yapıldığı her yerde duyurulmuş. Zaten kapı önlerinde sepetlerde yığılı duruyorlar. Dikkatimi çeken, buradaki motorcuların kaskları. Miğfer tipinde, herkeste nedense aynısı var. Bagaj lastiği aldım satıcı demişti: “en ucuzu, hiç bir işe yaramayan, paketten çıkartırken bile kırılan, ama var mı var dedirten”. Etrafta elektrikli scooter da çokça görüyorum. Aslında bu bölgeler için ideal. Dümdüz ortalık.

 

Tarihte Bugün; 12 Eylül Darbesi veya 1980 İhtilali, resmi isimlendirmeleriyle 12 Eylül 1980 Harekatı veya Bayrak Harekatı. Ne derseniz deyin. TSK’nın emir komuta zinciri içinde gerçekleştirdiği askeri darbe, 650 bin kişinin gözaltına alındığı, 52 bin kişinin tutuklandı, 14 kişinin cezaevlerindeki açlık grevlerinde, 171 kişinin sorguda uğradığı işkencelerde, 49 kişinin de idam edildiği demokrasimizin kara lekesi. Türkiye adeta gün be gün bu darbeye hazır edildi. Hükümet krizleri, sokakların güvensizliği, seçilemeyen Cumhurbaşkanı, 1 Mayıs, Kahramanmaraş, Çorum olayları, sağ-sol çatışmaları, savcılar, gazeteciler, akademisyenler, milletvekilleri, sendikacılar, Ankara, Eskişehir, İstanbul, Gaziantep, Malatya’da öldürülenler..., ortalık kan gölüne dönmüştü. Ardından “Bizim Çocuklar” sahne almıştı!

 

Salihli ÖE 0236-7142411




 

 











Gölmarmara-Salihli

Tur tarihi: 12 Eylül 2021

Alınan yol: 39,31 km
Ortalama hız: 20,9 km/sa

En yüksek hız: 34 km/sa
Bisiklete biniş süresi 1 sa 53 dk, dışarıda geçen süre 2 sa 49 dk
En yüksek sıcaklık 25 ˚C, en düşük 19 ˚C, ortalama 20,5 ˚C
Yükselti kazancı (çıkış) 281,6 m, kaybı (iniş) 276,6 m
En düşük yükselti 71 m, en yüksek 276,6 m

 

Garmin yol bilgileri Gölmarmara-Salihli

 

Relive yol bilgileri Gölmarmara-Salihli


08.13, Gölmarmara’dan ayrılıyorum.


Bir zamanlar Fetö’nun gazeteleri beleş bırakılırdı her yere.




Bugün rüzgar yok. Neydi o geçtiğimiz 

günlerdeki durum, üzerinde durulamıyordu.



Üzümler kurutuluyor. 



Üzüm kurusunun diyarı demek buraları.







Vah vah, koca Marmara Gölü kurumuş, tek damla su yok :((





Ağır ağır giden bu TIR’ın üzerindeki

 yükte Cengiz yazıyor. Cengiz İnşaat mı bu?




Salihli’nin binaları şimdiden gözüküyor. Yol bozuldu,
tek şerit, yamalı çukurlu gidiyoruz.
 


10.51, Salihli’nin dış mahallerinden giriş yapıyorum.



Salihli


Salihli

Salihli ÖE





Salihli


Salihli; Atatürk Caddesi, geniş kaldırımlı yolda yürümekteyim.


Cansu Odun Köfte ve Çorba Salonu, Salihli.






Buradaki motorcuların kaskları miğfer tipinde, herkeste aynısı var. 


Salihli Tren Garı























9. gün (devamı) Salihli-Ödemiş - 6. gün (öncesi) Bergama-Kırkağaç

 




 

[bisikletle]Türkiye: Misya’dan Karya’ya 

 

İstanbul-Bandırma-Gönen = 61 km

 

Gönen-Akbaş = 66 km

 

Akbaş-Orjan = 69 km

 

Orjan-Bergama = 84 km

 

Bergama-Kırkağaç = 59 km

 

Kırkağaç-Gölmarmara = 57 km

 

Gölmarmara-Salihli = 40 km

 

Salihli-Ödemiş = 66 km

 

Ödemiş-Tire = 36 km

 

Tire-Selçuk = 41 km

 

Selçuk-Söke = 43 km

 

Söke-Ekindere = 62 km

 

Ekindere-Yalıkavak = 84 km

 

Yalıkavak-Torba-İstanbul = 23 km

 




 

İlginizi çekebilir [bisikletle]Türkiye: Lidyalıların İzinde (Uşak–Eşme)