8 Eylül 2021, Çarşamba / Akbaş – Orjan (Burhaniye), 69 km (4. gün)
Sabah 7’ye doğru gözlerimi açıyorum, çatıda hafif tıkırtı var. Saçaklardan ince ince sular süzülmekte. Yağıyor mu yoksa? Şöyle pencereyi aralayıp baktığımda gece yağmış olmalı, kalanlar süzülmekte mi?
7 buçuk gibi hafif hafif toparlanmaya başlıyorum. Mutfaktan sesler gelmekte, Gülay uyanmış. Elimi hızlı tutsam da yola hazır olmam 8 buçuk. Gülay bana küçük bir yolluk hazırlamış, peynir ve elma. Teşekkürler arkadaşım :)) Bisikleti depodan çıkartıyor ve yüklüyorum. Ama bu arada inceden bir yağış başlıyor. Hoppala! İstemiyorum şimdi yağmurun içinde başlamak. Biraz bekle geçer diyor Gülay. Tekrar salona giriyor ve keyifli bir sohbete başlıyoruz. Gülay dolu, birikimlerini paylaşıyor. Yarım saat sonra, 9’u az geçe yağmurun dinmesiyle arkadaşıma veda ediyor ve yola koyuluyorum. Bugün Burhaniye Orjan Sitesi, Müjdat ve ablasının yazlığına. 65 km gibi bir yol.
Akbaş köyünden ayrılıp tekrar iki gün önce geldiğim otoyoldayım. Güvenliği olan tek şeritli, iyi bir asfalt. Gürültüsü mürültüsü olmayan. Yağmurdan yerler ıslak. Dikkatlice yokuşu iniyorum. Araçlar ara sıra geçmekte. Hava serin, üzerimde ince yelek kollarımda kolluklar var. Fermuarı da boğazıma kadar çektim. 5,5 km sonra Balıkesir yolu geliyor. İlk gelişimizdeki köprü (Güngörmez Köpr.) yerine daha genişi yapılmış. Sağa sapmamla çift şerit bölünmüş yoldayım. Güvenlik şeridinde sürmekteyim. Rüzgar var ama kuvvetli esmiyor. Yani devirecek kadar değil. Kuzeybatı yönündeyim. Yerler halen ıslak, nemli. Bu yolun trafiği çok haliyle, anayol. 3,5 km sonra İvrindi için daha bitmemiş bir sapak geliyor. Ama esas sapak 2 km sonra. Arada geçen 11 senede her şey büyümüş, İvrindi diye kocaman bir yazı dikmişler girişe.
Yol düz gidiyor sanıyorsun ama %4 ile çıkıyor. Hatta 7’yi bile gördüm. Bir çeşme, yanaşıp suyumu dolduruyorum. Çeşme başında vızır vızır arılar var, onlar da ihtiyaçlarını gidermekteler. Ama burası çöp yuvasına dönmüş. Elleri kırılası, ne çok pislik atılmış. Yazıklar olsun.
Yol kurudu, ıslaklık kalmadı. Güneş arkamda, çıkınca güzel ısıtıyor. Gidiyoruz işte, zikir çeke çeke... :)) Yolum hafif yükseliyor. Otoyolun trafiği bol, gelen geçen çok. [e] 26. km/10.38/%40 harcandı/R: 505 m/23,4 °C/21,4 km/sa. ort. Batı yönüne doğru gidiyorum. Rüzgar bazen var bazen de yok, sağımdan esmekte. %6 ile çıkıyorum yokuşu.
Küçükşapçı 1 km diye yol ayrımı geldi. Tepelerde 3 adet RES görüyorum. Saat 10.43, 28 km geride kalmış. Çıkıyorum da çıkıyorum. %7-8 gösteriyor Garmin.
Solumda yan yana dizili manavlar, önlerinde arabalar. Soğuk Karadut Suyu yazıları. Tırmanışım 500 metrede sonlandı, indim 211’e. İnişin son bölümü dikti, kapandım bisikletin üzerine.
[e] 41. km/11.05/%40 harcandı/R: 180 m/28,2 °C/24,5 km/sa. ort. Batı yönündeyim. İndim indim şimdi gene küçük bir tırmanış, %6’yla. Geldik bir gölete, Saklı Göl demişler. Bir de restoran var burada. Su nedense insanın ilgisini çekiyor. Manzaranın içinde güzel de duruyor.
Evciler sapağı sağımda. Buradan Akbaş’a kestirme yol var, 9 km. Ancak Akbaş-Evciler arası stabilizeymiş. Rüzgarlı ve yağmurlu havada geçmek istemedim. Frenleyerek inmek zorunda kalacaktım. Süre olarak değişmeyecek, üstelik de kasacaktı. Asfalttan rahat gelebildim bu havada. Üç TIR geçiyor karşı yönden, rüzgar panellerinin kanatlarını taşımaktalar. Ne kadar da büyükmüş bu kanatlar. TIR’ın arka dingilini uzatmak zorunda kalmışlar.
Havran Barajının göletini geçmekteyim. Havran Çayı üzerinde, sulama ve
taşkın kontrolü amacıyla 1995-2002 yılları arasında inşa edilmiş. Sayesinde binlerce dekar arazi sulu tarıma açılırken, havzadaki zeytinliklerde de ürün kalitesi arttı. Sulanan arazilerde salamuralık zeytin verimi arttı... denilmekte.
Solumda Havran Belediyesi Katı Atık Tesisleri. İyi, bunları bu şekilde imha ediyorlarsa. Ama sıvı atıklar ne oluyor? Sağda yamaca doğru inen büyükçe bir alanda zeytin ağaçları. Solumda uzakta, tepelerde rüzgar pervaneleri. Bu gördüğüm 2’nci RES. Demek bölgede çokça var. Bu da rüzgarın bol olduğunu gösteriyor.
Sağ sol alabildiğine zeytin ağaçları. Havran’a 5 km kalmış. Saat 11.16 ve 26,6 °C sıcaklık var. Ortalamam gayet iyi, 24,9 km/sa. 119 m rakımdayım. Hafif inip hafif çıkıyorum, %4’le.
Havran’da bir mola. Gülay simit al demişti, verdiği peynirle kahvaltımı yapıyorum. Çaylar 1,5 burada.
Havran: Ege Bölgesi’nin Edremit Körfezi’ne doğru uzanan verimli bir ovası üzerine kurulmuş, çok tarihi bir yerleşim yeri olan Havran, Osmanlı dönemi kaynaklarında “Haraneli”, “Franeli” veya “Viraneli” şeklinde geçmektedir. İlçe Höşmerim, leblebisi ve Çanakkale kahramanı, 276 kg top mermisini kaldıran Koca Seyit ile tanınır.
Havran’a hafif çıkıldı, ama öncesinde iniş vardı. Rüzgar nedeniyle bisikletin üzerine kapandım. Havran sonrası Edremit Burhaniye ayırımı geliyor. Sola Burhaniye yönüne dönüyorum. Sağımda havaalanı. 1 km sonra Bostancı diye anayoldan ayrılıyor köy yollarına giriyorum. Trafik de, ses de kalmıyor. Sağımda ara sıra gelen nar ağaçları ve çokça mısır ekili.
Bostancı’da bir yol tarifiyle devam ediyorum pedallamaya. Çıkrıkçı köyünde içilen soda ile biraz gölgelik bir yerde nefesleniyor eşe dosta bazı fotolar yolluyorum.
Akçay - Ören yoluna bağlanmamla sola Ören’e doğru saparak daha önce de geçtiğim bildik bir yerdeyim. Burada az da olsa bir trafik var. Orjan’ın ana kapısı dışında Şok market karşısında da bir giriş olduğunu söylemişti Müjdat. Görür görmez dalıyor ve yönbul yardımıyla sitenin içerisinde verilen adresi arıyor, bir iki ileri geri sonucu kapılarının önündeyim. Müjdat’ın ablası, eniştesi, Merve ve Süleyman ile buluşma. Kahve eşliğinde yapılan sohbet. Merve’nin baktığı falda gözüken yolculuk... :)) Duş sonrası bana ayrılmış odaya yerleşme. Öğle yemeğinde en sevdiğim iki şey; mercimek ve makarnayı afiyetle mideye indiriyorum.
Sahilde Müjdat ve Süleyman ile yürüyoruz. Deniz mevsimi hafiften geçmeye başlamış bile. Ama gene de tek tük suda insanlar var. Kimileri de güneşlenmekte. Kocaman bir kumsal. Üç tane plajları varmış. Herhalde sezonunda ancak yetiyordur, çünkü Orjan oldukça büyük-kalabalık bir yerleşim, 1803 evden oluşuyor(muş). Çok da eski kooperatifin kuruluşu, 1978’e geri gidiyor, ormancılar ve jandarmanın işbirliği sonucu, adı da o nedenle ORJAN.
Site içindeki gazinoda içilen kahve (5-) sırasında Balya’da tanıştığım İsa Beye tesadüf etmem ne ilginç. O da beni burada tekrar görünce şaşırmış olmalı. Ne alâka?... denildiğinde “kelalâka” derdik. Bu da oyuncu Ferhan Şensoy'un 1978 dolayında ürettiği bir espriden yaygınlaştı. Aslı keskelalaka olup, kelalaka bundan kısaltılarak çıktı. Fransızca qu'est-ce que l'alaka "alaka nedir? ne alaka?" deyiminden alıntı şeklinde.
Havanın soğumasıyla eve dönüyor, Merve’nin eşi Gökhan’ın da gelmesiyle akşam yemeğine oturuyoruz. Nefis bir sofra, ablanın ve Merve’nin ortak çalışması. Ama dikkatler ve gözler hep Merve’nin 9 aylık küçük bebeğinde, Bora’da.
Sabah erken çıkacağımdan fazla da geç kalmadan uyusam iyi olacak. Yoksa annem kızar :))
Tarihte Bugün: 1504 - Michelangelo'nun Davut Heykeli, Floransa'da açıldı. Eser, Davut’un Golyat’a saldırmaya karar verdiği anı simgelemektedir. 5,17 metre yüksekliğindeki mermer heykel Floransa’nın bir sembolü niteliğindedir. Figürün omzunun üzerinde dikkat çeken sapanın yanı sıra figürde neredeyse mükemmel ‘insan oranı’ betimlenmiştir. Heykel, erkek form bilgisi esas alınarak disegno sanatsal disiplini ile temellendirilmiştir. Bu disipline göre heykel en iyi sanat şekli olarak ortaya konmuştur; çünkü ilahi yaratılışı taklit etmektedir. Michelangelo bu disipline olan bağlılığını şu davranış şekliyle ortaya koymuştur: Sanki Davut onun çalıştığı mermer bloğun zaten içindedir ve onu dışarıya çıkarmak ister. Aynen insan ruhunun bedenin derinliklerinde bulunduğuna olan genel inanç gibi. Bu ayrıca
contrapposto stilinin de bir örneğidir.
Akbaş–Orjan
Tur tarihi: 8 Eylül 2021
Alınan yol: 68,63 km
Ortalama hız: 23,5 km/sa
En yüksek hız: 81,8 km/sa
Bisiklete biniş süresi 2 sa 54 dk, dışarıda geçen süre 4 sa 54 dk
En yüksek sıcaklık 33 ˚C, en düşük 17 ˚C, ortalama 24,1 ˚C
Yükselti kazancı (çıkış) 656,7 m, kaybı (iniş) 1006,1 m
En düşük yükselti 0 m, en yüksek 538,2 m
Garmin yol bilgileri Akbaş–Orjan
Relive yol bilgileri Akbaş–Orjan
İki günümü Akbaş'ta Gülay’ın evinde keyifle geçirdim. |
Sabah erkenden çalışmaya başlamış bile Gülay. |
Komşu Kemal Bey ile. 11 sene önce ilk gelişimizde bizi misafir etmişti evinde. |
İlk gelişimizdeki köprü (Güngörmez Köpr.) yerine daha genişi yapılmış. |
Güvenlik şeridinde sürmekteyim. Rüzgar var ama kuvvetli esmiyor. |
Saklı Göl, bir de restoran var burada. Su nedense insanın ilgisini çekiyor. |
Evciler sapağı. Buradan Akbaş’a kestirme yol var. Ancak Akbaş-Evciler arası stabilizeymiş. |
TIR’lar rüzgar panellerinin kanatlarını taşımaktalar. Ne kadar da büyükmüş bu kanatlar. |
Çeşmede suyumu dolduruyorum. Başında vızır vızır arılar var... |
Ama burası çöp yuvasına dönmüş. Elleri kırılası, ne çok pislik atılmış. |
Yan yana dizili manavlar. |
Havran Barajının suları buralara kadar gelmiş. |
Fora, demek üretimi burada. |
11.36, Havran |
Ara sıra gelen nar ağaçları ve çokça mısır ekili. |
Ara yollar en keyiflisi. |
Orjan’ın üç iskelesinden biri. |
Süleyman ve Müjdat, Orjan. |
5. gün (devamı) Orjan-Bergama - 2. gün (öncesi) Gönen-Akbaş
[bisikletle]Türkiye: Misya’dan Karya’ya
İstanbul-Bandırma-Gönen = 61 km
Gönen-Akbaş = 66 km
Akbaş-Orjan = 69 km
Orjan-Bergama = 84 km
Bergama-Kırkağaç = 59 km
Kırkağaç-Gölmarmara = 57 km
Gölmarmara-Salihli = 40 km
Salihli-Ödemiş = 66 km
Ödemiş-Tire = 36 km
Tire-Selçuk = 41 km
Selçuk-Söke = 43 km
Söke-Ekindere = 62 km
Ekindere-Yalıkavak = 84 km
Yalıkavak-Torba-İstanbul = 23 km
İlginizi çekebilir [bisikletle]Türkiye: Lidyalıların İzinde (Gelemiş–Kaş)